Şehir hastaneleri modelinin mucidi İngiltere

Son yazımda şehir hastanelerinin model olarak İngiltere’den alındığını yazdım. Bilgiyi şehir hastanelerine aktif biçimde kredi veren Avrupa İskân ve Kalkınma Bankasının (EBRD) şu çalışmasından aldım. https://docplayer.net/32875120-Financing-of-healthcare-ppp-projects.html

Çalışmada, şehir hastaneleri projelerinin kredi bulmalarını kolaylaştırmak için sözleşmelerin Birleşik Krallık/İngiltere uygulamasına benzer biçimde yapılandırıldığı belirtiliyor. (Demek ki şehir hastanelerinin fikri arka planı ve işleyiş yöntemi yerli ve milli değilmiş).

(Bu arada, EBRD kredi bulmalarını kolaylaştırmak amacıyla sözleşmelerde değişiklik yaptırmış. Bu değişiklikler kimin lehinedir sizce? Bildiniz. Finans kuruluşlarının lehine).

Bu yazıda, Türkiye’de model alınan İngiliz yönteminin serencamını ele alacağım.

Gelin başlayalım

Kamu finansmanında darboğaz

İngiltere’de, özel sektöre ‘Özel Finansman Girişimi’ (Private Finance Initiative, kısaca PFI) sözleşmeleriyle kamu hizmetlerinin gördürülmesine 1992 yılında başlandı.

Bu yöntem çerçevesinde görevli şirket tasarım, finansman, inşaat, işletme ve bakım-onarım sorumluluklarını üstlenmektedir. Buna karşılık idareler görevli şirketlere kullanım bedeli (kira) ödemektedir. (İngiltere’de bu yöntemle sağlıkta sadece otelcilik hizmetleri sunulmaktadır. Türkiye’deki sözleşmelerde çok sayıda sağlık cihazı da yer almaktadır. Teknolojinin hızla değiştiği sağlık cihazları sözleşmeleri daha karmaşık hale getirmektedir. Örneğin, teknoloji değiştiğinde mevcut cihazların akıbeti ne olacaktır? Böylece bu projelerdeki ‘eksik sözleşme’ sorunu daha da ağırlaşmaktadır).

PFI yöntemine başvurulmasının en büyük gerekçesi, 7 Şubat 1992 yılında yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması’nın mali sınırlamalarından kaçınmaktı. https://en.wikipedia.org/wiki/Private_finance_initiative

Antlaşmaya göre kamu borcu/GSYİH oranı % 60’ı geçmemelidir. Bütçe açıkları/GSYİH oranı da % 3’ün altında kalmalıdır.

Bu sınırlamalar çerçevesinde, üye devletler borçlarını artıramayacakları için tasarruf yapmaları gerekiyordu.

Siyasetçiler bu kuralı sevmediler ve harcama yapmak için yaratıcı yöntemler aramaya başladılar.

Kamu finansmanın yetersizliği nedeniyle, hükümetler siyasi olarak cazip altyapı harcamalarını gerçekleştirmek amacıyla PFI yöntemini keşfettiler.

Muhasebe manipülasyonları sayesinde, bu yöntemden kaynaklanan yükümlülükler kamu borçları içerisinde gösterilmiyor.

PFI, İngiltere’de kamu borçlarını etkilemeksizin kamu yatırımlarının artırılmasına katkı sağladı. İngiliz Bütçe Sorumluluğu Ofisi 2017 yılı mali risk raporunda PFI gibi bilanço dışı araçların kullanımının mali aldatmaca olduğunu belirtti. https://obr.uk/frr/fiscal-risk-report-july-2017/

Kamu kesimi net borcunun GSYİH’ya oranını % 40’ın altında tutmayı öngören sürdürülebilir yatırım hedeflerine uyum sağlamak amacıyla, kamu kurumları 2000’li yıllarda PFI yöntemine sıklıkla başvurmuş.

Bu yöntemle yeni okullar, hastaneler, yollar, evler, hapishaneler ve kamu binaları yapıldı. Sonuçta 59 milyar sterlinlik (81 milyar ABD doları) sermaye yatırımına sahip 722 sözleşme imzalandı.

(İngiltere’de ortalama yatırım büyüklüğü 112 milyon dolardır. Şehir hastanelerinin ortalama yatırım büyüklüğü 581 milyon dolardır. Değerli okur, büyük başın derdi de büyük olur. Proje finansmanı der ki altyapı yatırım projeleri büyüdükçe yapım ve işletme süreçlerinin yönetilmeleri güçleşir ve başarısızlık ihtimali de artar. Sonuçta projelerin yapım ve işletme süreçlerinde öngörülmedik maliyet artışlarıyla karşılaşılır).

PFI sözleşmelerinin performansı

İngiliz Sayıştay’ı PFI sözleşmelerini incelediği 2018 yılı denetim raporunda bu yöntemlerden beklenen faydaların gerçekleşmeme nedenlerini açıkladı. https://www.nao.org.uk/wp-content/uploads/2018/01/PFI-and-PF2.pdf

Hizmet sunumunda etkinliği ve kaliteyi artırmak için PFI yönteminin üç konuda iyileştirme sağlaması bekleniyordu: i. inşaat maliyetlerinde belirlilik; ii. işletme döneminde etkinliğin artırılması, iii. kaliteli tesisler.

Gelecekteki olası risklerin maliyetini karşılamak amacıyla PFI ihalelerinde yüksek fiyatlar teklif edilmiş. (Uzun süreli sözleşmeler geleceğin belirsizliğinde yazılır). Büyük ve karmaşık projelerde sonradan maliyet artışı ortaya çıkmış ve bu nedenle sözleşme değişikliklerine gidilmiş. (Ortalama yatırım büyüklüğü 112 milyon dolar olan PFI sözleşmelerinin karmaşıklığı nedeniyle maliyetlerde artış ortaya çıktıysa; bu tutarın 5 katına yakın yatırım büyüklüğüne sahip şehir hastanelerinde kim bilir neler olmuştur. Türk Sayıştayı’ndan, İngiliz Sayıştayı’nın yaptığı incelemelerin benzerlerini bekliyoruz).

PFI tesislerinde işletme döneminde sunulan hizmetlerin maliyeti de diğer tesislerden daha düşük değilmiş. Daha da önemlisi bu tesislerde sunulan temizlik, yeme-içme ve bakım onarım gibi hizmetlerin maliyeti, geleneksel yöntemle yapılan diğer tesislerden daha yüksekmiş.

PFI sözleşmelerinde kullanım ücreti ödemeleri sözleşmede belirlenen bakım-onarım standardına göre yapılmaktadır. Ancak, PFI sözleşmelerinde belirlenen standartlar daha yüksek bakım-onarım harcamasına neden olmuş.

PFI projelerinde yaşanan somut olumsuzluklar

Bu projelerdeki usulsüzlükleri Sayıştay raporlarından aktaran şu haberi de gelin birlikte okuyalım:

https://www.telegraph.co.uk/news/health/news/8779598/Private-Finance-Initiative-where-did-all-go-wrong.html

Bir hastane sözleşmesinde 750 sterlin maliyeti olan bir iş için 52 bin sterlin tutarında ücret ödenmiş.

Bir diğer hastane, devlete gerçek değerinin 10 katına mâl olmuş.

Belfast’da bir okul açılışından yedi yıl sonra kapatılmış. Ancak, PFI şirketine kalan16 yıl için yılda 370 bin sterlin ödeme yapılması gerekmiş. (Zafer Havalimanına ne kadar benziyor değil mi?).

Diğer bir okulda bir duvar prizine gerçek değerinin beş katı (302 sterlin) ödeme yapılmış.

Askeri köpekler için yapılan köpek kulübelerinin geceleme ücreti Londra’daki Park Lane Hilton otelindeki bir odanın konaklama ücretini geçmiş.

(İngiltere’de hem Sayıştay hem de basın gördüğünü yazıyor. Bu arada, İngiltere’de olanların, Türkiye’de de olacağı anlamına gelmez değil mi?).

İngiltere’nin PFI yöntemiyle vedalaşması

Maliye Bakanı Philip Hammond 2018 Bütçesi konuşmasında İngiltere’de 600 milyar sterlin tutarında altyapı yatırımına ihtiyaç duyulduğunu ve bunun yarısının özel sektör finansmanıyla gerçekleştirileceğini açıkladı.

Bakan risklerin önemli derecede özel sektöre devredildiği KÖİ yöntemlerinde etkinlik sağlanabileceği belirtti. (Özel sektöre gelir garantisi verilmeyen yöntemlerde!).

Ancak, ödemeyi doğrudan hükümetin yaptığı PFI yönteminin etkinlik sağlamadığını ifade etti. Sonuçta, PFI yönteminin İngiltere’de bir daha uygulanmayacağını açıkladı.

https://www.gov.uk/government/speeches/budget-2018-philip-hammonds-speech

(2020 yılı Bütçesi konuşmasında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da sağlıkta YKD yönteminin durdurulduğunu açıkladı).

Açıklamalara göre İngiltere’de mevcut sözleşmeler ve ilgili kurumlar bu politika değişikliğinden etkilenmeyecekmiş. Çünkü bu sözleşmelerin feshedilmesi durumunda ortaya önemli bir fesih tazminatı çıkacakmış.

Bu nedenle, hükümet mevcut sözleşmelere saygı duyacağını, ancak bu sözleşmelerde etkinliği artıracak çalışmalara da devam edeceğini belirtti.

(Buna da İngiltere’den dersler diyelim).

İyi pazarlar.

Not: Bu yazıda önemli ölçüde şu çalışmamdan faydalandım: Emek, U. (2021). Kamu Özel İşbirliklerinde Fırsatlar ve Tehditler: TÜRMOB Yayınları, No 505, Ankara

https://online.fliphtml5.com/nitus/wpjg/#p=1

YORUMLAR (13)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
13 Yorum