‘Bursa nutku’

Atatürk’ün sonradan “Bursa Nutku” adı verilen 1933 tarihli özel bir konuşmasının 21. Yüzyıl Türkiye’sinde gündeme gelmesi, buna “hilafet tehlikesi” evhamının eşlik etmesi, nasıl patinaj yaptığımızın göstergelerin biridir.

Soğukkanlı bir değerlendirme yapmak için şu üç sorudan yola çıkmak gerektiğini düşünüyorum:

• ‘Bursa Nutku’ gerçek midir, otantik midir?

• Zamanında nasıl karşılanmıştır?

• Bugün için anlamı nedir?

OLAY NEYDİ?

İbadet diline devletin müdahale ederek ezanın Türkçe okunmasını mecbur ettiği dönemde, Bursa’da, 1 Şubat 1933 günü 30 kadar vatandaş Ulu Cami’deki namazdan sonra “Her yerde Arapça okunan ezan Bursa’da neden Türkçe okunuyor” diye Müftülüğe doğru yürüyüş yapmışlar, katılanla kalabalık büyümüş, Vilayet binasına geldiklerinde polis dağıtmıştı. Direniş olmamıştı.

Olay irticai ayaklanma gibi İzmir’deki Atatürk’e bildirilmiş, Atatürk 5 Şubat’ta Bursa’ya gelmiş, tutuklamalar yapılmış, durumu öğrenen Atatürk’ AA’ya “hadise haddizatında fazla ehemmiyetli değildir. Herhalde cahil mürteciler, Cumhuriyet adliyesinin pençesinden kurtulamayacaklardır” diye açıklama yapmıştı.

Tabii çok sinirlenmişti. 6 Şubat akşamı Çekirge köşkündeki yemekte öfkeli bir konuşma yaptı...

14 YIL SONRA

1947 yılında Rıza Ruşen adlı gazeteci, yayınladığı hatıralarında, yemeğe nasıl katılmışsa, Atatürk’ün konuşması diyerek “Bursa Nutku”nu yayınladı.

Tarihçiler farklı görüşlerdedir. Sina Akşin, bir sempozyumda şöyle konuşmuştur:

“Atatürk’ün 1933’de ‘emperyalizme karşı Şark milletlerinin uyanışını görüyorum’ sözü, yine 1933’te ‘Sovyetler’in çöküşünü görüyorum’ sözü, ‘komünizm her görüldüğü yerde ezilmelidir’ sözü, Mc Arthur’la görüşmesi, Bursa Nutku gerçek değil.” (Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Türk Tarih Kurumu, 1997, sf. 277.)

Tarihçi Mahmut Goloğlu ‘Bursa Nutku’nun “aslının olmadığını” yazdı, “Atatürk İlkeleri ve Bursa Nutku” adlı küçük bir kitap yayınladı. (1973)

Tarihçi Enver Ziya Karal, bunun gerçek olduğunu dair rapor yazdı ama resmi bir belge ortaya koymadı.

CHP’li Senatör Reşit Ülker de “Atatürk’ün Gizlenen Bursa Nutku” adlı küçük kitabında ‘tanıklar’la bunun gerçek olduğunu savunur. Tanıklar bizzat dinlememiş, birilerinden duymuştur.

Benim kanaatim şu: Atatürk o gece, yemekte, öfkeli bir konuşma yapmıştır. Ama zabıt tutulmadığı için 14 sene sonra hatıra diye yayınlanan bir metni tümüyle otantik saymak kolay değildir.

O ZAMAN NASIL KARŞILANDI?

Reşit Ülker’in “Gizlenen Bursa Nutku” ifadesi önemlidir. Kim gizlemiş? Beş yıl süreyle Atatürk’ün kendisi mi? Yemeğe katılan Bursa valisi ile hemen Bursa’ya geldikleri için yemeğe katıldıklarını tahmin edebileceğimiz İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Adliye Bakanı Yusuf Kemal ve Emniyet Genel Müdürü Tevfik Hadi Beyler mi?..

Atatürk’ün kendisi niye konuşması yayınlanmadı diye peşine düşmemiş? Belli ki Atatürk döneminde de üzerinde durulmamış, kitlelere intikal ettirilmemiş bir konuşmaydı.

Gazetecinin hatıralarında kalıp 14 yıl sonra yayınladığı konuşmayı, 1949 yılında Celal Bayar Milli Şef iktidarına karşı kullandı… İsmet Paşa DP iktidarına karşı 19 Mayıs 1958 günlü Ulus’ta yayınlatarak kullandı.

1960’lerdan itibaren “devrimci eylem”i savunmak için örgütler ve onları destekleyen politikacılar kullanıldı.

ZAMANIMIZDA NASIL?

Bursa Nutku denilen metinde, devrimleri korumak için Atatürk diyormuş ki:

“(Gençlik) bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır.”

Bir hukuk devletinde bugün bunu savunmak mümkün değildir. Hatta Atatürk’ün kendisi, Bursa olayından üç ay sonra, 23 Nisan 1933’te gençlere şöyle seslenmişti:

“Gençliğin çalışkan hassas ve milliyetçi yetişmesi esas dileklerimizdendir. Gençlik her türlü faaliyetlerinde Cumhuriyet kanunlarına ve Cumhuriyet kuvvetlerinin usul ve kaidelerine riayetkâr bulunmaya da dikkat etmelidir. Cumhuriyet hükümetinin milli meselelerde vazifesini bilir olduğuna, kanunların ve adli kuvvetlerin adaletine emin olunuz.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, cilt 26, s.153)

Çağımızda siyasi ve hukuki meşruiyetin ölçüsü Atatürk’ün veya herhangi bir liderin sözleri değildir.

Herhangi bir fetva değildir. Anayasadır, hukuktur, mesela Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’dur.

“Taş, sopa, silah” yakın ve uzak tarihten günümüze getirilemez.

Rasyonelleşmeye ve hukuk şuuruna acil ihtiyacımız var.

YORUMLAR (148)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
148 Yorum