100. yılında Türkiye’ye yönelik en büyük tehdit ne?
Bu soru Cumhuriyet’in 25’inci yılında sorulsaydı, hep bir ağızdan “Kızıl komünistler” sesi yükselirdi.
30’uncu yılında CHP, 37’inci yılında DP birinci sırada çıkabilirdi.
50’inci yılında “anarşistler, komünistler”, 70’inci yılında bölücüler, 75’inci yılında irtica, 88’inci yılında Ergenekon, 93’üncü yılında FETÖ, 95’inci yılında PYD…
Cumhuriyet’in 100’üncü yılında MetroPOLL’ün 1746 kişi ile yaptığı ankete göre Türkiye için en büyük tehdit, yüzde 43,6 ile düzensiz göç oldu.
Düzensiz göç arkasından gelen diğer tehditlerin neredeyse toplamı kadar bir oranda en büyük tehdit olarak görülüyor.
En büyük tehdit sıralamasında; ikincilikte PKK (yüzde 21,1), üçüncülükte dış güçler (yüzde 19,4) ve dördüncülükte FETÖ (yüzde 9,8) var.
AK Partililere göre en büyük tehditler sırasıyla; PKK ve düzensiz göç. CHP, HDP ve TİP’lilere göre ise düzensiz göç ve dış güçler. İYİ Parti ve Zafer Partililer için açık ara en büyük tehdit düzensiz göç, MHP’liler içinse dördü de birbirine yakın oranlarda en büyük tehdit.
Sonuçlar her bakımdan ilginç.
45 yıldır Türkiye’yle çatışma halindeki ve hala sınırın öte tarafında kurtarılmış bölgeleri olan bir silahlı terör örgütü, başımıza gelen her şeyin sorumlusu olduğu düşünülen, yatıp kalkıp Türkiye üzerine oyunlar planlayan dış güçler ve 7 yıl önce ülke yönetimi ele geçirmek için darbeye kalkmış, 300’ü aşkın insanı öldürmüş bir örgüt, ülkenin en yoksul semtlerindeki, en kötü binalarında oturup, en zor, en meşakkatli işlerini sigortasız yapan ve her an sınır dışı edilme korkusuyla yaşayan, Türkiye’den başka yere de gidemeyen Suriyeliler ve Afganlardan daha az tehdit olarak görülüyor.
Belki de tehdit ile sorun sık sık karıştırıldığı içindir.
Sorunları çözme kabiliyeti, isteği ve imkanları az olan bir ülkede ortaya çıkan sorunlar insanları korkutuyor ve tehdit hissi yaratıyordur.
Yine de rakamlar başka bir şeyi daha gösteriyor.
Türkiye’de iktidarın siyasetini üzerine kurduğu, üç korku ve tehdit, iktidarın korku ve tehdit listesinde henüz girmemiş göçmenler kadar toplumu korkutmuyor artık.
PKK ve FETÖ’den endişelenmeye tabii ki paranoya diyemeyiz.
Ama toplum için artık bunlar bir tehdit hissi yaratmıyor, bir anketçi sorduğunda az önce köşede gördüğü Suriyeli kadar hayatını etkilemediği için onu en büyük tehditler arasında saymıyor.
Peki, insanlar haklı mı yoksa duyarsız mı?
Uzun süredir Türkiye’de terör eylemi yapamayan/ yapmayan PKK devlet için tabii ki hala bir güvenlik sorunu iken artık vatandaşların günlük hayatını etkileyen bir tehdit değil. Arada PKK’nın kritik isimlerinin öldürülmesi bile haber olmuyor. Artık profesyonel birlikleri olan ordu sınır dışı operasyonlarda az kayıp veriyor. PKK, seçimlerde yaptıkları açıklamalarla gündeme geliyor, eylemleriyle değil. Seçimlerde haklarında konuşulan, seçim kampanyasının bir malzemesine dönüşen PKK liderlerinin ne dediğiyle kimse ilgilenmiyor. Bölücülük ise artık Kürtler arasında bile müşterisi kalmamış, ihtimal listesinden bile düşmüş bir kaygı.
Herkesin canlı yayında tanık olduğu korkutucu bir darbe girişimine kalkmış, gizlilik ve sızma yöntemleriyle korku ve öfke yaratmış FETÖ her ne kadar sürekli birileri yeterince mücadele edilmediğini söyleyip, puan toplamaya, devlet içinde hala çok etkin olduklarını söyleyip korku salmaya çalışsa da bunlar artık birilerini tasfiye ya da karalama yöntemi dışında pek de kimseye inandırıcı gelmiyor.
FETÖ deyince artık her an yeni bir darbe, kumpas için kenarda saklanmış bekleyen örgütlü bir yapıdan değil, yurtdışında zor şartlarda yaşadıkları ülkelerden tweet atıp, Youtube yayınlarında analiz yapan kadroları dışında, yurtiçinde bir kere selam vermiş olanı bile devletin terörden sanık yaptığı, bir zamanların en kudretli emniyet müdürlerini, subaylarını, hakimlerini Yunanistan’a sığınmak için sınırlardan kaçak geçmeye mecbur bırakan bir polisiye baskı altında yaşayan, af bekleyen insanlardan bahsediyoruz. Bunu da herkes görüyor.
Dış güçler ise cincilik, üfürükçülük düzeyine doğru giden bir hurafeye dönüşmeye başladı. Her beceriksizliğin dış güçlerle aklanmaya çalışılması sayesinde ikna ediciliği gün geçtikçe azalan, o beceriksizliklerin mağdurlarının çiğnemediği şekersiz bir sakız, anaakım televizyonlarda, Güldür Güldür Showlara düşmüş mizah malzemesi artık.
Geriye kaldı “milyonlarca mültecinin Türkiye’yi işgali”, “demografimizi bozması”, “buraların asıl sahibi insanları sokaklarda yürüyemez hale getirmesi…”
Hepsi tırnak içinde, çünkü daha önce komünistler, mürteciler, bölücüler için üretilmiş korku streotypelarına benzeyen abartılı ifadeler bunlar.
Burada da sorunla tehdit yine birbirine karışmış görünüyor.
Ortada bir sorun olduğu açık.
Neredeyse bir asırdır yabancı, bize benzemeyen, bizim dilimizi konuşmayan bu kadar kalabalık bir insan grubuyla yaşama tecrübesi olmayan bir toplumun, her şeyini kaybetmiş, çaresiz, fakir mülteci kalabalıklarından endişe duyması anlaşılır.
Ama çözülemeyen sorun, üretilen siyasi diskurla en büyük tehdit sorusunun cevabına dönüşmeye başlamış.
Her an sokakta polis tarafından çevrilip belgendeki imza eksik diye ülkesine geri gönderilmemek için evden dışarı çıkamayan, bu yüzden Cuma namazına gitmeyebilirsin fetvaları verilen, sigortasız, en düşük ve en zor işlerde çalıştırılan, en kötü evlere en fazla paraları veren, haklarında ileri geri konuşmanın serbest olduğu, seçimlerde billboardlarda gidecekleri vaad edilen mültecilerin bizden korkması sanki bizim onlardan korkmamızdan daha mantıklı görünüyor.
Peki, o halde Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye için en büyük tehdit ne?
Yok mu yani bir tehdit?
Bundan 20 yıl önce terörden bile daha tehlikeli bulunan irtica?
Üsküdar’da AK Parti belediyesinin 145 bin kişinin zıplayıp eğlendiği festival yaptığı bir ülkede mi?
Bölünmek?
Ülkeyi bölmek istediği söylenen örgütün partisinin Ankara’da Meclis’te grubu olduğu, Meclis’i yönettiği, haklarında en çok merak edilen şeyin İstanbul’da belediye başkan aday çıkarıp çıkarmayacakları olduğu bir ülkede mi?
Dış güçlerin oyunları, kaos planları?
Altı yıldır bir hücrede, en somut suçu Gezicilere lahmacun ısmarlayıp, plastik sandalye almak olan bir iddianameyle AİHM kararlarına bile aykırı olarak tutulan, “Kızıl Soros” diye lakaplar takılan Osman Kavala’yı bile kurtaramayan, Büyükada, Papaz Brunson planları suya düşmüş, milligucler84 rumuzlu bir Twitter hesabı ya da Metin Külünk tarafından günlük planları deşifre edilen dış güçler mi?
1000 yıllık imparatorluk bakiyesi, 100 yıllık cumhuriyetin karşılaştığı en büyük tehdit asimilasyona dahi hazır, kimliksiz, çaresiz mülteciler olmasa gerek.
Herhalde bunu en iyi içinde eski MİT Müsteşarı ve eski Genelkurmay Başkanı’nın da olduğu bu hükümet biliyordur.
En azından siyaset yapmak zorunda kalmadıkları anlarda, ülke yönetimiyle ilgili kararlar verilen dar toplantılarda bunu daha rahat konuşuyor olmalılar.
Ya Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye’nin karşı karşıya olduğu “en büyük tehdit” kalmadıysa?
Her ülke gibi sorunlarımız varsa ama rejimi, ülkeyi, toplumu tehdit eden, korkulacak bir şey yoksa?
Karşı karşıya olduğumuz en büyük tehdit gibi tehdit; o en büyük tehditlerle, korkularla bozulmuş hukuk, korkularla kısılmış ifade hürriyeti ve medya özgürlüğü, bu irrasyonelleşmeyle uzun yıllardır bozulan ekonomiyle Türkiye’nin renklerinin solması, içine doğru büzüşmesi, vatandaşlarını aidiyet hislerinin azalmasıysa?
20 yıldır ülkeyi yöneten ve bir beş yıl daha yönetecek, ondan sonraki beş yılda da yönetmemesi için karşısında ciddi bir muhalefet tehdidi görünmeyen, artık kendisini tehdit, risk altında görmek için bir sebebi kalmamış iktidarın artık biraz rahatlayıp, hayatımızdan bu en büyük tehdidi çıkarma vakti gelmedi mi?















Dünyanın en fazla sığınmacı kabul etmek zorunda kalan ülkesiyiz. Bu kadar farklı kültüre mensup insanın entegre olması nesiller alır, ortada ne yapılacağına dair plan program yok. Yazar bu tehdit mi sorun mu konusunu dert ediyor. Bizim için sorun, gelecek nesiller için tehdit.
Yanıtla (11) (1)Aynı şeyi altmış yıl önce Almanya’da da diyorlardı. Bugün göçmen Türk, Kürt ailelerin çocukları hem federal hükümette, hem eyaletlerin yönetiminde bakan, mahkemelerinde hakim vs. Zira Alman hükümetleri, “göçmenleri göndermeye” yönelik politikanın çıkmaz sokak olduğuna uyanıp, onların hak hukuklarını tanıyan, toplumsal koşullarını iyileştirmeye yönelik politika uygulamaya başladı.
Yanıtla (5) (4)Almanya ile TC ve göcmen ile siginmaci arasindaki farklari gözardi ederek, bu sorunu basite indirgiyorsunuz. 60 yil önceki Almanya bile, su andaki TC'den daha zengin ve gelismis bir ülkeydi ve göcmene ihtiyaci vardi. Kendi is gücü eksigine göre, insanlari secerek aldi. Fakir bir ülke olan TC ise, 10 milyondan fazla insani, haklarindan hicbir inceleme yapmadan, ihtiyaci yokken kabul etti. Bizim elimizde Almanyanin kaynaklari yok. Bu arada ilk Türk kökenli hakim, göcten 42 yil sonra oldu.
Yanıtla (10) (0)İşaret ettiğiniz konular yerinde: işçi göçüyle mültecilerin göçü gerçekten çok farklı. İlki devletlerarası anlaşmayla oldu, ikincisi düzensiz. Ayrıca Almanya’nın ekonomik gücü göreli çok yüksek. Yine de, uzun yıllar ülkede yaşayan yabancıları, hele hele ülkede doğan çocukları dışlamak, sürekli güvensizlik, korku içinde bırakmak çıkmaz sokak. Bugün bizde Suriyeliler giderse yerli ahalinin iş, eğitim, sağlık koşullarının kendiliğinden düzeleceğini sanmak ise büyük yanılgı.
Yanıtla (0) (1)Suriyeli nüfusu ülkenin gelecegini ve bütünlügünü tehdit edecek kadar büyük ve homojen bir nüfus. 20-30 yil sonra ülkenin Türklügü sorgulanir hale gelir. Ayrica bayramlarda yürüyerek gittikleri ülkeleri sapasaglam duruyor. Nasil ki fakir Türk milleti 1923'te harap olmus ülkeyi, hem de onlara yardim eden kimse yokken, yeniden kurdu, kavm-i necip te bunu yapar. Hem de onlara destek verecek yüz milyonlarca Arap var. Adamlari hayatta tuttuk ama onlarin vatanin tapusunu vermek zorunda degiliz.
Yanıtla (1) (1)“Kavmi necip” mi? Yok artık. Kim diyor bunu
Yanıtla (0) (0)Göçmenleri tehdit olarak görüp görmemek ülkeye bakışla alakalı. Bu kafa yapısı zamanında Fetöyü de tehdit olarak görmüyordu, PKK'yı da. Hatta bunlar namına kamuoyu oluşturmaya çalışılıyordu, sanılmasın ki bunlar unutuldu. Bugün bu örgütler tehdit algısında geri sıralara düştüyse, verilen mücadele ve katlanılan fedakarlıklar sayeainde geriletilmelerinden dolayı, öyle durup dururken değil. Halk o gün olduğu gibi bugün de neyle karşı karşıya olduğunun farkında, halkı aptal yerine koymaya kalkmayın.
Yanıtla (1) (0)Yıldıray beyefendi , Türkiye için en büyük tehdit siyasal Erkin yolsuzluklari,ihalelerden komisyon almaları (ilahiyatçı Prf nin fetvası ile alınan komisyonlar), ahlaksız yönetim anlayışı ile ülkenin kYnaklari,zenginlikleri ABD de mülk edinimleri,yad ellere yapılan servet tiransferlerive insanimizin ahlâkî değerleri önemsemez tavırları EN BÜYÜK TEHLiKE ülkem için.
Yanıtla (1) (0)Yıldıray bey, sorunları tehdit gibi algılatanlara karşı şunu söylemekte; GERÇEK TEHDİT: "Karşı karşıya olduğumuz en büyük tehdit gibi tehdit; o en büyük tehditlerle, korkularla bozulmuş hukuk, korkularla kısılmış ifade hürriyeti ve medya özgürlüğü, bu irrasyonelleşmeyle uzun yıllardır bozulan ekonomiyle Türkiye’nin renklerinin solması, içine doğru büzüşmesi, vatandaşlarını aidiyet hislerinin azalmasıysa?"
Yanıtla (0) (0)Mazlumu tehdit olarak görmek veya kasten tehditmiş gibi göstermek bu millete yakışmıyor. Nüfusumuzun neredeyse 3/4'ünün ataları yakın geçmişte mülteciliğin, yaşadığı topraklardan kovulmanın ıstırabını yaşamış olduğu halde nasıl oluyor da Suriyeli mültecilere saldırıyor anlayamıyorum. Nasıl bu hale geldik, getirildik? Mazlumlar üzerinden siyaset yapmak acizliktir. Daha 100 yıl önce bu insanlarla aynı devletin vatandaşıydık. Bunu unutturuyorlar bize. Bunlar bizlerin akrabaları...
Yanıtla (1) (7)FETÖ hainlerinin bu ülkeye verdiği en büyük zarar, milletin genlerinde zaten bulunan okumuş, liyakat sahibi insanlara olan düşmanlığı çok üst seviyelere taşımasıdır. Çünkü, herkesin bildiği üzere bu hainlerin büyük bir çoğunluğu okumuş ve iyi eğitim almış kansızlardan oluşmakta idi. Bu da vasatı seven, vasata bayılan siyasetçi sınıfına liyakat sahibi, yetişmiş, kıskançlık uyandıran insanları öteleme ve sistem dışına itme fırsatı yarattı. Bu gidiş ekonomi ile çözülemez.
Yanıtla (3) (3)FETÖ bir rant örgütüydü. Diplomalara bakıp aldanmayın, çoğunun içi boştu.
Yanıtla (2) (2)Hangi dış güç içeride kime maddi destek veriyorsa, o içerdekiler en büyük tehdittir. Göçmenler, PKK, FETÖ, mafya, dinsizler, dindarlar, laikler, LGBTİ, medya, muhalefet, iktidar ve diğerleri... Dışarıdan maddi destek alıyor mu? Kimden destek alıyor? Ne için destek alıyor? Ne yapıyor? Yapılanlar Türklerin genelinin bugününü dünden iyi mi yapıyor, kötü mü yapıyor?
Yanıtla (2) (0)Böyle öcü hikayesi anlatarak hiçbir tehlike baştan savılamaz. Söyleyeceksin, kim bu dış güç; ABD mi, AB mi, Rusya mı, Çin mi, Avustralya ya da Papua Yeni Gine mi, örneğin? Sonra nasıl ve neden Türkiye’yi “bölecekmiş” onu da anlatacaksın? Örneğin, ülkemizin NATO müttefikleri AB ülkeleri , ABD mi bize saldıracakmış, onun için mi bize silah veriyorlarmış?!!! Sorular çok, yalnız düşünmeyi gerektiriyor, ki gerçek, somut güncel tehlikelerle hayalileri ayırdedebilelim.
Yanıtla (4) (1)İyi mi kötü mü, olaylara nereden baktığınla ilgili. Yabancı sermaye gelip madencilik yapmak için ülkemizin ormanlarının, tarım alanlarının yok olmasını desteklediğinde, madenden kazanan “iyi” der, yörenin toprağını, işini gücünü, ekmeğini kaybeden köylüsü “kötü” der; sor, hepsi “ölürüm vatan için” der. Bir de soru: Yabancı sermaye sizce “maddi destek veren dış güç” mü?
Yanıtla (2) (0)Verdiğiniz yanıt Türkiye'nin yavaş yavaş nasıl sömürgeleştirildiğini tarif ediyor. Putin'in pişekarı Medvedev bir ara babalandıydı, Rusya emtia (petrol, orman ürünleri vs. ihraç eden bir ülke olamaz, diye. Sonra serbest rekabetin hukuki altyapısını meydana getiremediler, mafyanın devlete ve ekonomiye hakim olmasını engelleyemediler. bir türlü kalkınamadılar. Sorun madenlerden cevher çıkarıp ülkelerine götüren, orada katma değerli üretim yapıp dünyaya satan sömürgeciler. Bize de kavgası düşüyor.
Yanıtla (2) (0)Sömürü olduğu doğru da, sömürünün tek sorumlusu ne denli yalnızca “sömürgeci”dir tartışılır. Nihayet yatırım izinleri veren, “şurada şunu üretebilir, şurada maden işletebilir, oradaki limanı kullanabilirsiniz vs” diyen, bizzat yabancı sermayenin gittiği ülkeler. Hangi koşullarla nasıl anlaşmalar imzaladıkları, yabancı sermaye alan ülkelerin kendi ekonomik ve siyasi tercihleriyle ilgili.
Yanıtla (0) (0)Madem size göre en büyük tehdit LGBT, batı dünyası ve faiz lobisi. Madem bunlar engel oluyor büyük başarılarınıza, güç elinizde; çıkın NATO dan, eşcinsel olmayı kanunen yasaklayın, hapis cezası getirin, faizi kanunla yasaklayın.. Çözün bu varoluş problemlerini .. Böylece bir kere de eyleminiz ve söyleminiz tutmuş olur. Ama yemez…
Yanıtla (1) (1)Yorumcular 13:37 nın ne demek istediğini sanırım yeterince anlayamamışlar. "Borç alan emir alır" Hibe alan hibeyi verene memur olur" desek ne dersiniz? Kendi gücüyle ayakta duramayıp borçlu kalanlar elbette millet için tehdittirler. Ve bunlar en büyük tehdit olan yabancı istilasına çanak tutmak zorunda kalırlar.
Yanıtla (4) (0)Sayın Karar Okuru, yorumunuzu yazarken kafadan sadece bu saydıklarınızın dışarıdan maddi destek aldıklarını var saymış olduğunuzun farkında mısınız? Halbuki en başta hangileri alıyor diye sorulmuş. Aslında sorulmamış bir soru daha var: En büyük yardımları kimler kimlere yapıyor?
Yanıtla (3) (0)Yıldıray Bey, insan kaçakçılarına tonla para vererek gelen, kayıtdışını büyüten, haklarında hiçbir şey bilmediğimiz sabıka kayıtlarını görmediğimiz kaçakları mülteci diye kabul ettirmeye çalışmayın lütfen artık. Böyle yaptıkça halkın kaçakları hoş görmesini değil, onlardan daha fazla nefret etmelerini ve daha fazla kinlenmelerini sağlıyorsunuz ancak. Sonra gelip Özdağ nasıl bu kadar oy alır diye sormayın sebebi biraz da sizlersiniz. Halkın derdini dinlemeyip gariban edebiyatı yapanlar.
Yanıtla (2) (2)Turkiye icin tek bir tehdit var onunda kaynagi bizzat kendimiziz. O da kendini dev aynasinda gorme, yeni osmanlicilik oynama ve bati dusmanligi. Bir yalani tekrar tekrar soylerseniz sonunda ona siz kendiniz inanirsiniz. Eline silah alan adam kendini cesur zan eder. Her gun gazetelerde ve televizyonda savunma sanayi ile ilgili o kadar cok yalan soyleniyorki sonunda bu yalanlari soyleyenler kendileri bu yalanlara inanacak ve o hayali gucle birseyler elde etmeye kalkacak.
Yanıtla (1) (2)Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye’nin karşı karşıya olduğu “en büyük tehdit” bu günki durumdur!
Yanıtla (0) (0)“….……..iktidarın artık biraz rahatlayıp, hayatımızdan bu en büyük tehdidi çıkarma vakti gelmedi mi?” Yetmez ama evet den sora yaşananlardan hiç ders almamış, geçmişteki öngörüsüzlüğün sonuçlarını anlamamış ve hala iktidardan gelişmiş dünyaya ait anlayışlara yöneleceğini bekleyeceğiz öyle mi? Bu ne kadar akılcı? İleri demokrasi, AB üyeliği gibi aldatıcı söylemler ile gelinmiş noktadan ders almamışız ki, ileriye dönük pembe hayalleri aynı sahnede döndürüp duruyoruz!!
Yanıtla (1) (0)Dost ve düşman lafını, doğduğumdan beri dinliyorum ve artık kusmam geliyor. Bir ülkenin dostuda, düşmanıda kendi halkıdır, başkası degildir. Halkınızın birbirleri ile ilişkisini düzenler ve bir güvenç yaratırsanız, doslarınız, bunun aksini yaparsanız aynı kişiler düsmanınız olur. Imkanları kullanmak, Türkler bunu kullanamamıştır, ozellikle Almanyadaki egitim imkanlarından yararlanamamıştır. Ilk egitim kurultayını, ben ve Ercan Karakas yaptık, karsılaştığımız zorlukları burada anlatamam.
Yanıtla (1) (1)Anketlerde çıkmamış olmasının da ispatladığı üzere, ülkenin değişmesi nedeni ile, sadece okumuş da demeyelim ama kendini yetiştirmiş, kendine ve çocuklarına dair hedefleri olan insanların ülkeye aidiyetlerinin çok azalması ve azalmaya da devam edecek olması. Ülkeyi esir alan kalitesizlik ki bu sadece AKP ye özgü değil bütün partiler ne yazık ki kalitesiz. Bilgiyi değil kurnazlığı, gelişmeyi, dönüşmeyi değil sadece parayı hedefleyen insan yığınları ile seçenekleriniz bu olur ne yazık ki…
Yanıtla (3) (0)Nevşehir'deyim. Köylerde 4-5 yaşından 10-12 yaşına kadar olan Suriyeli çocuklar o sokak benim bu sokak senin 8-10 kişilik gruplarla bağırıp çağırarak koşturuyorlar. Yerli çocuklar hayretler içinde ve suskunca seyretmekteler. Bu çocuklar büyüdüklerinde birbirlerine diş bileyecekler. Çıkarlar çatışınca bir adım sonrası iç savaş. En büyük tehdit yabancıların yerli halktan daha fazla doğurgan olması ve gelecekte iç savaşın çıkma sebebi olmalarıdır. Yönetim bunu istemekte midir?
Yanıtla (2) (0)Hukuk ve adaletten uzaklaşmak ve bunun getirdiği dışa göç Türkiye'nin geleceğine yönelik en büyük tehdittir. Türkiye'ye göç edenlere değil Türkiye'den göç edenlere bakın asıl.
Yanıtla (3) (2)Kimse iklim değişikliğiyle ülkemizi giderek etkisi altına almakta olan kuraklığı, su kaynaklarımızın azalmakta olmasını, gıda üretiminin gerilemesini “tehlike” olarak görmemiş, hayrettir! Keza deprem tehlikesini, ki daha yeni iki günde 50000’den fazla yurttaşın canını aldı, depremzedeler evsiz barksız. Bunlar hep unutuldu mu?!! Bu korkuları kamusal alanda tartışabilsek, sapla samanı ayırmak kolaylaşır; örneğin “kimmiş bu ülkemizi işgal edip bölecek dış güç,” diye sorarak başlayabiliriz.
Yanıtla (1) (0)Bunun cevabı çok kısa ve oldukça nettir ; cumhuriyetin yüzüncü yılında ülke için en büyük ve yegâne tehdit iktidarın ta kendisidir , çünkü bütün tehditlerin kaynağı bizzat kendisidir !
Yanıtla (3) (1)Bu göçmen konusunda bence gizli gündem var. İstenseydi sadece güneydoğu ve Doğu da yerleştirilebilirlerdi. Tüm ülkeye yayarak Arapça’nın önce resmi alfabe, sonra da İkinci resmi dil olmasının yolunu açacaklar. BOP ‘un ikinci perdesi. Mülteci falan kimsenin umrunda değil, CB’nin bir anda diğer arap ülkeleri ile bu kadar yakınlaşma arayışı da diğer bir adım. Bunu da osmanlıcılık diye yutturacaklar. Yine şekilci içi boş bir millet olarak tarihten silinme yolculuğuna devam…
Yanıtla (6) (2)Yıldıray bey AF konusunu yazar mısınız?Af bekleyen insanlardan bahsetmişsiniz.Bir kısım üst düzeyli hükümet görevlilerinin aldatıldığı ve kandırıldığı bir ortamda sıradan insanların da aldatılmış veya kandırılmış olabileceğinden hareketle taban olarak nitelenmiş ve nadim olmuşlara da af getirilmeli değil mi?
Yanıtla (1) (2)Göçmen politikası bilinçli bir şekilde uygulanıyor
Yanıtla (3) (1)Ben Almanya'da yasayan ve Isvicre'de calisan bir Türk vatandasiyim ve entegrasyonun ne oldugunu cok iyi bilen biriyim. Dünya üzerinde hicbir ülke, bu kadar büyük ve homojen ve kendi ülkesine bu kadar yakinda yasayan bir grubu entegre ve asimile edemez. Cünkü bu devasa nüfüs kendi eko sistemini yaratir ve o sistem icinde, onlari kabul eden grupla, hicbir temasta bulunmadan yasamina devam eder. Suriyeli kasap, bakkal, isveren, ev sahibi vs. üzerinden kendi Suriyesini TC'de yaratir bu nüfus.
Yanıtla (18) (0)Tebrik ederim. Doğru tespitler. Suriyeliler kimlik bilinci yüksek bir ulus devletten geliyor. Dünkü kavim, konar göçer, alfabesiz bir kavim değil. İkincisi hemen yanı başında öz ülkesi duruyor. Kültürel ve demografik olarak oradan beslenecek. Ve ciddi bir nüfus varlığı ile buradalar. Üreme hızları yüksek. Erken evlilik yaygın. Sol liberaller her zaman yaptıklarını yapıyorlar: Propaganda ile zehiri bal diye yutturmak istiyorlar. Ama millet bunu yemiyor ve bu ısrarı itici buluyor.
Yanıtla (7) (1)Onların kendi mahallelerini oluşturmalarında, bizlerle hiç kaynaşmamalarında bizim hiçbir suçumuz yok mu? Biz biraz daha hoşgörü ile yaklaşsaydık yine de böyle mi olacaktı?
Yanıtla (2) (9)Bu gelen devasa nüfusa Türk halkina verilmeyen bir sürü hak verilmis durumda. Bugün hicbir Türk vatandasi katki payi ödemeden ne ilac ne de tedavi alabiliyor. Onlara bedava. Bu nüfus nedeniyle saglik, egitim gibi hizmetlerin hem kalitesi hem de ulasilabilirligi düstü. Artan talep nedeniyle kira ve gida enfalsyonu tavan yapti. O kadar zengin Arap ülkesi bir tane bile Suriyeli almazken, hala fakir Türk halkini suclamak haksizliktir.
Yanıtla (11) (0)"Gezicilere lahmacun ısmarlayan " Kavala.. İlginç... Ya 29 ekimde cumhuriyete meydan okuyarak sınırdan geçirilen barzaniciler ;ya onlara kim lahmacun ismarlatti, size kimi hatırlatıyor... Bırak şarkı söylemeyi cevap ver.. Bari lahmacunlar acılı olaydı
Yanıtla (5) (1)"düzensiz göç".. Hani düzenli tek sıra :) gelseler sanki kimse itiraz etmeyecek.. Bu yorum devam eder....
Yanıtla (0) (0)İnsanların yakaladıkları ilk fırsatta Avrupa'ya, Amerika'ya, Kanada'ya kaçmasını da sorunlar listesine ekleyebiliriz. Akşama kadar sövüp sayıp akşam da vize başvurusunda bulunan bir toplum için kişilik bozukluğu tanısında bulunabilir bunu da sorunların arasına yerleştirebiliriz
Yanıtla (2) (2)Ruh ve beden sağlığı için, ülkenin selameti için, geleceği için en büyük ve büyüyen tehlike bu iktidar ve politikalarıdır. Ülke bitik durumda..geleceğimizi sattı savdılar....ne olacağımız meçhul.. seçmen bundan nasıl mutlu olup da oy verebiliyor aklım fikrim almıyor..A haber ile uyuyan, dar bir dünyaya hapsolmuş, avantalara, dindarlık referanslarına aldananlar ... gitti ülke...gitti çocukların geleceği, sosyal devleti...
Yanıtla (5) (0)Türkiye için en büyük tehdit yalan, dolan, samimiyetsizlik, istismarcılık, akılsızlık, düşüncesizlik, şükürcülük, Allah razı olsun culuktur.
Yanıtla (2) (0)Neden bu sorun sadece fakir Türk milletinin sorunu? Ogur, yillardir TC üstündeki bu agir yükün, AB ve zengin Arap ülkeleri arasinda adil bir sekilde paylasilmasi icin bir tane bile yazi yazmis mi? Hayir. Cünkü Ogur, bu nüfusun kalici olursa, ne olacagini biliyor. Ona göre TC'deki bütün sorunlarin kaynagi Kemalism ve bu yeni demografi ile Kemalismden sonsuza kadar kurtulmak mümkün. Bütün hayati boyunca yaptigi tüm siyasi tahminler yanlis cikan biri icin, cok tehlikeli bir yol bu.
Yanıtla (6) (2)Bu yeni yapida Sunni Islam birlestirici unsur olarak kalici olarak siyasetin göbegine yerlersir ve seküler Türk ve Kürtler buna muhakkak tepki verir. Bu, ülkeyi daha büyük bir kaosa iter. Benim sahsi fikrim, siginmaci ve kacaklar TC'de kalirsa, TC asla bir ulus devlet olarak yoluna devam edemez. Cok hizli bir sekilde deferatif bir sisteme gecer. Ondan sonra da tek parca kalacagini hic kimse garanti edemez. Hadi bu olmadi diyelim. Türk halki neden bu kadar büyük bir nüfusu entegre etmek zorunda?
Yanıtla (6) (1)Bu ülkede böyle bir talebi destekleyecek baska etnik gruplar da var. Neden TC bu kadar büyük bir riski almak zorunda? Dahasi TC bu entegrasyonu nasil finanse edecek? Milyonlarca Suriyeliye Türkce ögretmek, meslek sahibi yapmak ve onlara is bulmak zorundasiniz. Bunu hangi kaynaklarla yapacak TC? Cok basit: Türkün ve Kürdün bogazindan keserek. Onlari daha fakir yaparak.
Yanıtla (5) (1)Yüksek dogum hizlarini hesaba kattigimizda, Suriyileler 20 yil icinde TC nüfusunun %10'unu olusturacaktir ve kimliksiz denilen Suriyeliler, kendi kimliklerini TC devletine kabul ettirmek icin her türlü hukuki yola basvuracaktir. TC'de her siyasi parti, o oylari hesaba katarak siyaset üretmek zorunda kalacaktir. Hic kimse bundan 20-30 yil sonra Suriyelilerin ana dilde egitim hakki istiyoruz, Arapca da, Kürtce gibi resmi dil olsun. Anayasa da bizim de adimiz gecsin, demeyecegini garanti edemez.
Yanıtla (11) (3)Cunku bu insanlar bir ulus devletten geliyorlar ve kimlikleri Suriyelilik üzerinden sekillenmis. Mallari. mülkleri bayramlarda yürüyerek gittikleri Suriye'de duruyor hala. Bu bize bu insanlarin asimilasyon istemediklerini ve kimliksiz olmadiklarini gösteriyor. Almanlar Türkleri ve Kürtleri asimile edebildi mi? Ayrica Ogur, bu devasa sorunun cözümü konusunda bize mantikli bir hic öneri yapmiyor. Ama ima ettigi bir sey var: Bu devasa nüfus TC'de kalmali ve vatandaslik almali. Yani, entegrasyon.
Yanıtla (8) (3)Ogur söyle bir iddia da bulunuyor: "100 yıllık cumhuriyetin karşılaştığı en büyük tehdit asimilasyona dahi hazır, kimliksiz, çaresiz mülteciler olmasa gerek." Bu iddiasini detekleyen bir kaynak vermemis. Ama iddia tamamen yanlis cünkü bu konuda en cok yayin yapan kisi olan Murat Erdogan'in yayinlarina göre, Suriyelilerin yaklasik %80'i cifte vatandaslik istiyor. Yani diktatör dedikleri Esad'in yönettigi Suriye'nin hicbir ise yaramayan pasaportunu birakmak istemiyorlar. Neden?
Yanıtla (10) (2)Ogur, bir liberal ve kendisinden beklenen sekilde, bu kadar büyük bir sorunu cok basite indirgeyerek, hatta tahrif ederek anlatmis. Öncelikle mülteci degil, siginmaci. Ogur, bu iki kavram arasindaki hukuku farki bilmeyecek biri degil ama bunu bilinci bir sekilde yapiyor. Ve hepsinden önemlisi, ideolojik olarak paramparca olmus bir halkin bütün unsurlarinin en büyük tehdit olarak algiladigi bir olguyu-relaitiyi kücümsüyor. Hayal mahsülü bir korku olarak tanimliyor. Bakalim böyle mi?
Yanıtla (8) (3)Günümüzde tüm Akdeniz havzası için en büyük tehdit maalesef kuraklık iklim degişikliği açlığın susuzluğun dini olmaz milletide.Önümüzde buyuk bir iklim sorunu var ama buni konuşan bununla ilgili çareler üretmwye çalışan kimse yok.Yüzlerce yıllık ata tohumlarımız iki sene içinde eridi.Toprağa ektiğimiz tohumu geri alamadık.Devletin ,devletlerin hepsini bir kenara koyup bunun için çareler üretmesi gerekiyor.
Yanıtla (5) (0)Kişisel düşünceme göre Ülkemiz için en büyük tehdit günü kurtarmak için geleceği harcama hastalığıdır.... Üstüne her düzeyde nepotizmi de ekleyin... ilave ortak akıl oluşturamama, plansızlık.... Dert bir değil ki elvan elvan.... Toplamda kötü yönetim...
Yanıtla (7) (0)En büyüğü bilmem ama en küçükleri şunlar olmalı: Yalancılık, riyakarlık, küfür, çör çöp, gıybet, takiyye, bilimcilik, gürültü, kabadayıcılık, umursamazlık, gaflet, aymazlık, densizlik, lavbalilik, israf, inat, bağnazlık, teşhircilik, bananebahanecilik, yan cepcilik, şerefcilik, namusculuk, yemincilik, melekcilik, temizlikcilik, elhamdü-illahi-billahi-vallahi-eyvaheyvallah-beter olsunlar-birbirini yisinler-cilik.
Yanıtla (5) (0)İstiklal marşımızın bile ilk kıtası " Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak" diye başlıyor , fakat bizi sürekli birşeyle korkutuyorlar, ben kendi adıma kuraklıktan, depremlerden, selden vs korkarım, çünkü doğanın gücü suriyelilerle filan kıyaslanamaz
Yanıtla (2) (0)Bu ülke için en birinci tehdit cehalettir.
Yanıtla (12) (0)artık bu ülkeye aidiyet hissedilmemesi iktidarın en büyük başarısı ve arzusu zaten ..ne demeye bu tehdidi dert etsin.. iktidar,a ele geçirdiği saltanatında yandaşları, yoksul avantalara kanmış, dini referanslarla da uyutulmuş, talebi olmayan seçmenle, 20 milyon yabancı yeter..ülkeyi ele geçiren durum bu...
Yanıtla (5) (0)Siyasetin en önemli malzemesini elinden almak, siyasetçiyi biçare bırakmaktır. Topluma 100 yıldır unutturulmayan dış güç söylemini kolay kolay bıraktıramayız ama unutturmak için bir ışık yakmak da yerinde bir davranış. Her işin bir başlangıcı var. Bu tür yazıların çoğalması, sorgulamayı da beraberinde getirecektir. Özgüvenli bir toplum yaratmak için de bu yazılara ihtiyaç var.
Yanıtla (3) (1)Kısmen katılıyorum
Yanıtla (0) (0)Bence en büyük tehdit takım tutar gibi parti tutan seçmen kitlesi.
Yanıtla (7) (1)en sevdiğim yazar son günlerde yazıp duruyor. valla bayılıyorum fikirlerine nadir rize'li insan.
Yanıtla (2) (2)En büyük beka sorunu hükümetin kendisidir. Siyasi islamcılardır. Onlar gitsin her sorunu akıl ile çözebiliriz.
Yanıtla (9) (2)Tehdit, tehdit...devamlı savunma pozisyonunda olmaktan bedenlerimiz ve ruhlarımız büzüştü. Ne zaman derin bir nefes alıp oh diyeceğiz.
Yanıtla (10) (1)