Yaptıklarınızdan endişeliyiz
Beklenen operasyon sonunda gerçekleştirildi. Suriye ve Irak’taki PKK ve uzantısı YPG’ye yönelik hava harekatı icra edildi. Amaç çok netti, PKK’nın sınırımızda ve Irak’tan Suriye’ye geçişte yeni Kandiller yaratmasını engellemekti . Çünkü geçmişte yapılan hatayı tekrarlamak istemiyoruz.
Geçmişe giderek PKK terör örgütünün Kandil’e nasıl yerleştiği hatırlamakta yarar var.
***
1991’de Körfez Harekatı sonucunda meydana gelen gelişmeler bölgede Çekiç Güç misyonunu ortaya çıkardı. 32 ve 36 paralelin Irak’ta kalan bölümünde kimseye ait olmayan topraklar oluşmuştu. Bundan ilk faydalan da PKK terör örgütü olmuştu. Kürtleri korumak ve topraklarında kalması için bölgede olduğunu savunan Çekiç Güç koalisyonu, PKK’nın yüze yakın Kürt köyünü boşalttırarak Kandil ve çevresine yerleşmesine sessiz kalmıştı .
Sonraki süreci siz de ben de hatırlıyoruz. Resmî kayıtlara giren Çekiç Güç ve PKK ilişkisi 2003’e kadar devam etti.
Ardından, 2003 sonrası Genelkurmay başkanlarımızdan itiraf gibi açıklamalar geldi. Çekiç Güç, PKK’nın hayatta kalmasına fırsat verdi. Biraz geç olsa da doğru bir tespitti. Fakat bu geç kalınmışlığın bedelini 30 bin insanımızı kaybederek ve 300 milyar dolar harcayarak ödedik.
Gayri nizami harp öğretisinin birinci olmazsa olmaz şartlarından biri, başka ülke topraklarında harekat üsleri oluşturmaktır. Yani anlayacağınız; gizleneceğiniz, barınacağınız, eğitim yapacağınız, silah depoları kuracağınız, siyasal mesajlar vereceğiniz bir toprağa ihtiyacınız vardır. 1991’deki gelişmeler kimseye ait olmayan güvenli bölgenin PKK harekat üssü olmasına izin vermiştir. Bu sırada Türkiye’nin bölgeye yaptığı operasyonların kapsamı için de ABD zaman zaman endişe duyduğunu belirtmiştir.
2003 sonrasında bölge tamamen ABD kontrolüne geçince Çekiç Güç misyonu da sonlandırılmıştı. Türkiye’nin beklentisi, El Kaide’nin uzantıları Irak-İran sınırından nasıl temizlendiyse aynı şekilde Kandil’den de PKK’nın çıkarılması olmuştu. Bırakın çıkarılmasını, özel askeri şirketler ile PKK terör örgütünün ortak hareket ettiğine ve 130 bine yakın ABD silahın terör örgütünün eline geçtiğine dair deliller ortaya saçılmaya başlandı. Bunlar daha sonra ABD Senatosu araştırma komisyonları tarafından da kabul edildi.
Örgüt bu süreçte Irak’ın genelinde yapılanma fırsatı buldu. Son tahlilde Sincar bölgesini şehir yapılanmasının Kandil’i haline çevirebildi.
Suriye’deki iç savaş süreci de Irak’taki PKK yapılanmasının fotokopisi haline dönüştü: Yine başka bir misyon için bölgeye gelen koalisyon ve yine kimseye ait olmayan toprakların PKK tarafından üzerine konulması. Türkiye operasyon yaptığında da hava saldırılarından endişe ediyoruz açıklamaları.
***
11 Eylül saldırısı sonrasında kendisinden on binlerce km uzakta olan bir terör örgütüne dayanamayan süper güç ABD, bizim kendisinin de terör örgütü kabul ettiği bir örgüt için sınır hattımızda operasyon yaptığımızda kaygı duyuyoruz açıklaması yapabiliyor. Dünyanın en büyük askeri gücü olmasına rağmen NATO’nun 5. Maddesi’ni terör saldırısı nedeniyle harekete geçirip Afganistan’a gidebiliyor. Yanına koalisyon toplayabiliyor.
Türkiye bırakın terörle mücadelede NATO’dan destek görmeyi, 1984’ten beri bütün yokluk zamanlarında bile kendi başına göbek bağını kesiyor.
Açıkçası biz de her gelişinizden sonra bölgenin kan gölüne dönmesinden, mezhep kavgasının derinleşmesinden, devletlerin kendi içinde bölünmesinden, kaynakların sömürülmesinden, üstten bakan jakoben tavrınızdan, yeni yeni terör örgütlerinin doğmasından, PKK terör örgütü ve uzantılarının yeni sahaları kontrol altına almasından hem endişeliyiz hem de bıktık.
100 kilometrelik bir sorunlu sınır hattında ne bedel ödediğimizin farkındayız ve bunu altı katına çıkarılmasına seyirci kalmaya niyetli de değiliz.
Biz sınırlarımızda sorunsuz bölgeler yaratmak istiyoruz. Sizler gibi işgal veya sömürmek istemiyoruz.