Nazar mı değdi?
Türkiye’ye nazar mı değdi, kurşun mu döksek?! Üzüntü veren, karamsarlık yaratan olayların ardı arkası kesilmiyor.
İç aydınlatan, umutlarımızı yükselten ne var?
Artık hamaset de moral vermeye yetmiyor.
Ekonomik kriz, Suriye iç savaşı, büyüyen göçmen sorunları derken depremlerin hemen ardından çığ felaketi ve uçak kazası üst üste geldi.
Suriye’de sorunlarımız gittikçe büyüyor... Dahası, Doğu Akdeniz’de de görüldüğü gibi, dış politikadaki yalnızlığımız daha belirgin hale geliyor. Bu da karşıt ülkeleri ve odakları cesaretleniyor.
Kurşun dökme tabii bir batıl itikat… Nazar falan da değmiş değil.
İktidarın on yıl başarıyla yürüdükten sonra kurumsal bozulmalar ve dış politikadaki yanlışları yüzünden sorunlar yaşıyoruz; olay budur.
RUS DEVLETİ
Rusya, ağır hasarlı bir rejim değişikliği yaşamış olsa da temel devlet kurumları, o kurumlardaki bilgi ve tecrübe birikimi, yetişmiş kadrolar devam ediyor. Putin de zaten KGB’den geliyor.
Rusya Federasyonu Konseyi Dış İlişkiler Komitesi’nde İgor Morozov’un söylediği “Türkiye’nin manevra alanı kalmadı, Ankara Rusya’dan gelen Suriye sınırını kapatma talebini mutlaka yerine getirecek…” sözü Rus hafızasında kayıtlıdır. (Sputnik, 12.8.2016)
Güncel sorun o zaman “sınırı kapatmak” yani Türkiye’nin rejim muhaliflerine desteğini kesmesiydi…
Bugün sorun yeni mülteci akımıdır, rejimin saldırılarıdır, Türkiye’nin Suriye’de Esat lehine nüfuz alanı kaybetmesidir, olası masada elinin Esat lehine zayıflatılmasıdır…
Rus destekli saldırılarda 8 şehit verdik, Putin bir başsağlığı bile dilemedi; hâlâ suskun…
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Astana süreci çöktü” dedikten sonra Rus devlet siteleri yine ‘Türkiye teröristleri destekliyor’ yayınına başladılar!
4 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan, telefonda Putin’le konuştu, ‘saldırıların durması; işbirliğinin artırılması’ görüşüldü, bir ‘mutabakat’ açıklaması yapılmadı.
5 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esat’a şubat sonuna kadar mehil verdi, çekilmezse Türkiye’nin müdahale edeceğini açıkladı.
6 Şubat’ta Esat güçleri 8 şehit verdiğimiz Serakib ilçesini tamamen kuşattı. TSK’nın 3 gözlem noktası kuşatma altında. Esat 2015’ten bu yana ilk kez İdlib merkezini top atışıyla vurdu. Türkiye sınırına göç hızlandı…
Bu konuları görüşmek için Ankara, Rusya’dan gelecek heyeti bekliyor.
Türkiye geleneksel Batı ittifakı eksenini koruyarak sorunları zamanda diplomasiyle çözmek yoluna gitmeyince, askeri metotlara başvurmanın zorunlu olacağı durumlar ortaya çıkıyor. Nereye kadar?
MAHRUKİ NE DİYOR?
Depremler, kazalar, çığ faciası, muhtemel İstanbul depremine karşı tedbirlerdeki yetersizlik, ekonomik sorunlar…
Bunları çözmek için yetkililerin “karar” vermesi başkadır; bunu uygulayacak kamu kurumlarının profesyonel liyakat ve donanımları başka…
Daron Acemoğlu, “devletin otoritesi başka, kapasitesi başka” diyor.
Kurumları “bizden” ölçüsüyle kadrolaştırmak “otorite”yi artırıyor ama kurumların “kapasite”sini düşünüyor, güven sarsan davranışlar yaygınlaşıyor.
Kızılay hiç bu kadar tartışma konusu olmuş muydu?
Çığ felaketi üzerine, Nasuh Mahruki’nin, Fox TV’de İsmail Küçükkaya’ya söylediklerini gördünüz mü?
“Kurtarma personeli böyle bir süreçte kurtarma yapacaksa kış dağcılığı konusunda donanımlı, birikimli olması gerekir. Kıyafetlerinin de buna uygun olması gerekir. Türkiye çok uzun zamandır bu konuda genel müdürlüğü olan bir yer. Ama bu olayda da gördüğümüz gibi kimse burada çığ riski olacağını öngörmüyor, insanlar ölüyor, ikinci kez olacağını da öngörmüyor. Çok büyük hata.”
Kızılay eski Başkanı Tekin Küçükali “Nasuh Mahruki hem kurtarma ve yardım idealistidir hem bu konuları Türkiye’de en iyi bilen uzmandır” diyor.
Niye bir görevde değil? Görevde olanlar uzman mı?..
RASYONELLİK VE LİYAKAT
Netice; ne nazar değmesi ne dış güçler…
Kamu yönetiminde “bizden” ölçüsünün rasyonellik ve liyakati gölgelemesinin sonuçları…
Bu ülke hepimizin, derlenip toparlanmalıyız.
Eksen kayması denilen davranışların yol açtığı boşlukları terör örgütleri doldurmaya çalışıyor, buna meydan verilmemeli.
Dış politikada geleneksel eksende ve mutlaka profesyonel diplomasi… Kamu yönetiminde kayıtsız şartsız liyakat, şeffaflık ve hukuka uygunluk…
Ve elbette denetim, denetim.