Allah’a hüsnüzan ve O’na tevekkül
Allah hakkında hüsnüzan müminde güçlü bir ümit, iyimserlik ve güven duygusu oluşturur. Bu sayede o, dünya ve ahiretine faydalı işlerini daha büyük bir ümit ve şevkle yapar. İslam’da bu duygunun adı ‘tevekkül’dür. Tevekkül, ‘kulun bütün iyi işleri ancak Allah’ın izni ve yardımıyla başarabileceğini düşünmesi, O’nun yardımına güvenip O’na teslim olması’dır. Ancak tevekkül kavramı, boş bir ümide kapılıp tembelliğe mazeret oluşturacak şekilde yanlış yorumlanmamalı...
“Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Kuşkusuz Allah kullarını hakkıyla görendir.”
Mü’min Suresi 44’üncü ayetten bir bölüm.
(Hattat: Kadıasker Mustafa İzzet Efendi, Yıldız Holding İslam Eserleri Koleksiyonu, Envanter No 96)
İslâmî kaynaklarda kulun Allah’ın merhameti, lütuf ve inayeti konusunda iyimser düşünmesi gerektiği önemle hatırlatılır ve Allah’ın rahmet ve yardımına güvenme genellikle ‘Allah hakkında hüsnüzan beslemek’ diye ifade edilir.
Yüce Allah bir kudsî hadiste “Ben kulumun zannının yanındayım” buyurmuştur. Bu hadis genellikle “Kul Allah hakkında iyimser düşünürse iyi şeylerle karşılaşır; kötümser düşünürse kötü şeylerle karşılaşır” anlamında yorumlanmıştır.
Hüsnüzan kalpte ümit doğurur. Gazâlî’ye göre ümitle yapılan amel korkuyla yapılan amelden daha üstündür; çünkü ümidin temelinde sevgi vardır ve sevgi korkudan daha değerlidir (İhyâ, Kahire 1332, IV, 223).
Kur’ân-ı Kerîm’de bildirildiğine göre Allah “kendi üzerine rahmeti yazmıştır” (En‘âm 6/12, 54); O, “Rahmetim her şeyi kuşatmıştır” buyurur (A‘râf 7/156). Başka bir ayette Yakup peygamberin ağzından “İnançsızlardan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez” denilmektedir (Yusuf 12/87). Yine Kur’an’da “Allah kullarına asla zulmetmez” buyrulur (Âl-i İmrân 3/182; Enfâl 8/51; Hac 22/10).
Allah hakkındaki bu iyimserliğin sonucu olarak Kur’an, kötülüklerin ya aynıyla cezalandırılacağını veya duruma göre bağışlanacağını, iyiliklerin karşılığınınsa kat kat fazlasıyla verileceğini bildirir (mesela bk. el-En‘âm 6/160; el-Ahzâb 33/21; el-Mü’min 40/40). Peygamberimiz, bu fazlalığın, yapılan iyiliğin on misliyle yedi yüz misli arasında olacağını belirtmiştir.
Aynı iyimser anlayıştan hareketle Hz. Ömer, Hz. Ali, İbn Abbas gibi bazı Sahabîler ile Muhyiddin İbnü’l-Arabî, İbn Teymiyye gibi şahsiyetlerin de dâhil olduğu bazı âlimler cehennem azabının sonlu olacağını bile savunmuşlardır (Bekir Topaloğlu, ‘Cehennem’, DİA, VII, 232).
Allah hakkında hüsnüzan müminde güçlü bir ümit, iyimserlik ve sonuçta güven duygusu oluşturur. Bu sayede o, dünya ve ahiretine faydalı olan işlerini daha büyük bir ümit ve şevkle yapar. İslam’da bu duygunun adı ‘tevekkül’dür.
İslâmî kaynaklar, ilgili ayet ve hadisleri de delil göstererek, tevekkül terimini, ‘kulun bütün iyi işleri ancak Allah’ın izni ve yardımıyla başarabileceğini düşünmesi, O’nun yardımına güvenip O’na teslim olması’ diye açıklarlar. Ancak kavramın boş bir ümide kapılıp tembelliğe mazeret oluşturacak şekilde yanlış yorumlanmasına karşı da uyarırlar (Mesela bk. Gazâlî, İhyâ, IV, 403-405).
Ünlü sufîlerden Sehl et-Tüsterî (ö. 283/896), “Tevekkül Peygamber’in hali, kesb (çalışıp mal edinme) de onun uygulamasıdır; Peygamber’in halini yaşamak isteyen uygulamasını terk edemez” demiştir (Kuşeyrî, Kahire ts. er-Risâle, I, 471).
Bu son ifadenin de gösterdiği üzere, tevekkül gibi Kur’an kavramlarını doğru anlama ve uygulamada müminlerin rehberi Hz. Peygamber’dir. Kur’an onu müminler için Allah’a karşı tüm sorumlulukları konusunda “güzel bir model” (üsve-i hasene) olarak göstermiştir.
Peygamberimiz, tevekkülün ve aynı şekilde kader, kaza, rızık, dua gibi Kur’an kavramlarının nasıl anlaşılması ve uygulanması gerektiğini hem sözleriyle anlatmış hem de hayat alanında (sîret) sebeplere başvurup tedbirleri alarak bizlere anılan kavramları nasıl anlamamız gerektiği hususunda davranışlarıyla örnek olmuştur. Nitekim onda aktif, canlı ve sürekli çalışarak başarı çizgisinde ilerleyen bir Müslüman hayatını izleriz.
Buna göre Müslüman toplumlarda tevekkülü ‘tedbiri terk etmek’ şeklinde anlayanlar olmuşsa da bu anlayış, Peygamber’in sünnetini terk etmek anlamına gelir. Hatta tedbiri terk etmek, Allah’ın sebepleri yaratmasını hikmetsiz-manasız görmek şeklinde yorumlanabilir ki, bu da Allah’a saygısızlıktan başka bir şey değildir.















Tevekkül öyle yaman bir şiar-ı imandı
Yanıtla (0) (0)ki kahraman-ı fezail denilse şayandı (Akif Bey)
Ben kulumun bana olan zannı üzereyim...!..Müjdesi var...Cok lafa gerek yok..Şüphesiz...Herkes kendini cook iyi bilir...Vesselam
Yanıtla (0) (0)Hz. Ömer bir ibadet yerinde vaktini geçiren, çalışmayan insan topluluğu görüp bunları sormuştu. Kendisine, bu insanların Allah'a tevekkül edenler (mütevekkil) oldukları, rızıklarının geleceğinden emin oldukları için çalışmayıp, mescitte vakit geçirdikleri söylendi. Hz. Ömer'in ise, bu insanlar için; 'Hayır, bunlar mütevekkil değil, miteekkildirler (hazır yiyici) " olduklarını söylediği rivayet olunur.
Yanıtla (3) (2)Yani Hazreti Ömer söylememiş olsa vay halimize. Bir şeyi Hazreti Ömer söylediği için doğru olmaz doğruysa doğrudur.
Yanıtla (6) (0)Tevekkülü yanlış anlayan sözüm ona tarikatlar var.Adam,Vakıa suresini okuyanın çalışmasına gerek yok diyor.Yani çalışmadan da rızık ayağına gelir demek istiyor.Buna da tarikat denir mi.Allah rızkı sebeblere bağlamış.Zaten burası sebebler dünyası.Sebebleri yerine getirmeden Allah hiç bir şey vermez.Merhum Akif'in "Tevekkül"şiirini tekrar okumak lazım.Saygılarımla.Hayırlı Ramazanlar.
Yanıtla (3) (0)Sayın zafer Çalık bu söyleyeceklerimi karar gazetesi yayınlarlar mı bilmiyorum ama: tüm Dinler benzer şeyler söylerler, ilginç olan siz bir peygamberin hira mağarasına gidip tanrıyla konuşup ondan vahiy alarak geri döndüğüne inanıyorsunuz, ancak bir tarikatın “çalışmayın rızkınızı Allah verir” söylemini saçma buluyorsunuz. Mantık açısından bu iki durumun ne farkı var? Dinlerde mantık Aramayacaksınız ya söylendiği şekilde inanacaksınz ya da mantığınla hareket hareket edeceksiniz.
Yanıtla (3) (1)Teşekkürler.
Yanıtla (4) (0)Hocam bende diyorum ki Kur'an Arap kültüründen bağımsız olarak ele alınıp içtihat kapısının açılması lazım ki düzlüğe çıksın
Tamamen dogru, bu ilimciler (bilimciler degil) durmadan Arap kültürünü bize zorla empoze ediyorlar, Arap Alfabesi kutsal mi yok, dünyadaki diger alfabelerden hicbir farki yok, Allah ne diyor, ben Kurani senin dilinde indiriyorum ki okudugunu anlayasin diye, yani Kuran yüzde yüz ve arapca katigi olmadan her dile tercüme edilebilir
Yanıtla (4) (2)Yazilarinizi Arapca katiksiz temiz bir Türkce ile yamazmisiniz, en nihayetinde Türkce okuyup yazanlara hitap ediyorsunuz
Yanıtla (8) (7)Anlamasınlar deme. Sen de anlamaya bak. Senin için daha iyi.
Yanıtla (2) (2)Hocam ne oluyor size böyle, İslam dünyası ve Müslümanlardan başka bir dünyada var. Yapmayın böyle siz bu halkı mahvediyorsunuz. Vallahi de billahi de tillahi de sizin yaptığınız doğru değil.
Yanıtla (3) (1)İlk düğme yanlış iliklenirse, diğerleri de yanlış olur. Müslüman toplumların kök sorunu bu bence. diğer sorunlarda bu kök sebebe bağlı. nasıl ki, tüm insanlar için 2x2=4 ederse, Yüce Tanrı'ya ait bir sözünde kuvveti böyledir/böyle olmalıdır. neredeyse insan sayısınca yorum yapılan bir Tanrı sözü olmaz diye düşünüyorum naçizane.
Yanıtla (1) (0)Her banyoya girişinde su soğukmu sıcakmı beni yakarmı diye kontrol ediyorsunuz.
Yanıtla (2) (1)Ama yaptığın kötü işlerde kendini kontrol etmiyorsun Allah tan korkmuyorsunuz.
Allah rızası için çalışanlar,
Yanıtla (4) (1)Allah'a hizmet için çalanlar...
Allah'tan korkup kötülüklerden kaçınanlar,
Allah'ını sevip vurup, kırıp, katliam yapanlar...
Allah rızası için yaşayanlar,
Allah'ıyla birlikte yaşayanlar...
İkiyüzlü anlayış ve uygulamalarından manzaralar.
Şimdi bu açıklamanın ışığı altında Gazze'deki vahseti nasıl okumalıyız , 60 bine yakin insan oldu , 100 binden fazla insan yarali ve bu vahset 16 aydir devam ediyor , geride sag kalanlar da Allaha tevekkül ediyorlar .
Yanıtla (2) (0)Bunu biz şimdi nasıl okuyacağız ,Hocamız dahil bir cevap var mi !
aslında benim talebim çok basit ve kolay... sadece benim paramı çalmasınlar , bu bana yeter ... iç ve dış şer güçleriyle, vahşi emperyalist siyonistlerle , dünyada ki köme kötülüklerin anası bay Kemalle , yine camileri ahır yapan ce haa peyle cansiperane savaşlarını takdir edip , destekliyorum..lakin bu durum paramı çalmalarını. meşru ve helal kılmaz ki !.. " çalıyorlar ama çalışıyorlar" mottosu.. aslında çalmak için çalışıyorlar bahs î diger...
Yanıtla (1) (4)Kavramları doğru anlamaya ihtiyacımız var. Turkiyede öteden beri kavram kargaşası büyük. Herkes kelimelere keyfince anlamlar yüklüyor. Ama işin özünü anlatan, çerçevesini çizen böyle yazılara ihtiyacımız var.
Yanıtla (8) (2)Teşekkür ederiz
Kulaktan dolma doğrular doğrultusunda yazının altına hemen bir şeyler ciziktirmeye heves etmeden önce...
Yanıtla (3) (5)Yazıyı sindire sindire okuyun derim.
Hoca bir süredir tdv islam ansiklopedisine katkı yaparken gösterdiği performansı sergiliyor. Önemli kavramlari Öğretici bir şekilde, etraflıca ve de hap gibi anlatıyor.
Bence döne döne okuyun. Burada ciddi bilgi ve emek var.