Muhalefet iktidar olduğunda, daha doğrusu olabilirse Türkiye’de çok şey değişecek. Muhtemelen ekonomi ortodoks prensiplerle yönetilecek, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konusunda yaşanan ihlaller azalacak, Kürt sorununa farklı bir açıdan bakılacak, AB ve ABD ile barışık bir üslup benimsenecek, AİHM kararlarına uyulacak. Ama benim görebildiğim kadarıyla Türkiye’nin dış ve güvenlik politikasının temel yönelimleri değişmeyecek.
Türkiye yine üyesi olduğu ittifakla Rusya ve Çin arasında denge gözetmeye çalışacak. AB üyeliğinin görünür bir gelecekte gerçekleşmeyeceği varsayımından hareketle var olan ortaklığı güçlendirmek için çaba harcayacak. Kıbrıs, Suriye, Libya ve dünyanın başka yerlerindeki kazanımlarını korumaya, Ege’deki statükoyu sürdürmeye, İsrail ve Arap dünyasıyla ilişkilerini dengede tutmaya gayret edecek.
Çünkü biz değiştik diye dünya değişmeyecek. Amerika Suriye’den herhalde asker çekmeyecek, sahayı İran ya da Rusya’ya bırakmak istemeyecek. AB, Yunanistan’ı ve GKRY’ni desteklemekten vazgeçmeyecek. Suudi Arabistan veya Mısır kendini Türkiye’ye daha yakın hissetmeyecek. İktidar değişikliği, tabii ki olursa, dünyanın pek çok başkentinde olumlu karşılanacak fakat bu ille de Türkiye’nin çıkar ve beklentilerine saygı gösterecekleri anlamına gelmeyecek.
Onlar hemen her zaman, her yerde olduğu ve bizim de yaptığımız gibi bu değişikliği kendi çıkarlarını maksimize etmenin fırsatı olarak yorumlayacak, çok geçmeden de etki tepkiye, aynı yoğunluk ve şiddette olmasa da çıkar mücadelesine dönüşecek. Aradaki fark belki yeni iktidarın karşısındakileri daha iyi anlamasında, sert pazarlıktan önce kamu diplomasisine ağırlık vermesinde, değişimin yarattığı sempatiyi siyasete tahvil etmesinde olacak.
Ve umuyorum ki yeni iktidar bloğu dünyayı ideolojik evhamların ötesinde gerçeğe en yakın şekilde okuyacak, kendilerinden önce yapılan hataların benzerlerinin tekrarından kaçınırken son 20 yılın kazanımlarına sahip çıkacak. Mümkün olduğunca sorunlar yerine çözümlerin tarafı olacak. Taleplerini hiç kimsenin aklında tereddüt bırakmayacak şekilde ve uluslararası hukuka referanslı net bir üslupla dillendirecek. Sloganlaşmış kavramlar kullanmayacak.
Diğer yandan güvenlikle dış politika arasındaki doğrudan ilişkiyi de unutmayacak. Bana kalırsa başlatılan ve sürdürülen tüm askeri-teknolojik projeler desteklenecek. İnsansız hava aracı da yapılacak, F-35 projesine yeniden katılınsa dahi milli muharip uçak da kullanıma sokulacak. Yeni gemiler, denizaltılar inşa edilecek. Türkiye dünyanın en barış sever ülkesine dönüşse, tüm komşularıyla sorunlarını çözse bile stratejik otonomisini korumak için askeri gücünü arttıracak.
Bunlar doğal olarak benim beklentilerim, biraz da tecrübeden kaynaklanan öngörülerim. Ancak muhalefet cephesindeki bilgi ve deneyim birikimi, (bazıları hayal kırıcı olsa da) yaptıkları ve hatta yapamadıkları çoğu açıklama beklentilerimin büyük ölçüde karşılanacağına, kazanımların, dengelerin ve menfaatlerin korunması anlamında sürekliliğin sağlanacağına işaret ediyor. Keşke mümkün olsa da ortak dış politika vizyonlarını açıklayabilseler.
Ama ne yazık ki mümkün değil. Ne de olsa hem dış politika değişken, hem de seçmen slogan sever. Üstelik her birinin ayrı hassesiyeleri olan seçmen kitleleri ve parti yapıları var. Ayrıca süreklilik de siyasette prim yapacak, muhalefeti iktidara taşıyacak bir yaklaşım tarzı sayılmaz. Yine de çatışma çözümüne ağırlık veren, seçmen kitlesinin genel hassasiyetlerini tatmin eden fakat yurtta sulh-cihanda sulh demenin ötesine geçen bir üslup geliştirilebilir.
Mesela muhalefet bloğu kendi iktidarları döneminde Türkiye’nin BM’nin farklı organlarında daha aktif olacağını, Avrupa Konseyi’ne sahip çıkacağını, G-20 ajandasına katkıda bulunacağını, AGİT’i işlevsel hale getireceğini, AB ile kapsamlı bir güvenlik işbirliğine gireceğini, enerji tedarikinde daha da sağlam ve güvenilir bir merkez haline dönüştüreceğini söyleyebilir, delillerini ve planlarını bizlerle, potansiyel seçmenleriyle paylaşabilir.
Muhalafet cephesinin bir bütün olarak dünyanın farklı yerlerine ve sorunlarına ilişkin söyleyecek sözü, hepsinden önemlisi pozitif ajandası da olabilir. Nükleer silahların yayılmasından Ukrayna savaşının sona erdirilmesine, iklim krizinden küresel adaletsizliğe ve açlığa karşı tavır almaları seçilme, iktidara gelme şanslarını da zaten arttırır. Kim bilir belki de bundan sonra yaparlar, asgari müştereklerde uzlaşmalarının ardından dış ve dünya politikasına da el atarlar…
Yazınız, dış politika ağırlıklı olmuş .Dış politikanın "Yanlış Suriye politikası" eleştirilerine değinilmemiş..Asıl sorunlar içerde,.Nasreddin Hoca diliyle."Turpun büyüğü heybede." Seçmeninin sandığın başında bile ,fikrini değiştirebilecek bir ortamdayız....Slmr..(hikmet özdemir em. öğret.)
Yanıtla (0) (1)6 lı masa iktidara gelirse 2-3 sene bürokrat atamalarıyla geçiştirecek. 20 yıllık bir iktidarın bürokrasisini eleyecek. 1-2 senede birbirleriyle o senin bu benim olsun diye geçecek. Gitti 5 sene elde ne var. 3+2=5 senelik kuru iktidar. Boş bunlar boş. Her tarafa mavi boncuk dağıtmakla iktidar olunmuyor. Burası T.C. Hedefleri yok anlattıkları evrensel değerler hak hukuk cart curt. Ne yapacaksın kardeşim. Elle tutulur gözle görülür bir şeyler söyle. Altın günü yapıyorlar sanki.
Yanıtla (0) (0)İlginç olan yazar iktidara her zamanki “suya sabuna dokunmayan” desteğini gösteriyor. Suud, BAE, NATO ve nihayetinde Suriye konusunda U dönüşü yapmış, içindeki Sn. Cemil Çiçek’in dediği gibi “pislediği testiden su içirilen” iktidarı görmek istemiyor. Türkiye en olumsuz koşullarda, bile kendini koruyan bir ülkedir zaten.
Yanıtla (0) (2)Iyi de,, NIYE O ZAMAN durdu o vatandaş,, o halay'da.*Cekilseydi*..onunda suçu yok mu.?..Biz sıradan vatandas olarak GÖRÜYORDUK yanlış dış stratejisini. misal;Mısır ile küsmeye gerek yoktu,Suriye'de öyle ihvan,falan,filanla degil Akil ile yurumeliydik.simdi yapilanlar dogrudur. SIMDI YAPILAN DOGRU ...Dogru strateji uygulanıyor diye Alkışlamamiz gerekmez mi..?..niye illa geriyi kurcalamak..
Yanıtla (0) (1)Fransız Le Figaro gazetesinde 'Türkiye, Ukrayna’daki savaşın ilk galibi olabilir mi?' sorusunun sorulduğu yazıda Türkiye'nin dünyada 6'ncı en geniş büyükelçilikler ağına sahip olan ülke konumunda olduğuna vurgu yapıldı ve 'her şeyden önce daha barışçıl ve çok aktif bir Türk dış politikasını ortaya koymaktadır' denildi.
Yanıtla (4) (3)Baştan sona çelişki dolu bir yazı. Muhalefete yönelik çok ciddi kuşkuları bertaraf edip muhalefet lehine algı operasyonu çeken bir yazı. Yazarın sözünü ettiği bütün konuların tam tersi olacak hiç şüphesiz. Muhalefet iktidar olabilirse, ama Allahın izni ve milletin desteği ile muhalefet iktidar olamayacak. Bu millet ülkenin anahtarını Abd, Avrupa ve NATO'ya teslim edecek kadar aklını peynir ekmekle yemedi heralde. Yukarıda kuşku dediysem de bunlar kuşku değil gerçek. Muhalefet bunu açıkça söylüyo
Yanıtla (8) (29)Osmanlı 3 Türkiye büyüklüğünde toprağı “cennet mekan” Abdülhamit han döneminde ve bugünkine benzer politikalar ile kaybetti ve bunun sonucu olarak çöken ekonomi nedeni ile ülke kasasının anahtarını da borç aldığı ülkelere verdi. Osmanlı o tarihten sonra yarı bağımlı oldu. Gidiş o yönde!
Yanıtla (10) (7)Adınız demokrat ama desteklediğiniz iktidar anti demokrat. Bunu da açıkça söylüyorlar. Muhalefet umuyoruz demokrasiyi yeniden tesis edecek, siz ve diğer demokratları da kendisine katılmaya ikna edecek. Çünkü demokrasiden başka çözüm yok içinde bulunduğumuz sefil durumdan çıkmak için ve rasyonel akla dönmek için. Yazar çok güzel tespitlerde ve temennilerde bulunmuş. Hepsi de olacak inşallah.
Yanıtla (11) (4)Tek adam rejimini destekleyen demokrat olamaz.
Yanıtla (8) (1)Bütün parti liderleri tek adam ülkemizde. İstemedikleri kendilerini eleştiren herkesi partiden ihraç ediyorlar. Demokrasi lafta kalıyor. Benim yalanlara karnım tok.
Yanıtla (2) (2)Allah’ın işi gücü yok senin harami partini iktidarda tutmak için uğraşacak. Bu ne saçma özgüven böyle.
Yanıtla (6) (0)Okuduğunu anlamadan yorum yapmışsın. Dini terminolojiden haberin de yok anlaşılan. Allahın izni Allahın yardımı vb kavramlar üzerinde biraz okuma yap sonra itiraz et.
Yanıtla (0) (4)Bu ülkenin anahtarını ABD’ye NATO’ya kim teslim etti? NATO’ya son üyeleri almak için (İsveç, Finlandiya) kapıyı açık tutan kim. Onu bunu bilmem de kozmik odayı açarak sır bilgileri teslim eden kim di? Ya siz bu Türkiye’de yaşamıyorsunuz ya da kehanette bulunayım da nasıl olsa bir inanan olur diyorsunuz.
Yanıtla (3) (0)Kararsız diye yazan yorumcuya hitaben diyorum ki; Allah tan kork,okuldan utan FETÖ KONUSUNDA GERÇEK ADALET SAĞLANDI MI,sağlanmadı. Hainlerin büyüğü kaçtı,parası olan çıktı,ibadet kesimi cezalandırıldı. Sağduyulu Muhalefet iade konusunda açık açık takipsizlik ve beraat alanları söylüyor.
Yanıtla (1) (0)..BU COGRAFYADA olduğun sürece herseye karşı UYANİK OLMAK ZORUNDAYIZ..Burasi kavimler göçü sahasi...uyuyan YOK OLUR..
Yanıtla (1) (1)Toplama ittifakın iktidarında yapılacak icraatlar: 1-PKK-FETÖ affı 2-İMF den borç almak 3-Terörle mücadelenin içte ve dışta zayıflatılması 4-Surıyeden Türk askerinin geri çekilmesi 5-Görevden alınan FETÖ cülerin eski işlerine dönmesi ve örgüt mal varlıklarının iadesi. 6-Bakanlıklar ve kadrolarının paylaşılması 7-Savunma sanayıı ve Mega projelerin durdurulması 8-Eski hükümet üyelerine soruşturma açılarak yıpratılması 9-1 yıl sonunda hükümette kriz çıkararak iktidardan kaçmak.
Yanıtla (3) (4)Sayın Akgün , Muhalefet iktidara geldiğinde ,0 güzel çocuğumuzun sözlediği gibi, "Herşey çok güzel olacak " Çocuklarımızda çocukluğunu yaşayacak .10 yaşında eve ekmek götürme derdinde olmayacak..
Yanıtla (5) (1)Anayasa hukukcusu,gazeteci-yazar Prof.Dr. Mümtaz SOYSAL 'ın bir makalesinde okumuştum. Türkçeden Fransızcaya geçen bir kelime; "le başıbozuk".6 aydır bir cumhurbaşkanı adayı belirlemeyenlerin iktidarı, kelimenin tam anlamıyla bir "başıbozukluk" olcağı şimdiden belli. Yazdıklarınız sizin temennileriniz. Oysaki koaliasyonlu yılları sizde hatırlıyorsunuz. Yazdıklarınız temenni de olsa hoşa giden bir yönü var.
Yanıtla (2) (8)Şimdiki 4 benzemezin koalisyon değilde ne olduğunu sanıyorsun.
Yanıtla (3) (0)Aklıselim gerçekçi tecrübeli sabah yeli gibi bir yazı. Allah razı olsun hocam.
Yanıtla (1) (0)Dış ilişkilerde diplomasi yönteminin önemini Suriye, Mısır ve İsrail örneklerinde çok net şekilde gördük. Bugün, bu üç ülkeyle ilişkileri yumuşatmak için özen göstermeye başladık. Sert dış ilişkilerin yarattığı Libya ve Doğu Akdeniz sorunları ile düşman bellediğimiz ülkelerle daha yapıcı ilişkiler kurulacağı muhakkak. Söz konusu ülkelerce de sorunların çözümü için yeni hükümete iyi niyet eli uzatılacak, diplomasinin kazan kazan politikasına dönülecektir. Bu, problemleri çözmese de....
Yanıtla (0) (0)Mensur Akgün'e göre, AKP'nin hata yapmasi mümkün degil. Kendisinin slogani, hep destek tam destek. Bu mantiga göre, su anda TC'nin icinde bulundugu durumun tek nedeni dis gücler. Madem öyle, AKP'nin hicbir politikasindan geri adim atmamasi gerekiyordu. Misir'da geri adim attilar. Mursi, Rabia diyen kaldi mi? Israil'de geri adim attilar. Suriye'de geri adim attilar ve Esad'a evrildiler. Cünkü her seyi yanlis okudular.
Yanıtla (6) (1)Türkçede "Ağzınızdan yel alsın" diye bir söz var.Bu sözü yazının başlığı hatırlattı bana.
Yanıtla (1) (0)Keşke yalnız seçmen slogan sevse,
Yanıtla (0) (0)Kardeşim muhalefetten bu kadar niye endişe ediyorsun. Bundan berbatı olamaz. Zafer Partisi liderinin tesbiti eğer doğru ise 1 milyon 476 bin 368 suriyeli vatandaş yapılmış kalanları da muhalefet mi yapsın diyorsunuz. Son 20 yilin kazanımları ha! Sırtımıza hançer sapladı. Osmanlıcı saltanat düşkünleri 100 yıldır emperyalizmin uşaklığını yaparak kürt türk aramıza nifak soktular birbirimizi kırdırdılar. Şimdi sağdan sola doğru yazı yazan araplar çıktı başımıza. Yazıklar olsun!
Yanıtla (4) (3)Adam 10 katlı bilimli ilimli beşeri sermayeli çalışır demokrasisi elbette kusurlu binayı 16 kat hayal aleminde yapıcam diye yıkmış biz restore mi edelim yeniden mi yapalım diye düşünüyoruz bu bilim değil hala ideoloji hayal satıyor depremde ilk yıkılacak bilimsiz gerçeksiz çöp dikmeye cahilce çalışıyor yine..
Yanıtla (0) (0)Mensur hocam kanantimce dış politikada iyi bir yazarsınız ama bu yazınızdan hiç bir şey anlamadım.
Yanıtla (0) (2)Yazar bu makalede seneye olmasından korktuğu şeylerden bahsediyor. Ortodoks ekonomi politikaları tek başına ekonomiyi düzeltemez. Büyük güçlerin desteği abd AB gerekir. Umarım bedelini ağır ödetmezler. Yerli savunma yatırımlarına abd AB hdp devam edilsin ister mi?
Yanıtla (2) (1)Yazar inşallah var olan hükümet in çizgisinde dış politika devam eder yoksa yok oluruz. Teslimiyet noktasında olmayız ama şu anda muhalefette olanlara güven duymadığı anlaşılıyor. Cesaretli ol net konuş daha muhalefet iktidar değil
Yanıtla (3) (10)