Hazine Bakanı kadar Milli Eğitim Bakanı’nı da merak etmedikçe...
Hazine bakanlarının kim olduğu ve ne söylediğinin çok önemli olması, ağzından çıkan her kelimeye dikkat kesilmemiz ama kim olursa olsun Milli Eğitim Bakanı’nın böyle heyecan yaratmaması üzerinde biraz düşünelim. Yahut Merkez Bankası’na atanan bürokratların liyakati bütün yurtta sevinçle karşılanırken, eğitimdeki atamalardan kimsenin haberdar dahi olmamasını konuşalım.
Böyle olması; eğitimdeki problemin, krizin, hatta buhranın ekonomiden daha az olduğunu gösterir mi?
Çocuklar okula gidiyor, milyonlarca genç üniversitede okuyor diye bir eğitim sistemimizin olduğuna hükmedebilir miyiz?
Eğitimde ne olup bittiğinden, haberdar mıyız? Gözünü kur, borsa, faiz tabelalarından ayırmayanlar, eğitimdeki temel göstergelerin seyrinden haberdar mı?
Ekonomideki rakamları biliyoruz. Enflasyon, faiz, kur ve bir dizi makro ekonomik gösterge neredeyse herkesin ezberinde. Her türlü politika uygulandı ve bir türlü toparlanamadı. Şimdi, artık bir politika denemek yerine, alfabenin ilk harfinden başlamak gibi bir yol tutturmaya karar verildi. Adına “rasyonel” denilen; yani “bundan sonra makul mantıklı olacağız” diye tarif edilecek bir yola girildi. Birbirinden tutarsız planlar ve programlarla ülkeyi krize sürüklemek yerine, şimdiden gayrı iki kere ikinin dört ettiği gerçeğiyle mücadele edilmeyecek ve sadece bu sayede bile işlerin yola girmesi mümkün olacak. Güzel…
Peki eğitimde durum nedir bilen var mı? Bu meseleye kafa yoran Taha Akyol’un “En büyük tehlike” başlıklı yazısında bu soruya verilmiş acı cevaplar var. Oradan özetle aktarıyorum:
“YKS sonuçları açıklandı. Sonuçlar vahim. Yarınki Türkiye’yi oluşturacak bugünkü öğrenci nesil, Türk dili ve edebiyatı alanında 24 test sorusundan ortalamada sadece 5.8’ine doğru cevap verebilmiş! Son açıklanan YSK puanlarında, Tarih’te 10 soruda doğru cevap 1,7’den ibaret... Coğrafya’da 6 soruda 1.3…
Türkiye’de PISA benzeri “Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi” (ABİDE) araştırması vardır… ABİDE’nin 2019 raporundan: “Türkçede öğrencilerin yüzde 66,1’i orta düzey ve altında. Bu öğrenciler deyimleri, atasözlerini, hiciv ve nüktelerdeki mesajları anlayamıyor. Neden-sonuç ilişkisi kuramıyor.” (3 Temmuz 2019)
Türkiye Bilimler Akademisi adına Prof. Dr. Ufuk Akçiğit ve Dr. Elif Özcan-Tok tarafından yapılan “Türkiye Bilim Raporu 2020” adlı araştırmaya bakalım: 1985 yılında Türkiye ve Güney Kore’de 1 milyon kişi başına düşen bilimsel yayın sayısı aynı seviyelerde bulunmaktadır. 2015 yılına gelindiğinde ise Güney Kore’de bu oran Türkiye’deki rakamın 3 katından fazlasına ulaşmıştır…”
Bu veriler eğitimdeki büyük problemin sadece bir kısmını anlatıyor. PİSA testi sonuçları, uluslararası üniversite kalite sıralamaları ve diploma değerleri açısından tablo daha da vahimdir.
Temel eğitimde niteliksiz yetişen öğrencilerin üniversitede de aynı yoldan yürüdüğü biliyoruz. Sonuçta, ortaya yıllarını okulda geçiren ama bir şey öğrenemeyen, öğrendiğini analiz edemeyen, tartışmayan, araştırmayan, sorgulamayan ve bilimden nasipsiz bir nesil çıkıyor. Bugün artık sayıları sınırlı üniversitelerin sınırlı bölümleri hariç, gerçek anlamda bir üniversite eğitiminden söz edemiyoruz. Mesleki eğitim ise malum, bitkisel hayata girmiş durumdadır.
Hazine Bakanı’nı nefesimizi tutarak izlemeye devam edelim ama bilelim ki Eğitim Bakanı’nı da böyle takip edip aynı merakla izlemediğimiz müddetçe hiçbir ekonomi politikası Türkiye’yi zenginleştiremeyecektir. Meselelerin temelinde yatan eğitim problemine sahici şekilde el atılmadıkça, ne yabancı sermaye ne döviz rezervi, ne gaz, ne petrol ülkeyi güvenli limana taşıyacaktır.
Bir yandan ülkedeki bilim üretimin ve dünya literatürüyle yarışma sorumluluğunu taşıyacak, öte yandan Türkiye’nin kalkınma, üretim ve rekabet gücünü sırtlayacak iyi eğitimli nesillere ihtiyaç her gün biraz daha artıyor. Eğitimde kaybolan yılların maliyeti; yani genç nesilleri eğitememenin faturası ağırlaşıyor. Ne hazin ki ülkenin topyekûn kalitesi eğitimsizlik yüzünden düştükçe, siyaset ve medya dahil bunu umursayanların sayısı azaldıkça azalıyor.















Bugünkü konumuzla ilgili olduğu için Yıldıray beyin bugünkü yazısında geçen; "Erdal İnönü, 1966’da nükleer bombalar konusunda Amerikalıların bile endişe edebileceği kadar donanıma sahip bir fizikçiydi." bölümünü buraya not düşeyim...
Yanıtla (0) (0)Genelde bir devletin eğitimi KONJONKTÜRÜN ETKİSİ ile şekillenir. Türkiye özelinde 1800'lerde başlayarak belki de daha gerilerde süper güç olan devletin özentisi vardır. 1923'ten sonra daha belirgin Sovyetler Birliği'nin, komünizmin, etkisi 1950'lere kadar. ABD devreye girince Komünist SSCB'den müslümanların ayrışması için, muhalif olacak İslam anlayışı ön plana çıkmıştır. Türkî Cumhuriyetlerin İslâmî değerlerle yeniden buluşması onların SSCB ile bağının zayıflayacağı hesaplanmıştır...
Yanıtla (0) (0)Aileler dişinden tırnağından biriktirdikleriyle çocuklarını dört senelik fakülte ve yüksekokullara gönderiyorlar; mezun olunca da hayal kırıklığı; çünkü iş yok. Sonra gençler ve aileleri bunalıma giriyor. İşe alımlar ayrı bir sorun. Maalesef mülakatlar şaibelerle dolu. Onun için kritik bazı görevler hariç, mülakata son verilmeli; mülakat yapılacaklar için kayırmayı önleyecek esaslar getirilmeli; soruları sınav kurulu değil, başka bir kurul hazırlamalı ve kura çekilerek muhataplara sorulmalıdır.
Yanıtla (4) (1)Aileler dişinden tırnağından biriktirdikleriyle çocuklarını dört senelik fakülte ve yüksekokullara göndermeseler değişen ne olacak? Çocuk liseden mezun olduktan sonra boş boş gezecek, belki kötü alışkanlıklar, arkadaşlıklar edinecek....bari hele 4 sene daha okusun da hiç olmazsa polislik, askerlik gibi bir mesleğe girer umudunu taşıyor çoğu aile....
Yanıtla (0) (0)Daha önce de yazmıştım. İngiltere işe yaramayan bölümlere önce kontenjan kısıtlaması, sonra da kapatılma kararı aldı. Biz de piyasada karşılığı olmayan fakülte ve yüksekokulları kapatalım; tıp, mühendislik ve diğer teknik bilimlere ağırlık verelim. Böylece kaynak israfına da son vermiş oluruz. Örneğin 90 hukuk fakültesi neden var. Sadece Ankara, İstanbul ve İzmir hukuk fakülteleri yeter. Bunun gibi sayısız olumsuz örnek var.
Yanıtla (9) (0)‘İşe yaramayan bölüm!’ , ‘piyasa karşılığı olmayan fakülte …’ bu Nebatinin hetorodoksu gibi bit kafa. Sosyal bilimler alanlarını tümüyle kapat o zaman. Kırk senedir her şeyi piyasanın düzenleyebileceği varsayımıyla yaşadınız, hala olmadığını anlamıyorsunuz.
Yanıtla (1) (3)Biz de piyasada karşılığı olmayan sadece çocuk okula gittiği dönemde aklında tutabildiği -yazılı sınavlarında aldığı puanlara göre değerlendirecek olursak 1000'de kaçı tutuyor ortaya çıkar- gereksiz müfredat konularını da atıp hızlıca çocukların mesleğe yönelmesi sağlanabilir de diyen örneğin; mat. tanjant, kotenjant günlük hayatta kimin işine yarayacak diyen... elbette çıkacaktır. Kaynak israfına son vermek; göreceli, kişiden kişiye değişebilen bir anlayıştır. Çocuk 18 yaşına kadar gözetim al
Yanıtla (0) (0)Bu yazının yazılma nedeni Hazine bakanının değiştirilmesi sanırım. Eski bakan Nebati idi, eğitimi ekonomi değildi ekonomistleri de dinlemedi, bir tanesi dışında! Ekonomi bildiğiniz gibi bir bilim alanı üniversitelerde ama tüccar olduğu için iyi yöneteceğini düşünmüşlerdi sanırım, her şeyi batınca değişti. Eğitim de şimdi aynı durumda, eğitimde üniversitelerde bölümleri olan bir bilim alanı ekonomi gibi ama onu bilenleri de kimse dinlemeyecek…
Yanıtla (0) (0)Eğitimde pisa türü kerameti kendinden menkul değerlendirme kriterlerinden vaz geçsek. Asırlık medeniyetin devamıyız ve hala batılıları şaşmaz ölçü kabul etmeye bunun üzerinden hükümler çıkarmaya devam ediyoruz . Problemler mi 1- Akademik başarıyı tek ölçü kabuleden bir anlayış 2- Her çocuğu zorunlu eğitime tabi tutmak 3- Bilgiyle hayat ilişkisi kuramayan bir anlayış vs. Ama asıl sual herkes kendine soracak Ben ne yapıyorum?
Yanıtla (3) (9)Biz bu hoşafı çok içtik. Dünyanın kabul ettiği, bizim de değerlendirilmek için dahil olduğumuz batılı müesseselerin(PISA gibi) sonuçlarını beğenmeyip biz şöyleyiz böyleyiz, bize operasyon çekiyorlar diye afra tafralara giriyoruz. Erovizyon gibi çık o zaman, katılma. Teklifsiz tenkit tahriptir demişler. 20 yıldır elinden tutan mı vardı, bina yaparken gönül de yapsaydın zihin de inşa etseydin?! Yerli milli eğitimcilerin ne güne duruyor...
Yanıtla (6) (1)Tuik gibi bir saglam "kaya" miz varken Pisa da kim oluyormus colugumuza cocugumuza deger bicecek? Yavrularin durumunu illa da olceceksek bu kadar isin arasinda kurum ici bir sinav birimi olusturur sinav mulakat bakariz durumlara. Bir sagdan bir soldan puanlariz cocuklarimizi. Zeka geriligi cikanlardan Kilicdar sorumludur, Ahmetkadir bey geregini yazar
Yanıtla (2) (0)Abdullah sen başarı kriterlerini say ve ülkeleri buna göre kıyasla, onun üzerine konuşalım. Vay şöyleyiz vay böyleyiz. Atalarla övünmenin Kur’an’daki yerini de raporuna dip not olarak yaz.
Yanıtla (4) (0)1890 lar Osmanlı’da okuma yazma oranı 10%, Japonya’da 90% batıdan örnek verince alınıyorsunuz ya.
Yanıtla (4) (1)Son kırk yılda kırsaldan kentlere çok hızlı bir göç yaşandı. Terör nedeniyle Doğu Anadolu insanı büyük kent varoşlarına yığıldı. Bu insanlar için öncelik doymaktı. Tüm marjinal işleri yaptılar. Türkçeyi öğrendiler. Para sahibi oldular. Gecekondudan apartmanlara geçtiler. Tüm bunlar olurken eğitime ihtiyaçları olmadı. Çünkü okullarda 65-70 kişilik sınıflarda çok eksik kaldılar. Hayatlar hep fırsat kollamakla geçti. Şimdi siyasetin içindeler. Yeni fırsat arayışlarında eğitime yer yok.
Yanıtla (9) (0)İyi hoş da, birçok yoğun nüfusu olan Büyükşehirlerde terör bölgelerinden gelen kimse yok bu veriye nasıl ulaştınız?Doğu Anadolu ve Karadeniz bu konuda öncelik olurken teröre bağlamanız ilginç.
Yanıtla (3) (1)Büyük kentlerde yaşananlar yanında tabiiki hemen tüm kent merkezleri kırsaldan göçenlerle doldu. Hatta küçük kentin yerlileri büyük kentlere taşındı. Yazdıklarım terörle bağlantılı değildi .terör olmasaydıda bu göçler yaşanacaktı. Feodalitenin sonu geldi ondan.
Yanıtla (1) (0)Üniversite eğitimini o kadar abarttık ki bir zamanlar AB'ye gireceğiz diye. İpin ucu kaçtı. Bu kadar üniversite mezununa gerek yok. Bizim ara elemana ihtiyacımız var, teknik lise ve 2 yıllık yüksek okullara. Onlar kapatıldı, yerine imam hatip açıldı. Şimdi ara eleman ithal ediyoruz. Eğitim siyasetten kurtarılmadıkça düzelmez. Kurtulur mu ? Hayır kurtulmaz. Bizde siyasetin elinden kaçırabileceğin hiç bir kurum yoktur !!
Yanıtla (6) (3)Teknik lise ve meslek liseleri kapatılmadığı gibi dahada güçlendirildi.
Yanıtla (1) (0)Sayın Karaalioğlu 45 yıllık eğitimciyim ve 2021 de emekli oldum Sayın Bakanın Müşteşarlığında eğitime verilen zara daha onarılmamışken tekrar bakan yapıldı
Yanıtla (2) (5)Ülkedeki öğrencilerin derece yaparak girdiği Boğaziçi Üniversitesi'nde durum böyle. Geçmişte ilk 100 bursu asgari ücrete eşitmiş. Ülke, zeki öğrencilerine yatırım yapıyor mu ki gelecekte hizmet beklesin? Bu üniversiteden mezun olan öğrenciler büyük ihtimalle yurt dışına çıkacak. Ne zaman devlet, Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ.. gibi yüksek puanla öğrenci alan üniversitelere bilimsel araştırma için daha fazla kaynak ayırır o zaman kalkınırız.
Yanıtla (1) (1)Oğlum, 2021 YKS sayısal ham puan Türkiye 88.si oldu. Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde okuyor. Geçen yıl 3 kişilik odalarda 6 kişi kaldılar. Bu yıl yurtlar depreme dayanıklı hale getirilmesi için onarıma girdi. Oğluma, Kilyos'tan yurt çıktı. Saatte 1 otobüs var. Merkezdeki kampüse otobüsle 2 saat yol sürecek. Yurt çıkmadığı için çaresiz kalan öğrenciler var. Oğlumun ilk 100 bursu olarak aldığı para 3.750 TL. Bu öğrencinin yurt dışına çıkmamak için ne gibi gerekçesi olabilir
Yanıtla (6) (2)Sn yazar çok haklısınız , asıl sorunu yazıyorsunuz. Faakat bu günler iyi günlerimiz öyle anlaşılıyor.egitim eko, hukuk, herne varsa.
Yanıtla (1) (1)▪Milli eğitimin yerlerde sürünmesinin temel sebebi MALİ/EKONOMİK yetersizlik değil mi? ▪Sınıfta kalmak niçin kaldırıldı? ▪İlk, orta ve lise öğrencisi 14 milyon cocuğumuzun %10'u sınıfta kalsa 1.400.000 öğrencinin sınıf tekrarı gerekir. ▪İlave olarak 30'ar kişilik 466.000 derslik ve asgari bir o kadar da öğretmen gerekir. ▪Bütün iktidarlar eğitimde kaliteyi değil, devlet ve aile bütçesine önem vermeyi tercih etmiştir. ▪Özetle; saldık çayıra....
Yanıtla (3) (1)ben bunu en son söyleyeceklerden biriyim ama maalesef söylettiler. artık imam hatiplerimiz var ya gerisi boş
Yanıtla (4) (2)Ülkemizin - yemin ediyorum ve çok samimi olarak söylüyorum - elle tutulur hiç bir tarafı yoktur , savunma sanayindeki ve başka bazı özel ve istisnai gelişmeler bu durumu değiştirmez. Bütün sehirlerimiz her açıdan adeta yaşanmaz haldedir, her türlü sorun var . Hayvancılık , tarım , tarım arazilerinin yokedilmesi , ormanların yokedilmesi , sularımızın , nehirlerimizin , denizlerimizin kirliliği, siyasetteki rezalet , devlet kurum / kuruluşlarının dejenere edilmesi ... !
Yanıtla (9) (1)Ülkede 21 yıldır ''tarım sayımı'' yapılmıyormuş.Cumhuriyet tarihinde ilk kez olan bir durummuş.Tarımda neden battığımızı her gün sağa sola soran sözde aydın tiplemelerine duyrulur.Senin daha bir tarım planın bile yok.Bunu ya zırcahiller yapar ya da ülkeyi bilinçli olarak çökertmek isteyenler yapar.Başka izahı yok çünkü.
Yanıtla (6) (3)Çagdaş ve uygar nesil yetiştirelim laik düzene sahip çıksınlar batı tipi dinden uzak bir toplum oluşsun diyerek Tevhidi tedrisat kanunu ile karma egitimle tek tipte nesil ancak bu kadar oldu sayın yazar.Laik sistem bu ülkenin istikbali olan gençleri kendi istikbali icin kurban secti.Kız okulları lafını duyuncada nevirleri döndü egitimde kalite değilki dertleri, gençler dindar olmasinda isterse ülke en geride kalsın.
Yanıtla (5) (14)Sayın velhasıl onun için mi İslam ülkeleri yerlerde sürünüyor Onun için mı Afganistan Arabistan bilimde çığır açıyor.
Yanıtla (12) (4)İslam ülkeleri yerine halkının çoğunluğunun müslüman olduğu ülke demek daha uygun olacaktır.Diger taraftan İslam ülkeleri dediğiniz bu ülkelerde yönetim ilkeleri Kur'anda belirtilen ilkelerle hiç uyumlu değil,bu gerçeği göz ardı ederek İslam dinini eleştirmek adil değil.
Yanıtla (3) (5)Din iman diyen muhafazakar akp son halife dedikleri İslam'ın kalesi dedikleri Tayyip ve destekçileri 20 yılda yapsaydı.
Yanıtla (2) (1)"Halkının çoğunluğunun müslüman olduğu ülkelerde yaşayan milyarlarca müslüman kuranı anlayacak kapasiteye sahip değil diyorsun yani? Bayağı hakaret ve kendini beğenmişlik değil mi bu.
Yanıtla (2) (1)Bu ülkenin % 1 i dindar. Dinin içeriğinden habersiz ,sabah kalktığında kimi ütsem ,kimi düzsem planı yapan bir toplum çağdaş mağdaş olmaz korkma.
Yanıtla (11) (2)"Dindar nesiller" kindar ve Deist nesiller yetiştirmek için mi?
Yanıtla (2) (1)2011’de yüzde 2 olan inançsız/ateist oranı, 2021’de yüzde 7’ye yükselmiş durumda.(Arastimaya göre )
Yanıtla (2) (0)Velhasıl,velhasıl 67 yıldır böyle diye diye getirdiğiniz iktidarlar değil mi bunun sorumlusu?Yoksa yıllardır iktidar olamayan cehapenin mi sorunu bu?Utanmasanız Atatürk'e kadar uzatacaksınız ama sıkıyor biraz..Cumhuriyetten önce,tevhid-i tedrisattan önce eğitimimizi avrupa bile kıskanıyordu değil mi?Bu ülke bu şeytani zihniyetten kurtulduğu gün büyük bir adım atmış olacaktır her alanda.
Yanıtla (5) (2)Mevlana ' Ne arıyorsan sen osun' / Günümüz insanının bütün meşgalesi paradır. Söylemi, Yazısı, Elbisesi ne olursa olsun paradır. Bütün hikayesinin sembolü Varyemez amcanın gözlerindeki işarette gizlidir
Yanıtla (2) (0)Pislik içinde çöplükte yaşamaya çalışan bir sefilin vakti zamanında yaşadığı şaşaayı anlatması gibi. Mehmet Tevfik; 'Hüneri olmayana soyu fayda etmez. Babanın, dedenin şerefi evlada sirayet etmez'
Yanıtla (3) (0)O devirde indiği toplumda okuma, yazma yaygın ve değerli değildi ama Kur'an'ın ilk ayetleri 'Okuma' ve 'Yazma' ile ilgilidir. Pek anlayanı bulunmaz ama Kur'an'ın insandan talebi; Uyanık, Duyan, Gören, Okuyan, Anlayan, Akıl Eden, İbret Alan, Çalışan, Üreten, Gayret eden, Kendini bilen, İrade Sahibi, Doğruluk sahibi insandır. Allah,aklını kullanana imanı ihsan eder. Sakınanlara da iyiyi kötüyü ayırma özelliği verir. Firavunların biat toplumlarında bu saydığim özellikleri sustururlar, yaşatmazlar.
Yanıtla (6) (0)Mustafa Kemal Atatürk ; ' Öğretmenler! Cumhuriyet sizin fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmenizi ister' (25.08.1924)
Yanıtla (4) (0)Mustafa Kemal Atatürk ; 'Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da esaret ve sefalete terk eder.'
Yanıtla (4) (1)Anadolu..Her ana baba yokluk içinde çocuklarını okutmak İÇİN mücadele ederdi..Çocuğum okusun adam olsun derdi..Cumhuriyet eşit şartlarda eğitim verdi..Aziz sancarlar ,Gazi yaşargil ,Esat eskazanlar ve binlerce bilim adamı yetişti..Bi gun milyarlarca lira harcayarak yetiştirdiğimiz dehalar bir tl Harcamayan batıya göçüyor hizmet ediyor..Devletin başı giderse gitsinler türbanlı maganda dövdükleri bilim adamlarıyla övünüyor..
Yanıtla (6) (1)Türkiye de eğitimde amaçlanan nedir. Türkiye de eskiden devletin fakir fukara çocukları okusun diye yatılı bedava okullar vardı bunlar tek tek kapatıldı Bütün bunlar neden kaldırıldı acaba, bu fakir fukara çocukları cemaat tarikat yurtlarına okullarına bilinçli olarak terk edilmiş olmasın . Kulakla boynuzla uğraşmayın, gövdeye bakın gövdeye.
Yanıtla (1) (0)Finlandiya eğitim sistemi örnek olarak gösterilen bir ülkedir. 9 yıllık eğitim zorunludur ve öğrenciler için fırsat eşitliği mevcuttur. Özel okul diye bir kavram olmadığından herkes ücretsiz bir şekilde eğitim almaktadır. Duyurulur..
Yanıtla (7) (1)Teşekkürler sayın yazar. Eğitim Allah'a emanet millet çocuklarının okulda okuduğunu sanıyor. Bir ülkenin eğitimi neyse o toplumun ekonomisi bilimi de odur.
Yanıtla (4) (0)Zaten bakanlar olan sorunları çözmek için değil üstünü örtmek için atanıyor ne bekliyordunuz.
Yanıtla (4) (2)Burada boş laflar etmeye gerek yok Türkiye’nin eğitim alanında yetişmiş bilim insanları, araştırmacıları onların yazdıkları raporlar, makaleler, kitaplar var. Mustafa beyin verdiği örnek eğitim alanındaki Nebatileri ne yapacağız sorusunu gündeme getiriyor, haklı!
Yanıtla (1) (2)Sayin yazar yasim 53 okula baslicak kizim var 6 yasinda okul muduru 3000 lira bagis yap oyle kayit yapalim diyor paran yoksa yasama hakkin yok buda devletin okulu belki 40000 lira maas aliyor vergilerimizle
Yanıtla (3) (0)Toplumun değer yargısı ne? Toplumda profesörler mi değerli zenginler mi? PARA mı değerli BİLGİ veya BİLİM mi? Ülkemizde herkes her konuda uzman. Ama nedense, yenilikçi, ülkelerin gelir seviyesini artıran buluşlara dayalı ürün üretmede yerlerde sürünüyoruz.
Yanıtla (4) (1)2011 seçimleri sonrası AK Parti’nin seçim beyannamesinde olmadığı halde apar topar Meclis’ten geçirilip uygulamaya konulan “4+4+4…” eğitim sistemimize ne kazandırdı, ne kaybettirdi, bu konuyu ele alan, üzerinde düşünen var mı? Eğitim bilimcilerinin bile bu konuyu ele almadığını, alıyorlarsa da kamuoyuyla buluşturamadıklarını düşündüğümüzde, meselenin vahameti çok daha belirgin hale geliyor.
Yanıtla (2) (1)Eğitim bilimlerinde o kadar dar alanlarda o kadar çok akademik çalışmalar varken 'zorunlu eğitim, eğitimin 12 yıl olması' gibi konularda sebep, sonuç, etkileri, fayda-zararına dair çalışma bulmak çok zor, yok gibidir. Çünkü bu, meselenin siyaset kısmına da temas edebileceğinden çekiniliyor.
Yanıtla (3) (0)1950 yılından itibaren eğitim sisteminin istikameti değiştirildi, bu bilinçli bir proğram dahilinde yapılmaya başlandı. Türk ulus devletinin kuruluş felsefesini içlerine sindiremeyenler galip geldiler, fikri hür irfanı hür vicdanı hür bir nesil yerine , “ kindar ve dindar” bir nesil hedeflendi, hedefe kısmen varıldı, neden şikayet ediyorsunuz?. Bilime inanmayan bilim tahsil eder mi?. Kerameti cübbede sarıkta var sanan bilim tahsil eder mi?. Yüce kitabın “ Oku” emrini anlamayan okur mu?..
Yanıtla (5) (1)Hiçbir özelliği olmayan damadı bakanyaparsan.boyle olur.maksat damadı marifetiyle elini çabuk tutup ülkeyi hazineyi soymakti. Başarılı oldu.sn Erdoğan.ek vergi dolar kkm, gıda fiatlari enerji fiyatlar.allah kotusunde. Korusun diyec eğim de, daha kötüsü olmaz mı.
Yanıtla (3) (1)Akp ve Erdoğan, Babasının servetini satıp yiyen birde üstüne borç bırakan adam gibi.varmi aksini söyleyen beri gelsin.
Yanıtla (1) (1)Eğitim nasıl daha iyi olur ben şahsen bilmiyorum ama şunu biliyorum sadece üniversite kapatmakla eğitim düzelmez
Yanıtla (2) (2)Üç beş süslü okul yapmayı, eğitime verilen değer olarak algıladık. Ders kitaplarını bol resimli yapınca eğitim kalitesi artacak sandık. Hükümete bağlı sendikadan bir tek eğitim sorunu duydunuz mu? Adamların hedefi koltuk, makam. Liyakatın yerini sadakat almış. Üniversitelerimizin rektörlerinden tutun da fakulte dekanlarına kadar, tek bir makalesi, yayını, yazılmış bir kitabı olmayan prof.lar var.
Yanıtla (10) (4)Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete. Sözün özü bu.
Öneri nedir derseniz,
kİRLİ DUVAR SIVA TUTMAZ.
Medeniyet iddiası olan toplumlar, kısa vadeli meseleleri ihmal etmedikleri gibi orta ve uzun vadeli meseleleri de ciddi bir şekilde takip ederler. Çünkü kısa vadenin (anın) sürekli iyileştirilmesinin, orta ve uzun vadeli meselelerde gösterilecek performansa bağlı olduğunu bilirler. Bizse uzun zamandır böylesi bir bakıştan uzağız, bu anlamda uzun zamanlı bir medeniyet buhranı içindeyiz, zihniyet dönüşümümüzü neredeyse iki asırdır tamamlayamadık.
Yanıtla (1) (1)Temel sorun şu ki karar alıcılar da uygulayıcılar da orta ve uzun vadeli değil kısa vadeli düşünürler, ‘yıllık kalkınma oranı’ söylemleri de bunu gösteriyor. Halkta zorunlu olarak kısa vadeli düşünüyor, bu da ekonomi alanında ete kemiğe bürünüyor, geçinebiliyorsa iyi, geçim zorlukları artmışsa vahim. Dikkat edin televizyon ekranlarında, gazetelerin köşelerinde sabahtan akşama ekonomi mi, eğitim mi tartışılıyor? Ekonomi, haliyle medya da kısa zamanlı güncel meselelere eğiliyor.
Yanıtla (1) (1)Eğitim, orta ve uzun vadeli, eğitimle ilgili alınan bir kararın, olumlu/olumsuz nasıl bir sonuç verdiği ciddi bir şekilde karar alıcılar ve uygulayıcılar tarafından değerlendirilmiyor ki toplum bu konuda duyarlı olsun. Hazine ve Maliye, kısa vadelidir, bütçeler bir yıllıktır, ekonomik zorluklar, bir yıllık bütçeye bile ek bütçeler yaptırır. Eğitim başta olmak üzere sonuçları orta ve uzun vadede görülen alanlarda yaşanan sorunlar, Hazine ve Maliye gibi kısa vadeli alanın sorunlarını artırır.
Yanıtla (2) (0)Aşk lazım aşk. Okuma aşkı ilim aşkı lazım.
Yanıtla (4) (0)Bu emekli maaş sistemi ile zorunlu olanlar dışında özel sektörde kimse SGK ya pirim ödemez.sgk battı zaten.
Yanıtla (2) (0)Popüler bir anlayış olan ücretsiz kitap dağıtımı derhal , hem de bu eğitim -ögretim yılında durdurulmalı.... Ücretsiz alınan kitapların ne ögrencilerin ne de velilerin yanında bir kıymeti var. Ücret ödense en azından şu kadar para verdim diye kitabı açıp okur, ciltler, değer verir....
Yanıtla (1) (4)Akademik kariyer yapmayı düşünen öğrencilerin seviyesindeki MÜFREDATI; deyimleri, atasözlerini, hiciv ve nüktelerdeki mesajları anlayamayacak, neden-sonuç ilişkisi kuramayacak kapasitede olan öğrencilere zorla vermeye çalışıyoruz. Bu durumda öğrenci neredeyse 12 yıl boyunca sırf sınıf ortamında bulunmuş oluyor. Öğretmenlerin gözetiminde/kontrolünde sınıfta, okulda zaman geçiriyor....
Yanıtla (4) (0)Böyle bozguncu laflar etmeyin. Türkiye Yüzyılı başladı. Hamdolsun. Uçuyoruz, şahlanıyoruz, uzaya çıkıyoruz, Gabardan gravitesi çok yüksek petrol gabarıyor. Jelibon madeni de teşrif etti. Eeee daha ne olsun.
Yanıtla (6) (6)"Jelibon"un maden olduğundan emin misiniz? Ben başka bir sınıfta (maden değil de...) olduğunu düşünüyorum.:)
Yanıtla (2) (1)Mustafa abi, Eğitimde ne olup bittiğinden, haberdar mıyız? sorusu çok GENEL bir soru olmuş...bu şekilde sorunlar çözülemez...sorumuz dahi tedrici yani aşama aşama olmalı...izninizle ben soruyu daha özel/kapsamı daha dar şu hale getiriyorum:" Herhangi bir sınıfta (ilkokul, ortaokul, lise , üniversite farketmez hangisi olduğu) ne olup bittiğinden, haberdar mıyız?
Yanıtla (2) (0)Çok geç anladık ayakların baş oldiğini,,,,,taşın sert, suyun akişkan oldiğini,,,,
Yanıtla (3) (1)Çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda Avrupai görünmek çok mühim di. Güneşten korunmak için değil de Avrupai görünmek için gözlük kullanmak trend di mesela. Öğrencinin içinde merak uyandırmayan eğitim sisteminin sonucu başka nasıl olabilir? Bu arada bazılarının iddia ettiği gibi bozulan bir şey yok, seviye hep buydu. Sadece bundan yirmi sene önce 12-13 yaşında çıraklığa ayrılan çocuklar önce lise eğitimi için zorlandı; şimdi kendilerini evrenkentli olmak zorunda hissediyorlar. Kısa vadede düzelmez.
Yanıtla (4) (0)Almanya "da üniversite bitiripte işsiz olanların oranı %4 Türkiye"de ise %30 Avrupa ülkelerinde üniversite bitirip işi olmayan ülkeler sırasında Türkiye ilk 4 de yer alıyor. Başı çeken Arnavutluk.
Yanıtla (4) (1)Reis Merkel’e Türkiye’de üniversite mezunlarının Almanya’dan çok olduğunu böbürlenerek anlattığında acaba Merkel ne düşünmüştür…onu bir vatandaş olarak düşünmek zor ve acı verici.
Yanıtla (5) (0)15 yaşında sigortalı olup işe başlamayı teşvik etmeli. İlk okul üstü eğitimi zorunlu olmaktan çıkarmalıyız. Kıt kaynakları herkese değil hak edene harcamalıyız. Başka yolu yok. Eğitime sektörel ve pragmatist bakabilmeliyiz. Böylece herkes mutlu olur. Üniversitedeki hocadan lise öğretmenine girişimciden kobilere sanayiciden velilere kadar herkes mutlu olur. Ülke böyle kalkınır. Vasatlık %100 olmamışken hala vaktimiz var. Yoksa gelecek vaad eden gençleri tümden kaybederiz.
Yanıtla (5) (3)İyi eğitim demek memleketi gerçekten kalkındırmak refah seviyesini yükseltmek, soran sorgulayan yeni bir nesil oluşturmak demek. E e e bizim uyanık hamasetle memleket yöneten siyasetçi işsizmi kalsın yok artık. Bırakın dağınık kalsın.
Yanıtla (5) (4)Meslek liselerinden mezun olanların tamamına yakını 4 işlemi yapamaz. İlkokul 3 4 tarih bilgisi yoktur. Gerisini siz hesap edin. Bu okulların kaynağı ilk ve orta okuldan gelenleri de hesap ederseniz üçte 2 böyle. Özel okula giden arkadaşımın çoçuğu 4 işlemi yapmıyordu. 7.sınıf.70 yıllık ömrünü 2 kitap okumadan ama her şeyi bilerek tamamlayan anne babaların çocukları bunlar.
Yanıtla (3) (2)