Keşke akademinin kayyım kadar değeri olsaydı...

Değerli anayasa hukukçumuz Prof. Dr. Kemal Gözler’in en son yayınlanan “Akademinin değersizleştirilmesi” makalesini okurken, Türkiye’ye ilişkin derin bir umutsuzluğa kapıldığımı belirtmeliyim. Maalesef genel olarak özgürlükler konusunda Türkiye’de hakim olan negatif iklim, akademik özgürlüklerin alanını da giderek daraltmakta ve üniversitelerimizin uluslararası bilimsel rekabet kabiliyetini zayıflatmaktadır. Düşünün ki Türkiye ‘akademik atıf endeksi’nde 2010’dan itibaren İran’ın bile gerisine düşmüş durumdadır. Bütün şehirlerimizi, kasabalarımızı üniversite binalarıyla donattık ama, bilimsel yayın sıralamasında İran’ın bile gerisine düşmekten kurtulamadık.

Ürettiği bilimsel ve kültürel değerler zaten fevkalade düşük olan üniversitelerimiz giderek kan kaybetmekte ve K. Gözler’in ifadesiyle adeta “akademik bir devalüasyon” yaşamaktadırlar.

İşin esası Türkiye bilimsel ve kültürel değer üretmede çok fakir bir ülke. Akademik alanda günümüzde yayınlanan makale, bilimsel çalışmalar, incelemeler geçmiş yıllara göre sayıca fazla olsa da bu çalışmalar yüksek bir değer ifade etmedikleri için hiçbir iz bırakmadan silinip gitmektedirler.

Kuşkusuz akademi dünyamız bilimsel ve kültürel anlamda hiçbir değer üretmiyor değil, yeterli olmamakla birlikte elbette üretiyor. Talihsizlik o ki Türkiye az sayıda olan bu değerlerinin kıymetini bilmiyor. Oysa esas olan, belli ölçüde değer üreten ve bir kalite ifade eden üniversitelerin sayısını arttırmamız gerekirken, ne yazık ki işi gücü bırakıp var olanları yok etmeye çalışıyoruz.

Bu konuda en dramatik örnek, Şehir Üniversitesi’ne kayyım atanmasıdır. AK Parti sözcüsü Ömer Çelik’in bu üniversitemize kayyım atanacağını duyururken, bir bakıma derin yaralı olan üniversitelerimizin fotoğrafını bütün netliği ile topluma sunmuş oldu.

Bu konuda aslında en derin talihsizlik, her alanda özgürlükçü bir başlangıçtan gelen AK Parti’nin, sonunda ‘kayyımcı’ bir fotoğrafta demirlemiş olmasıdır. Oysa AK Parti 2002 yılında yola çıkarken o gün üniversitelerin içinde bulunduğu durumu net bir şekilde tarif etmiş ve yasakların olmadığı bir üniversite vadetmişti: “Temel görevi özgürce bilgi üretmek, yaymak, ulusal ve uluslararası düzeyde bilimsel araştırma ve incelemeler yapmak ve nitelikli bir eğitim-öğretim vermek olan üniversitelerimiz, son yıllarda uygulanan yanlış politikalar nedeniyle problem yumağı haline gelmiştir.

Üniversiteler, her çeşit düşüncenin demokratik bir ortamda, hoşgörü içinde öğretilip tartışıldığı, yasakların ve sınırlamaların olmadığı özgür bir foruma dönüştürülecektir.”

Ve işte bugün geldiğimiz yer ortada... Keşke üniversitelerimizin bir kayyım kadar değeri olabilseydi... Keşke kayyım atamak için harcadığımız enerjiyi üniversitelerimizin eğitim kalitesini arttırmak ve akademik özgürlükleri zenginleştirmek için harcayabilseydik. Keşke tarihe, üniversitelerine kayyım atayan bir ülke olarak geçmeseydik. Keşke “Almanya 3 milyon öğrenciye üniversite eğitimi verebilirken, Türkiye 7 milyon öğrenciye üniversite eğitimi veriyor” diye sayısal çoğunlukla övünmek yerine, kaliteli eğitimdeki üstünlüğümüzle övünebilseydik. Keşke kayyım atamada gösterdiğimiz beceriyi, ehliyetli ve liyakatli akademisyenlerin değerini bilmede de gösterebilseydik.

Zira iktidarlar gelip geçer, ama kalıcı olan üniversitelerimizin üreteceği bilimsel, kültürel ve eğitsel değerlerdir.

Keşke Kemal Gözler Hoca’nın şu tespitleri hepimiz için bir anlam ifade edebilseydi: “Siyasî iktidar, bir demokraside seçimlerin sonucuna göre bir günde ele geçirilebilir. Siyasetteki değerler bir günde el değiştirebilir. Bu normaldir. Ancak sanatta, edebiyatta, kültürde, bilimde değerler, ele geçirilebilen şeyler, hele hele seçim sonuçlarına göre ele geçirilebilecek şeyler değildir. Siyasette bir günde iktidar olunur. Ama sanatta, edebiyatta, kültürde, bilimde bir günde iktidar olunamaz. Bu alanlarda iktidar olmak için çalışıp değer üretmek gerekir. Bunun için de bu değerleri üretecek, edebiyat, sanat ve bilim insanlarını ehliyet ve liyakat üzerine yetiştirmek gerekir.” (Akademinin değersizleştirilmesi makalesinden)

YORUMLAR (70)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
70 Yorum