Memleketin çivisi
Yaptıklarımız ve yapmadıklarımız bir sosyal krize yol açtı. Tehlikenin büyüğü buydu ve oldu. İnsanımız, iyi olmanın, ahlâklı kalmanın bir değeri olmadığına inandırıldı. Bunlar yaşadıklarımızdır. Ve ne tuhaf ki konuşamadıklarımızdandır.
Kurumlar ve kurallar askıda. Kuralların yerini gücü verdiklerimizin istekleri almış görünüyor. Keyfiliklerin boğuculuğu arttıkça artıyor. Her taraftan sıkışıyoruz. Susarak ve tepki göstermeyerek bu duruma geldik.
DÜNYA DURMADAN DÖNER
İnsan kolaycıdır ve fırsatını bulursa kuralları yan dolanır. Bu eğilime rağmen iyilik esastır. Her dönüş orayadır. Çünkü yaradılışın gereği odur. Tabiatin işleyişi insanı içten içe iyiliğe çeker. Saptıranları bekleyen âkıbet, tam da kutsal kitapların ve bilgelerin dediği gibidir.
Son günlerde yaşadıklarımız bizi bunları hatırlatmaya mecbur ediyor. Gündemler gündem değil. Gündemi kapatmak için kurgulanmış çelik çomak oyunları yolumuzu bağlar halde. İdare edilmiyoruz. Şayet yönetilen bir ülke olsak, her alanda çöküş canımızı yakmazdı.
Can yakan yönetimsizlikler o kadar çok ki. Yönetenlerimizin olan bitenlerden sanki haberleri yok. Yangın oluyor, suçluların bulunacağını ve mutlaka cezalarını çekeceklerini duyuyoruz. Sonra bakıyoruz, sorumlular sorumlu değil ve kimseye bir şey olmuyor. Maden kazalarında, tren kazalarında böyle. Ekonomik krizde zaten böyle. Cebimizi kimlerin boşalttığını, hazineyi kimlerin yağmaladığını ve yağmalattığını da bir türlü konuşamıyoruz.
BÖYLE BİR İDARE GÖRÜLMEDİ
Yönetim erkinin kullanılışında tam bir paradoks yaşanıyor: Hem bütün güç onlarda, hem de kendileriyle ilgili konular hariç hiçbir şeye hâkim değiller. En önemli işleri, memleketi getirdikleri halin konuşulmaması için bir takım gündem oyunları tasarlamak gibi görünüyor. Bunun için aldıkları tedbirler de tedbir değil. Halkın verdiği gücü konuşanlara karşı ölçüsüzce kullanma yolunu seçiyorlar. Düştüğümüz durumu anlamaya ve anlatmaya çalışanın başına gelmedik kalmıyor. Konuşturmuyorlar. Haberciler çalışamıyor. Siyasetçiler muhalefet görevini yapamıyor. Yazarlar gerçeği açıkça yazamıyor. Çare arayanı, düşüneni, konuşanı kaynağında boğmaya hazır bir vesayetler üstü vesayet işliyor.
Bunlar apaçık yaşadıklarımızdır.
Yargı erkini hak hukuk feryâdını boğacak bir mekanizma haline getirdik. Şu veya bu iddia ile içeri aldıklarımız için hazırlanan iddianamelerde dişe dokunur bir sebep görünmeyişi sıradanlaştı. Kanun ve kuralların yerini “zor bâzû” aldı. Buraya adım adım gelirken sesimizi çıkarmadık. O şiştikçe şişirilen gücü veren olduğumuzu biz de unuttuk.
Bir vakitler şimdi yaşadıklarımızın onda biri mesabesinde olanlar için az çok kıyametler koparılıyordu. Eksik derdik ama demokrasi vardı. Bunu da hatırlatmak isterim.
Verdiğimiz gücü bize karşı kullananlara karşı “Bana değil, ötekine yapıyor” diyenlerimizde ahlak aranmaz. Bizi ahlaksızlığımız bu hale getirdi. Müslümanım diyenlerimizin, ötekisine hak tanımaz tutumu zaten dine hakaretti, görmedik. Din iman bırakmayacak tavır adaletsizliktir. Kanun dışılıkları gördükse de diğerine yapılıyor diye ses çıkarmadık.
TÜSİAD DA “SİSTEM ÇÖKTÜ” DEDİ
Sermaye korkaktır. Tüsiad çoktandır susuyordu. Anlaşılan onlar için de bıçak kemiğe dayandı ki konuştular. Başkan Orhan Turan ve Yik Başkanı Ömer Aras "Ülke olarak moralimiz bozuk. Güven bunalımı yaşıyoruz" diyerek başladılar. “Sistem çöktü” dediler. Son haksızlıkları ve hukuksuzlukları örnek olarak verdiler. “Hukuk yoksa her şey bozulur” diyerek tam bir ülke fotoğrafı çektiler. Bilgece, soğukkanlı bir feryat gibiydi.
Beklenen ilk tepki, Ümit Özdağ’a, gazetecilere ve her kesimden bazı isimlere yapıldığı gibi yargı sopası göstermekti ve oldu. Hemen soruşturma açıldı. Tüsiad, sözlerinin arkasında durdu. “Demokrasi ve hukuk devletine bağlıyız” dediler. “Ekonomik kalkınma ve hukuk devleti ayrılmaz bir bütündür” dediler.
ALARM SİNYALİ
Tüsiad'ın açıklamaları alarm sinyalidir. Dinlenmeli, anlanmalı ve gereği yapılmalıdır. Kurallar koyuyoruz, gücü yetenler uymuyor. Nasıl uymadıkları da açık: Ya arkalarını gücü verdiklerimize, yani iktidara dayıyor, ya da rüşvet vesair yolsuzluklar için yargı ve idare mekanizmalarında suçlarına ortak buluyorlar. Hâlbuki kanun önünde herkes eşittir ve kanuna kimsenin gücü yetmez. Bu da değişmez kanundur.
Şimdi yolsuzların, yağmacıların sayısı o kadar arttı ki memlekette kurallara uyanları suçlu ilan edecek bir ordu haline geldiler. Tüsiad Başkanı ve Yüksek İstişare Kurulu Başkanı'nın dedikleri bunu ve bir “yönetim krizi”ni gösteriyor. Yönetmeleri için vekâlet verdiğimiz iktidar mensupları bunları görecekler. Konuşana saldıranlar, çürümeyi savunduklarının farkına varacaklar.
Kurallara uymak en başta baştakilerin görevidir. Uymak da yetmez. Uygulanışını gözetme görevi de onlara verilmiştir. Dinler ve anlarsak kurallı bir hayata döner ve bu dehlizden çıkarız.















Memlekette yaşan kim bu iki iş adamının söylediklerine yanlış, hatalı diyebilir. Olsa olsa eksiği vardır ama yanlış kesinlikle değildir.
Yanıtla (1) (0)Yasama ve yürütme güçleri aynı kişide veya aynı sulh yargıları organında birleştiğinde özgürlük olamaz çünkü aynı hükümdar veya senato bunları zorba bir şekilde uygulamak için zorba yasalar çıkarılması için endişeler ortaya çıkabilir. "Montesquieu
Yanıtla (2) (0)Hukuku uygulamak farz değildir. Hukuku insanlar yapar ,farz ise Allahın buyruğudur. Farz olan adalettir. Engizisyon mahkemeleri de hukuka uygun bir şekilde kurulmuştu, 20 000 kişinin hayatını yitirdiği gölcük depreminden 60000 hayatının yitirdiği Maraş depreminden Belediye başkanlarının sorumlu tutulmaması hukuka uygundur. Hukuk güçlülerin yazdığı güçsüzlerin uymak zorunda oldukları şeylerdir. Adalet mazlumların sığınağıdır.
Yanıtla (1) (3)Bey efendi; Tanrı yer yüzüne inip parti kurup, başkanlığını falan yapmayacak. bunu Tanrı adına insanlar yapacak. böyle olunca da Tanrıdan rol çalmış olmuyor mu?
Yanıtla (5) (0)'temuçin'e: Sen kanun ile hukuku, hukuk tanımazlıkla, adaletli yönetimi karıştırmışsın temuçin !!!
Yanıtla (3) (0)Sayın yazar,çok hassas noktalara değindiniz.Bu vesile ile mevcut Türkiye İdare sisteminin anahatlarını hatırlatmak gereğini duydum.Suç vardır ama suçlu yoktur.Herkes haklıdır,haksız yoktur.Herkes her şeyi yapmaya ehlidir,ehliyetsiz yoktur.Herkes herşeyi bilir, cahil yoktur.
Yanıtla (0) (0)Kanun vardır,aldıran yoktur.Kaza Allahtan gelir,sorumlusu yoktur Kazanç da Allahtan gelir,sahibi çoktur.
Bir hafta önce herkesin gördüğünü, olan bitenleri gayet düzgün bir üslupla eleştiren insanlar , sanki azılı katil imiş veya firarda yakalanmış ağır suçlular gibi gece yarıları adliye koridorunda ve mahkeme kapılarında süründürüldü , sonra da bir seyiniz yok diye bırakıldı!
Yanıtla (6) (0)Adalet zalim , hukuk faşist olmuş!
"Celui qui fait exécuter les lois doit y être soumis. " Montesquıeu "Lorsque les pouvoirs législatif et excécutif sont unis dans la même personne ou dans la même corps de magistrat, il ne peut y avoir de liberté, parce que des appréhensions peuvent survenir, de peur que le même monarque ou sénat n'édicte des lois tyranniques pour les exécuter de la manière tyrannique." Montesquıeu
Yanıtla (3) (4)Türkçe yazsaydiniz da ne dediğinizi anlasaydik. Türkçe yayın yapan bir gazeteye yorum yapiyorsunuz
Yanıtla (5) (0)Yazar benim DTCF'den abimdir. Fransız Dili ve Edebiyatı'dan. Ona bir sürpriz olsun diye yazdım. Ama müsait olunca Türkçe olarak da yazacağım.
Yanıtla (0) (0)Kanunu yapan(uygulayan) kanunlara uymak zorundadır.
Yanıtla (1) (0)Eyvallah beyefendi. Çok yerinde ve anlamak isteyene çok yararlı tesbitler(“Bana değil, ötekine yapıyor” diyenlerimizde ahlak aranmaz. ) Medyada doğrusunu bildiği halde ki hepsi biliyor, hala çarpıtıp güllük gülistanlık gösterenler bunlar. Allah ıslah etsin. Hoşça kalınız.
Yanıtla (3) (0)İktidarın tüm tutum ve davranışları, her ne pahasına olursa olsun İKTİDARDAN GİTMEMEK üzerine kurgulanmıştır. Bunu iyi anlamamız ve halk olarak gereğini iyi düşünmemiz gerekir.
Yanıtla (3) (0)Kalemine yüreğine sağlık hocam.
Yanıtla (2) (0)Keşke iyi şeyler yaptıklarında takdir etmiş olsaydınız. Öyle olsaydı, şimdiki yazdıklarınız daha anlamlı olurdu! Hatta asıl o zaman anlamlı olurdu!
Yanıtla (2) (7)Hâlâ o kafada(n)sınız. Ülke sizler gibiler yüzünden bu halde.
Yanıtla (5) (1)Çok değerli ve gerçekçi bir yazı. Kaynak göstererek bir çok yerde paylaşacağım bu yazıyı.
Yanıtla (3) (0)Aman hocam; her şey söylenmez, gıkını çıkaranın başına nelerin geldiğini biliyorsunuz, bu doğruları kış geçsin, öyle dile getirin derim.
Yanıtla (4) (0)Bu bahçelinin yatacak yeri yok. Onca hukuksuzluk oluyor, milli servetle satıldı, hazine tamtakır o koltuğa yapıştı ve bu iktidarın tek adam olarak diktatöryaya gitmesine zemin hazırladı. Zerre kadar milli şuuru yok. M. Ali Ağcanın ABD ile bir olarak suçu rusyaya atma röportajını ibretle okudum. Zaten bu sağcı muhafazakar görünenler hep dış istihbarat tarafından kullanılmıştır. Cemaatler de öyle.
Yanıtla (5) (1)Ateş önce içeride artar dıştan ölçülür. Nereden nereye geldik Allah aşkına akıl verene kulak verilirdi. Şimdi parti içinde onlarca, yüzlerce isyan eden insan vardır. Erbakan'ı terk ederken hayal bu muydu? kim nasıl uyaracak bir kişinin bir kurumun isyanı yeter mi? aslında önce Allah, Allah nidası atanlar, sonra parti içinden birileri atanmışların önüne geçmeli.
Yanıtla (2) (0)"...Şimdi yolsuzların, yağmacıların sayısı o kadar arttı ki memlekette kurallara uyanları suçlu ilan edecek bir ordu haline geldiler"
Yanıtla (9) (0)Tesekkurler hocam, bir cumle ile olayı ozetlemissiniz...
Umarım bu iyi bir ders olur. Türk halkı Padişahlarda bile olmayan yetkiyi bir kişiye vermenin neye mal olduğunu anlamıştır. gerçi halk bunu istemedi. halk oylamasında mühürsüz oyların sandığa atılması ile oldu. şaibe aranıyorsa esas şaibe burada. teokrasi ile siyasetin birlikteliği toplumu yordu iyice. alt üst oldu. Hüda par'la MHP bir arada olabiliyor. düşünün yani.
Yanıtla (9) (0)Din iman diye diye otoriterlikten totaliterliğe evrildiğimiz bu günlere geldik. Demokradik haklarımızı kullanmak tek çıkış yolumuz.
Yanıtla (6) (1)MEMLEKETTE pazar gıdıyorum, pazarcı arkadakı curuklerı ben görmeden katıyor, elektrıkcıye led araba ampulu taktırdım, bozuk ampulu taktı, gerıde almadı 1400 tl param çöp oldu. SAHI bu memlekette halk durustte, sıyasıler uzaydan mı geldı?
Yanıtla (5) (2)Düşünce hürriyeti insanı erdemin varlık gayesidir. Bundan mahrum yaşamak kölelik zihniyetinin hortlamasıdır ki, insanlığın bataklıkta boğulması sonucunu doğurur.
Yanıtla (3) (0)Hukuka uymak,uygulamak farzdır
Yanıtla (14) (0)Farzı yok saymak küfürdür
Allah muhafaza eylesin hukuksuz adaletsizlikten
Teşekkürler Sn.Tunalı;yazı konseptine saygı,ki tebrik için 2.paragraf yazayım düşünmüştüm,ki devam ettikçe tüm konsept hakediyor.Aslında çöktü diyen az da degil,ama niye Tüsiad.'a oldu bu tepki anlamak zor!Şu olabilirmi bilmem;seçim yolundayaz da güçlü merkezler karşıya alınıp,bakın biz güçlüyüz,oyunumu!.Ümit ederim milletimiz bunu yutmaz,çünkü Akp.'nin 10 yılın üzerindedir,bu millete verecegi birşey kalmamıştır.Eger bu millet fikrini görselden degilde,okumak,düşünmekten alsaydı,bu iktidar çktn.
Yanıtla (9) (0)Dün merak ettim, Orhan Turan kimdir. Meğerse bizim ODE, orhan'mış 35 yıl önce Beşiktaş tuzbaba'da, İzolasyon malzemeleri satan Taahhüt işleri yapan ufacık dükkanında tırnakla kazıyarak, sattığı malzemelerin birçoğunu. Çorlu'da kurduğu fabrikada üreterek TÜSİAD, başkanlığına kadar yükseldi. Keşke Orhan'ın bu ülkeye yaptığı katkıların binde birini yapacak insanlar, hesap Sorsaydı.
Yanıtla (30) (0)