Bugün kısaca
Bugün iki haftalık bir izne ayrılıyorum. Yeni hazırlamakta olduğum bir kitapla ilgili çalışmalarım izin sırasında devam edecek fakat günlük yazı yazmayacağım.
Birkaç noktaya kısaca değinmek istiyorum.
Bir okurum laik bir ülkede Hayrettin Karaman’dan fetva istememi yadırgadığını yazmış. Laik devlet fetva ile yönetilmez, kanun çıkarırken fetva sorulmaz. Fakat vatandaşların dini inanç ve kanaatleri olur, güvendikleri din bilginlerine de sorarlar. Demokratik laiklik, dinin sosyal gerçekliğini ve vatandaşların inanç hürriyetini ortadan kaldırmaz.
Faiz konusunda benim görüşüm bellidir. Bütün yazı hayatımda Merkez Bankasını ve ortodoks iktisadı savundum. Son yazım bir fetva isteği değil, bir açıklama çağrısıydı.
Karaman’a itimat eden geniş bir dindar kitle vardır. Son beş yılda yaşanan “faiz sebeptir” politikasının ekonomide nasıl bir tahribat yarattığı ortada. İstiyorum ki İslam düşüncesi eski fetvaları tekrarlamak yerine, bu çağdaki bu gibi tecrübeleri gündemine alsın, bu sorunu fark etsin, konuşsun, tartışsın…
Sorumlu yazarın kaleminden kan damlamaz, bilgi ve düşünce damlar. Eleştirileri olgulara ve prensiplere dayanır.
Çatışma değil, tartışma zihin açıcıdır bütün kesimler için. Ben çatışma dilini hiç kullanmadım kullanmayacağım. Bu, “medet ummak” değildir. Bu, siyasetin kutuplaştırdığı mahalleler arasında çatışma yerine tartışmayı, fikir alışverişini gelişme çabasıdır.
En karşı olduğumuz siyaset hangisidir? O camiada da sağ duyulu eleştiriye, uyarıya açık insanlar vardır. Mahalle duvarlarını her mahallenin sağduyu insanları yıkacaktır. Bu çaba, hiçbir zaman “akıntıya kürek çekmek” değildir.
Politikacılar sürekli rakiplerini suçluyor. Bunda çıkarları var, oy tabanını tutmanın kolay yoludur! Hain, LGBT’ci falan bile denildi! Bu çatışmacı dil bizleri etkilememeli. Fikren uyuşmadığımız, siyaseten yanlış bulduğumuz insanlarla da “fikir” müzakeresi yapabilmeliyiz.
Merhum Erbakan’a son derece mesafeli duran Karaman’ın kendisinden beklenmeyecek bir partizanlık dozunda Ak Parti’yi desteklemesi, onun eski itibarını zedeledi fakat geniş bir kesim üzerinde hâlâ etkilidir. “Para politikası” ve bunda faizin inkâr edilemeyecek rolünü Karaman ele alırsa, bu konu İslami kesimde konuşulacak ve ufuk açıcı olacaktır. Bunu yapar mı? Bilmiyorum. Bakıp göreceğiz.
Faiz sorununa, çağımızın bilgileri ve verileri açasından bakan ve İslam’da yasaklanan faizin “riba” olduğunu anlatan son derece değerli bir eseri tavsiye ederek yazımı noktalıyorum: “Geçmişten Bugüne Müslüman Toplumlarda Para ve Faiz”, KURAMER Yayınları.
İki hafta sonra buluşmak dileğiyle.