Devletinizi şimdi eleştirebilir miyiz?

“Kendisine ihtiyaç duyulmayan her yerde bürokrasisiyle 'hazır ve nazır' olan devlet, deprem felaketinde yardım için çırpınan insanların imdadına yetişemiyor.

Vatandaşın yüreğini can kayıpları kadar kimsesizlik de yakıyor. Yasak ve ceza kavramlarının arasına sıkışmış devlet mantığı ihtiyaç anında imkanları organize edemiyor.

Yardım için her şeyin bulunduğu yerlerde bile, organizasyon sorunu nedeniyle imkanlar seferber edilemiyor.

Organizasyondaki gecikmenin en acı sonucu, yıkıntıların altından gelen insan seslerinin birer birer sönmesi.”

1-copy.jpg

***

“Kendilerine zamanında tıbbî müdahale yapılması halinde kurtarılması mümkün olan insanlar, saatler ilerledikçe, kan kaybı, havasızlık gibi sebeplerle enkaz altında can veriyor. Sonuç: Halk her türlü fedakarlığa hazır. Ancak bürokrasi, felaketin şartlarına adapte olamıyor.

Dünya depremden 12 saat sonra enkazların önemli kısmını kaldırırken Türkiye'de üçüncü günün sonunda bile yıkılan binaların büyük çoğunluğuna ulaşılamadı. Vatandaş yıkık binalar ve can çekişen yakınlarıyla baş başa bırakıldı.

Yetkililer, felaketin boyutlarını üç gün sonra anlamaya başladı. Gecikme yüzünden binlerce insanımız demir ve beton yığınları arasında can verdi. Geriye, bir ülke dolusu acı kaldı. Çok geç kaldık.”

***

“Enkaz altındaki son hayat belirtileri de bir bir kayboluyor. Felaketi kavramakta geç kaldık. Hayatta kalabilen binlerce insan, yardımın gecikmesi yüzünden enkaz altında can verdi. Toplam can kaybı içinde ilk saatlerde müdahale edilemediği için hayatını kaybedenlerin sayısı çok yüksek.

Enkaz altında bulunduğu tahmin edilen 30 bini aşkın insanımıza hâlâ ulaşılamadı. Krize müdahalede geç kalan devlet dördüncü günü özel ve tüzel kişilere ait iş makinelerinin valiliklere teslim edilmesini istemeyi akıl etti. Devlet bürokrasiyi ayakta tutmaya çalışırken, enkaz altında kalanların tıbben yaşama sınırı bugün doluyor.”

22-copy.jpg

“Acılı günümüzde koşup geldiğin, acımızı paylaştığın, bir umudu canlandırmamıza yardım ettiğin için, her nereden geldiysen ve nereye gidiyorsan, teşekkürler...

O sabah, evlerimiz başımıza çöktü. Onbinlerce insanımızı kaybettik. Siz, dünyanın dört bir yanından, Avrupa'dan, Asya'dan, Amerika'dan, Afrika'dan koşup geldiniz. Bize umut oldunuz. Acımızı paylaştınız. Beton ve demir yığınlarının altından gelen bir nefes, bizim kadar sizi de sevindirdi. Bir çocuğun enkaz altında sönüp giden hayatı için, bizimle birlikte siz de gözyaşı döktünüz. Dilimizle anlaşamadıysak da, kalbimizle anlaştık. Bütün güzel şeyler için, bütün kalbimizle size teşekkür ediyoruz.

Gelip gördün, ey yabancı. Biz sıcak insanlarız. Ne kadar darda olsak, misafirimize hürmet ederiz. Biz ne kadar sıcak, ne kadar sevecen olursak olalım, ne yazık ki, büyüklerimizin suratı biraz asıktır. Biz, asık suratlı olmasına rağmen, devletimize 'Baba' deriz. Bakanımız, size kem söz söylemiş olabilir. Sizi incitmiş olabilir. Lütfen, bu acılı günlerimizde, içimizdeki birkaç kişinin sözlerine, davranışlarına bakarak bizi yargılama. Güle güle dön ülkene, sana minnettarız yabancı.”

***

“ACILIYIZ... Onbinlerce can kaybettik. Yakınlarımızın cesetleri hâlâ enkaz altında. Evlerimiz yıkıldı. Sokakta kaldık. Çalışacak yerimiz yok. İşyerlerimiz yıkıldı. Biraz acımıza saygı istiyoruz. Acımızı, acı çeker gibi çekmek, rahatsız edilmeden, özgürce ağlayabilmek istiyoruz.

ÜZGÜNÜZ... Allah'ın hepimize verdiği bir felaketi, bir acıyı, toplum olarak 7'den 70'e hepimize hitap eden maddi ve manevi bir uyarıyı, büyük bir cür'etle, Kudretullah'a sözcülük eder gibi politik yaklaşımlarla yorumlayan mantıktan dolayı da üzgünüz.

UMUTLUYUZ... Dünyanın dört bir yanından gelen 'yabancı'lar ve kendi ülkemizin rengarenk insanları koşup geldiler, evrensel bir olgu olan felaketin acısını, kederini, yükünü, kimsenin dinini, milletini, rengini ve siyasi görüşünü sormadan kardeşçe paylaştılar.

ŞİKAYETÇİYİZ... Eğer varsa, evsize ev, kimsesize kimse olmak yerine, evsizin, kimsesizin, siyasetini, meşrebini soranlardan ve tertemiz bir kalp ile insanlarımızın yardımına koşanları kamplara ayıranlardan şikayetçiyiz.”

***

17 Aralık 1999 depreminden sonraki bir haftada o günlerde muhalif olan Yeni Şafak gazetesinin attığı manşetlerden bir seçkiydi şu ana kadar ki okuduklarınız.

Maalesef 17 Ağustos tecrübesine rağmen, bu manşetlerin neredeyse tamamı ve aynı cümlelerle 24 yıl sonra yeniden atılabilir.

Son üç gündür 24 yıl önce yaşananlar bir kere daha yaşandı.

Ama 24 yıl sonra bir fark var.

Bu manşetlerdeki eleştiriler yüzünden bugün halkı kin ve nefreti tahrikten hakkınızda soruşturma açılabilir, dezenformasyon yaptığınız söylenerek gazeteniz hakkında yaptırımlar uygulanabilir, bir anda da karşınızda aralarında Yeni Şafak’ın da olduğu Türkiye’nin muhafazakarlarını bulabilirsiniz.

Çünkü üç gündür enkaz altındaki sevdikleri için devlete ah diyen, üç gün devlet adına muhatap, yardım görmeyen sıradan vatandaşların şikayet sesleri bile ekranlarda anında kesiliyor.

Bu şikayetleri dillendirenler acılı günde konuşmakla, siyaset yapmakla, fitne çıkarmakla suçlanıyor.

Depremin büyüklüğü, yüzyılın depremi olduğu gibi mazaretler ileri sürülüyor, deprem karşısında devletin çaresizliğinin hoşgörülmesi bekleniyor.

Sanki 17 Ağustos depremi büyük değildi, beş ili ve yoğun bir nüfusu vurmamıştı, sanki o depreme de yüzyılın felaketi denmemişti!

Üstelik 17 Ağustos ile son deprem arasında temel bir fark var. Biri diğerinden 24 yıl sonra oldu.

Güya o depremden çıkarılan derslerle, alınması gereken önlemlerle geçti koca 24 yıl.

Ama 24 yıl sonra karşımızda depremi kendi hazırlığına göre büyük bulup, deprem beğenmeyen bir afet yönetimi var.

Deprem çok ili vurmuş, çok fazla bina yıkılmış, o yüzden her binaya kurtarma ekibi yetmiyormuş.

Peki siz zaten İstanbul’da en az 50 bin binanın yıkılması beklenen depreme hazırlık yapmamış mıydınız bu 24 yılda?

Büyük, yüce devletimiz felaketin büyüklüğü karşısında aciz mi kaldı yoksa bunu bile söylemek devletimizin büyüklüğüne hakaret etmeye mi giriyor?

17 Ağustos da yeterince büyüktü, o zaman o gün neden haklı olarak sesinizi çıkardınız?

Neden 24 yıl önce isyan edip, bugün isyan edenlerin seslerini “Yasımız var, acımız var, enkaz altında kalanlar var, şimdi siyaset zamanı değil” diye kısmaya çalışıyorsunuz?

Esas konuşanlar, bağıranlar, uzaktan yasın arkasına saklananlar değil, gerçekten yası olanlar, enkazların altındaki yakınlarının kurtarılmasını bekleyenler zaten.

Konuşulan konu da münasabetsiz bir mesele değil, tam da şu anda yaşanan enkazlardaki insanların kaderlerine terk edilmesi.

Bu şimdi değil de ne zaman konuşulacak?

İnsanlar eleştirince arama kurtarma faaliyetleri mi aksıyor?

Yoksa “yasımız var, susun” diyenler devletlerinin, iktidarlarının eleştirilmesi yüzünden mi yastalar ve üzgünler?

Kusura bakmayın bu millet biraz sizi üzecek, ileri geri konuşacak.

Çünkü 17 Ağustos tecrübesiyle ve ona yükselen tepkilerle iktidar olursan, son 21 yılda da en çok yatırımı inşaata yaparsan ama 21 yıl sonra bir depremde şimdiden 10 bin insan daha binaların altında kalarak hayatını kaybederse bunun faturası bir zahmet o 21 yıllık iktidara kesilir.

17 Ağustos’ta nasıl devlet, iktidar eleştirildiyse, bugün de eleştirileceksiniz.

Hem de bugün, hemen, şimdi…

YORUMLAR (74)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
74 Yorum
  • Kadir özdamar / 15 Şubat 2023 13:28

    70 kuruşa muhtacız diyen devletten bugüne kadar geldik.siz halen göremediyseniz burda yazmayı,sizede malum olan gazetelere geçin.devletimiz elinden gelen herşeyi yapıyor.iddialarınızı ıspatlayın.her 10 ile tek tek gidip zabıt mı tuttunuz?eğer eski iktidarlar olsa ifi bugün ölü sayısı herhalde 100binleri bulurdu.

    Yanıtla (1) (7)
  • Ercan Demir / 09 Şubat 2023 17:17

    Şaka gibi, Her şeye siyaset gözlüğüyle bakmayla malül (illetli, hastalıklı) olanların hepsi aynı formatta konuşuyor bugünlerde. Tüm suçu birilrrinin üstüne yıkmaya çalışıyor Ahaber, Beyaz TV, Fox TV, Halk TV, ... Oysa, çürük bina yapanlar da acıyı tadıyor, bilerek veya bilmeyerek alıp oturanlar da. Kolon kesenler de herşeyini kaybetti, binanın üstüne iki kaçak kat çıkanlar da. Siz yine de sadece birilerini suçlayın ki toplumsal salaklığımız düzelmesin

    Yanıtla (4) (5)
  • John Doe / 11 Şubat 2023 13:53

    Kolon keseni niye suçlamıyoruz ? kolon kestiği için ölmedi mi o insanlar ?

    Yanıtla (1) (1)
  • VY / 10 Şubat 2023 08:08

    Ben bu yazıyı bugün okudum. Sayın yazar adeta yaşadıklarımızın fotoğrafını çekmiş. Kaleminize sağlık. Ne yapalım bizim de kaderimizde bu ülkede yaşamak varmış.

    Yanıtla (4) (1)
  • M Oz / 09 Şubat 2023 19:42

    Helal Olsun

    Yanıtla (5) (0)
  • Karar Okuru / 09 Şubat 2023 18:00

    Yenisafak hak, adalet taraftarligi varken kosulsuz Reis taraftarligini secti.

    Yanıtla (6) (0)
  • Bekir DEMİRAĞ / 09 Şubat 2023 13:26

    Yapamazlar Yıldıray bey ... Çünkü tümüyle AKP iktidarının emrine girmiş, halkın ve ülke sorunlarına SIRT dönmüş durumdalar. Aynı başlıkları attıklarında EKMEKLERİNİN KESİLECEĞİNİ çok iyi biliyor ve gerçekleri saklayıp , habire millete algı operasyonu yapmaya devam ediyorlar. Böyle bir Medya varken ,bu güzel ülkede başta saygı-sevgi-acıyı paylaşıp yardımlaşma- kenetlenip birlik olma gibi kavramları görmemiz çok ZOR olacak.

    Yanıtla (3) (0)
  • Karar Okuru / 09 Şubat 2023 11:02

    Yeni şafak acaba, tarih bunun için tekerrür eder mi demek istedi?Yoksa benim için önemli olan duruma göre pozisyon almak mı dedi ... Birincisi makul, ikincisi ise oportünizm dir ... .

    Yanıtla (0) (0)
  • Mirza Arabacı / 09 Şubat 2023 10:54

    (Az sayıda olanları tenzih ederim)Devlet, vatandaş, siyasetçi, gazeteci… Hepimiz riyakârız, “Dün dündür, bugün bugündür” diyen ahlaki değerlerini yitirmiş bir toplumun parçasıyız hepimiz. Başımıza gelenler bize az bile… Hak ettiğimiz gibi yönetiliyor, hak ettiğimizi yaşıyoruz. Çok üzgünüm..

    Yanıtla (7) (0)
  • Mehmet HATİPOĞLU / 09 Şubat 2023 10:42

    Bu yazı hangi yaraya merhem oldu?...

    Yanıtla (2) (19)
  • s. yıldırım / 08 Şubat 2023 22:43

    Devlet dahil herkes eleştirilebilir, doğru. Eleştiri bir haktır, doğru. Ama eleştiri sadece eleştirmek için yapılmaz. Düşmanın bile adalete hakkı var. Vatandaş olmak, yazar olmak, iktidar olmak, muhalefet olmak tek başına insanı haklı kılmaz. Haksızca eleştirme hakkı vermez. Yarabbi ben vatandaştım onu için haksız yere de olsa eleştirdim demek insanı mahkeme-i kübra da kurtarmaz. Eleştirinin ahlakı yok mu?

    Yanıtla (2) (17)
  • Ahmet Burak / 09 Şubat 2023 09:04

    Bu yazının eleştirel açıdan neresinde ahlaksızlık var? Bu derece göz dönmüşlüğüne hayret doğrusu. 17 Ağustos depreminde, o dönemin muhalif basınının, attığı başlıkları bugün atamaması kadar bir ahlaksızlık var mıdır?

    Yanıtla (9) (0)
  • ülkesini seven vatandaş / 09 Şubat 2023 10:13

    S.Yıldırım. Allahın Resulü diyor ki;" Ey iman edenler iman ediniz". Siz yazıyı bir daha okuyun sonra yorumumuzu gözden geçirin eğer fikriniz değişmemişse ! Siz Kur-an'ı hiç anlamamişsınız demektir, o zaman hiç bir eleştirinin size faydası olmaz. Müslümanların Kur-an ahlakından haberi yok.. Sayın Yıldırım, Nisa 135 sizi de bağlıyor.

    Yanıtla (4) (0)
  • Mehmet Şah Biten / 09 Şubat 2023 09:51

    Her zaman uzun ve açıklayıcı yazılarınız için teşekkürler, amma kıssa bir şey söyleyeyim, 24 yıl önce ki muhalif olan yeni Şafak’ın atığı manşetleri bügün ki,muhalif olan hangi gazete atabilir. Hatta yeni şafak bile bugün atamaz nerden nereye “men dakka dükka”

    Yanıtla (8) (1)
  • Molla Kasım / 08 Şubat 2023 16:00

    Sayın yazar, kızgınlığınızı anlıyorum. Ben de kızgınım. Ancak bu toprakların çileli insanlarından biriyim. Ne zaman eleştiri yapmak ne zaman susmak gerektiğini iyi bildiğimi düşünürüm. Cenaze ortadayken asla ileri geri konuşmam. Önce cenazenin defnedilmesini düşünürüm. Size de naçizane tavsiyem üst perdeden eleştirilerinizi cenaze defnedilene kadar bekletmek, sonra gerekeni söylemek olmalıdır. Oturduğunuz köşeden kahramanlık sergilemekten bu daha efdal bir davranış olur.

    Yanıtla (9) (63)
  • çilekeş / 08 Şubat 2023 16:42

    Cenaze varsa vatandaşın cenazesi var. Bunun devleti eleştirmeye ne engeli var? Cenaze retoriğiyle kafa bulandırmaya çalışıyorsun. Devlete vergiyi ben veriyorum ister eleştiririm ister eleştirmem. İki tane hırsızın morali bozulacak diye yutkunamam kusura bakma. Ayrıca çileli olma hakkını savunan onurlu vatandaş ol.

    Yanıtla (45) (5)
  • Yusuf / 08 Şubat 2023 18:20

    Eleştirilen burada devlet, yoksa büyükleriniz gibi "Allah öldürüyor" mu diyelim. Bir katil maktulü katlettiğinde de öldüren Allah, katil suçsuz değil mi?

    Yanıtla (12) (1)
  • Düşünceli / 08 Şubat 2023 19:42

    Yazar bizzat mağdur depremzedelerin acil taleplerini yansıtıyor, ki bunun da zamanı tam şimdi. Zira ümitler azalsa da kurtarılabilecek canlı yurttaşlar var enkaz altında hala. Ve dünya kadar insan evi yıkılmış sokakta aç, susuz, barınaksız. Diyeceğim, sırf cenazeler kaldırılmıyor, yaşayanlara da acil yardım gerek.

    Yanıtla (5) (0)
  • karar okunur / 08 Şubat 2023 21:50

    Eleştirinin amacı nedir diye bakmamış. Yandaşa bak, İktidarı gör. İşleri güçleri ayar vermek, kulak çekmek. Sen kendin olma, benim dediğim gibi ol. Eski AKP Kahramanmaraş Milletvekili Nursel Reyhanlıoğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu hedef aldı. „Senin ne işin var burada İngiliz uşağı" diyerek cenaze evinden insan kovuyor. Bu mu cenazeye olan hassasiyet.

    Yanıtla (4) (0)
  • Düşünceli / 09 Şubat 2023 06:54

    Bu hanımın dedikleri kabul edilir değil. Öte yandan sanırım sinirleri belki depremden çok bozuktu diye ciddiye almama taraftarıyım. Öyle ya, “memleketine git, devlet burada” dediği kişi kendi yurttaşımız, bir de üstüne bizzat kendisi devlet hizmetinde. İngilizler köpekleriyle arama kurtarma çabasında; hanım yurttaşını “İngiliz uşağı” diye aşağılama çabasında ciyak ciyak. Bunun ciddiye alınacak tarafı yok bence.

    Yanıtla (3) (0)
  • Ali Namlı / 08 Şubat 2023 18:26

    Burada söylenenlerin hepsine aynen katılıyorum, hepsi doğrudur , yanlış bir şey yoktur . Ancak bu depremde yazarın pek kabul etmediği bir gerçek var ; bu deprem 10 ilde, bu illerin 120 civarındaki ilçesinde ve belki de 2000 nin üstünde ( tahminen ) köyde yani çok geniş bir bölgede meydana geldi , bu nedenle başta arama kurtarma olmak üzere diğer yardımlarda , gerekli koordinasyonun sağlıklı yapılamayışında büyük aksaklıklar oldu , bu doğrudur , bir gerçektir .

    Yanıtla (3) (4)
  • Urfalı / 08 Şubat 2023 20:25

    Hani o zaman devlet hantaldi, bürokrasi vardi

    Yanıtla (1) (0)
  • Brahma / 08 Şubat 2023 22:54

    Hani Türkiye o günden bu güne bilmem kaç kat büyüdü ve güçlendiydi. Ozaman 1 yere yetişemeyen devlet 10 kat büyümüş ve 10 yere yetişemiyor. Peki ne değişmiş

    Yanıtla (6) (1)
  • Düşünceli / 09 Şubat 2023 06:40

    Dilerim depremzedeler biraz durulduktan sonra - karınlarını doyurup başlarını sokacakları bir mekan edinip, kaybettikleri canların yasını tuttuktan sonra - , depremde selde yardım nasıl daha iyi düzenlenebilir diye kamuoyunda yapıcı bir tartışma yürür ve sonuç verir. Örneğin, AFAD’ın merkezi örgütlenmesine paralel yerelde de yardım ekipleri oluşturulup malzeme stoklanabilir. Böylece yollar bozulsa da ilk elde gerekli araç gereç, çadır, suya ulaşılabilir. Tartışma fikir ve çözüm üretmeli.

    Yanıtla (1) (0)
  • H Okur / 09 Şubat 2023 03:33

    So zamanlardaki yazılarınızı eleştiren biri olarak teşekkür ediyorum Kaleminize sağlık

    Yanıtla (1) (0)
  • SOCRATES / 09 Şubat 2023 01:52

    Yerinde tespitlerle çok cesurca mükemmel bir yazı Sevgili YILDIRAY OĞUR...Pandemi döneminde devletin o krizde neler yaptıklarını hatırlayın.Aşıda geç kalınıp binler insanın ölüme terk edilmesi,maske dağıtımının beceriksizliği, daha ilk günlerde sokağa çıkma yasağından bile SOYLU nun haberi olmaması..... O günlerdeki krizi yönetemeyen devletten bu depremde krizi yönetememesi benim için süpriz olmadı...

    Yanıtla (7) (0)
  • Uzaklardan / 08 Şubat 2023 23:43

    Demekki basin özgürlügü acisindan 24 yilinda gerisindeyiz, bu bile tek basina cok aci...

    Yanıtla (13) (1)
  • Realist / 08 Şubat 2023 23:16

    20 yılda kaç defa imar affı çıktı

    Yanıtla (6) (2)
  • Hamit Gündoğdu / 08 Şubat 2023 17:59

    Siz sizin gibi hazımsızlar acı nedir bilmezsiniz ancak kendinize pay çıkarmaya kalkarsınız yuh size. KE MALLL DE çıkmış zırvalıyor hayırdır siz kimsiniz ya.Devletiniz ibaresini kullanmışsın gazeteci müsveddesi.... Siz busunuz BÖLÜCÜLER. Ayrıca deprem bir değil 10 yerde.....

    Yanıtla (3) (71)
  • Düşünceli ???? / 08 Şubat 2023 19:31

    Ne bu? Küfredince haklı olunmaz, yalnızca küfürbaz olunur. Sizin bir de üstüne neye küfrettiriniz bile belli değil. Yazardan hoşlanmıyorsunuz, bu belli de hangi haberi ya da fikri beğenmediğiniz anlaşılmıyor. Herkesin acılı olduğu bu günlerde en azından biraz dilimize itina edelim!

    Yanıtla (25) (3)
  • karar okuru / 08 Şubat 2023 19:39

    Müsvedde, bölücü başka sözcük bilmezmisiniz siz? Kötü söz sahibine aittir.

    Yanıtla (10) (1)
  • insan haklari savunucusu / 08 Şubat 2023 21:11

    Gercegi soyleyenlere kufurle, hakaretle cevap vermekten baska care bulamiyorsunuz. Bu iktidarin ve yandaslarinin gercekle buyuk sorunu var.

    Yanıtla (8) (0)
  • efedamat / 08 Şubat 2023 22:00

    1999 da devletin çöküşü manşetini atan gazete olan yeni şafak bugün iktidarın en büyük yandaşı sen onun devlet sıfatını kullanmasına neden ses çıkarmıyorsun. deprem 10 yerde olmuşmuş.1999 dan bu yana 23 yıl geçti deprem hazırlığının dedikodusunumu yaptı reisiniz.

    Yanıtla (6) (0)
  • demokratlık / 08 Şubat 2023 22:54

    99 depremi de istanbul, kocaeli, sakarya, yalovada hasar yaptı. bursa ve tekirdağda da hissedildi. tüm sanayi tesislerinin olduğu kocaelinde ne tehlikeler yaşandı. kimya sanayinde üretim yapan fabrikalarda yangınlar çıktı. Türkiye Cumhuriyeti donanmasının merkezi Gölcük yerle bir oldu. Haklı çıkayım diye acı mı yarıştırıyorsun? asıl siz kimsiniz be?

    Yanıtla (6) (1)
  • Ali / 08 Şubat 2023 22:25

    YENİ ŞAFAK: Yetkililer, felaketin boyutlarını üç gün sonra anlamaya başladı. Gecikme yüzünden binlerce insanımız demir ve beton yığınları arasında can verdi. Geriye, bir ülke dolusu acı kaldı. Çok geç

    Yanıtla (0) (0)
  • Kaya / 08 Şubat 2023 21:59

    Kardeşim; haklısın. Noktasında, virgülünde bile haklısın.

    Yanıtla (3) (0)
  • Tarihçi / 08 Şubat 2023 21:43

    Gerçek gazetecisiniz, aynı zamanda çok zekisiniz.

    Yanıtla (2) (0)
  • Ali Rıza / 08 Şubat 2023 21:26

    Yıldıray bey; , yazdıklarınıza katılmamak mümkün değil. Aydın konuşması ne idi , bu konuşan kim di? . Bu millet asil bir millettir, tarih boyunca yüce din ile aldatıldı, yine aldatıldı, kuzeyden güneyden hangi milletin başı ağrıdıysa bu milletin melcesine sığınmıştır. Bu afetide atlatacağız elbette lakin bu acı unutulmaz, neden birinci gün bunun vehametine aldırış edilmedi, ben bunu anlamadım. Devlet adamı olmak ayrı, dağda çoban olması gerekirken devlet adamı ayaklarına yatması ayrı….!

    Yanıtla (2) (1)
  • Karar okuru..!.. / 08 Şubat 2023 16:38

    Politikacilarin genel duruşu,,.Altinda ki koltugun buyuklugune ve zemin,zamana gore konuşur arti palyacolari ..cokkk az istisna olabilir..Politika sehveti anca MUSALLA TASINDA sona erer...Cok az gördük kenara çekilip te yeni gelen genclere YOL GOSTEREN siyasetçi..Zannediyor ki kendi olmasa DUNYA DURACAK...Oysa Mezarliklar doluuuuu öyle dusunenlerden...Arkasından koşa,koşa (zamana gore 60/70 yil hictir) mezara gidiliyor ..ama ZAVALLI nefis anlayamiyor...Cok komik ve enteresan bir durum..

    Yanıtla (10) (0)
  • insan haklari savunucusu / 08 Şubat 2023 21:22

    Kendisi olmasa dunya duracak diye bir tasasi yok. Dunyanin durmayacagini biliyor. Uzun zaman iktidar koltugunda oturanlar guc bagimlisi olur. Alkolizmden beter bir bagimliliktir bu. Hele otoriter liderler icin ya hep ya hic meselesidir bu. Koltugu kaybederse bunalima duser.

    Yanıtla (1) (1)
  • Hamza / 08 Şubat 2023 21:09

    Senin kalemin önünde saygıyla eğiliyorum Yıldıray kardeş.

    Yanıtla (5) (1)
  • K.okuru / 08 Şubat 2023 20:31

    Devlet babadır,anadır,güven kapısıdır,sığınılacak yerdir... O kadar deprem oluyor canlar gidiyor ders almalıyız.Depre me dayanıklı evler yapılmalı... Yada fiyatları,dere yatakları.... üzerine binalar yapılmamalı! "Doğruların yardımcısıdır Hz. Allah"

    Yanıtla (1) (1)
  • Ebabil / 08 Şubat 2023 19:47

    Ebabil

    Yanıtla (1) (0)
  • cuma özusan / 08 Şubat 2023 19:34

    bravo, tebrik ederim.

    Yanıtla (4) (0)
  • Ali Namlı / 08 Şubat 2023 18:33

    Devamıdır . Gayet tabii ki bu durum , sorumluluğu asla ortadan kaldırmaz , onu da açıkça belirtelim ! Ve bu gün devletin tam anlamıyla seferber olması ,bütün imkanlarını ortaya koyması , zamanında alınması gereken tedbirlerin asla ve kat'a yerini tutmaz , yani sorumluluk bakidir !

    Yanıtla (4) (0)
  • karar okuru / 08 Şubat 2023 18:11

    Y. Şafak o zaman bir şeyleri göze alıyormuş, şimdi göze girmeye çalışıyor. iyi yakalamış Yıldıray bey. tebrikler.

    Yanıtla (10) (3)
  • M. Kamil Z. / 08 Şubat 2023 16:37

    Çok net. Gerçek gazetecilik neymis öğrensin yağdanlıklar.

    Yanıtla (8) (4)
  • Bir okuyucu / 08 Şubat 2023 15:45

    Zinhar, hiçbir zaman devlet eleştirilemez! Çünkü bizim sosyal kültürümüz de devlet "kutsal"dır ! Medeni ülke devletlerinde devlet insan için vardır, ama bizde ise "insan" devlet için vardır ! "Kutsal devlet" için her zaman canını, herşeyini feda edebilecek "insan" bir teferruattır... Ne zaman ki (birçok şeyle birlikte kuşkusuz) devletin kendimiz için varolduğunu kavradığımız zaman, medenileşmeye başlarız. O yüzden gayri insiyaki olarak söylenen "nerde bu devlet??" çağrısı insani ve politiktir!

    Yanıtla (26) (2)
  • ACI HATIRA / 08 Şubat 2023 15:39

    sabah 5 te o günki Kızılay yeni fırından çıkmış mis gibi somunu askere (muhtemelen vatandaşa da) dağıtmıştı. O günün şartları nerde şimdi günlerdir aç-susuz bekleşen insanlar nerde? Son deprem daha şiddetli idi doğru o günkü depremde Bingöl ili tamamen yıkıldı ve dümdüz dozerlerle küründü. Yarım saatte sahaya çıkan asker nerde üçüncü gün sahaya çıkacağı açıklanan asker nerde ? Not : Adapazarı depreminde sabah aydınlandığıında İsrailin uçaklarıyla gelip vatandaşlarını alıp götürdüğü söylenm

    Yanıtla (11) (2)
  • Karar Okuru / 08 Şubat 2023 15:36

    Büyük yazar budur işte...İşin sırrını ne güzel çözmüş. Tetikçiliği meslek edinenlerin iç dünyalarını reel mercekten okuyabilmiştir: "İktidar mazeretçileri, ağız açtırmıyor. Eksikliklerle, yetersizliklerle mücadele edeceklerine; bunların söylenmesiyle mücadele ediyorlar. Siyasi morallerini, makyajlarını korumaktan başka önceliği olmayandan vatan, millet fedaisi çıkmaz. Aman moralleri, makyajları bozulmasın; gerisi teferruat onlara!" millet adına tebrikler kendisine...

    Yanıtla (20) (3)
  • ACI HATIRA / 08 Şubat 2023 15:30

    22 Mayıs 1971 saat 19.02 Bingöl şiddetli bir depremle sarsıldı. 221. Piyade Alay komutanı merhum Kurmay Alb İsmail ÜLKÜ birer portatif kazma kürekli 3000 kişiyi 12000 nüfuslu Bingöle intikal ettirdiğinde yarım saat geçmemişti. Sabah 05.00 kadar içeriden ses gelipte açılmayan HİÇBİR bina kalmamıştı Tamam Bingöl genelde tek katlı toprak damlı binalardan oluşuyordu ama anlattığım : Bir kişinin insiyatifiyle bütün asker sahadaydı,sabah 05 de asker kışlaya döndüğünde Kızılay sıcacık mis >

    Yanıtla (19) (2)
  • karar okunur / 08 Şubat 2023 15:11

    Söylerken kendilerinin bile inanmadığı bir şeye zorla inandırmaya çalışıyorlar. Bu nasıl bir vicdansızlık. Her yerde karşımıza dikilen otorite figürlerinin son birkaç gündür pompalağı bu mesele psikolojik işkenceye dönüştü. Ölümü kutsayan mı ararsın, mars´da olsalar da öleceklerdi diye algı kopukluğuna yol açan mı ararsın. Hadi, menfaatı olanları anlıyorum da, bu şekilde ilahlaştırmanın zirvesinde onlanları anlamak çok zor. Emeğinize sağlık iyi bir ayna olmuş. Anlayana!

    Yanıtla (21) (1)
  • İbrahim Hanif / 08 Şubat 2023 15:00

    Attığın manşet, gelecekte boynuna astığın yaftandır: İşte böyle olur. "Eğer, bizdensen, pir-u pak'sin; muhalifsen, hiç bir merhameti hak etmiyorsun!" Salt bu manşetler bile, iktidarın dinci faşist medyasnın nasıl yobazca bir intikam aracına dönüştürüldüğünün en canlı örneğidir. Şimdi biz, vicdanı, dürüstlük ve ahlakı bunlardan mı öğreneceğiz yani?

    Yanıtla (27) (1)
  • musto / 08 Şubat 2023 14:56

    Adamın ilk yapması tüm ülkeyi seferber etmesi gerekirken..Alınan tedbirler..Cumhurbaşkanlığı iletişim merkezi..Jurnal merkezi kuruyor..Emniyet sosyal medyadan yardım çığlıkları atanların,yardımına koşacağı yerde,sesi çıkanları derdest ediyor... Adalet bakanı..Sorumlu müteahhitleri bunlara izin verenleri soruşturacağı yerde feryat edenleri susturmak İÇİN savcılar gönderiyor..Teker döner sap döner..

    Yanıtla (21) (2)
  • Samsun / 08 Şubat 2023 14:50

    Dişlerimizi kenetledik, öfkeden kaşlarımız düğümlenmiş, hamasete artık yer yok, ilim ve fen baş tacımız olsun, hiç kimse vazgeçilmez değildir. Bu millet acı günde bir ve beraber olmayı zatı muhteremlere rağmen zaten gerçekleştiriyor, söylemelerine ne hacet. Bingöl depreminden sonra ne söylenmiş ona baksın kendisini görsün ve derhal istifa etsin. Söylenecek çok şey var, öfkemiz yeter, anlayın artık diyeceğim ama nafile, sabırla ve öfkeyle bekliyoruz, bunu da aşarız, cümlemizin başı sağolsun.

    Yanıtla (13) (1)
  • Plus / 08 Şubat 2023 14:24

    Edep ya hu

    Yanıtla (1) (9)