Atatürk’ü ‘anlamak’
Yakup Kadri Karaosmanoğlu bütün ömrü boyunca Atatürk’ün yanında yer alan bir yazardır. Atatürk’ün partisinin de üyesiydi. Hatta 1962 yılında İsmet İnönü’yü Atatürk yolundan sapmakla suçlayarak CHP’den istifa etmişti.
Değerli bir yazardır, eserlerini önemle tavsiye ederim.
Yakup Kadri Atatürk’ü anlayamadığımızı söyler, hatta “anlamamız da mümkün değil”dir! Atatürk Milli Mücadele ile “mazlum milletlere” öncülük etmişti; evet bu doğrudur… Fakat Yakup Kadri’ye göre Türkiye İkinci Dünya Savaşından sonra Batı ittifakını seçmekle “Atatürk’ ilkelerine ihanetimizin en büyüğünü” yapmıştık! (Milliyet, 13 Kasım 1970)
Yakup Kadri 1933’te yazıp 1946’da yayınladığı “Atatürk” adlı kitabında, “hiçbir ittifaka, hiçbir yardıma dayanmaksızın” Kurtuluş Savaşını başarıya ulaştırdığını yazar. (İletişim Yay. S. 85)
Ne dersiniz, bu görüşler doğru mu?
HANGİ ATATÜRK?
Bugün Batı’dan kopmak, Çin-Rusya, Orta Doğu ekseninde dostlar aramak gerektiğini düşünüyorsanız Yakup Kadri’nin yazdıkları size çok doğru gelir.
Değerli şair ve yazar Attila İlhan da “Hangi Atatürk” adlı kitabında emperyalizme karşı “Sultan Galiev” modelinde bir Atatürk anlatır. Hatta Attila İlhan sadece “Gazi” demektedir; Atatürk, Ulu Önder, Ebedi Şef gibi kavramları pek kullanmaz.
Attila İlhan bu kitabında Mustafa Kemal’in konuşmalarından 96 alıntı yapmıştı; bunların 80 tanesi 1919-1923 dönemine aitti. Sonrası?..
Yakup Kadri de Atilla İlhan da kendi “anladıkları” Atatürk’e göre tarihten malzemeler toplayarak kendi Atatürk’lerini anlatmışlardır.
Aslında hemen her konuda, hatta dini konularda da kendi anlayışımızı doğrulayan referanslara itibar ederiz; oradan hareketle olaylara bakarız.
OLAYLARDAN ATATÜRK’E
Türkiye’de siyaset bilimi ve tarih araştırmalarında çığır açan merhum Prof. Tarık Zafer Tunaya başka ve doğru bir metot ortaya koydu. “Devrim Hareketleri İçinde Atatürk ve Atatürkçülük” adlı kitabının ikinci baskısında bu metodu şöyle anlatır:
“Sorulara geniş bir açıdan bakmak gerekliliğine inancım beni yakın tarihimize, Türk Devrimi’ni çevreleyen yurt ve dünya olaylarının incelenmesine götürdü. Atatürk’ün söylediklerinden olaylara değil, olaylardan Atatürk’e geldim. O’na zaman içinde kendisini yaratan tarihsel koşullar içinde yaklaştım.” (İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2002) Diplomamda imzası bulunan merhum hocam Tunaya, kırk yılı aşkın araştırmalar sonunda bu metoda ulaşmıştı.
Tarihi şahsiyetler, hatta bugünkü liderler hakkında zihnimizde bir şablon oluşturup olaylara oradan bakmak çok basit, çok sıradan bir tarzdır. Olayları araştırarak yola çıkmak daha gelişmiş bir metottur.
OLAYLARA BAKALIM
Evet Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele sırasında anti emperyalist söylemle Lenin’den silah ve altın desteği almış, İslami söylemle başta Hind Müslümanları olmak üzere İslam dünyasının desteğini sağlamıştı.
Fakat, Yakup Kadri ve Atilla İlhan kendi şablonları açısından baktıkları için, mesela 1930’larda Faşist İtalya’nın Balkanlar ve Doğu Akdeniz’de yarattığı tehdide karşı Atatürk’ün İngiltere ve Fransa ile ittifak yapmak için nasıl çalıştığını, o vefat edince Ekim 1939’da imzayı İnönü’nün attığını görmediler.
“Mazlum milletler” mi? Hindistan halkını İngiltere’ye karşı bağımsızlık mücadelesine Atatürk hiç ilgi göstermedi, odaklandığı konu İngiltere ve Fransa ile ilişkileri geliştirmekti. Bu politika Hatay’ı Türkiye’ye kazandıracaktı.
Şimdi, böyle olayları inceleyerek mi Atatürk’e bakalım, zihnimizdeki bir Atatürk şablonuyla olaylara mı? Hangisi ufuk açıcı olur?
‘NUTUK’ OKUMAK
Gazi, 1927’de okuduğu “Nutuk”ta başta Karabekir ve Rauf Bey olmak üzere silah arkadaşlarını Kasım 1924’te muhalefet partisi kurdukları için “en hain dimağlar” diye suçlamıştı.
Abdi İpekçi 1968’de bu meseleyi sorduğunda İnönü “o zamanki şartlar”a bağlamış, “şartlar değiştiğinde başka türlü konuşurdu” diye cevap vermiştir. İnönü kendi anılarında muhaliflere böyle hiçbir suçlamada bulunmaz.
Atatürk ve genelde tarih anlaşılamaz bir mistik muamma değildir.
“Olaylardan hareketle” araştırırsak hem ufkumuz genişler hem anlayışımız.
Ufkumuzu daraltan, zihnimizdeki şablonlardır.
İmparatorluktan Cumhuriyete Atatürk ve arkadaşları ateşle imtihan oldular, muazzam tecrübeler yaşadılar. Okuyalım, anlayalım.