Yargı ikinci defa Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymayı reddetti. İkinci defa olması bir ilk… Sebep, bu defa konunun Can Atalay ve dolayıyla Gezi meselesi olması mı?..
Konu Gezi olunca zirvelerin ‘kararlılığı’ belli…
AYM kararına böylesine direnişin, dünyada, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni imzalamış ülkelerde bir örneği yok…
AYM’nin bu ikinci kararı daha ayrıntılı. Hukuk Fakültesi’nin birinci sınıfında anayasa hukuku dersinde öğrencilere anlatır gibi AYM kararlarının herkesi ve yargıyı da bağlayıcı olduğunu, Can Atalay’ın tutuklu bulundurulmasının seçme ve seçme özgürlüğünü nasıl ihlal ettiğini ve bu ihlali gidermek üzere tahliye kararını verme yükümlülüğünün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait olduğunu ayrıntılı bir şekilde anlatıyor.
Ama 13. Ağır Ceza taa baştaki reflekslerinde inat etti, mükellefiyetini, evet mükellefiyeti yerine getirmeyi reddetti, dosyayı Yargıtay’a gönderdi…
AYM’nin karşısına Yargıtay’ı dikmek!... Vahim, endişe verici…
EKONOMİYE TAHRİBATI
YIL 2018… Anayasa Mahkemesi, Mehmet Altan ve Şahin Alpay’ın hiçbir delil olmadan tutuklandığına, bunun “kişi hürriyetinin ihlali” olduğuna karar vermiş, mahalli mahkeme buna uymayı reddetmişti…
Yaklaşık bir ay sonra Moody’s adlı derecelendirme kuruluşu, Türkiye’nin kredi notunu Ba1’den Ba2’ye düşürdü. İki ana gerekçesi vardı. Birincisi:
"Anayasa Mahkemesi'nin politik mahkûmları tahliye kararını hükümetin eleştirmesi ve alt mahkemenin bu karara uymaması, yargı makamının temelini çürütmektedir.”
İkincisi:
“Hükümet hala, para politikası ve temel ekonomik reformlara zarar veren kısa vadeli önlemlere odaklanıyor…" (Bianet, 8 Mart 2018; FT 8 Mart 2018)
Türkiye nasıl ekonomik krize sürüklendi? Bu sorunun cevabı daha o zaman belli olmuştu: Yargıyı siyasallaştırma girişimleri… Ekonomide seçim kazanma amaçlı heterodoks politikalar…
2011 seçimlerinden itibaren yavaş yavaş başlamıştı bu iki bozulma… O dönemde Ali Babacan ve Mehmet Şimşek direnmişler, Türkiye’ye biraz zaman kazandırmışlardı. Ama CB sisteminde hiçbir “denetim ve denge” söz konusu olmadığı için bozulma ‘kemiğe’ dayandı… Hukukta da ekonomide de bugünlere geldik.
NİYE 2. DEFA ?
AYM’nin ikinci kararında açıkça belirtiliyor. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, önceki olaylarda, AYM’nın bireysel başvuru kararlarının kayıtsız şartsız bağlayıcı olduğunu kabul etmiş ve kendisi uymuştu. Hatta Yargıtay Ceza Genel Kurulu, AYM kararlarının 3. Daire’yi de bağladığını belirten kesin karar vermişti:
“Anayasanın 83. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan 'Anayasanın 14’üncü maddesindeki durumlar' ibaresinin kapsamının, Anayasa Mahkemesinin Daireyi de bağlayan kararları doğrultusunda yorumlanması ve belirlenmesi gerekmektedir..."
Dikkat eder misiniz, bugün AYM’yi suçlayan Yargıtay o zaman “Anayasa Mahkemesinin Yargıtay Dairelerini de bağlayan kararları” diyordu…
AYM kararının 26. ve 27. paragraflarında, Yargıtay’’ın “AYM kararları Yargıtay’ı da bağlar” şeklindeki Yargıtay kararlarından bir çok örnek verilmektedir.
Bugün niye Yargıtay AYM karşı adeta savaş açıyor, bir akıl tutulması halinde, suç duyusunda buluyor?!
Hızını alamıyor, Türkiye’nin en saygın ceza hukukçularından Prof. İzzet Özgenç’i küçümsemeye kalkıyor Halbuki ceza hukukunda Yargıtay’ın en çok bilimsel referans yaptığı isim Prof. İzzet Özgenç’tir.
Üst üste çıkarılan dört kanunla yargı kadrosu değiştirilmişti. Yargıtay’da siyasallaşma eğilimi belliydi ama bu kadarını öngörememiştim.
İnsanın aklına Gezi davası konusunda ‘zirveler’in siyasi amaçlı kararlılığı geliyor…
ŞİMŞEK’İN TAVRI
Dün evrensel hukuku ve Merkez Bankası bağımsızlığı kararlılıkla savunmuş olan Mehmet Şimşek bugün doğru ortodoks para ve maliye politikaları uyguluyor ama hukuku ağzına almıyor!
Halbuki AYM kararına yargının uymayı ikinci defa reddetmesi dövizdeki tırmanmaya gaz verdi! AYM kararlarını uymamanın ekonomiyi olumsuz etkileyeceğini belirten iktisatçıların açıklamalarını haberlerde okumuş, dinlemişsinizdir. Daha önceki Moody’s gibi örnekleri Şimşek çok iyi bilir.
Sayın Şimşek, hukuktaki tablo içinize siniyor mu? Davet ettiğiniz kurumsal yatırımcıların içine siner mi?!
