Yine faiz ve nas
Politika faizi yüzde 8,5’ten yüzde 25’e çıkınca; ihtiyaç kredisi faizi yüzde 60’a, taşıt kredisi faizi yüzde 46’ya, konut kredisi faizi yüzde 38’e ve ticari kredi faizi de yüzde 40’a çıktı!
Merkez Bankası’nın da politika faizini yüzde 30’a çıkarması bekleniyor.
Cumhurbaşkanı ne diyor? Bir şey demiyor.
Demiyor çünkü 2014 yılından beri “faiz sebeptir” diye bastırdı. Bağımsız Merkez Bankası’yla bunun için kavga etti. CB sisteminde MB’nın bağımsızlığı kaldırıldı, “faiz inecek” diye emir verdi… Kavcıoğlu döneminde politika faizini yüzde 8.5’a kadar indirtti…
Sonuçları çok kötü oldu. Fakat şimdi çıkıp “faiz acı ilaçtır” demesi kolay değil…
UCUZ KREDİ ‘MÜJDE’LERİ
Başbakan Erdoğan’ın “faiz hayatın gerçeğidir” şeklinde açıklamaları da olmuş, faize karşı Milli Görüşçülerle atışmıştı. (18 Nisan 2004)
O zaman “nass” yok muydu? Vardı ama IMF programı yürüklükteydi, para geliyordu, AB süreci işliyordu, işler tıkırındaydı. 2013 yılında kişi başı gelirimiz 12.500 dolara çıkacaktı.
Özgüvenimiz arttı ve… Erdoğan 4 Nisan 2014’te Merkez Bankası’nın faiz indirmesi gerektiğini söyledi, MB enflasyon artar diyerek direndi. Bu, “hain” suçlamasına kadar gidecekti. Babacan ve Şimşek Erdoğan’a karşı Merkez Bankası’nı savunmuştu…
Önce Babacan tasfiye edildi. CB sistemiyle de hem Şimşek tasfiye edildi hem MB’nın bağımsızlığı kaldırıldı… Her seçimde musluklar daha kolay ve daha bol açıldı… Son “müjdeler” son seçimlerden önce dağıtıldı ve… Gelinen noktayı Mehmet Şimşek şöyle açıkladı:
“Yıllık kredi kartı üzerinden kredi hacmi yüzde 140 civarında artmıştı. Enflasyonun iki katından fazla. Bu kadar yüksek seyreden bir kredi hacmiyle enflasyonu ve cari açığı kontrol altına alamazsınız.” (11 Eylül)
Artık kredi hacmi daraltılıyor, faiz yükseltiliyor. Doğrusu bu… Yanlış olan popülizmdi.
DIŞ KAYNAK?
Fakat bir sorun var: Sıkılaştırma dar ve sabit gelirli kesimleri büsbütün sıkıştırıyor. Bunu bir ölçüde hafifletmek ve hızla düzlüğe çıkmak için ortaya bir “istikrar programı” konulur ve IMF’den, Dünya Bankası’ndan çok düşük faizli ve uzun vadeli kredi sağlanır.
1980’de Özal’ın, 2001’te Kemal dervişin yaptığı gibi.
IMF’nin şartları olur; “rasyonel zemin” şartlarıdır bunlar. 2001’deki şartlardan biri Merkez Bankası’nın bağımsız olmasıydı.
3 Mart’ta göreve başlayan Derviş 14 Nisan’da “istikrar programını” ve içindeki yapısal reformları açıklamıştı… Birkaç gün sonra basında haberler çıkıyordu: “IMF’den 10 Milyar dolarlık ek kredi geliyor.” (Cumhuriyet 17 Nisan 2001)
38 Milyar dolara ulaşacaktı. Türkiye’nin 2002-2012 arasındaki parlak iktisadi başarısının temelinde Derviş’in programı ile AB sürecindeki ilerleme vardı.
Bugün bir sıkılaştırma politikası var fakat “istikrar programı” yok!
BİLGE YILMAZ UYARIYOR
Mehmet Şimşek iki gün önce “Türkiye, 2026’da Dünya Bankası’nın tanımıyla gelişmiş ülkeler kategorisine girmiş olacak” diye konuştu. Ben de en saygın iktisatçılarımızda Bilge Yılmaz’a sordum.
Cevabı:
“Mehmet Bey ya hayal görüyor ya da daha kötüsü doğruları söylemekten kaçınıyor. Ortada eli yüzü düzgün bir istikrar programı hala yok. Böyle bir programı yazacak ve uygulayacak kadro da varmış gibi gözükmüyor.
Türkiye’nin ihtiyacı olan yapısal reformlarla desteklenen, dış finansman ayağı sağlanmış, yoksul kesimler üzerindeki yükü hafifletmeye ve gelir dağılımı düzeltmeye yönelik politikaları içeren bir programdır.”
Evet, mutlaka dış finansman! Bunu Erdoğan da Şimşek de çok arzu ediyor ama bütün yetkiler tek kişide toplandığı için uzun vadeli ve kurumsal güven tam yaratılamıyor.
İYİ Partili Bilge Yılmaz, sağlam bir istikrar programının IMF’ye gitmeden de kaynak sağlayacağını söylüyor. Dış kaynak sağlanamayınca… Yılmaz şöyle diyor:
“Şu an mücadele ettiği gibi enflasyonla mücadele etmeye devam ederse enflasyonu düşürmek için çok ciddi bir daralmaya gitmesi gerekecek. Onu da siyasi olarak taşımak mümkün olmaz.”
Şimşek’i 2000’lerin ortalarından beri tanırım. Kesinlikle dürüsttür. İktisat anlayışı Özal ve Derviş gibidir.
İnşallah başarılı olur.
Dostça temennim siyasi propaganda niteliğinde konuşmalardan sakınması, işinin gereği “iletişim”le yetinmesidir. Teknik dil, hakkındaki güvenin devamı için daha faydalı olur.