“Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan neden vazgeçilmiyor?”

“Ama benim çok merak ettiğim ve hala çözmekte yetersiz kaldığım mesele şu: Toplum çok fazla şikâyet ediyor ama bu şikâyetler her nedense seçimlere yansımıyor.”

Bu cümleler Karar Gazetesi yazarı İbrahim Kahveci’nin 9 Şubat tarihli yazısından…

Kahveci toplum çok fazla şikâyet ediyor ama bir şekilde seçimlere bunun yansımadığını söylüyor.

Açıkçası bu önermeyle ilgili olarak; buradaki en önemli faktörün “liderlik” olduğu düşüncesindeyim.
Bu noktada konuyu detaylandıracak olursak;

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasetteki başarısının altında yatan önemli sebeplerden biri duygu yönetimindeki başarısıdır. Hem kendi duygularını hem de seçmenlerin duygularını iyi yönetmesi Erdoğan’ın rakiplerinden farklılaşmasını sağlamaktadır.

Duygu yönetimindeki başarısıyla Erdoğan, seçmeniyle güçlü bir duygusal bağ kurabilmektedir.

Ve en önemlisi Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘güçlü duygusal zekâsı’ sayesinde kalabalıklarla kolektif empati kurabilmeyi başarmıştır.

Bir anlamda kalabalıklar onun hissiyatını anlamakta, ortak olmakta ve daha sonra bu ortaklığı sandıkta yaptıkları tercihleriyle davranışlarına yansıtmaktadır. Erdoğan’ın seçim kazanmasındaki sırrı kısaca bu şekilde belirtilebilir.

Diğer taraftan yeni hükümet sistemiyle birlikte AK Parti’nin özellikle kemik kitlesinin Erdoğan’ı parti genel başkanından ziyade devlet başkanı gibi gördüğü söylenebilir. Bu noktada dünya genelinde ‘güvenlik’ kavramının daha da zemin kazanmasıyla birlikte yoksulluğun, yolsuzluğun, yasakların etkisinin ikinci plana itildiği belirtilebilir.

Medyanın etkisi de önemli. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın herhangi bir konuşması bilmem kaç tane kanalda aynı anda gösteriliyor. Cümleleri direkt seçmenleri etkiliyor. Örneğin hayat pahalılığı konusunda sabır dediği zaman direkt seçmende bunu duyuyor, bir anlamda seçmende karşılık buluyor. Sahada bunu birebir test ettiğim için medyanın etkisini özellikle vurgulamak isterim.

Ayrıca sahayı iyi takip eden, iyi analiz eden bir lider Erdoğan…

Bu noktada bir yazımda şöyle yazmıştım:

“Sahada gördüğüm kalabalıklar artık karışık duygular içinde… Yani sahada ortaya çıkan tabloya göre, Erdoğan ile kalabalıklar arasında kurulan duygusal bağda zayıflama emareleri görünüyor.”

O dönemde sahada gördüğüm kalabalıklar hayat pahalılığından çok şikâyetçiydi. Bu yazı üzerine çok geçmeden paketler açılmaya başladı.

Hatırlayalım seçim öncesinde bir dönem psikolojik üstünlük muhalefet tarafındaydı. Daha o zaman kazanacak aday tartışması başlamamıştı. Hayat pahalılığı da kitleleri çok zorluyordu. Ama ne zaman ki paketler açılmaya başladı, teşvikler, destekler, ücret artışları gelmeye başladı. İşte o dönemden sonra yavaş yavaş Altılı Masa’ya bakan kararsızlarda tekrar Cumhur İttifakı’na yöneldi. Burada yapılan sahanın iyi analiz edilmesiydi. Sorunlar görüldü ve buna göre önlemler alındı. Rakiplerin genişlemesine izin verilmedi.

Burada rakip partilerin büyümesine izin verilmedi, kitlelere kötü gösteren ayna terse çevrildi ama bu adımlar atılırken birçok olumsuzlukta beraberinde geldi.

Enflasyon Raporu bilgilendirme toplantısında konuşan Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Osman Cevdet Akçay’ın şu cümleleri çok önemli…

“Bizim şu an içinde çalıştığımız sistemde, ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti mevduat faizi linki kopmuş, politika faizi enflasyon linki kopmuş, faiz kur linki kopmuş durumda. Biz yedi aydır kopan linkleri tekrar ihdas ediyoruz. Bu bağlar tekrar ihdas edilecek. Veriler birikecek. Alan verileri kullanacaksınız, modelleme yapacaksınız. Oradan da 36’dan 38’e çıkma ihtiyacı duyacaksınız, çok zor. Modelleme bilen arkadaşlar beni çok iyi anlayacaktır ki bu çok zor ve hatta imkânsıza yakın.”

Bir anlamda diğer sebeplerle birlikte seçim öncesinde açılan paketlerin nelere yol açtığının açıklaması gibi.

Merkez Bankası demişken Hafize Gaye Erkan’ın yerine Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın atanmasını olumlu bulduğumu belirtmek isterim. Ayrıca Enflasyon Raporu bilgilendirme toplantısında verilen fotoğraf da olumlu.

Açıkçası beklentimiz Erkan’ın verdiği kişisel röportaj ya da ailesiyle ilgili karmakarışık görüntü yerine Merkez Bankası yetkililerinin ‘teknik bilgilerini’ konuşturmalarıdır. Bunu Mehmet Şimşek’in iyi yaptığı düşüncesindeyim. Sahada da Şimşek’in olumlu anlamda karşılığı olduğunu söyleyebilirim. Bunca zorluğa rağmen AK Partililerin Şimşek’in başaracağını söylemesi önemli. Bir anlamda Şimşek’in seçmene güven verdiği belirtilebilir. Hem güven veriyor hem de polemiklerin içine girmemeye çalışıyor. Burada tecrübesinin de önemli bir etken olduğu belirtilebilir.

Liderlik konusuna tekrar dönecek olursak bu konuda sayfalar dolusu makaleler yazılabilir. Bu konuyu daha fazla uzatmadan Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi Hakan Fidan’ın da olumlu olarak fark edildiğini, izlendiğini vurgulamak isterim. Önceki yazılarda da belirttiğim üzere Fidan’ın bu süreçte atacağı adımların önemli olduğu düşüncesindeyim. Ayrıca İmamoğlu’nun da olumlu olarak fark edildiğini, izlendiğini belirtebilirim.

******

Başak Demirtaş’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday olmayacağını duyurması Ekrem İmamoğlu için önemli bir avantaj. Diğer taraftan DEM Parti’nin İstanbul adaylarının Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni olmasının Demirtaş gibi bir etki yaratmayacağı düşüncesindeyim. Zira Demirtaş önemli bir isim.

“Kürt hareketinin lideri Selahattin Demirtaş’tır.” Bunu ben söylemiyorum. Bunu gençler söylüyor, kadınlar söylüyor, sahada görüştüğüm Kürt kardeşlerimiz söylüyor. Gördüğüm özellikle büyükşehirlerde Demirtaş’a ilgi yüksek. Çoğu kardeşimiz partinin şu anki eş genel başkanlarının isimlerini bile bilmiyor. Bu noktada partinin tavanıyla tabanı arasındaki bağın güçlü olduğu pek söylenemez.

Öte yandan Murat Kurum çalışmalarına başlar başlamaz birçok gafa imza attı demiştim. Açıkçası son dönemde Murat Kurum’un toparladığı, projelerini vatandaşa iyi anlatabildiği söylenebilir. İmamoğlu’nun da performansının iyi olduğu düşüncesindeyim. Bu noktada İmamoğlu tüm zorluklarına rağmen İstanbul için hâlihazırdaki en güçlü aday olarak belirtilebilir.

Son yazımda Yavaş ile ilgili şunları belirtmiştim:

“Ankara’ya gelir gelmez sahanın ne dediğine kulak verdim, birçok kişiyle görüştüm. Şunu özellikle belirtmek isterim. Seçmen nezdinde Mansur Yavaş güçlü bir aday. Her ne kadar trafik konusunda şikayetler olsa da altyapı çalışmalarının, metro çalışmalarının yeterli olmadığı söylense de genel olarak Yavaş ismini olumlu anlamda daha çok duydum. Özelikle de hesap verebilir, şeffaf belediyecilik çalışmaları ve vatandaşa yakın durması olumlu karşılanıyor.”

Bu çalışmanın sonrasında Ankaralı seçmenle daha detaylı görüşmeler yaptım ve Ankara'daki seçmen davranışına göre şunu söyleyebilirim: Elbette asıl sonuçlar sandıklar açılınca ortaya çıkacaktır, ayrıca araştırma firmaları daha detaylı sonuçlar belirtecektir. Mansur Yavaş Ankara'yı tekrar kazanacak gibi duruyor. Buradaki en önemli etken Yavaş’ın vatandaşa yakın durması olarak belirtilebilir.

YORUMLAR (16)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
16 Yorum