Yerli ve milli olanları nasıl koruyacağız ?
Amerikan başkanlık seçiminde Hillary Cilinton’un başına gelenleri hatırlayanlarınız var mı? Cilinton’un bakanlığa ait mail adresi dışında, resmi yazışmalarını şahsi mail adresinden yaptığı ortaya çıkınca FBI tarafından soruşturulmaya başlanmıştı. Geçmişte birçok üst düzey görevlinin kendilerine tahsis edilen telefonları dışında başka telefonlar kullandıkları ortaya çıkınca da ciddi soruşturmalar geçirmişler ve aralarında ceza alanlar olmuştu. Sosyal medya hesapları kullanan ve hayatı ile ilgili bilgiler paylaşanlar da soruşturmaların ardından görevden el çektirilmişti. Birçok kişi bu uygulamaların kişilik haklarının ihlali olduğunu ve siyasete müdahale içerdiğini söyleyebilir. Karşı görüşü savunanlar da yönetime gelen kişilerin elde ettikleri bilgiler nedeniyle ayrı bir statüye geçtiklerini ve kişilik haklarının özel hayatı ile sınırlı olduğunu ifade edebilir.
Birçok ülkede buna benzer uygulamalar mevcuttur. Hatta bu uygulamalar demokrasinin beşiği olarak ifade eden ülkelerde daha sık görülmektedir. Bu kurallar sayesinde siyasete dışarıdan bir gücün müdahalesine imkan verilmediği ve temiz tutulmaya çalışıldığı ifade edilmektedir. Bunu sağlamaya çalışan kurumlar da çoğunlukla adalet bakanlığına bağlı istihbarat birimleridir. Çünkü dokunulmaz olan ve kim dokunursa elinin yandığı kurumdur adalet bakanlığı. Vatandaşlar da özellikle bu kurumun bozulmaması için özel bir çaba sarf ederler. Çünkü bilirler ki o bozuldu mu tuz da kokmuştur.
Batılı tüm istihbarat birimlerinde en önemli kurum, kontra espiyonaj veya istihbarata karşı koyma birimleridir. Çünkü sistemi koruyacak ve sızmaları engelleyecek önemli kurumların başında istihbarat örgütleri yer alır. Bu nedenle de istihbarat kurumları kendi koruma tedbirlerini en üst düzeyde alırlar. Çünkü bilirler ki istihbarat birimlerine sızılmaya başlandığında aslında her kuruma sızılmış olunur. Bu nedenle batılı ülkelerde istihbarat örgütlerinin en güvenilir adamları bu departmanlarda görevlendirilir. Bu departmanların verdiği raporlar asla sümen altı edilmez. Hatta işleme alınmaması bile ayrı bir suç teşkil eder. Aynı vücudumuzda olduğu gibi, hastalıktan korunmak için vücut direncini artıracak tedbirleri bu birimler alır. Amaç devleti korumaktır. Maalesef ülkemizde bu birimler gerektiği kadar ilgi görmez. Hatta bu birimlere atanan personel geri hizmete atandıklarını düşünerek biraz kırılırlar. Aslında bu kırılganlıklarında çok da yanlış değildirler. Çünkü birimlerine gittiklerinde kaynak ve personel olarak da bunu hissederler. Toplantılarda cari istihbarat yapan ve dış operasyonlarla uğraşan birimler kadar ilgi çekmezler. Hatta çoğunlukla sorun çıkartan birim olarak da algılanırlar. Bu birim gerekli desteği görmediği için de sızılmaması gereken istihbarat birimlerine sızılır ve hatta gerekli kontr espiyonaj yapılamadığı için bazı bürokratların yaptıkları hataları yüzünden değişik güçlerin kontrolüne girebilir.
Dünya sosyal medya nedeniyle açık bir istihbarat köyü haline dönmüş durumdadır. Gelişmiş istihbarat örgütleri gerekli gördükleri bilgilerin neredeyse yüzde 80’ini bu açık kaynaklardan sağlamaktadır. Bu bilgilerle de önce bürokratlara ulaşmakta sonra da sisteme sızabilmektedir. Türkiye devlete sızmaları engellemek istiyorsa, önce açık kapıların neler olduğunu öğrenmek zorundadır. Bu kapıları kapatmadığı müddetçe de sistemin dışına attığı personel kadarı içeri tekrar sakıncalı personel sızacaktır. Mesele Cumhurbaşkanı’nın bütün yaverlerinin veya Genel Kurmay Başkanı’nın bütün yakın kadrosunun hangi FETÖ’cülerden oluştuğundan çok, sistemin bunu nasıl olup da göremediğidir. Çünkü aynı körlük devam ettiği müddetçe sistem ‘error’ vermeye devam edecektir. O sistem hatası siyaseti ve bürokratları da koruyamayacaktır. Karar vericilerin korunamaması ise memleketi manipüle edilmeye açık hale getirecektir.
Önümüzdeki dönem Türkiye’nin ciddi seçimler yapmak zorunda kalacağını göstermektedir. Bu seçimi yapacakların da dışardan müdahele edilemeyecek bir sistem içinde korunması gerekmektedir. Ama bunu sağlamak için önce karar vericilerin, bu kişilerin önünü açmaları gerekmektedir. Gelecek de yerli ve milli olmak gibi bir iddaa içinde isek o zaman bunu sağlayacak sistemi de kurmak öncelikli vazifedir. Bu vazifenin neticesinde, Türkiye sadece 2023’e kadar değil kıyamete kadar ‘var’ olacaktır.
İstihbarat örgütlerini kime bağlayacağınızdan daha önemli olan, çeşitli sızmalarla başka ülkelerin kontrolüne girmesini engellemektir.