Gökyüzüne dokunmanın caz hali
Nick Cave’nin ikibinli yıllarda çıkardığı en iyi albümüyle aynı adı taşıyan “Push The Sky Away” şarkısını dinliyorum. İçime oturan bir şey var bu parçada ama bilemiyorum, belki de Sonbahara girmenin heyecanıyladır, henüz güneş uzaklara gitmeden delicesine gökyüzüne dokunmak istiyorum. Rahatlatıcı ama aynı zamanda güç veren bir şarkı.
“Push The Sky Away”i dinlerken bir roman tadı alıyorsunuz adeta… Henüz yeni biten Eylül’ün esrikliği yüzünden yanılıyor olabilirim elbette, ama parça ilerledikçe Albert Camus’u okuyormuşum hissine kapılıyorum.
Bu şarkıyı kaç kez dinlediğimi bilmiyorum ama her seferinde yeniden keşfediyorum sanki. Muhtemelen hayatın belli dönemlerinde, özellikle de gökyüzüne bakmanın o muhteşem anını sonsuza dek saklamayı hayal ettiğiniz anlarda böyle şarkıların tadı bir başka oluyor.
Kuşkusuz gökyüzüne bakmak her zaman ibret verici, ama özellikle düşünce insanları ve sanatçılar için hep ilham kaynağı olmuştur. Bu konuda Kant’a atfedilen bir söz vardır, dünyada kendisini iki şeyin hayran bıraktığını belirten ünlü filozof “Bunlardan biri yıldızlar, diğeri içimdeki vicdan…” der.
Bu çerçevede Fransız yazar Antoine de Saint-Exupéry’in ‘Küçük Prens’ini anmadan geçmek olmaz elbette… Eminim Küçük Prens’teki şu satırlar gökyüzü ile kalbimiz arasında muhteşem bir bağ kuracaktır: “Ve geceleri gökyüzüne bakarsın. Her şeyin çok küçük olduğu gezegenimin yerini gösteremem sana. Belki böylesi daha iyi. Yıldızım senin için herhangi bir yıldız olsun. Böylece gökyüzündeki bütün yıldızlara bakmayı seveceksin… Hepsi senin dostların olacak.”
Geçtiğimiz hafta Pazar günü müzikle ilgili değil, 1433 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala’nın eşi değerli bilim insanı Ayşe Buğra ile yapılan bir söyleşideki sözlerinden çıkarak bir yazı yazmıştım. Bunun üzerine Kavala’dan güzel bir mektup aldım. O mektuptaki şu cümleler, gökyüzüne bakmanın ne bulunmaz bir imkan olduğunu bana yeniden hatırlattı: “Müziğin ve şiirin ruhumuzda yarattığı etki ile vicdanımızın sesi arasında canlı bir etkileşim olduğunu anlatıyorsunuz. Bu bağlantıyı kuran insanları tanımak ve onlarla aynı toplumda yaşadığımı bilmek bana büyük bir ferahlık veriyor. Çok sevdiğim Jethro Tull’ın “A Christmas Song’ parçasının sözleriyle yolladığınız selamınız için de teşekkür ederim. Bu düşüncelerle yağmurun sesini dinleyeceğim ve hayatın nasıl bir mucize olduğunu bize işaret eden gökkuşağını görmeyi bekleyeceğim.”
Evet Kavala’nın mektubunun bir bölümü böyle… Maalesef Osman Kavala gibi gökkuşağını görmekten, yağmurun sesini dinlemekten mahrum bırakılan o kadar çok insan var ki bu ülkede, doğrusu hayıflanmamak mümkün değil. Oysa kimse bir lütuf ya da ayrıcalık istemiyor, sadece hukuk işlesin yeter… Bazı vicdanların başkalarının acılarını hissedemez hale geldiği bir ortamda galiba gökyüzünü görmek biraz zaman alacak. Ama otokratlara rağmen, gökyüzü ve özgürlükler hep var olmaya devam edecek…
Hayatın, sadece vicdanını askıya alanlardan ibaret olmadığını göstermek için inadına müzik, inadına şiir demek gerekiyor belki de… Bunun için de ilk durak Nick Cave’in ‘Push The Sky Away’ şarkısı…
Nick Cave’in, grubu The Bad Seeds’le beraber çıkardığı ve 9 şarkıdan oluşan ‘Push The Sky Away’ albümündeki şarkılar bazen üzerinizde bir antidepresan etkisi yaratır, bazen de durgun sularda küçük pırıltılar…
Ancak albümden çıkan ilk single We No Who U R, Dylan Thomas şiirlerini aratmayacak bir lirizme sahiptir. Hüzünlü melodiler ağırlıktadır ve Cave’in zaten olağanüstü olan sesi hiçbir gürültüyle kirlenmeden taptaze bir şiir tadında gelir kulağa. Dallarında şarkı söyleyen kuşların ne dediğini umursamayan ağaçlar hakkında bir şarkı. Eğer kalbiniz varsa bu şarkıları sevmemek mümkün değildir.
Ve tabii ki albümün son şarkısı Push The Sky Away…
/Göğü bir kenara bırak/ Göğü bir kenara bırak/ Göğü bir kenara bırak/ Böyle bir albüm için olabilecek en görkemli ve durağanlığın dibinde sürünen güzellikte bir kapanış şarkısı.
Eğer şiirsel bir müzik ziyafetine katılmak isterseniz rahatlıkla gözlerinizi kapatıp kendinizi bu albüme bırakabilirsiniz…















Ben anlamıyorum sen 80 milyon insanın kaderi ile oyna sonrada vicdan yap (yok ya bunu bir Avrupa ülkesinde yapsana ya da ABD de yap bakalım) Gökyüzünü sana gösteriyorlarmi
Yanıtla (0) (0)Allah kullarına “gökyüzüne bakmalarını ve Yaradan’ın yüceliğini büyüklüğünü hatırlamalarını,ve imanlarını artırmalarını “ister.
Yanıtla (0) (0)Siz göğe baktığınızda,jazz ‘ı Kant’ı Camus’u hatırlıyorsunuz. Arkasından Ayşe Buğrayı ve tabii ki Osman Kavala’yı.
Ve onu bebek gibi günahsız suçsuz iken
Tutuklanmasını hatırlıyorsunuz. Tabii ki o
Size yazılmış can alıcı duygusal mektup
Artık Nirvana’ya ulaştırır. Artık her pazar
Jazz Ayşe Kavala. Ya Bir de Sezai beyin ‘yağmur’şiiri yazarsa diye korktum. Ama
Hayatımda bir sözden çok iğrendim ve iğrenmeye devam ediyorum "Acımayın yoksa acınacak duruma düşersiniz" rahmet peygamberinin ümmetinin yaşadığı bir ülkede yeşermiş ve hatta hayat bulup, yaşamaya devam eden iğrenç bir söz.
Yanıtla (3) (2)Neren tarafsız birader? Her tarafın taraf. İmam Gazâlî:"Fâsıklar ve gafillerle zâhirî beraberlik, zamanla zihnî beraberliğe, zihnî beraberlik de bir müddet sonra kalbî beraberliğe dönüşür. Bu ise, insanın adım adım helâke sürüklenmesi demektir."
Yanıtla (1) (4)Kimmiş o söylediklerin?
Yanıtla (4) (1)Aynı paralelde bir söz daha var. Merhametten maraz doğar.
Yanıtla (5) (0)"Acımayın yoksa acınacak duruma düşersiniz"....Katiliyorum cook saçma bir söylem..!..Doğrusu;yardımı dikkatli,ölçülü ve anlamli yapmak..!......MERHAMET etmeyene Merhamet olunmaz..!..Hadisi Seriftir..Allah merhametsiz olmaktan ve merhametsiz kişilerden, yoneticilerden korusun bizleri....
Yanıtla (1) (0)Sn.FD;hani demişsinizya,eğitim,bu iş bu ülkede,bu kadar hassaslaştırıldığı-hoca denilen,fetönün-için mi bu hale geldi acaba,bir kesim eğitim yerine,öğretim yapmış malesef,bunlar eğitimi,öğretime çevirdikleri için,mankurtlar yuvası oluşmuş.Amma ki EĞİTİM muhteşem bir değerdir.Hassas yerimiz,halen dramatik,yenilerinimi bekliyor.Kim bilir,düşünmek lazım.Sayğılar
Yanıtla (1) (0)yani müzik ve osman kavala ! nasıl bir bağlantı ne acayip bir yazı
Yanıtla (2) (11)Gerçekten sn. kavala'nın müzikle olan bağlantısından bihaber'misiniz? ( Bir haber değil, bihaber= habersiz).
Yanıtla (0) (0)Otokrat,otokrat,otokrat ne kadar nefret edilesi bir makam değilmi?Ama kelimeyi bulan ve buna bugünkü anlamını vereenede teşekkür etmek lazım.Düşünce ve ifade hürriyeti,insana ne kadar haz veriyor,ve ne kadarda tehlikeli,haz verdiği kadar da birilerini rahatsız ediyor,neden acaba?İşte otokrasinin doğum yeri,ve kahrolası varlık,insan hayatını nerede olursa olsun zindana çeviriyor.Ölüp olüp diriliyor,otokrasi,nemenem birşeydir.Ne zaman ki,insanlık tüm aydınlanır,o zaman otokrasi batarmı?Ümit bu ya.
Yanıtla (2) (0)Caz sevdanızı anlamış değiliz. Hafız biri, caz ve sazdan dem vurursa ciddiyeti azalıyor.
Yanıtla (0) (6)Caz ve saz kötü mü ki? Dinlerin çoğunda müzik var (İlahiler, koraller, motetler, semah, mevlüt , hatta kuran okunurken de müzik, makam var. Cahillikten kurtulsanız iyi edersiniz.
Yanıtla (3) (0)Çok sıradan bir şarkı. Asaf Savaş da retwit ettiğine göre beğenmiş olmalı.
Yanıtla (0) (1)İmam Gazâlî:"Fâsıklar ve gafillerle zâhirî beraberlik, zamanla zihnî beraberliğe, zihnî beraberlik de bir müddet sonra kalbî beraberliğe dönüşür. Bu ise, insanın adım adım helâke sürüklenmesi demektir."
Yanıtla (3) (7)Fasiklar ve gafiller kimmiş hacı cav cav? İsimlerini yazın da, bizde bilelim. Keşke Mehmet Bey'in vijdanından zerre sizde de olsaydı
Yanıtla (3) (2)Kendilerini Tanrı yerine koyup Ahiretteki yargılamayı Tanrı adına dünyada yapıp insanlara zulmedenler, Ahirette en büyük ceza ile karşılaşacakları kesindir.
Yanıtla (3) (1)Vay beee! "Sen neymişsin be abi."
Yanıtla (2) (2)"Nasıl da değişiyor insan;
Hangi resmime baksam ben değilim."
...durgun sularda küçük pırıltılar…
Yanıtla (4) (2)...Dallarında şarkı söyleyen kuşların ne dediğini umursamayan ağaçlar...
YAZIdaki şu cümleler büyüleyici.. Tâbi Kavala'nın eşinin yazdıkları da çok derin duygular ve hissedişleri içeriyor..
Pis siyasi oyunların hayatı nasıl zehir ettiği de maalesef bu dünyanın bir gerçekliği...
Gözlerimizi kapatsak
Yanıtla (4) (2)Kulaklari tikasak
Beyini tokatlayip
Geceyi özlesek.de
24 saat.in her bir saati
Asgeri ucretli.ye
Birer Album
Osman Kavala’nın gökkuşağını özleyen mektubundan böyle bir yazı çıkarmanız ne hoş. Şairlerin duyarlığı da olmasa bu dünyaya tahammül etmek gerçekten zor olurdu. Yüreğine sağlık sevgili Ocaktan.
Yanıtla (11) (2)Ahhh ahh şu memleket eğitim meselesini adam akıllı çözebileydi, cehalet ve zorbalıktan güç alan, sadakat biat ve itaat üzerine inşa edilmiş ve bütün içtimai hayatı domine eden meşum siyaset belki tasını tarağını toplar memleketi terkeder de yerine sizin bu yazılarınızda imgelediğiniz gönenç ve ruha kanat takan iklim gelirdi, mucize olmasa gerek, umut bitmesin...
Yanıtla (10) (2)