Kurallar, kurumlar
Belediyelerde yakınlarını kayırma (nepotizm), israf ve yolsuzluk olayları yeniden gündeme geldi. Bir ülkede “kurallar ve kurumlar” zayıf ama siyasi olsun, idari veya iktisadi olsun “güç” çok etkiliyse bu kötü eğilimler çok yaygın oluyor.
Gelişmekte olan ülkelerde “kurallar ve kurumlar” zayıf olduğu için bu eğilimler de yaygındır. Bu son derece ciddi problemin kayırmacılık ve yolsuzluk yönünü ayrıca yazacağım. Bugün, aynı problemin ‘iyi yönetim’ tarafını yazmak istiyorum.
Ne demek bu?
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) ifadesiyle, “kurallar ve kurumlar zayıfsa ekonomik verimlilik düşük oluyor” demek…
Kişisel değil, kurumsal yönetim…
Hem yöneticilerin liyakatli olması hem kurumlarını kurallarla yönetmesi…
THY’NİN YÜKSELİŞ DÖNEMİ
Bugünlerde Hamdi Topçu’nun “Yerel’den Global’e, THY’nin Yükseliş Dönemi” adlı kitabını bitirdim. Topçu döneminde THY’nin büyük bir başarı ile “küresel rekabet gücü” kazandığı biliniyor. Kitabı okurken hangi ‘ilkeler’in uygulanmasıyla bu başarının sağlandığını anlamaya çalıştım.
Topçu şunları yazıyor:
“Global ölçekte bir oyuncu olabilmemiz için kurumsallık seviyemizi, insan gücü niteliğimizi ve verimliliğimizi artırmamız gerekiyordu. Kurumsallık ve etkin yönetim olmadan vizyonumuzu hayata geçirmek zordu…”
THY’nin iç yönetiminde bürokrasiyi azaltıp prosedürleri yeniden düzenliyor ve…
“Artık yöneticinin keyfiliği bitmişti. Herkes kendisi için öngörülen zamanda evrakı inceleyip sonuçlandırmak zorundaydı. Sistem de kayda alınıyordu. Bu çapta bir şirket kişilerin talimatıyla yönetilemezdi Hep söylediğim bir şey vardı: Biz bu şirketi kurallarla yönetiyoruz…” (Sf.124)
Evet, “kurallarla yönetim” ilkesi…
Bu çapta bir şirket nasıl kişilerin talimatıyla yönetilemezse, insan tarihinde devletlerin hükümdar fermanlarıyla yönetilme aşamasından, kanun, anayasa, bağımsız yargı, denetim ve denge, kuvvetler ayrılığı gibi hukukun ileri aşamalarına neden yöneldiğini hatırlamak gerekir.
AHBAPLAR VE KURALLAR
Tabii ki kurumların yönetimi otomatik pilota bağlanamaz. “Kurallar” ne kadar gerekli ise insan kalitesi de o kadar gerekli… Bu açıdan, gelişmekte olan ülkelerde yaygın olan “akrabam, yakinim, bizden” kültürü büyük bir sorundur.
Bu tür ülkelerde ekonomi “ahbap çavuş kapitalizmi”dir!
Halbuki modern yönetim kültürü “liyakat”i esas alır. Ekonomi de “kurallara dayalı piyasa ekonomisi”dir.
Ahbaplar, dostlar elbette önemli ama kamu yönetiminde “kurallar” her şeyden önemli olmalı.
Hamdi Topçu “liyakat her şeyin üstünde tutulmalı” diyerek şöyle yazıyor:
“İşe almalarda insan kaynaklarında çok iyi bir alt yapı hazırlamıştık. Uzman sınavını bilgisayar yapıyor, çıktısı anında alınıyordu. Hostes alımları kararı bir güne inmişti. Ayrıca herkesten yetkisini tam kullanmasını istiyordum…” (Sf. 125)
Bu açıdan “ihaleler” kimlere, nasıl verilmeli?!
“THY’nin bu 12 yıllık döneminde hiçbir ihalede haksızlık yapılmadı. Hiçbir bakan veya siyasi kişilik ihalelerimize referans olmadı, olamazdı. Hiçbir ihaleden tek bir kurşun kalem alınmadı bağış yaptırılmadı…”
Topçu bu şekilde “Boeing tarihinde görülmemiş indirim”le THY’ye uçaklar alındığını yazıyor. (Sf. 85)
ÜLKELERİN PERFORMANSI
Topçu’nun kitabında eleştiriler de var. Bilgi çağında “yazılım”ın petrol kadar değerli olduğunu belirtiyor, THY’yi bir “süper bilgisayar” ve “yazılım üssü” haline getirme projesini anlatıyor, “THY’den ayrıldıktan sonra maalesef bu hayati proje sahipsiz kaldı, yürütülemedi” diyerek üzüntüsünü belirtiyor. (Sf. 215-228)
Türkiye’ye beyin göçü yaşanırken, son beş yılda tersine, dışarıya beyin göçü olmasından yakınıyor. (Sf.219)
Yeni havalimanına eleştirileri var. (Sf. 245)
THY’yi dünya markası haline Topçu’nun kitabındaki bu somut verilerden, genel bir prensibe geçelim… Dünya Ekonomi Forumu, ülkelerin performansını ölçerken şu “kurumsal” verilere baktığını belirtiyor:
“Güvenlik, mülkiyet hakları, sosyal sermaye, denetim ve denge, şeffaflık ve etik kuralları, kamu sektörü performansı ve kurumsal yönetim.” (WEF, Competitiveness Report 2018)
Artık siyasete çok alışkın olduğumuz ideoloji ve particilik gözlüğünden başka bu açılardan da bakmanın zamanı gelmedi mi?