Bu, aynı başlıklı üçüncü yazım…Elbette solcu, liberal, demokrat Yahudileri tenzih ediyorum, Netanyahu’yu ve aşırı sağcı İsraillileri kastediyorum.
Netanyahu kabinesinin Savunma Bakanı asker kökenli Yoav Gallant’ın, TV’lerde canlı yayında söylediği sözlere bakın:
“Gazze şeridinin tamamen kuşatılmasını emrettim. Elektrik olmayacak, yiyecek olmayacak, yakıt olmayacak, hiçbir şey olmayacak… İnsansı hayvanlarla savaşıyoruz, bunun gereğini yapıyoruz.” (9 Ekim 2023)
Gallant, “human animals” diyor, insansı hayvanlar!..
Hitler, Kavgam’da “aşağı ırklar” dediği bütün insanları “maymunla insan arasında hilkat garibeleri” olarak tanımlamıştı. (Kavgam, 1940, s. 325)
Benzerlikleri aynı hastalıklı psikolojiye sahip olmalarından geliyor.
Güney Afrikalı siyahi yazar Ulimwengu da Gallant’ın “Hitler diliyle” konuştuğunu belirten yazısında, “Hayvanlar mı?... Sayın Bakan, Holokost’u da bu dil yaratmıştır” diye yazdı. (The East African October 16)
BEN-GURİON’UN SÖZLERİ
Amerikalı siyaset bilimciler John J. Mearshemer ve Stephan M. Walt, “İsrail Lobisi ve Birleşik Devletler Dış Politikası” adlı emsalsiz araştırmalarında, İsrail’in ilk başkanı Ben-Gurion’un 1956’daki söylerini naklederler:
“Ben bir Arap lider olsaydım İsrail’le asla barış yapmazdım. Bu tabiidir. Biz onların ülkelerini aldık. Bunu bize Tanrı vaad etti, fakat bu onlar için ne ifade eder? Bizim Tanrımız onların değil. Evet biz İsrael’den geliyoruz ama iki bin yıl önce. Bu onlara ne ifade eder ki… Evet anti-semitizm ve Holokost oldu ama bu onların (Arapların) kusuru değil.” (s.96)
Ben-Gurion bu sözleri, özel bir sohbette Amerika Yahudi Kongresi Başkanı Nahum Goldmann’a söylemişti.
Netanyahu da Gazze’yi vahşice ezmesini Tevrat’ın “Yeşaya kehaneti” olarak tanımlamakla nasıl bir psikolojiyle hareket ettiklerini göstermektedir.
Mesele inanç değil… Mesele inancın saldırgan bir siyasi ideolojiye dönüşmesi ve hiçbir hukuki kural tanımadan terör ve militarizme başvurmasıdır. Dünkü mazlum Yahudilerden faşizm üreten mekanizma budur.
Hitler’i üreten mekanizmada “Tanrı” yerine “tabiatın ırk kanunları” vardı…
Tarih savaşlarla doludur. Günümüzde de savaşlar devam ediyor. Fakat bu başka; sivillerin, masum insanların, çocukların fırınlarda zehirli gazla ya da bombalarla öldürülmesini ‘haklı’ sanan kör bir zulümdür bu…
‘MERHAMET YOK’
İsrailli emekli General Noam Tibon, BBC’ye beyanatında “Gazze acı çekecek... Hiç kimse onların yanında durmayacak… Merhamet yok" diyor. (4 Kasım)
Nazi şartlanması ve “merhamet yok” vurgusu her şeyi anlatıyor.
Nazilik konusunda William Shirer’ın üç ciltlik “Nazi İmparatorluğu” adlı eserini mutlaka okumak lazım. Hitler’in “merhamet etmeyeceksiniz” şeklindeki emirlerini göreceksiniz.
Şu da Hitler’in Polonya Komiseri Hans Frank’ın bir emri:
“Her türlü acıma duygusunu bir yana bırakmanızı rica edeceğim. Yahudileri yok etmeliyiz.” (cilt 2, s. 24)
Bunun intikamını Filistinlilerden alıyorlar! Almanya da bunun utancıyla İsrail faşizmine kölece destek veriyor.
Netanyahu kabinesindeki aşırı sağcı Bakan Emihai Eliyahu’nun “Gazze’ye nükleer bomba atılması, ihtimallerden biri” ve “İrlanda’ya veya çöllere gidebilirler” şeklindeki sözleri nasıl hastalıklı bir psikolojinin hakim olduğunu gösteren bir örnektir. (5 Kasım)
Çoğu çocuk ve kadın 14.500 Filistinliyi katleden bu vahşet ‘terörle mücadele’ye indirgenemez.
DÜNYAYA GÖSTERMELİ
İsrailli muhalif Haaretz gazetesinde Elias Zananiri, “İsrail’de neo-faşizmin yükselmesi İsraillileri de Filistinlileri de ciddi surette tehdit ediyor” diye yazmıştı. Yolsuzluğa batan Netanyahu’nun kendini kurtarmak için otoriterizme gittiğini, kabinesine aldığı bakanların neo-faşist olduğunu yazmıştı. (3 Ekim 2023)
Muhalif Yahudileri tenzih ediyorum. Netahyahu’yu protesto eden, barış isteyen Yahudileri selamlıyorum.
Şimdi herkese düşen görev zamanımızda Netanyahu’nun führerliğindeki “Yahudi faşizmi”ni bilim, siyaset ve edebiyat dünyasına göstermektir. Dünya üniversitelerinde bu konuda araştırmalar yapılmalı.
Müslümanlar da unutmamalıdır ki, Yahudiler ‘Tevrat kehaneti’ olarak değil, bilime, felsefeye ve ekonomiye sarılarak bu güce ulaştılar.
