128 milyar dolar neydi?
Merkez Bankası Başkanı Sayın Hafize Gaye Erkan, Plan Bütçe Komisyonu’nda bir soru üzerine ‘128 milyar dolar’ın harcanmasının tamamen “mevzuatsal” olduğunu, piyasayı düzenlemek için döviz satıldığını söyleyerek şöyle konuştu:
“Sonuç olarak rezerv, kur dalgalanmalarına karşı müdahale amacıyla tutulur, bu müdahalelerin boyutu ve zamanlaması tartışılabilir. Bahsi geçen dönemki hareketlerin verimliliği ve etkinliği konularında farklı görüşler olabilir. Şu anki rezerv politikamız farklı.”
Erkan’ın TCMB Başkanı olarak, kurumun geçmişteki “128 milyar dolar” işlemlerini eleştirmesi zaten beklenmemeliydi. Üstelik söylediği de doğrudur…
DOLARI YUMRUKLA İNDİRMEK
Evet, piyasalarda dövizin yükselmesini önlemek için yoğun olarak Ocak 2019’dan 2020’ye kadar ‘128 milyar dolar’ harcanmıştı.
Merkez Bankası “şeffaf olmayan usullerle”, elindeki rezervleri eriterek piyasaya dolar sürmesi dövizin fırlamasını önlüyordu. Berat Albayrak’ın unutulmaz sözüdür:
“Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yeni sistemin etkinliğinde avuçlarını yalayacakları bir şekilde demir bir yumrukla doları 5 liraya indirdik.” (2 Mart 2019)
Sebep ne ‘demir yumruk’tu ne de ‘yeni sistem’ dediği heterodoks politikalar… Sebep, başka bütün kaynaklar tüketildikten sonra, Merkez Bankası rezervlerinin piyasaya sürülmesiydi.
Merkez Bankası’nın piyasaya külliyetli miktarda döviz süreceğini ‘içeriden’ öğrenmek muazzam haksız kazançlara yol açabilirdi. Bu konuda elde bir bilgi yok. Ama “128 milyar dolar”ın sarf edilerek doların 5-6 lira civarında tutulduğu bellidir. Bu imkan kalmayınca dolar fırlardı tabii, bugün 27 lira!
NASIL ANLAŞILDI
İktidar emirle faiz indirirken doların 5-6 lira civarında tutulmasını “modelin” başarısı olarak gösteriyor, rezervlerin satıldığını söylemiyordu. Piyasa döviz sürülmesi şeffaf yollardan değil, TCMB ile Maliye arasında hâlâ açıklanmayan bir “protokolle” yapılıyordu.
Merkez Bankası’nın açık bilançolarını okumak uzmanlık gerektirir. Bizler anlamayız. İlk çözen, iktisatçı Haluk Bürümçekçi oldu. “Merkez Bankası rezervlerinde anlaşılamayan bir düşüş hesapladığını ve TCMB tarafından buna açıklık getirilmesi gerektiğini” söyledi. (Bloomberg, 21 Mart 2019)
Sonra İbrahim Çanakçı, Kerim Rota, Uğur Gürses, Barış Soydan, Serkan Özcan gibi iktisatçıların araştırmaları, tahlilleri yayınlandı. Bütçe Komisyon’unda bu konuda Kavcıoğlu’dan açıklama alamayan Durmuş Yılmaz şöyle konuştu:
"Üç kamu bankası aracılığıyla döviz satılmış… Ödeme emrini kim vermiş, mekanizma nasıl çalışmış? Bu son derece önemli. Yeni bir yönetim geldiğinde, günü geldiğinde bu konu araştırılacak buna emin olabilirsiniz." (21 Ekim 2011)
ŞEFFAF OLMAYINCA…
Merkez Bankası’nın saygın ve liyakatli eski başkalarından Süreyya Serdengeçti’nin şu sözleri, bütün meseleyi açıklamaktadır:
“Satılan 128 değil 140 milyar dolardı. Nereye gitti? Yarısı şirketlere gitti. 73 milyar dolar civarında. 200 milyar dolar borçları vardı 124 milyar dolara indi. 60 milyar dolar hane halkına gitti. Güvenmedikleri için döviz aldılar. Hâlâ alıyorlar.”
Asıl büyük sorunun ne olduğunu da Serdengeçti’nin şu sözleri ortaya koyuyor.
“Merkez Bankası döviz satar, bunda hiçbir şey yok. Sorun nerede? Ciddi bir saydamlık sorunu var. Politikanın çöktüğü yer burası!” (22 Kasım 2021)
Nitekim iktidarın rasyonel eski bakanlarından Lütfi Elvan “128 Milyar dolar” sorulduğunda “Merkez Bankası'nın döviz alım ve satım ihalelerinin önceden açıklandığını, doğrudan alım ya da satım müdahalelerinin ise olağanüstü oynaklık söz konusu olduğunda gerçekleştirildiğini” söylemişti. “128 dolar milyar dolar” vakası bu iki usule de uymuyordu. Elvan, buna dayanak olan “protokolün yasal olduğu” ifade ettikten sonra “artık uygulamıyoruz” diye vurgulamıştı. (19 Nisan 2021)
Bugün Hafize Gaye Erkan da “boyutu ve zamanlaması tartışılabilir… Şu anki rezerv politikamız farklı” diyerek o usulün yanlışlığını ima ediyor. Hukuki sorumluluk için elde belge yok. “Yanlış” olduğu ve o yanlışların bugün faturasını ödememekte olduğumuz kesin.
Bunu önlemek için asgariden Merkez Bankası bağımsız olmalıydı.
Netice; kurallar ve kurumlar devleti olmalıyız, siyasi gücün hukukla ve sağlam kurumlarla sınırlandığı modern hukuk devleti.
NOT: Ayrıntılar için benim “Laf Dinlemedi, Merkez Bankası Nereden Nereye?” kitabıma bakabilirsiniz.