Anahtar S-400
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başkan Trump’ın görüşmesi Türk-Amerikan ilişkilerinde tansiyonu düşürdü, piyasalar da rahat nefes aldı. Bununla birlikte iki liderin görüşmesinden çıkan somut neticeyi “görüşmeye devam” şeklinde özetlemek mümkün.
Önce iki tarafın jestleri dikkat çekti. Trump Erdoğan’ı çok iyi ağırladı, “hayran”ı olduğunu söyledi. Ermeni tasarısına öncülük eden Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, bunu “bloke” etti.
Erdoğan’ın jestlerinin başında “beyaz sayfa açalım” sözü ile NATO üyeliğini vurgulayan konuşmaları gelir. Trump’ı çok memnun eden bir gelişme de FETÖ suçlamasıyla tutuklanan NASA uzmanı Serkan Gölge’nin yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması oldu. Trump bu haberi “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Serkan Gölge’yi serbest bıraktığı için teşekkür ediyorum” diyerek Amerikan halkına duyurdu.
Türkiye’de elbette büyük tepki çeken malum “mektup” meselesinde Erdoğan bilinen “Ey…” tavrıyla davranmadı, aksine, polemik konusu yapmaktan sakındı. ABD’deki açıklamasında mektupları Trump’a “takdim” ettiğini söyledi, “iade ettim” demedi.
İki taraf da ‘kopmamak’ gerektiğini görüyor.
SORUNLAR DEVAM EDİYOR
Olumlu yumuşamayı yansıtan bu tabloda, somut sorunlar devam ediyor:
ABD-PYD ilişkileri: Türkiye’nin çok hassas olduğu terörist Ferhat Abdi Şahin ve YPG’nin silahlandırılması konusunda hiçbir açıklama yok, demek ki bir gelişme sağlanmadı. Hatta Trump’ın ve Savunma Bakanı Esper’in, petrol için Suriye’de kalacakları, petrolü YPG vasıtasıyla koruyacakları ve gelirinden pay verecekleri yönünde açıklamaları olmuştu.
Yaptırımlar: Görüşmelerden sonra bu konuda bir açıklama yapılmamış olması da dikkat çekicidir. Gerçi Ankara mutabakatına göre yaptırımlar söz konusu olmayacaktı ama tasarılar Kongre’de yürütülüyor.
F-35 meselesi: Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmış olmasında bir düzeltme olacak mı? Bu konuda da bir açıklama olmadı. F-35 programının yöneticisi Korgeneral Eric Fick’in Türkiye yerine başka alternatif arayışlarıyla ilgili bir açıklaması var.
Gülen’in iadesi: Türkiye’nin ısrarlı olduğu bu konuda da her hangi bir gelişme olduğuna dair bir işaret ortaya çıkmadı.
Halk Bank’la ilgili bir açıklama da yapılmadı.
Ortak basın toplantısında sadece “dostane gazeteci”ye ve tek soru sorma imkanı verildiği için bu konuları iki lidere de bir aradayken sorma imkanı olmadı.
Cumhurbaşkanı’nın uçakta yaptığı açıklamalar, Türk tezini muhataplarına anlattığını gösteriyor.
S-400 İÇİN ÇÖZÜM?
ABD tarafı ise Beyaz Saray bildirisiyle tavrını ortaya koydu:
“Türkiye ile diğer alanlarda ilerleme sağlanabilmesi için S-400 hava savunma sistemi alımı konusundaki sorunlar çözülmeli.”
Amerika’nın yukarıda sıraladığım bütün sorunları S-400 meselesine bağladığı anlaşılıyor. Onun için S-400 meselesi Türk-ABD ilişkilerinde bir “anahtar” konumunda.
Nasıl olacak bu? Tabii ki Türkiye S-400’leri geri göndermeyecek.
Teknolojik düzeyde ara çözümler olabilir mi? Sanıyorum öyle bir formül aranıyor.
Nitekim Trump “çözüm arıyoruz” diye konuştu.
Uçakta Erdoğan Trump’ı “çok daha olumlu” bulduğunu belirterek S-400’ler konusunda şunları söyledi:
“Patriotları alırken S-400’ü tamamen kaldırma teklifini biz egemenlik haklarımız üzerinde bir tasarruf olarak görüyoruz ve kesinlikle doğru bulmuyoruz.”
Erdoğan’ın “tamamen” vurgusu dikkat çekicidir. Acaba çözüm “kısmen kaldırma” denilebilecek teknik formüllerde mi aranıyor?
GELENEKSEL EKSEN
Erdoğan’ın Yunanistan’ı örnek vermesi de anlamlı. Evet, Yunanistan’da Rus S-300’leri var “tamamen” depoya kaldırılmış durumda. Bizim ki “tamamen kaldırma” değil, kullanımı hayli kısıtlayan bir teknik formül olabilir.
Rusya’ya bu nasıl anlatılır, ayrı bir mesele.
S-400 son derece kritik ve Türk-ABD ilişkilerini her şeyden fazla bozabilecek veya düzeltebilecek çok karmaşık bir mesele.
YPG sorunu da böylesine kritik.
Erdoğan’ın gitmemesinin değil, gitmesinin isabetli olduğu görülmüştür. Hiçbir sorun çözülmemiş olsa da ilişkilerdeki yumuşama önemli bir gelişmedir. Bu yumuşama devam ettirilirse, sorunlarımızı çözüm yoluna koymak da mümkün olur.
Türkiye’nin geleneksel “eksen”inde, yani Batı ittifakı içinde gelişmesi, Rusya dahil bütün ülkelerde diplomatik ve iktisadi ilişkilerini geliştirmesi şüphesiz en doğru yoldur.
Taha Akyol ve Mustafa Karaalioğlu ile 'Ortak Akıl'ı izlemek için: