Keyfi tutuklama!
Türkiye’de adaletin ne durumda olduğunu, bırakın tarafsız hukukçuları, Adalet Bakanı’nın sözleriyle bile anlamak mümkündür.
Adalet Bakanı Gül, yeni sistemi savunmakla birlikte, ortaya çıkan ağır sorunları görüyor ve sistemle sınırlı olarak düzeltmek istiyor.
Kanıtlara pek de dikkat edilmeden temizlenen FETÖ bağlantılı hakim ve savcılar yerine ve artan ihtiyaçlar da gözetilerek yaklaşık 10 bin yeni hakim ve savcı göreve alındı.
Sayın bakan, hakim ve savcı açığını süratle kapatmak için, yazılı sınavlarda başarı puanını 70’ın altına çektiklerini, tekrar 70’e çıkarmayı planladıklarını da söylüyor. “Nitelikli hukukçu sorunu var” diye yakınıyor. (3 Aralık 2008)
Bunların liyakati neydi? Tarafsız olacaklarına özen gösterilmiş miydi?
YARGIDA ENDİŞELER
Bu tablo, yargıda liyakatin ne kadar gerilediğini gösteriyor.
Mülakatlar hakkında kamuoyunda ciddi güvensizlik vardır. Çok sayıda partili avukatın yargıya alındığı yolunda muhalefetin isim, isim açıklamalar yaptığını hatırlamak gerekir. Yazılı sınavda çok yüksek puanlar aldığı halde “mülakat”ta elenmiş birçok hukukçu bulunmaktadır.
Mülakatlar denetime de tabi değildir.
Elbette son derece saygın hakim ve savcılarımız büyük çoğunluktur ama bu tür sınavlarla göreve alınmış ve olanların soruşturmaları, iddianameleri, tutuklama ve mahkumiyet kararları ne ölçüde isabetli olur?!
HSK atamalarında siyasi etkiler olduğu endişesi…
HSK tarafından hakimlerin bir gecede o dosyadan alınacağı, hatta başka yere atanacağı endişesi…
Bu endişeler yargıyı nasıl etkiler?!
TARİHE DÜŞÜLMÜŞ NOTLAR
Sayın Bakan’ın şu sözlerinde bu soruların cevabı var:
“Temel hak ve özgürlüklere orantısız müdahaleler, uzun süren soruşturmalar, açılmayan davalar, haklı eleştirilere neden olabilmektedir. Bu tür müdahaleler, yargısal tasarrufların meşruiyetine ve yargıya olan toplumsal desteğe de zarar verebilmektedir” (30 Kasım 2018)
Evet, yargıdaki sorunlar “yargı tasarruflarının meşruiyetine zarar verecek” boyutlardadır!
Ve Sayın Bakan’ın “keyfi tutuklamalar” açıklaması:
“Tutuklamayı infaz gibi gören uygulamalar asla kabul edebileceğimiz bir durum değil. Çünkü tutuklama istisnai bir tedbirdir, aslolan özgürlüktür. Birinci paketimiz düşünce ve ifade özgürlüğünü daha da güvenceye alıcı, tutuklamadaki keyfiliği kaldıran düzenlemeler içeriyor” (6 Eylül 2019)
Burada “keyfi tutuklamalar”a keyfi iddianameler, keyfi kararlar diye de eklemek lazımdır.
Mahkeme ve İstinaf tarafından müebbed ağır hapse mahkum edilen Mehmet Altan’ın Yargıtay’da beraatine karar verilmesi, keyfi karar örneklerinden sadece biridir; AİHM’nin “ihlal” kararına rağmen üstelik!
Bülent Arınç hangi pozisyonda olursa olsun susmaz; Canan Kaftancıoğlu’nun tivitleri ve mahkumiyeti konusunda diyor ki:
“(Tivitler) İnsanın tüylerini diken diken eden şeyler, en azından bir kısmı. Bunlardan dolayı ceza verilecek olsa; 2013, 2014, 2015, 2016, 2017’de dava açardı savcılarımız. Mahkemeler bu kararı verebilirdi. Üzerinden 5 yıl geçtikten sonra bu dava açılıyor ve 2. celsede bu karar veriliyor!”
Üzerinden 5 yıl geçtikten sonra, yani İstanbul belediye seçimleri döneminde!
Siyasi etki diye kuşkulanmamak mümkün mü?
KİMİN GÖREVİ?
Yargıdaki soruların ağırlığı apaçık ortada. Sayın Abdülhamit Gül’ün elinden geldiğince çözmek için samimiyetle çaba gösterdiği bellidir. Uzun zamandan beri unuttuğumuz “reform, AB kıstasları, evrensel hukuk, özgürlük asıldır” gibi sözleri ondan duyuyoruz. Çok yetersiz de olsa önemli bir yargı reform paketi hazırladı. Resmi toplantılarda da hukuk ve adalet kavramlarını savunduğu ifade ediliyor.
Biliyorum ki yetkileri sınırlıdır ama HSK Başkanıdır aynı zamanda.
Kritik davalarda HSK neden bir gecede hakimleri değiştirir?
Eline silah almamış, terör eylemlerini övmemiş, gizli örgütsel yapılarda yönetici pozisyonunda olmayan, ikametgahı belli, delilleri toplanmış gazeteci, bürokrat, memur, esnaf, işadamı neden hâlâ tutuksuz yargılanmaz?
Hakkında mahkumiyet olmayan, hatta soruşturma bile açılmamış binlerce KHK mağduru neden hala “damgalı” muamelesi görürler, neden göreve iade edilmezler?
Yargıya biraz olsun güven kazandırmak için, bırakın yeni kanunları, sadece “uygulama” ile yapılacak çok şey var.