Sebep-sonuç ilişkileri nasıl yorumlanmalı?
Sebepler ve sonuçlarla ilgili en popüler yorumu Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan yaptı. Erdoğan ekonomist kimliğini de öne çıkararak, “faiz sebep enflasyon sonuç” yorumunu yaptı. Enflasyonun sebebi faiz olunca, faizi düşürdüğünüzde enflasyonu da düşürmüş olacaktınız. Bu mantıkla faizler düşürüldü. Talimatla faizler düşürülünce enflasyonun düşmeyeceğini milletçe deneyimledik.
Kahvehane sohbetlerinde, konuşanın algısına göre, genellikle olaylar tek sebebe indirgenir.
Olaylar tek sebebe indirgendiğinde çözümler de kolaylaşır. Üç-beş kişiyi bir meydanda sallandırdığınızda, hırsızın elini kestiğinizde anarşi ve hırsızlık biter.
Kolaycı yorumlar kahvehane sohbetlerinde anlaşılabilir ve sohbetleri renklendirir. Ancak kamuda veya özel sektörde yönetim sorumluluğu olan kişiler kolaycılığa kaçamazlar.
Olayların sebepleri ve sonuçları ciddi olarak analiz edilmelidir.
Sebep sonuç analizleri bilimsel çalışmalarda “nedensellik” başlığı altında ele alınır.
“NEDENSELLİK” NEDİR?
Nedensellik felsefi bir terim olarak insanlığın gündemine girdi. Nedensellik yaklaşımına göre, olaylar ve olgular birbirine bağlıdır. Belli sebepler belli sonuçları doğururlar. Her sonucun bir sebebi vardır. Aynı sebepler, aynı koşullarda aynı sonuçlara yol açarlar.
Herhangi bir olayda sebep-sonuç ilişkisi biliniyorsa, sebebin değiştirilmesiyle sonuç da değişecektir.
Nedensellik bilimsel olarak en çok fizik çalışmalarında adını duyurdu. Newton fiziğine göre, belirli bir anda bir sistemin durumu biliniyorsa gelecekteki durumunun da ne olacağı tespit edilebilir.
Farklı bir terim olarak öne çıkan “determinizm” de nedensellik gibi birtakım nedenlerin belirli sonuçları olacağını ifade eder.
Nedensellikle ilişkili bir diğer kavram da fatalizmdir. Fatalizm (veya sabit kadercilik), bütün olayların, hiç kimsenin değiştirmeyeceği şekilde, doğaüstü bir güç tarafından belirlenmiş olduğunu savunur.
Benzer bir diğer kavram da deizmdir. Deizme göre, evreni yaratan Tanrı, yaratılış sonrasında evrene müdahale etmez. Evren, yaratılış esnasında sabitlenmiş deterministik kurallara göre faaliyetine devam eder.
SÜNNETULLAH VEYA ADETULLAH
İslam kültüründe nedensellikle ilgili kavramlar “Sünnetullah” kapsamında değerlendirilmiştir.
Sözlükte “bir şeyi açıklığa kavuşturmak, iyi veya kötü yeni bir yöntem ortaya koymak” anlamındaki “senn” kökünden türeyen Sünnetullah terimi “Allah’ın koyduğu kanun, nizam” demektir.
Ontolojide var oluşu kadar işleyişi de önemli sayılan alemin sahip olduğu düzenin mekanik ve determinist kanunlara tabi olup olmadığı, tabi değilse ondaki nizam ve sürekliliğin nasıl açıklanacağı felsefecilerle kelamcılar arasında tartışılan meselelerden biridir. Kelamcılar, deizme götüreceği endişesiyle söz konusu işleyişin belirlenmiş olmadığını söyleyip bu konuda adet kelimesini kullanmış, böylece literatüre Sünnetullah ile eş anlamlı olarak “Adetullah” tabiri girmiştir. Adetullah, tabiat kanunlarının zorunluluğunu gerektirmediği ve tabiat üstü bir iradeyi çağrıştırdığı için mucizeye imkân sağlar.
Gazali, nedenselliği kabul eder fakat nedensel ilişkinin zorunlu olduğu tezine karşı çıkar.
Olaylar arasında, filozofların zannettiği gibi, zorunlu bir bağ değil, mümkün bir ilişki vardır ve bu mümkün ilişkinin gerçekleşmesi Allah’ın iradesine bağlıdır.
Ateş öyle bir yaratılışla yaratılmıştır ki benzer iki pamuk onunla karşılaşsa ikisini de yakar. Bununla birlikte bir peygamber ateşe atıldığında ateşin veya peygamber aleyhisselamın niteliğinin değiştirilmesiyle ateş yakmaz.
NEDENSELLİĞE İTİRAZLAR
Bilimsel yaklaşımların kesinlikle değişmez doğrular olduğunu söyleyemeyiz. Bir zamanlar, dünyamızın merkezî ve sabit bir yapıya sahip olduğunun düşünülmesi de bilimsel kabul edilmişti. Bugün, dünyanın yuvarlak ve güneş eksenli bir işleyişinin olduğunun ileri sürülmesi de bilimsel kabul edilmektedir.
Dünyaya ve evrene dair farklı verilerin elde edilmesi ve farklı yaklaşımların benimsenmesi mümkündür.
Bilim bir sonuç değil, süreçtir. Süreç dinamiktir ve her an yeni buluşlara ulaşabiliriz.
Nedensellik ilkesi 20. yüzyılın başlarına kadar bilimin temel yasası olarak kabul edilmiştir. Ancak, kuantum fiziğiyle birlikte nedensellik tartışmalı bir konuma gelmiştir.
Einstein, ışık hızına yaklaşıldığında zamanın yavaşladığını ispatlamıştır. Dünyada kalan ikizlerden biri yaşlanmış olmasına rağmen uzaya giden genç kalmıştır. Zaman izafidir. Bu izafiyet referans noktalarının çokluğuna göre doğruların çokluğunu getirmiştir. Her durumda ve şartta geçerli olan bir ilkeden, nedensellikten söz edilemez.
Gündüz geceyi, gece de gündüzü izler, fakat ne gündüz gecenin ne de gece gündüzün sebebidir.
Gözlemlediğimiz tek şey olayların değişmez birlikteliği veya art arda gelişidir. Bu durum zihnimizin işleyişini etkiler. Nedensel zorunluluk düşüncesi, fiziksel dünyada var olan herhangi bir şeye karşılık gelmez.
Nedensellik bu denli tartışmalı iken özellikle sosyal olaylarda sebep sonuç ilişkilerini analiz ederken daha titiz olmalı, kolaycılığa kaçmamalıyız.
SOSYAL BİLİMLERDE NEDENSELLİK
“Bilimsellik” kavramı, daha çok pozitif bilimler için kullanılmaktadır. Fizik, Tıp, Astronomi, Kimya, Biyoloji, Matematik, Mimari, Eczacılık, İktisat (Ekonomi) vb. gibi alanlardaki bilimsel çalışma süreçlerinde nedensellik daha somut ve ölçülebilir verilere dayandırılmaktadır.
Daha soyut ve ölçülmesi güç sosyal bilimlerin çalışma ilkeleri daha çok kritik ve analitik tahlile dayanmaktadır.
Pozitif bilimlerdeki gelişmeler toplumsal olayların açıklanması amacıyla sosyoloji biliminin doğuşuna zemin hazırlamıştır.
Sosyoloji, pozitif bilimlerde gözlemlenen nedensellik ilişkilerinin toplumsal olaylar arasında da bulunabileceği yönündeki ilkesel yaklaşımdan güç almıştır.
Ancak, pozitif bilimlerde tartışmaya konu olan nedensellik yaklaşımı, sosyal bilimlerde daha fazla eleştiriye açıktır.
Bu sebeple sosyal olayların yorumlanmasında daha dikkatli olunmalıdır.
***
Kuantum fiziğinin gelişmesiyle birlikte nedensellik yaklaşımı ciddi eleştiriler aldıysa da bu yaklaşımın önemi ve hayatımızda oynayacağı rol azalmamıştır.
Geldiğimiz sonuç şudur:
Olayları yorumlarken, kolaycılığa kaçmadan, sebep-sonuç ilişkilerini daha dikkatli analiz etmeliyiz.
Olaylar ve sonuçlar tek bir sebeple açıklanamaz. Analiz ve yorumlarda, olaylara yön veren bütün önemli sebepleri çalışmalarımıza dahil etmeliyiz.
Ne kadar titizlik gösterirsek gösterelim yine de farklı sonuçlarla karşılaşabileceğimizi de kabul etmeliyiz.