Dün 1 Nisan
Aslında dün “bugün 1 Nisan!” deyip şakayı patlatabildiğimiz bir gün gibi başlamıştı. Ama sandıklardan çıkan sonuçlar bazıları için tuhaf şakalar gibiydi.
Geceden başlamıştı sonuçlara itirazlar, eleştiriler, öz eleştiriler.
Aslında bu eleştirilerin çoğu daha önce de yapılmış ve yapılmaktaydı. Ama şimdi sanırım daha yüksek sesle yapılacak.
Bendeniz bu yazıyı yetiştirmeye çalışırken İstanbul’daki oy sayımı devam ediyor. Bu sebeple İmamoğlu/Yıldırım ikilisinden hangisinin başkan olduğu henüz kesinleşmedi. Fakat sistem işlediğine göre sonsuza kadar sayım yapılmayacaktır.
Mevzû biraz da şudur: Demokrasilerde herkesin kazanma ve kaybetme şansının olduğu varsayılır. Dolayısıyla her iki aday için de her iki uçlu sonuç mümkün ve normal. Elbette kaybeden üzülecektir ama kaybetmemenin tek yolu vardır, o da seçimlere katılmamak. Ama bu yol ayrı zamanda kazanmamanın da yoludur.
1 Nisan şimdi çok külahlar koydu önümüze. Düşünelim diye.
Düşünelim bakalım, mümkünse.
Her seçimden sonra dilimize pelesenk olan “Millet ince ayar yaptı” değerlendirmesi kantarın topuzu kimilerine göre fazla kaçmış olsa da yine yapıldı. İyi de bu kadar kuyumcu terazisini nerede saklıyor bu millet?
Dün Pazartesiydi ve Türkiye farklı bir Pazartesi sendromu yaşadı.
Her seçimde yaptığımız gibi bir dostumuzun evinde seçim sonuçlarını izlerken arkadaşların ekonomik, hukukî, sosyolojik bağlamlı onlarca yorumunu da dinledim.
Burası Türkiye.
Burası da İstanbul.
Burada her şey olur, hepsi aşılır. Buradaki en büyük mesele bendenize göre dünyada, ülkede, şehrimizde, mahallemizde, binamızda başkalarının da yaşadığını, onların da bir dünyası, görüşü ve hakkı olduğunu unutmaktır. Kimse unutmamalı.
Sistem işliyor, netice tebellür edecek.
Kazanma hırsı adalet duygusunun önünde olan zaten kaybetmiştir.
Seçim sonuçlarının seyrine göre o anda tivitlediğim düşüncelerimi iktibasla yazıyı noktalıyor, ortaya çıkacak sonucun İstanbul ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum:
1 Nisan için geri sayım başladı.
Evdeki ceviz sandığa oy atma denemeleri yaptım. Şimdi seçim sandığı düşünsün.
Çok alametler belirdi.
Yine herkesin kazandığı sandıklar açılsın bakalım.
Bu seçimlerden ne anladık, bırakalım bakalım geceye.
Bazı hatalar için pandalı saklama kabı yapmışlar.
Milletin oy verip kazandırdığı bütün iyi insanları bam bam bam kutluyorum. Siyaset ağır mesai isteyen zor bir iş.
İstanbul için son 100 metre!
Penaltı akışı olacak mı?
İstanbul uyumayacak.
An itibariyle veri bağımlısı bir ülkeyiz. Net.
Bu gece herkes en az bir açıklama yapacak. Başka türlü bitmez.
CHP Genel Merkezi’nde “lütfen tekbirleri Türkçe atalım” tartışması çık aklımdan.
İyi ki varsın neyin hayırlı olduğunu bilmeme güzelliği.
Demek akış veri gut değil.
Efendiler, bazı kelleler kopacaktır.
Bana bir kayyum ver, şehri yerinden oynatayım.
Büyük sosyal meseleyi sayılar çözecek.
Az önce trafodan çıkarken gördüm.
ANONS
Hayırlısı olmuştur, hoşumuza gitmese de.