İslam’ın önünde perde olan ‘din bekçileri’ne ihtiyacımız yok

Vicdanları yaralayan, birlikte yaşama umutlarımızı söndüren öylesine iç acıtıcı bir dönemden geçiyoruz ki tarif etmeye kelimeler yetmiyor.

Bu köşede farklı zamanlarda günümüz dindarlarının kendileri dışında herkese karşı üstenci bir dil kullandıklarını, adeta ‘kimse bize yan bakamaz’ edasıyla kendilerine benzemeyenleri küçümsediklerini yazmaya çalışıyorum.

Kimiz biz Allah aşkına?

Bütün bir kainatı ve insanı yaratan Allah siyah mı, beyaz mı, inançlı mı, inançsız mı diye hiçbir ayrım yapmadan nimetlerini bütün yaratılmışlara bahşederken, biz kim oluyoruz da haşa Allah’a kafa tutarcasına insanları ‘hainler’, ‘ahmaklar’, ‘illet-zillet’ gibi sıfatlarla itibarsızlaştırmaya ve neredeyse onların yaşamaya bile haklarının olmadığını söyleme cesaretini kendimizde bulabiliyoruz.

Maalesef ayrıştırma ve kutuplaştırma üzerine bina edilen bu kirli anlayış, dindarlık üzerinden bizim dışımızdaki herkes ‘hain’ olarak tanımlanmaktadır.

Dinin özüyle asla örtüşmeyen bu anlayışın temsilcileri, fetvacıları ‘devlet’, ‘ümmet’ gibi kavramları da kullanarak toplumun büyük bir bölümünü ‘düşman’ kategorisine yerleştirmekte bir beis görmemektedirler.

Mesela bir fetvacı, bu ülkede farklı düşünenleri, iktidar eleştirisi yapanları ümmetin yolunu kesen hainler olarak tanımlıyor ve diyor ki: “Bütün Müslümanlara diriliş ümidi bahşeden bir devletimiz var… Gece gündüz çalışan sivil, siyasi, askeri kadrolar iş ve gönül birliği içinde hizmet yarışına girseler tam hedefe yaklaşınca hainler, düşmanlar, düşmanla işbirliği yapanlar ve gafiller/ahmaklar işbirliği yaparak dışarıdan ve içeriden taarruza geçiyor, yolu tıkıyor, yolcuları engelliyorlar.”

Din dilini böylesine ideolojik bir kirliliğe mahkum edenlerin, dinin tarif ettiği ‘dindarlık’ anlayışıyla bağdaşması asla mümkün değildir.

Oysa biliyoruz ki kâinat insana, insan da birbirine emanettir. Bu konuda Hz. Peygamberin sözü son derece açık: “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir.”

Bir başka ifadeyle, dindarlık hassasiyeti taşıyan insanların, hayatlarının her anında denetlenebilir olduklarının bilincinde olmaları gerekir. Elbette sadece dindarlık bilincine sahip olanların değil, her bir bireyin ahlaki temelde içsel bir denetim bilincine sahip olması insani bir erdemdir.

Ama gelin görün ki ateşli bir iktidar kutsayıcısı haline gelen günümüzün dindarları, kendileri dışındakilerin de en temel insani haklarının, özgürlüklerinin olması gerektiğine inanmıyorlar.

Bu vatan için savaşan, şehit olan gençlerimizin cenaze namazlarını kimlerin kılıp, kimlerin kılamayacağına bile artık bizim dindar mahallenin ‘din bekçileri’ karar veriyor. Çünkü onlar kendilerini, Allah’ın Türkiye şubesi olarak gördükleri için, haşa Allah’ın yetkisine sahip olduklarını sanıyorlar.

Muhtemelen cennet ve cehennemin biletlerini de ceplerinde taşıyorlar…

Dini kim nasıl tarif eder bilemem, ama benim Kur’an’dan ve Hz. Peygamberin hayatından öğrendiğim din, kavgacı ve ötekileştirici değil, kucaklayıcıdır.

Her zaman olduğu gibi Ali Bardakoğlu Hoca’nın şu uyarılarının altını dikkatle yeniden çizmek istiyorum:

“Dini öfkeli ve kavgacı bir dille anlattık. Ötekileştiren bir dil ürettik, kucaklayıcı olmayı da bıraktık. Dini bilgi ve söylem kavgaya alet olunca, farkında olmadan din de kavgaya dahil olur. Çünkü dini bilgiyi siz günlük hayatınızın öfkesinde, kavga ve sempatisinde sıkça kullanırsanız giderek aranızda ortak bağ olan din duygusu da, kutsal duygu da bu ortamdan zarar görür. Tıpkı sünnete ittiba ve Hz. Peygamber’e bağlılığın bugün Müslümanları kaynaştırma yerine aralarında bir ayrışmaya ve kavgaya sebep olması gibi. Tıpkı bu gerilim ortamının Peygamber Efendimiz hakkındaki tasavvura zarar verdiği gibi. Her iki durum da, hem dışarıdan bakanların hem de bizim çocuklarımız ve torunlarımızın dine karşı daha mesafeli olmasına yol açacağından, aynı zamanda bir Müslümanın üstlenemeyeceği ağır bir vebalin göz göre göre yüklenilmesi demektir.” (Yüzleşme, s.81)

Hiç lafı dolandırmadan söyleyelim, adaleti, hakkaniyeti, vicdanı, ahlakı askıya alan hal ve davranışlarıyla İslam’ın önünde perde olan kerameti kendinden menkul ‘din bekçileri’ne ihtiyacımız yok, gölge etmeyin yeter, başka ihsan istemeyiz…

YORUMLAR (113)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
113 Yorum