Müslüman dünyada problemli demokrasi

Günümüzde bile birçok Müslüman ülkede geçerliliğini koruyan toplumu pasifleştirici yönetim telakkisinin uzun bir geçmişi var. M. Âbid el-Câbirî’nin deyimiyle topluma mutlak “itaat ahlakı”nı empoze eden bu yönetim tarzı, Câhiliye (İslam öncesi Arap) kültürüne de Kur’an’daki ahlâkî siyaset düşüncesine de Peygamberimizin Sünnet ve sîretine de yabancıdır. İslam tarihinde devletleşmenin başladığı Hz. Peygamber ve dört halife döneminde böyle telakkiler yoktur.

Emevî sultanlarının tersine, Hz. Muhammed (a.s.) için bile ne “Allah’ın gölgesi” (zıllullâh) ne de “Allah’ın vekili (halîfetullah) sıfatı kullanılmıştır. Kur’an, Peygamberimizi bize “Allah’ın elçisi (Resûlullâh)” ve ümmetinin “güzel ahlak modeli (üsvetün hasene)” olarak tanıtır. Kaynaklarda verilen bilgilere göre, vahye dayanmayan hususlarda Hz. Peygamber’e bile itiraz edilmiş, o da komplekse kapılmadan, haklı bulduğu farklı görüşlere uymuştur. Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer, kendilerine “Allah’ın vekili” denilmesini reddetmişler, sadece “Peygamber’in vekili” denilmesine razı olmuşlardır.

***

Kader inancına sığınan özgürlük ve ahlak karşıtı despotik yönetim anlayışı ve pratiği, devletin kuruluşunun tamamlanması sürecinde Emevî yönetimince İran siyaset düşüncesinden alınmıştır. Nitekim meşhur kültür tarihçisi Ebû Osman el-Câhız (ö. 255/869), bu konunun en dikkate değer kaynaklarından olan et-Tâc fî Aḫlâḳı’l-Mülûk adlı eserinde İran mirasından eski siyaset ahlakına dair bol miktarda alıntılar yapmış ve bunun sebebini şöyle ifade etmiştir:

Çünkü İranlılar bu hususta öncüdürler; biz devlet ve yönetim yasalarını, özel ve genel düzenlemeleri, toplumun yönetim şeklini onlardan aldık” (et-Tâc, Kahire 1332/1914, s. 21).

Câhız aynı eserde şunu da söyler: “Hükümdarlara hitap ederken ‘Ey Allah’ın vekili (halîfetullah), Ey Allah’ın güvendiği zat (emînullâh), ey müminlerin emiri’ demek gerekir” (s. 84).

İmam Eş‘arî’nin ifadesinden anlaşıldığına göre (Maḳâlâtü’l-İslâmiyyîn [Ritter], s. 453-452), Emevîlerin İran siyaset düşüncesinden aldığı despotik yönetim tarzına Ashâbu’l-hadîs tarafından dinî bir renk verilerek, bu yönetim tarzı kısa zamanda yerleşik uygulama halini almış, Müslümanların dinî ve ahlâkî literatürüne de girmiştir. Aynı telakki Abbâsî ve Osmanlı dönemlerinde de devam etmiştir.

Söz gelimi Abbâsî döneminin ünlü Şâfiî fıkıh ve ahlak âlimi Mâverdî (ö. 450/1058) şöyle der:

Allah, devlet başkanının yaptıklarına karşı koyma kapılarını yönetilenlere kapatmış, devlet başkanının kendi içtihadıyla ulaştığı görüşe karşı itiraz yolunu (halka) tıkamış; hükmüne boyun eğmelerini yönetilenlere gerekli kılmış; onlara, işlerini devlet başkanının buyruk ve yasaklarına uygun olarak yürütmelerini emretmiştir (Teshîlu’n-Naẓar Beyrut 1987, s. 197-198).

Görüldüğü gibi Mâverdî, bu ifadesinde, yönetimin yasal ve ahlâkî ilkelere uygun olması gibi bir şarttan bahsetmeden, mutlak bir ifadeyle, devlet başkanının, dolayısıyla devletin “görüş”, hüküm” ve “buyruk ve yasaklarına” halkın uymasını istemiştir. Bu, Sünnî ulemanın ortak görüşüdür ve uygulama da her zaman bu yönde olmuştur. Mâverdî’nin, despotizme açık olan “Sultan Allah’ın yeryüzündeki gölgesidir” düşüncesini onayladığı da anlaşılıyor; çünkü bunun hadis olduğunu söylemiş (Edebü’d-Dünyâ ve’d-Dîn, s. 137), bu “hadis”in sonradan üretilmiş olabileceği ihtimali üzerinde durmamıştır.

***

Sonuç olarak XX. yüzyıl başlarında Max Weber’in sultanizm dediği (mesela bk. Economy and Society, London 1978, s. 627-628), Şark tipi despotik yönetim tarzı, Müslüman dünyada, baştaki yöneticinin huyuna göre, –bazen baba şefkatiyle, bazen ağır baskı şeklinde- hep devam etti. Günümüzde demokrasi ile yönetildiği iddia edilen az sayıdaki Müslüman ülkede bile uygulamada yaşanılan bocalamaların sebebi budur. Bunun da temelinde yine o meşhur maarif davamız var. Şöyle ki:

Yaklaşık 1000’li yıllarda açılmaya başlayan bizdeki medreselerde olduğu gibi Batı’da 1100’lü yıllarda açılmaya başlayan üniversitelerde de sadece ilâhiyat ve hukuk (bizdeki kelâm ve fıkıh) öğretimi veriliyordu. Ancak Batı üniversiteleri zaman içinde dönüşerek aklî ve deneysel bilimlerde de düşünürler, âlimler, uzmanlar yetiştirdiler. Bizim medreselerde ise 20. yüzyılın ilk çeyreğinde kapanıncaya kadar ana öğretim alanları hep kelâm ve fıkıh oldu. Bu da inanç, düşünce ve ifade özgürlüğü, eşitlik, hukukun üstünlüğü, ‘adamlar’ın değil ‘değerler’in güçlü oluşu gibi demokrasinin ahlâkî şartları konusunda Müslüman yöneticileri ve toplumları bilinçlendiren entelektüel kadroların yetişmesini imkânsız kıldı.

YORUMLAR (52)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
52 Yorum
  • orcan tanyalçın / 22 Şubat 2025 16:19

    Teslim olmuş, akıl ve vicdan sahibi her kişi Allah'ın halifesidir. Bu cümlenin açılımı, yeter bilgi donanımlı ve yüksek adalet sahibi, heveslerinden ırak insanlar O'nun halifeleridir. Halifelerin yaşamları, Allah'ın razı olacağı eylemlerden ibarettir. Peygamberlerin hepsi de O'nun halifeleridir. Peygamberlerin varisleri de velilerdir. Allah bütün insanlara halifelik yolunu açar. Ama yol alabilen pek bulunmaz, yoktur.

    Yanıtla (0) (1)
  • Ali Namlı / 19 Şubat 2025 15:19

    Yazıyı okudum , yorumlarda ise pek bir şey bulamadım.
    Islam aleminde demokrasinin bir türlü yeşermemesi konusunda yüzlerce yıl gerilere gitmeye bence gerek yok ; 20.nci asrın başından itibaren yani son yüzyıla hatta son altmış yıla bakmak yeterlidir, zira bu süre zarfında dünyada muazzam gelişmeler, başdöndürücü değişiklikler meydana gelmiştir, asırlarca görülmeyen yenilikler yaşanmıştır, islam alemi bunlardan hangisinden nasibini almıştır!
    Gaflet , dalalet , hıyanet içindeyiz !

    Yanıtla (6) (0)
  • M.D. Edep.Edep.. / 21 Şubat 2025 12:16

    Alamaz da zaten.. Bir topluluk düşün okuyor anlamıyor, anlamadığı bir şeyi de ölüsüne ona buna üflüyor.. Be bir de sonunda öyle bir tüy dikiyor ki ; ''Ya Rab okuduğumuz bu Hadimden hasıl olan sevabı şunu şuna hediye eyledik sen vasıl eyle !!! '' Ya arkadaş sen ilah olsan böyle bir topluluğa rahmet eder misin ?

    Yanıtla (1) (0)
  • okur / 20 Şubat 2025 11:23

    İslam dünyasında demokrasi olamaz zira, biat kültürünün içi gerçek manada doldurulamazsa sorun devam edecek. islam adına konuşan insanlarda çoğunlukla ne güzel insan, ne güzel konuştu ile başlayan sapık biat kültürü sapık nefisle Allahın önüne geçiyor. Kesinlikle biatın Allah'a olacağını anlatıp ona yönelmediğimiz müddetçe ne düşünür, nede yorum yapabiliriz.

    Yanıtla (4) (0)
  • Hakkı / 19 Şubat 2025 08:33

    Müslüman dünyanın en büyük hatası Kitabını anlama gayretinden yoksun, uygulama gayretinden feragat etmiş olması. Reçete uygulanmazsa sonuç ne olacaksa o olur. Kişi kendinden başlayarak Kitabına uymalı, uydukça örneklik ederek yaşamalı. Hatırlatmalı, öğretmeli, paylaşmalı, iyi ve güzel ne varsa önderlik etmeli... Aksi hayatlar sadece nefret öfke bağır çağır günü doldurmak olur. Nefsi tatmin eder bahtı karartırız. Taht gönüllerde, oralar ne alemde...

    Yanıtla (3) (4)
  • Barut Osman / 19 Şubat 2025 10:29

    İskandinav ülkeleri dini kitaplara göre mi her alanda ilk sıradalar?

    Yanıtla (4) (0)
  • Hakkı / 20 Şubat 2025 08:18

    Teşekkür ederim, mutlaka dini kitaplardaki örnek verilen ahlaka göre başarılı oluyorlar. Bir de dünyayı istiyorlar ve veriliyor. İnşallah onlar da elde ettikleri huzur ve rahatın bir nimet olduğunu, hesabının da olduğunu anlarlar ve böylece hem dünya hem de öteler için huzuru yakalarlar.

    Yanıtla (0) (1)
  • Matrakçı... / 19 Şubat 2025 19:46

    Her doğru heryerde söylenmez..!.Ayrıca,,.Eski zamana ait sosyal düzen tespiti,,,,bugüne tıpa tıp uygulanamaz.. Görüş beyan edenin Meshur Molla,Alim vb olması hic farketmez ..ıslamda istişare esastır..Usul'da daima esasa mukaddemdir...vesselam

    Yanıtla (0) (0)
  • orcan tanyalçın / 19 Şubat 2025 18:33

    17;01 Okur, yazınız çok iyi. Faiz haram derler de, enflasyon karşısında, alım gücünü koruyacak kadarı haram değildir. Kitabın söylediği faiz, para alım satımı ile kazanç ve geçim teminidir. Gerçekte enflasyon haramın dibidir. Çünkü bir şeye karşılık olmaksızın insanların cebindeki paranın alım gücü birilerinin hırsları, hevesleri, bir zümrenin zenginliği için git git düşer.
    Bir konu bilinemeyebilir de, o konuyu yarım bilmek ve o bilgi ile eylemek felakettir. Derdim, Allah diye eyleyenlerdir.

    Yanıtla (1) (0)
  • Okur / 19 Şubat 2025 17:01

    Hocam ne demokrasisi, bakın ülkemize, iktidar TÜİK eliyle helal kazancımızı çalıyor, enflasyonla bir daha, vergilerle bir daha, tarifelerle bir daha.. kırpıla kırpıla kuşa dönen ücret/maaş Enag enf ile hükümet +piyasa eliyle bir daha soyuluyoruz. Dünyanın en pahalı ülkesi haline geldik. Şİkayet eden mağdur/öneride bulunan sağduyulu insanlar bile sorgusuz sualsiz hapse tıkılıyor, utanıp tahliye eden hakimleri bile derhal sürüyorlar.Zalimler zümresi Ülkeyi istila etti.Kaybetmezek bulduk belamızı.

    Yanıtla (4) (0)
  • İbrahim / 19 Şubat 2025 15:33

    Allah'tan din felsefe okumuş demokrasi insan hakları eğitimi almışız. Yoksa şimdi demokrasi ve insan haklarında bu başarıyı nasıl yakalardık.

    Yanıtla (0) (0)
  • orcan tanyalçın / 19 Şubat 2025 15:24

    İnsanın bir ömrü vardır. O ömrün bir günü dünyada gerisi ahirettedir. Din, İlahi ahlakı bilmektir. Ahlak yoksa meslek ne olursa olsun fark etmez. Din, dünyada o ahlak zeminini tesis eder. İnanmak ancak anlamaktır. Dogmalar ya da kabuller değildir. Görünmeyeni görünür kılar. Görünen mana alır. Adaleti emreder derken, adalet hakkı teslim etmek olduğuna göre bir akıl meselesidir. Demem o ki, Allah aslında liyakati emreder. Coğrafyamızın 1000 yıllık sorunu ve ahiretimizin ne olduğudur!

    Yanıtla (2) (1)
  • orcan tanyalçın / 19 Şubat 2025 15:07

    Elif Lam Mim; Allah'tan Muhammed'e İslam. Vahiy İslamdır. Muhatap Hz.Muhammed'dir. İslam, ancak Allah'ı gereği gibi bilmektir. Kitap insana doğruyu eğriyi, iyiyi kötüyü anlatırken de aslında Allah'ı söylemektedir. Bütün isimleri öğretti, Beyanı öğretti ifadeleri eşdeğerdir. En güzel isimler Allah'ın olduğuna göre bütün isimlerden kasıt, iyilik ve kötülüktür. Kur'an zıtların anlatıldığı bir beyandır. İyiyi kötüyü anlatır. İnsanlık iyiliği kaybetti. Böylece Allah'ı kaybetti.

    Yanıtla (1) (4)
  • orcan tanyalçın / 19 Şubat 2025 15:00

    Ahir zaman öncesi Adem ile başlar, İsa ile sonlanır. Bunlar babasız yani işaretlenmiş elçilerdir. Bu dönemler 1000 er yıllık ilhi emirlerin yerde uygulandığı devirler halindedir. Kadir gecesi ile başlayan ve hüküm ile sonlaranan 50.000 yıllık ahir zaman dönemi ise Son elçi dönemi ya da dinin kemal dönemi. Bu dönemin sura 2 üfleme arası 40.000 yılı insana karanlık dönemdir. Ha Mim; Haber ver Muhammed;
    Allah'ın haberlerini verecek olan odur.

    Yanıtla (0) (3)
  • Öteki / 19 Şubat 2025 14:48

    Hem kıyamete kadar geçecek sürede tüm sorunları çözecek dini öğretiye sahip olduğumuzu iddia edip, hem, neden demokrasi yok, adalet yok, Müslümanlar neden mutsuz demek iddiayı çürütüyor aslında. dine çok fazlamı yükleme mi yapılıyor acaba. kazanamayacağı bir yarışa mı sürüldü. yeni bir şeyler yapmak gerekiyor doğru ama nereden başlamak lazım. toplumsal olan din üzerinden mi, bireysel olan inanç üzerinden mi gitmek gerekir?

    Yanıtla (0) (0)
  • orcan tanyalçın / 19 Şubat 2025 14:30

    2/136-185. ayetlerde peygamberler arasında ayrım yapmayız deyişi, hepsinde söyleminin tevhid olması nedeni iledir. 21/107 ;Hz.Muhammed'in alemlere-insanlara- rahmet olduğu söylenir. 18/110 ve 41/6 ayetlerde, ben de sizler gibi insanım. Farkım, tanrınızın tek olduğu bana vahyediliyor. (o vahye layık olandır. Vahiy bugün bile anlaşılmış değildir.) 4/41 ve 16/89 da hüküm günü bütün peygamberlerin üzerine şahit olarak getirileceği bildirilir. Demem o ki; Peygamber Allah'ın halifesidir.

    Yanıtla (0) (6)
  • Ahmet Habip / 19 Şubat 2025 14:22

    Sayın M. Çağrıcı Hocam,
    Çok güzel şeyler yazıyorsunuz, elinize sağlık. Ama ben sizin yerinizde olsam bir hafta "ve lâ-teferrekû" âyeti üzerinde dururdum, diğer hafta da "dâru'l-harp" konusunu ele alırdım. Bu milleti fırkacılık/particilik taassubundan ve "dâru'l-harp" anlayışından kurtaramadıkça din adına ne yazılıp çizilse bence boştur.

    Yanıtla (7) (0)
  • Sadece soru / 19 Şubat 2025 00:39

    Muhterem Hocam, o dönemin insanları nasıl hitap ettiler bilmiyoruz (en azından ben bilmiyorum) ancak Sad Süresi 26’ıncı ayeti kerimesi gereği Hz. Davud as’a “Halifettullah” deselerdi, yine problem olur muydu? Saygılar

    Yanıtla (0) (4)
  • OkurM / 19 Şubat 2025 01:10

    Ben yer yüzünde kendime halife yaratacağım...
    Adil devlet reisi Allahin yer yüzündeki gölgesidir.
    Bu sözün neresi yanlış ki mesela?
    Kendisi demiyor gölgesi diyor.
    Hukumdarın meddahı da hükümdarının adaletine vurgu yapmış oluyor, ona zıllullah demekle. Selefiyeci bu ifadeyi itikaden arızalı bulup ahanda şirk diye yırtınıyor.

    Yanıtla (1) (15)
  • İbrahim Hanif / 19 Şubat 2025 01:44

    Allah 3 boyutlu mu ki gölgesi olsun? Yaratılmış mıdır ki gölgesi bulunsun? Hani lafa gelince Allah mekandan ve zamandan munezzehtir diyorsunuz ya? Hem Kur'an "ben kendime halife atayacağım" demiyor, "yeryüzüne halife yapacağım" diyor. Ikisi çok farklı şeydir. Insan yeryüzünü mamur etmek, orada yaşayan her canlıyi Allah'ın bir emaneti olarak koruyup kollamakla mükelleftir. Biraz Kur'an okuyun yahu!

    Yanıtla (16) (4)
  • İzzeddin Yunaklı / 19 Şubat 2025 02:24

    OkurMe, Kur'an "şirk büyük bir zulümdür" (Lokman, 13) der. Allah'a çokluk atfetmek şirk, bir kula Allah'ın sıfatlarını yakıştırmak ise zulümdür. Şirk ve zulüm aynı kapıya çıkıyor. Birisi diğerini besliyor. Allah'ın yarattığı aciz ve ölümlü kullara "Allah'ın gölgesi" demek, en hafif tabirle hadsizliktir, kibirdir, despotluktur vesselam.

    Yanıtla (9) (0)
  • OkurM / 19 Şubat 2025 08:43

    Badiye arablari, hariciye ve necdiler Kuranı Kerimdeki mecazları ısrarla hakikate haml etmekte direndiler. Yedullah, tenzilu, vechehü, istiva gibi ifadeler hep mecazdı.
    Zıll de bu anlamda bir mecazdır.
    Eski medreselerde telhis okumayana akaid ve usul okutmak cinayettir derlermiş.
    Bugün hiç birinin önemi kalmadı. Gazete okumayı beceren allame...

    Yanıtla (4) (0)
  • İbrahim Hanif / 19 Şubat 2025 09:53

    Ah unutmuşum, baltayı taşa vurmuşum. Oysa, "Cahillerle tartışmaya girmeyin, onların kışkırtmalarına cevaben selam deyip geçin" (Furkan-63) ayeti rehberim dir kardeşim. 40 yıldır hamdolsun Kur'an'ı anlamaya ve hala anlamaya çalılıyorum. Şüphesiz Allâh kalplerdekini en iyi bilendir. Selam!

    Yanıtla (2) (0)
  • İbrahim Hanif / 19 Şubat 2025 11:29

    Allahın kendisi için kullandığı yedullah, kitabullah, beytullah gibi mecazi isimlendirmeler ile, bir despotun "ben Allahın gölgesiyim" demesi bir midir medrese uzmanı? Hz. İsa için "Allahın oğlu" yakıştırmasını şirk olarak görüyorsan selefici mi olursun? Onlar da senin gibi te'vil yapıyor. Atatürk'ün en büyük devriminin yobazlık ve uyuşukluğu din haline getiren, üretmeden tüketen taklitçi medreseleri kapatması olduğunu şimdi daha iyi anladım.

    Yanıtla (3) (0)
  • İbrahim Hanif / 19 Şubat 2025 13:48

    Selefi denince, aklima lafizci, şekilci, katı ve bağnaz cahiller gelir. Bu sıfatlar da medrese kafasına çok yakışır. Mecaz, Allah'ın Kur'an'da insanların gayb âlemini anlayabilmeleri için kullandığı bir üsluptur. Yedullah gibi tabirleri Allah kendisi için kullanır. Allah zillullah tabirini kendisi için kullanmamış, hiç bir peygamber veya ilk dört halife zillullah tabirini kullanmamıştır. Zill/gölge, karanlık çökünce kaybolan, güneşin hareketlerine bağlı bir olaydır. Nereden çıktı bu? Bir düşün!

    Yanıtla (2) (1)
  • Hamdi Denizci / 19 Şubat 2025 13:28

    İslamî yönetimin yapısı: 1) Merkeziyetçidir. 2) Tek adamcıdır. 3) İslam'a bağlı kaldığı sürece Sultana, Emir'e biat edilmesini ister. 4) Dolayısıyla muhalefetten hoşlanmaz, hatta ona düşmandır. 5) Yönetimin nasıl değişeceğine ilişkin bir kural koymamıştır... O halde "Din şahane ama Müslümanlar onu yanlış anlıyor" sözü kendini kandırmaktır.

    Yanıtla (0) (1)
  • M.NURI GOREN / 19 Şubat 2025 12:29

    Teşekkür ederim Muhterem Hocam.Ezber bozan bir makale olmuş.Müstefid oldum.Ülkemizde idarenin tahammül edilemez kötü yönetim uygulamaları uygun bir zamanda yerine yenisini bıraktığında bile halk gelenden/gelenlerden tek adam,kurtarıcı uygulaması beklediğinden bu zillet hiç bitmiyor.Batı uygulamasında da gördüğümüz gibi sultanı dengeleyen bir ruhban sınıfı ve hepsini dengeleyen güçlü sivil toplum olmadan bu suistimal idaresi bitmiyor ve bitmez.

    Yanıtla (3) (0)
  • Ali Rıza / 19 Şubat 2025 04:06

    Sayın Hocam; hiç şüphe yok ki islam ümmeti her konuda çağın gerisinde kaldı, Avrupalı olmasaydı belki biz hala devenin sırtında gezecektik. Buna hayır öyle değildir diyebilir misiniz?. Bunun sebebi Kur’anı Kerim değil, çünkü “ Oku” emriyle başlar, ikinci surenin ikinci kelimesi “ Kalem” dir biz ne okuduk ne yazdık. Al’i İmran 191 de yerin ve göğün nasıl yaratıldığı düşün der. Biz düşünmedik.Şura 30 da yaptığınızdan siz sorumlusunuz der, biz işi “ Kader”e bağlarız, veya şeytan kandırdı deriz.

    Yanıtla (18) (2)
  • S.KILIÇ / 19 Şubat 2025 12:12

    Baskan
    Doğru dersinde lakin üst akıl ihtiyaç görmez, bizler de lüzum gormez. Anlatabildim mi?

    Yanıtla (1) (0)
  • Şaşkın / 19 Şubat 2025 11:35

    Hal böyle olunca ; Müslüman toplumlarda en zeki ve akademik kabiliyet bakımından iyi olanlar kelam, fıkıh bir de bunlar için anahtar konumunda olan Arap dili eğitimi almışlardır. Diğer yandan özellikle Gazali ile iyice yerleşen dini ilimler dünyevi ilimler tasnifinde ,büyük payeyi dini ilimlerin alması doğa bilimlerini hem medresenin hem de insanların ilgi alanının dışına atmıştır.

    Yanıtla (0) (0)
  • karar okuru / 19 Şubat 2025 11:23

    Şeyhi, şıhı, Gavsı, Kutbu bol olan yerde demokrasi olmaz. hukuk gelişmez. olmuyor da zaten. olsa bu adamlara gerek kalmaz. adil olun demek yetmez. adil olmakla, adalet kavramını karıştırdığımızı da unutmamak lazım. 'mümin-kafir, inanan-inanmayan' üzerine kurulan bir yönetim tarzında adalet olmaz. adaletin olmazsa olmazı eşitliktir. bence sorun çok daha derin.

    Yanıtla (2) (0)
  • yek / 19 Şubat 2025 10:48

    birçok farklı etmenden kaynaklanan ve birçok yer için söylenebilecek durumları, sürekli uzmanlık alanına bağlamak köşe yazısı açısından mantıklı olabilir ama karşılığı nedir tartışılır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Araştırma / 19 Şubat 2025 10:26

    2018 de yayınlanan ama yeniden haber olan bir araştırmaya göre İslam dinine en uygun yaşayan ülkeler endeksinde (Islamicity Index) ilk 40'da Müslüman bir ülke yok. İşim gereği Avrupa'ya da Müslüman ülkelere de gidiyorum. Örneğin bana sorduğunuzda bir Alman ya da Japon mu daha dürüst yoksa bir Türk ya da Arap mı derseniz cevabım Bir Türk ve Müslüman olarak benim de içimi acıtıyor ama maalesef gerçek bu.Biz sadece kendi kişiselimiz için dürüstlük ve adalet istiyoruz diğerleri umurumuzda bile değil

    Yanıtla (5) (0)
  • meraklı / 19 Şubat 2025 10:05

    Kırılmanın başlangıcını Emevilere taşımak hatalı bir yorum. Kırılma, halifelerin ölünceye kadar görevde kalmaları ile, Peygamberden hemen sonra başladı. Osman, bu gömleği bana Allah giydirdi, derken kaderciliğin dibini bulmuştu. Söyler misiniz, Osman'ın dediği, beni Allah seçti, demekten başka nedir? "Allah'ın seçtiği" ile "Allah'ın gölgesi" arasında ne fark var?

    Yanıtla (4) (0)
  • mizan / 19 Şubat 2025 09:33

    Aslında hem ulema ,hem vüzera, hem de ehl-i irfan bilirlerdi ki İslâm'ıň tavsiye ettiği idare tarzı istişare iledir. İstişare ise sahasında,mesleğinde ihtisas sahibi ve adil fikirli insanlarla yapılır.
    Asırlardan beri yakın coğrafyamızda ve müslüman diyarında süregelen müstebit idarelerin sebebi, buraların insanının kabilecilik-tarafgirlik anlayışıyla medeniyete vasıl olmamış ve hatta medeniyeti istememiş halklar olması zihniyetinin mahsulüdür.
    O saikle reayanın hep başlarında topuz olagelmiş

    Yanıtla (1) (0)
  • Demokrat hukukçu / 19 Şubat 2025 08:45

    Hocam siz bir ilahiyatçı olarak islamda yanlış anlaşılan kavramlar üzerine de yazsanız keske. Mesela bu değindiğiniz halifelik, seyyidlik, tasavvuf, tarikat, velayet, keramet,kader, kadın erkek eşitliği veya eşitsizliği, cihat, faiz/riba gibi. Günümüz dünyasının analyışı ile çelısen, uyuşmayan hususları netliğe kavuştursanız çok güzel bir hizmet olurdu.

    Yanıtla (4) (0)
  • Barut Osman / 19 Şubat 2025 08:42

    Müslüman dünyada Problemli olmayan ne var?

    Yanıtla (15) (2)
  • Demokrat hukukçu / 19 Şubat 2025 08:35

    Müslüman dünyasında demokrasi tam manasıyla anlaşılmış değil.Anlaşılmış olsaydı bugünkü problemlerimizin çoğunu yaşamazdık.İslam alimleri hep sultan ve halifelerin en ideal ve sağlam müslüman olduğunu varsaymışlar ve hükükmerini,fetvalarını ona göre vermişlerdir.Bu da onları yarı tanrılaştırmış ve hatasız, eleştirilemez bir konuma yükselterek adaletten ayrılmalarına ve zalimleşmelerine yol açmış,halkı pasifleştirmiş,sinik ve kaderine razı bir toplum değil topluluk/güruh haline getirmistir.

    Yanıtla (3) (0)
  • Hakkı / 19 Şubat 2025 08:29

    Siteye yönetici seçiyoruz, nasıl? Çok kişi katılmıyor. Üç beş kişi karar alıyor, ilan ediyor. Kararlar uygun ise makul ise ne ala, devam edip gidiyor yönetim. Kararlar sertleşirse makulün dışına evrilirse, şiddete varırsa mesela, o vakit site sakinleri "Ne oluyor ya HU" diyor. Galiba seçim çook önemli. Ehil insanı seçmeli ama yetmez denetim şart, bir de bana adil olması yetmez, kimseye zalim olmamalı.

    Yanıtla (7) (0)
  • İtirazım var / 19 Şubat 2025 04:38

    Kelli felli yazarların, siyasetçilerin cehaleti körükleyen sözde şeyhlerin önünde eğilip şeyh hazretleri diyerek etek öptüğü bir ülkede sıradan insanlar o şeyhlerin ağzında çiğneyip geri çıkarttığı lokmayı kapmak için birbirini ezerler.

    Yanıtla (15) (0)
  • OkurM / 19 Şubat 2025 01:07

    Ülkücüler bu siyer kitaplarından ve söz ettiğiniz hadislerden bir tanesini bile bilmez. Ama başbuğ konusunda bu görüşlerden bile daha katı bir duruşa sahiptirler.
    Bugünün tüm problemlerinin suçunu islam alimlerine yıkmaya çalışmaya gerek yok.
    Olay basit.
    İbn haldunun dediği gibi, "mülkün kaderi infiraddır"
    iktidar suyu tek adamlığa akar. Farkli Düzenleme olmazsa...
    Bugün reisin etrafındaki kadrodan kaçı fıkıh siyer akaid uzmanı ki?
    Yurtdisinda halkla ilişkiler uzmanı olmuş adamlar inşa

    Yanıtla (1) (8)
  • fikri karaman / 19 Şubat 2025 02:01

    ülkücüler diyerek başlayana ne alaka ,kel başa şimşir tarak ,bu dini bir tek sen mi biliyorsun ukala , Allah bu yetkiyi sana mı verdi

    Yanıtla (6) (2)
  • OkurM / 19 Şubat 2025 01:59

    Kırşehirde akpli gençler karlı havada sokak köpeklerine yiyecek bırakmışlar. Osmanlidan kalma güzel bir eylem olduğunu düşünerek sosyal medyada paylaşmışlar. Ama abileri de, sokak köpekleri hakkında partinin zirvesinin görüşünü hatırlatarak onları paylamış.
    Düşmana sıcak davranmak, dostunu düşmanını iyi taniyamamak gibi bir sürü boyutu var.
    Bu olayı teolojinin neresine koyacaksın?
    İstersen bir yere uydurursun tabii...

    Yanıtla (3) (1)
  • İbrahim Hanif / 19 Şubat 2025 00:45

    Günceli çağrıştıran ve Müslümanların inanç sistemine bir virüs gibi sirayet eden şark despotizminin geçmişteki ayak izlerini ortaya koyan harika bir makale olmuş. Teşekkürler hocam.
    Allah ki, "velaa ted'uu me'Allahi ilaahen aahere/Allah'la beraber başka bir ilahı/otoriteyi ağzınıza almayın" buyururken, peygamberine bile kullanmadığı bir ifadeyi on paralık âciz kullar için "Zillullah-i fil ard" diyerek hem Allah'a gölge icad edip, hem de iftira etmekle şirkin dibine batmak ne büyük bir cürüm.

    Yanıtla (8) (0)