Sıcaklık artışı durdurulabilir mi?

2022 pek çok ülke ve bölge için kayıtlı tarihleri boyunca yaşadıkları en sıcak yıldı. 2023 muhtemelen daha da sıcak bir yıl olacak, bundan sonraki yıllar böyle giderse, tedbir alınıp havaya salınan başta karbon olmak üzere metan ve diğer zehirli gazların oranı 2030’a kadar yüzde 43 oranında azaltılmazsa sıcaklık artışları durmayacak.

Bu yüzyılın sonuna gelmeden koyulan hedefler çoktan aşılmış, ortalama sıcaklık iki derecenin çok üstünde artmış, dünya pek çok açıdan yaşanılmaz hale gelmiş olacak. Ormanlar yanacak, olağan dışı yağışlar sellere ve heyelanlara neden olacak, bir çok şehir ve ada devleti eriyen buzullar nedeniyle sular altında kalacak.

Tarım pek çok yerde yapılamaz, topraklar yaşanamaz hale gelecek. İklim değişikliği kitlesel göçlere, demografik ve kültürel değişikliğe, hepsinin ötesinde de savaşlara, korkarım ki insanlığın hümanizm anlamında yok oluşuna yol açacak. Gelişmiş ülkeler iklim değişikliğinin müsebbibi olduklarını unutup kapılarını yeni gelenlere daha sıkı kapatacak.

En iyi ihtimalle tıpkı şimdi olduğu gibi göç karşılığı pazarlık edecekler, bir kaç yüz milyon ya da milyar dolar ayırarak dünyaya verdikleri zararı tazmin ettiklerini düşünecekler. Oysa şimdiden çok daha radikal tedbirler almaları, sıcaklık artışını durdurmak için çalışmaları şart. Bunun için de uzman ya da müneccim olmaları gerekmiyor.

Son bir kaç yıldır yaşadıkları, baş etmek zorunda kaldıkları olağan dışı hava olaylarına, zaman zaman da termometreye, telefonlarındaki hava raporu veren kanallara bakmaları yeterli. Daha yazın tam olarak gelmediği Rio’da 17 Kasım itibarıyla 52 dereceyi geçen rekor sıcaklığın kaydedilmiş olması bile kendi başına bir gösterge.

Ancak gelişmeler çok umut vadetmiyor. 30 Kasım’da Dubai’de bir araya gelen 1992 BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne taraf ülkelerinin temsilcileri durumun vehametinin farkında değil gibi duruyor. BBC, COP 28’e ironik bir şekilde ev sahipliği yapan BAE petrol şirketinin toplantılar sırasında pazar payını arttırmayı da hedeflediğini söylüyor.

Her ne kadar 12 Aralık’a kadar oturup konuşacak, COP 28 marjında Paris Anlaşması beşinci gözden geçirme toplantısını ve Kopenhag’da ölümü ilan edilen Kyoto Protokolü’nü masa yatıracak olsalar da durum çok değişeceğe benzemiyor. Devletler dünyanın ortak geleceğinden çok jeopolitik beklentilerini önemsiyor. Her biri kendinin fedakarlık yaptığına inanıyor.

Ayrıca atmosferi en çok kirleten, en çok ısıtan Amerika’nın Paris Anlaşması’ından bir kez daha çıkıp çıkmayacağı bile belli değil. Hatırlanacağı gibi 2020 de Trump Yönetimi çıkmış, Biden’ın seçilmesinden sonra Amerika yeniden katılmıştı. Trump’ın 2024’de yeniden seçilmesi ve 2025’de de başkalık koltuğuna oturması halinde tarihin tekerrür etme olasılığı çok güçlü.

Cumhuriyetçilere uzunca bir süredir siyasi atama için bürokrat bulan Heritage Foundation New York Times’ın dünkü haberine göre müstakbel bürokratlara NeoCon’luğun karşıtı olan, yani daha az müdahaleciliği ve biraz da içe kapanmayı öngören “Paleoconservative” olup olmadıklarının yanı sıra iklim değişikliğine inanıp inanmadığını da düzenlediği anketlerde soruyormuş.

Yine de bardak tam boş sayılmaz. ABD Başkan Yardımcısı Harris’in dün Dubai’de yapacağı konuşmada metan gazı salımı indirimine gideceklerini, iklim değişikliğiyle baş etmeleri ve yeni teknolojiden yararlanmaları için az gelişmiş ülkeler 3 milyar dolarlık fon sağlayacaklarını açıklayacağı biliniyordu.

Üstelik pek çok ülkenin de durumun vehametinin farkında olduğu, Brezilya, Hindistan, Kenya’nın sorunu eskisinden daha fazla ciddiye aldığı iddia ediliyordu. COP 28’in BAE tarafından açılan web sayfasında ev sahibi ülkenin zarar-ziyan fonuna 100 milyon dolar vereceği, bir saat içinde bu amaç için 420 milyon dolar toplandığı yazıyordu.

Tüm bunların ötesinde Çin ve Amerika’nın metan gazı salımlarını azaltmak ve yenilebilir enerji kaynaklarını 2030’a kadar üçe katlamak konusundaki uzlaşmaları da önemliydi. Belli ki ulusal ve uluslararası teşvikler de şirketleri özendiriyor, değişimin zorunluluğu onları kısa dönemde daha az karlı olsa da iklim değişikliğini önleyecek yeni teknolojilere yatırım yapmaya yöneltiyor.

Fonlar için de bu tür yatırımlar giderek daha ilginç hale geliyor. Teknoloji devleri temiz elektronlar ve temiz moleküller yaratmaya, üretmeye çalışıyor. Yakında yollarda daha çok elektrikli araba, evlerde daha fazla güneş ve rüzgar enerjisi kullanımı göreceğiz. Hidrojen de büyük olasılıkla yakıt olarak daha yaygın kullanılacak.

Ama bunlar iklim değişikliğini durdurmaya, yayından çıkan okun hızını düşürmeye yardımcı olur mu, o biraz tartışmalı. Konunun uzmanları hem alınan tedbirlerin çok geç alındığı, hem de yetersiz kaldığına inanıyor. İklim hızla değişiyor, etkileri her gün daha ağır bir şekilde hissediliyor. Dünyanın en islah edilmiş nehirleri bile yağan yağmurların hızına, miktarına dayanamıyor.

Eminim COP 28 kendini ilgilendiren üç alanda da kararlar alacak, birileri de mutlaka bunları başarı olarak sunacaktır. Fakat bizim hayale kapılmamamız iklim değişikliğinin olası sonuçlarına şimdiden hazırlıklı olmamız gerekiyor. İmar planlarından iç ve dış güvenlik risklerine, tarımdan turizme gözden geçirilecek çok şey var.

Her şeyden önce ormanların eskisinden çok daha kolay ve hızlı yanacağını anlamamız şart. COP 28’de ne karar çıkarsa çıksın bu gerçek değişmeyecek. Sıcaklık artışı en iyi olasılıkla durdurulacak ancak aşağı çekilemeyecek. En küçük bir ihmal ormanlarımızın yanmasına, dünyanın karbon depolayan haznelerinin azalmasına yol açacak.

Başkalarının ne yaptığına ya da yapmadığına bakmadan, müeyyideyi ve tedbiri devletten ya da belediyeden beklemeden bizim bireyler olarak da ormanda ateş yakarak piknik yapmamaktan büyük baş hayvan eti yemeyi azaltmaya kadar ortak geleceğimiz, çocuklarımızın, torunlarımızın yarınları için yapabileceğimiz çok şey var. Yeter ki isteyelim…

YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum