‘İslam Avrupa’yı istila ediyor’
Müslümanlar Avrupa’yı ‘yeniden’ istila ediyor. 1683’te Viyana önlerinde Osmanlı ordusunun yenilmesiyle başlayan Avrupa üstünlüğü, 21. yüzyılda tersine dönüyor…
Bunları anlatan popülist Macar Başbakanı Victor Orban, Ekim 2016’daki konuşmasında, 2050’de dünyada Afrika nüfusunun 2.5 milyarı, Arap nüfusun bütün Avrupa nüfusunu geçeceğini, bunların parça parça göçlerle Avrupa’ya yürüyeceğini söylüyordu. Şöyle diyordu Orban:
“Kurbağayı ürkütmemek için suyu yavaş yavaş ısıtıyorlar, fakat bir süre sonra haşlanmış olacak. Korkarım ki, biz Hıristiyan Avrupalıların da başına gelecek olan budur.!” (hungarianspectrum.org)
Urban’a göre bu büyük hıyanetin arkasında “kozmopolit AB kurumları” ile “Yahudi Soros” vardır.
Müslümanlar arasında “Haçlı ittifakı”nın Müslümanlara karşı ölümcül komplolar uyguladığı düşüncesi yaygınlaşırken, Avrupa ve Amerika’da böyle komplo teorileri yaygınlaşıyor, aşırı sağı güçlendiriyor.
‘Büyük’ komplo teorisi
Avrupa’yı Müslümanların, Amerika’yı Hispaniklerle Müslümanların “istila etmekte” olduğu yolundaki komplo teorisi göçmen olaylarını kullanarak destekleniyor.
Kabaran psikoloji Hıristiyanlık duygusundan ziyade “beyaz adam ırkçılığı” duygusudur.
Bu komplo teorisi “Büyük Yer Değiştirme” (The Great Replacement) adıyla Fransız Ronald Camus tarafından 2012 yılında sistemleştirildi ve hızla yayıldı. Farklı dozlarda da olsa, aşırı sağın anonim doktrini, daha doğrusu ‘popüler’ bir siyasi itikadı haline geldi.
Yeni Zelanda’da masum 50 Müslümanı şehid eden katil Tarrant’ın 74 sayfalık bir “Manifesto”su var, biliyorsunuz. Manifesto’sunda teröristin temel vurgusu şu:
“Halkımızın ve beyaz ırktan çocuklarımızın varoluşunu güvence altına almalıyız.”
Aynı “yer değiştirme” komplo teorisi…
Bu ibarenin İngilizcesi 14 kelimeden oluşuyor:
“We must secure the existence of our people and a future for white children!”
The Guardian gazetesi “bu 14 kelimenin”, Neo Naziler dahil bütün aşırı sağ akımların ortak inancı olduğunu örneklerle yazdı.
İki Batılı: Trump ve Ardern
Elbette Trump bu ırkçı, otoriter popülist akımların en güçlü figürüdür.
Yeni Zelanda’da terörist Tarrant 50 Müslümanı öldürdüğünde Beyaz adam ırkçısı Trump yayınladığı “Yeni Zelanda ile dayanışma” mesajında katliam için “terör” terimini kullanmadı!..
Yeni Zelanda Başbakanı Bayan Jaecinda Ardern ise herkesten önce “terör” diyerek vahşetin adını koymuştu. Müslümanların, yaşamakta oldukları Yeni Zelenda’ya yabancılaşmamalarını, Yeni Zelanda’nın onlar için güvenli bir ülke olduğunu söylemişti. Taziyeye giderken siyah kıyafetler giyip başını örtmüştü.
Trump’la telefon görüşmesinde Başbakan Jaecinda Ardern, ABD Başkanına verdiği mesajı şöyle açıkladı:
“Mesajım ‘tüm Müslüman topluluklar için sempati ve sevgi’ oldu.”
Batı’nın böyle bir de insani ve demokrat yönü vardır.
Göçmen sorunu da gelişmiş Kuzey’le, az gelişmiş Güney arasındaki uçurumdan kaynaklanıyor. Bu ülkeler yeterli ölçüde kalkınsa, böylesine göç hareketleri olur mu?
Dünyanın yüzde 6.7’si kadar
Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın “Hristiyan terörizmi tabiri, İslam terörizmi tabiri kadar yanlıştır” şeklindeki teşhisi, kesinlikle doğrudur.
Aynı sebepten, “yeni Haçlı seferi” nitelemesi de yanlıştır. Üstelik Müslümanları yanlış motive eder. “Yeni haçlıları kanlarında boğarız” gibi hamasi sözler, dinleyenleri, hele de gençleri bilime, eğitime, kalkınmanın gerektirdiği nüfus kalitesine mi motive eder? Yoksa aksine mi?!
Müslüman toplumlarındaki kanlı mezhep savaşlarını, bazı kiliselerin bombalanmasını da unutmamak lazım.
Efendim, Haçlılar Müslümanların bilime yönelmesini, kalkınmasını engelliyor!
Uzak Doğu’nun kalkınmasını niye engelle(ye)mediler? Hem Müslümanlar kalkınırsa Batılalar daha çok ticaret yapmaz mı? Bizim AB ile ticaretimiz gibi…
En önemlisi şu: URAP’a göre, 2015 yılında dünyada bilimsel makale sayısı 3 milyon 11 bin 689’dir. İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye ülkelerin bundaki payı yüzde 6.7 kadar!
Dünya nüfusunun dörtte biri; dünya bilimin yüzde 6.7’si!
Müslümanları yükseltecek, el kapılarından kurtaracak tek yol, bunu yukarıya çekecek zihniyetlerdir, bilim politikalarıdır, eğitimdir, barış ve hukuk güvenliğidir…