Hayat zapping yapılacak yer değildir
Televizyon kanallarının ana haber programları, güneydoğu yaşananları ve terör olaylarını programlarının içinde ellerinden geldiği kadar yansıtmaya çalışıyorlar. Zaman zaman operasyon görüntülerini zaman zaman da şehit cenazelerinden görüntüler veriliyor.
Bir çoğumuzda bu programları ya yemek yerken ya da başka bir işle uğraşırken seyrediyoruz. Dizi seyrederken gösterdiğimiz ilgiyi bu tür programlara çok da fazlasıyla göstermiyoruz. Çoğunlukla bu tür programlar açıkken televizyonun karşısında da olmayız. Bir haber ilgimizi çektiğinde kafamızı kaldırır bir süre takip ederiz ya da içeriden koşarak bir dakikalığına televizyonun karşısına gelir bittiğinde tekrar geri döneriz. Çoğu zaman da tepkimiz birkaç söz söylemek olur. ‘Yapanların elleri kırılsın veya bu hale nasıl geldik’ deriz. Bütün ilgimizde, kafamızı çevirip bakıp sonra dönmek arasında geçen süre kadar olur.
***
Bütün haber kanallarını takip eden ve kafasını oradan kaldırmayan insanlarımız da vardır. Bunlar ya silah arkadaşlarını takip edenler, çatışma bölgesinde sevdiği veya bir yakını olanlar, evi barkı ve yakınları orada olanlar ya da ülke sevdası olan insanlardır. Maalesef hayatları oradan gelecek bir haber üzerine dayalı olduğundan normal yaşama da bir türlü adapte olamazlar.
Çünkü onlar kafanızı çevirerek izlediğiniz haberin içinde yaşayanlardır, onlar haberin öznesidir, sıfatıdır, yüklemidir. Onlar kafanızı bir dakikalığına çevirerek izlediğiniz haberin kendisidir. Haberin sonunda söylediğiniz birkaç kelimenin hiçbir faydasını görmeyen insanlardır. Onlar kafanızı çevirdiğiniz haber yüzünden evleri ve dünyaları yıkılan insanlardır. Onlar kendilerini bu olaylar sırasında yalnız hissedenlerdir. Eşleri çocukları ve sevdikleri orada olduğu için onlar da burada olamayanlardır.
***
Hepimizin orada olması tabiî ki mümkün olamadığına göre bize emanet ederek gittikleri yakınlarına bizler ne kadar sahip çıkabiliyoruz. Aramızda daha rahat olmaları için ne kadar çaba sarf ediyoruz. Mahallemizde, okulumuzda, iş yerimizde, apartmanımızda bizim aramızda olup da akılları ve ruhları bizimle olmayan acaba kaç kişi var mı diye soruyor muyuz? Eğer varsa, yaşı ne olursa olsun kapısını çalıp bir sıkıntıları veya isteğiniz varmı dediniz mi? Gidenlere veya kalanlara bunu yapmak yerine yoksa sizde ‘devlet yapsın’ mı diyorsunuz?
Kafamızı çevirdiğimiz gibi bir de soyut kavramlara suçu yüklemeye devam ediyoruz. Koca bir soyut kavram olan devlet yapsın diyoruz. Nasıl olsa görev yapanlar kendi istekleriyle oraya gitti ve profesyoneller diyoruz. ‘Benim sorunum zaten başımdan aşkın asıl ben burada hayatta kalmaya çalışıyorum’ diyenlerimiz oluyor. ‘Sen benim ayın sonunu nasıl getirdiğimi biliyormusun?’ diyen de oluyor, zaten bu ülkede yaşayıp tamamen Fransız olan kesim sorunu bile tanımlayamıyor. Bu arada kafa çevirme hareketine topluca devam ediyoruz.
Kafanızı kısa süreliğine çevirdiğiniz problemin aslında sizin hayatınızdan neler çaldığını bilseniz, gözünüzü ondan ayıramazsınız. Şu anda yaşananlar hepimizin yıllardır biriktirdiği kaynaklarımızı, demokrasimizi, eğitimimizi, millet olma özelliklerimizi, psikolojimizi ve güven duygularımızı elimizden alıyor. Evet kafanızı çevirdiğiniz haber birisi için sizden daha önemli olabilir ama sizin o haberin paydası olduğunu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Evet giden hayatları şu anda görmüyor olabilirsiniz ama asıl görmediğiniz çocuklarınızın da hayallerinin yitip gittiğidir.
***
Siz akşam yine televizyonun başına geçin, elinize çayınızı alın ve haberleri izlemeye devam edin. Haber size çok dokunursa kumandanın düğmesine basarak kanalı değiştirin. Size bir uyarı, gelecekte karşılaşacağımız sorunlardan kurtulmak için böyle sihirli bir kumandanız asla olmayacak. Sorunlardan kafanızı çevirip kaçamayacaksınız. Çünkü hayat zapping yapılacak bir yer değil.