Özgürleştirme ve aptallaştırma
Jacques Ranciere, Cahil Hoca, Zihinsel Özgürleşme Üstüne Beş Ders eserinde
“Cehaletle ilim arasında kurulan pedagojik ilişkinin altında aptallaştırma ile özgürleştirme arasındaki daha temel felsefi ilişkiyi görmek gerekir… Bir cahilin başka bir cahil için ilim kaynağı olması nasıl kabul edilebilir… Bir zekanın bir başka zekâya tabi kılındığı yerde aptallaştırma vardır.” dayatmacı eğitimi özetliyor.
Ramazan ayında bir velimiz beni arayıp çocuklarını okuldan almak istediğini söyledi. Velimizin üç kız çocuğu var. Üçü de varsıl kesimler tarafından rağbet görülen seküler bir ilkokulda okuyor. Okulun bir öğrenciden yıllık aldığı bedel bir milyona yakın. Çocuklarını okuldan alıp dışardan alacağı destekle sanat ve spor ağırlıklı bir eğitimle eğitmek istediğini söyledi.
Arkadaşımı tanıdığım için fikrine şaşırmadığımı söyleyeyim. Tepkisi çocukların okuldan bir şey almadıkları yetmiyormuş gibi birde çocukların tüketim nesneleri olmaları konusunda birbirlerine kötü örnek olmaları.
Oturup günümüz Türkiye’sinde verilen eğitimin bir ihtiyaç olup olmadığından birçok konuyu tartıştık. Sonra okulların artık çocuklar için sosyalleşme alanları olduklarını, nitelikli eğitimi ebeveynlerin dışardan aldıkları destekle telafi ettikleri konusunda hemfikir kaldık.
“Okullar, çocukların temel eğitim öğretim ihtiyaçlarını karşılıyor mu?” sorusu herkesten cevap bekleyen bir soru olarak burada dursun.
Yine Sayın Milli Eğitim Bakanımız: “Zorunlu eğitim süresi yüksek. Yakında bunun tartışmaya açılacağını ben de tahmin ediyorum. Bu kadar uzun bir süre standart bir eğitime çocukları tabi tutmak doğru olmayabilir.” diyerek on iki yıllık zorunlu eğitimi on iki yıl sonra da olsa doğru bir eğitim olup olmadığını tartışmaya açması gecikmiş bir tespit olarak okuyorum.
Sayın Milli Eğitim Bakanımız öğretmen odalarını sürekli ziyaret ediyor. Öğretmen odalarında konuşulanların ortlamasını aldığımızda on iki yıllık eğitimin yanında mevcut eğitimin dahi zorunlu olup olması gerektiği konusunun cevabı da ortaya çıkar.
Tanzimatla gelen, Cumhuriyet ile pekişen, askeri darbeler ve ideolojiyi merkez alan iktidarların halkı eğitme hakkını seküler bir yaklaşımla kendinde görmeleri (!) daha ne zamana kadar sürecek merak ediyorum.
Eğitim, insanın özeline müdahale etmeden, insan iradesine saygı göstererek, insanın değerlerini bazı modern kavramlar üzerinden rencide etmeden verilmesi daha insani olan erdemli bir eylemdir.
Verginizi ödediğiniz, vatandaşlık bağı ile bağlı olduğunuz devletin; size rağmen çocuğunuzu yasal bir dayatma ile sizden alıp ideolojisine uygun bir birey olarak yetiştirmesi bir eğitim midir veya ne kadar insani bir eğitimdir sorusuna da burada yanıt arayalım.
Bu soru bana Zeki Velidi Togan’ın hatırlarını anımsattı. Okuduğum Togan’ın hatıraları Bolşeviklerin Türk çocuklarını eğitim kamplarında nasıl mankurtlaştırdıklarını anlatıyordu.
Salgın (pandemi) sonrası gelişmiş ülkeler şapkalarını önlerine alıp eğitimlerini sil baştan değil ancak yeniden gözden geçirme ihtiyacı duydular. Ve ivedilikle eğitimlerini sadeleştirme yoluna gittiler. Özellikle gençlerin dijital dünyada daha aktif öğrendiği öğreneceği ıvır zıvırı ve hantal bilgiyi müfredattan çıkarıp temel beceri odaklı eğitime ağırlık vermeyi öncelikli hale getirdiler. Düşünme, okuma, okuduğunu anlama, anladığını eyleme dönüştürme, mevcut bilgiyi aynı anda birçok beceriye dönüştürme gibi bir yola girdiler.
Türkiye bu konuda “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla bir arayış ve uygulamaya yöneldi. Ancak çalışma tabandan beslenerek uygulamaya dönüştürülmediği için okullarımızda beklenilen karşılığı bulmadı. Eğitim Bakanının baskılarına rağmen olması gereken verimliliğe dönüşmedi. Öğretmen görmezden gelinerek alınıp uygulanmaya konulan üstenci kararın uygulamaların eğitimde karşılık bulmadığını bir asırdan fazladır okuyor, görüyoruz.
Çin, salgın sonrası eğitimini güncelleştirme konusunda en hızlı ve yerinde adımı atan ülke oldu. Dünya ekonomisine de yön vermeyi elinde bulundurmanın avantajıyla kendi çocuklarına geleceğin ivmesini kazandırdı.
Akademik eğitime temel beceriyi kazandırdı. Ekonominin gidişatına bağlı okullarını dönüştürdü. Çin, dünya ülkelerinin yapmadığı bir şey daha yaptı. Küresel dijitalizm ile çocukların aklını korumak, dikkatlerinin çalınmaması için dijital Çin Seddi’ni kurdu. Çocukların ekran tarafından dikkatlerinin çalınmasına engel oldu. Tik tok gibi oyunları yasaklayıp kendilerinin kurdukları dijital oyunları çocukların gelişimine katkı sağlayacak eğitim içerikleriyle zenginleştirdi. Ve kısa sürede
PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) sıralamasında başa geçti.
Yanlış eğitimin meyvesi olarak “ev genci” diye bir kesim oluştu. Evet modern hayatın yanlış eğtimi sonucu tüm dünyada mevcut hale gelen “ev genci”nin Türkiye’deki oranı dünya ülkelerine göre daha fazla. Ev genci, yüksek öğretimini tamamlamış, başvurduğu iş yerlerinden yanıt alamayan, işsiz kalan, hayattan umudunu kesen ve ailesinin eline bakan genç demek.
2024-2025 eğitim öğretim döneminin son çeyreği başlamışken ülkemizin gündemini siyasi kısırdan kurtarıp eğitim öğretim merkezli bir gündeme dönüştürmemiz gerekir. Hiç olmazsa irfan ordusu olan öğretmen arkadaşların, ülkenin geleceğini düşünen aydınların kendilerini siyasi kısırdan arındırıp bir eğitim öğretim gündemi oluşturması lazım. Dünya, eskisinden daha kısa sürede evriliyor. Evrilmenin ipini elinde bulundurmayanlar dünyanın pazarı haline itiliyor. İpi elinde bulundurup çağı göğüsleyen ülkelerin; pazarı, hamalı, taşeronu olmamak için Milli Eğitim Bakanlığımız başta olmak üzere eğitim öğretim gündemini siyasi kısırın önüne taşımalıyız.
Gençlerimizin, yarınların sömürülenleri olmamaları için onları geleceğin mimarları kılmalıyız.
Eğitim seviyemizin bir ölçüsü olarak mülakat denen şey, artık kaldırılsa bile, uzun yıllar sürecek bir hasar temeli oluşturuldu maalesef.
Yanıtla (0) (0)Dikkatinize:
Yanıtla (3) (2)rağbet görülen > gören
eğitimle eğitmek > okutmak
nesneleri olmaları > nesnesi
örnek olmaları > olmalarına
olup olmadığından > başlayarak
Bakanımız > Bakanımızın
zorunlu eğitimi > zorunlu eğitimin
tartışmaya açması > açmasını
kendinde görmeleri > kendilerinde
Eğitim > Eğitimin
öğrendiği öğreneceği > öğrenebileceği
kararın uygulamaların > kararların
geleceğin ivmesini > değişimin
Tik tok gibi oyunları > oyun mu?
siyasi kısırdan > bu ne demek yahu!
dayatmacı eğitimi özetliyor. > diyerek dayatmacı eğitimi özetliyor.
Yanıtla (0) (0)Öğretmeni ne zaman yüce devletimiz muallim yaparsa saygınlığını iade ederse öğrenci ve veli üzerindeki etkinliğini artıracak yasal silahı verirse o zaman adam oluruz değilse uluslarası eğitim etkinliklerinde yarışmalarda esamemiz okunmaz.Yetersiz adam prof olmaz proflar siyasi yalamalık yapmaz sadece bilimi yalar bilim konuşur hale geldiğimizde öğrenci ve okul sayısını yarıya düşürdüğümüzde kaliteli adam nasıl yetişiyor okuyanın ve okutanın değeri nasıl artıyor bakın görün.
Yanıtla (2) (0)Eğitimin temel taşı öğretmeni ezmek suretiyle eğitimin temeline dinamiti koyduk.Öğretmen korkudan okula gitmek istemiyor veli öğrenci idare tepesinde can güvenliği yok.Öğrenciye karşı bir müeyyidesi yok.Adam olmayacak çocuğu al adam et diyorsun ailesinin adam edemediğini öğretmen nasıl adam edecek.Okullarınbüyük bölümü mafyavari jöleli artis öğrencilerle dolup taşıyor çocuğun derdi okumak değil orada öğretmene posta koyacak teknoeroinmanlaşacak bir iki kız tavlayacak derdi bu.
Yanıtla (2) (0)Öğrenci ve üniversite sayımız kalkınmış batılı üniversetelerden çok fazla mesleki teknik eğitim özendirilmeli ihtiyaç neise o kadar tıp mühendislik ilahiyat maliye öğretmenlik gibiüniversitelere o kadar öğrenci alınmalı her ile hukuk fakültesi açmakla olmuyor bu okullar ihtiyaç ise aç ama değil.Üniversite sayısı artıkça kalite düştü nerde çokluk orda b.kluk olurmuş.Herkes okumak zorundamı okumadan olmuyormu,Neşetlermahsuniler üniversitemi okudu çoğu inşaat ustasıimühendisinden daha bilgili
Yanıtla (2) (0)Bu ülkede isteğin kadar derslik aç imam hatip aç kuran kursu aç üniversite aç durum ortada.Uluslar arası yarışmalarda çocuklarımızın durumu üniversitelerin durumu ortada yerlerde sürünüyor her ile her ilçeye üniversite açmakla olmuyor.Baktın yararlı değil kapat gitsin.Nerdeyse mezralara üniversite açacaklar üçbeş esnafpara kazansın diye yazık değilmi bu ailelere çocuğunu bir umutla üniversiteye gönderiyor sonuç fos.Batılı kalkınmış ülkeler bu eğitim işini nasılyapıyorsa bizde yapabiliz.
Yanıtla (1) (0)Zorunlu eğitim bu memleketin kalkınmasında en büyük engel olmuştur.Proflarımız siyasetçilerimiz zorunlu eğitimdenmi geldiler.Bırakın isteyen okusun istemeyen okumasın beş yıl eğitim zorunlu olmalı ondan sonrası isteğe bağlı olmalı .Yüzbinlerce vasat çocuğu okullara tıktıkta ne oldu teknoeroinman üretttik.Çocuklar boşa vakit geçiriyor onlarada yazık ailelerinede yazık.Bu memleketin bu kadar paşaya ihtiyacı yok her veli çocuğum paşa olsun diyorher çocuğun kapasitesi yetenekleri farklı.
Yanıtla (0) (0)Hocam pek çok fikrinize katılmakla birlikte, bir öğretmen olarak 12 yıl değil ama 8 yıllık eğitimin mecburi olması gerektiğine inanıyorum.Diger yandan sınıfta kalma mutlaka olmalı ve gerekiyorsa ilkokulda öğrenci sınıf tekrarı yapmalı.Her şeyin bir faturası olduğunu anlamalı ve sorumluluk duygusu kazanmalı.Yoksa sınıfta kalma yok, her şey bedava, ne güzel?Öğrencinin hayata karşı mukavemetli olması için bu çok önemli.Ve eğitim vatandaşın keyfiligine birakilmayacak kadar önemli hocam!
Yanıtla (8) (1)İktidarın siyaseten sıkışmışlığı nedeniyle değerli tavsiyelerinizi değerlendirebilecek bir merci maalesef kalmamıştır. Herkes kendi derdine derman aramaktadır. Bakanlarımızın " gündemimizde böyle şey yoktur ." demeleri gibi !
Yanıtla (5) (1)