Erdoğan: “Fikir kuraklığı yaşıyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İlim Yayma Ödülleri Takdim Töreni'nde belirttiği şu sözlerine dikkatinizi çekmek isterim:

“Biz, kendi kavramlarımızı kaybettiğimiz ve yenilerini üretemediğimiz için fikir kuraklığı yaşıyoruz. Son dönemde, yabancı sosyal medya platformlarının kullanımının yaygınlaşmasıyla ahlaki açıdan ciddi bir erozyon hatta yozlaşma yaşandığını görüyoruz.”

Hazır ‘erozyon, yozlaşma’ kavramından bahsedilmişken televizyonlarda milyonların izlediği kadın programlarının ısrarla altını çizmek isterim.

İpe sapa gelmez sözler, içi boş, bitmeyen kavgalar, çekişmeler, her cümlede birbirini yaralayan, aşağılayan, ezen karanlık taraflar, acımasız yanlar…

Nedense bu programlar yokmuş gibi davranılıyor. Oysaki var.

Sanırsın kimse izlemiyor. Oysaki her gün milyonlar izliyor. Tekrar belirteyim milyonlar izliyor.

Şimdi soruyorum; böyle bir ekosistemde fikir kuraklığı nasıl yaşanmasın? Gün içinde televizyon karşısında uyuşan canlar âşktan, mavi gökten, derin yaralardan nasıl haberi olsun?

Diğer taraftan haberlere bir bakıyoruz kırmızı bültenle aranan suçlular bir bir yakalanıyor, çeteler çökertiliyor, organize suç örgütlerinin başı eziliyor. Bu operasyonlar elbette yapılsın, buna hiçbir falımız yok.

Yalnız böyle bir ekosistemde yeni fikirler nasıl üretilsin? Çürümenin tüm katmanlarda hissedildiği, kayıt dışı ekonominin, rüşvetin yükselişe geçtiği böylesi bir ekosistemde gönüller nasıl katılaşmasın?

Toplumun küçük bir bölümü bir eli yağda bir eli baldayken… Buna karşılık toplumun büyük bir bölümü de zifiri karanlıktayken yeni fikirler nasıl üretilsin?

Böyle bir ekosistemde garip yürekler nasıl yanmasın?

Biraz farklı ses çıkartanları, vay sen nasıl faklı şeyler söylersin diye bir bölümün ötekileştirildiği bir ekosistemde yeni fikirler nasıl üretilsin?

Ne yaman çelişki… Aman farklı olma, icat çıkarma…

Böyle bir atmosferde ‘fikir kuraklığı’ yaşanmaz da ne yaşanır?

Yaratıcılık biraz da farklı şeyler söylemek değil midir?

Dağları, dar vadileri, çağlayan nehirleri, susuz köyleri karşına almak demek değil midir? Birileri yalana sarılmışken, kötülüğe bulanmışken, kuyulardan çıkamazken doğru bildiğini haykırmak değil midir? Bulutlara merdiven atmak değil midir? Ya da gökyüzüne kafa tutmak değil midir?

******

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partisinin İl Başkanları Toplantısı’ndaki konuşmasından şu bölümü belirtmek isterim:

“Somali Cumhurbaşkanı oğlunun bir vatandaşımızın trafikte ölümüne yol açmasından hemen sonra ülkesine çekip gitmesi, bunun üzerine muhalefetin dedikodu çarkını döndürmesi hep bu aymazlık ve kurnazlığa destektir. Elbette Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu Türk adaletinin önünde hesap vermekle yükümlüdür.”

Evet, Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu Hassan Mohamud Türk adaletinin önünde hesap vermekle yükümlü, yükümlü ama nasıl olacak?

Mohamud elini kolunu sallayarak çoktan Türkiye’den ayrıldı bile…

Ve biri engelli iki çocuk ve acılı bir eş bir başına kaldı.

Ateş düştüğü yeri yakıyor, olay yaşandıktan sonra şöyle yapılmalı demek ne çare?

Asıl olay anında gereken neyse yapılmalıydı. Yani yetkililer görevini harfiyen uygulamalıydı.

***

Taksi meselesi…

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Bin 803 adet M1 minibüsü taksiye dönüştürmesiyle birlikte İstanbul’da kangrene dönen taksi meselesi de nefes almış oldu. Birçok kere özellikle acil anlarda taksi bulamayan bir İstanbullu olarak İmamoğlu’na bu hizmeti için teşekkür ediyorum.

Şunu da özellikle belirtmek isterim:

Yetkililer konunun sahada ne denli rahatsızlık yarattığının henüz farkında değil ama bu seçimde oy verme davranışında taksi meselesinin en önemli faktörlerin başında olacağı düşüncesindeyim.

Düşünün bir kere…

İstanbul’da taksi bulamamak bir sorun. Diğer taraftan bazı taksi şoförlerinin tekinsiz tavırları ya da müşteri beğenmemesi, çoğu taksinin eski olması, pis olması gibi tartışmalar da katmerli sorun.

Hele bir de İstanbul Taksiciler Odası Başkanı çıkıp çıkıp konuşuyor. Sanırsın taksi meselesiyle ilgili çözüm yollarını anlatacak.

Aman yanlış anlaşılmasın. Çözüm ne çare?

Konuşması ya yeni zam talebiyle ilgili oluyor ya da taksi plakalarının gereğinden fazla ucuz kaldığıyla ilgili dert yanıyor.

Dert az ya… Başkan da derdini yanacak ne yapsın?

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum