Gidenler için ağlamaya zamanımız olur mu?

Bir karabasanın içindeyiz sanki, dünyanın her gün acıya ve hicrana döndüğünü gördükçe, içimden ‘durdurun dünyayı, dönmesin artık’ diyesim geliyor.

Refik Durbaş’ın /Ölüm hep bana/ Bana mı düşer usta?/ dizeleriyle yaşadığımız günleri tarif etmek mümkün olabilir mi bilemem ama, bugünlerde bolca şiir okumak ve bir de (kişisel tercihime göre) pop müziğinin efsane ismi David Bowi’yi dinlemek hepimize iyi gelebilir.

Zira evde tek başımızayız, şehirden çok uzaklardayız. Yarın geri döndüğümüzde ya bildiğimiz bütün şarkıları unutacağız, ya da sesinin rengine Yahya Kemal’in ‘Sessiz Gemi’ şiiri sinmiş o şehir, belki de bir daha bizim şehrimiz gibi kokmayacak.

/Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden/

Yahya Kemal’in dizelerinde olduğu gibi “günlerce siyah ufka” bakmaktan gözlerimiz nemli, ama çaresi yok sıra bize gelene kadar her gün hayata kaldığımız yerden devam edeceğiz. Evde tek başımızayız, ekranlardan adeta film şeridi gibi akan dünyadaki ölüm istatistiklerine bakıyoruz. Bu arada telefonlar aracılığı ile birbirimizin paranoyalarını beslemeyi de ihmal etmiyoruz.
İşte tam da şimdi karantina günlerinde, Glam Rock’ı keşfeden, pop kültürüne alter ego kavramını getiren, Five Years’ı söyleyen, punk akımına ilham olan ve Nick Cave’nin “Popun İsas’sı” olarak tanımladığı David Bowie’yi dinleme zamanı...

1976 yılında çıkardığı Low albümü ile tüm hayranlarının ve eleştirmenlerin ezberini bozan “David Bowie en büyük övgüyü ünlü klasik müzik bestecisi Philip Glass’tan alır. Low ona göre başlı başına bir başyapıttır hatta kendisi yıllar sonra yazdığı 4. Senfonisini de bu albüme ve Bowie’ye ithaf eder.” (Sinan Mutlu, Listelist)
Yaşadığımız olağanüstü günlerde gidenlerin arkasından ağlamaya zamanımız olur mu, kim bilebilir ki... Ama, David Bowie’nin ‘Five Years’ şarkısını dinlemek için yalnızlığımızın kıyısında bir yer açabilirsek, belki dünyanın dönmesini dert etmeyebiliriz.

/Beş Yıl
Market alanından geçiyorum
Bir sürü anne içini çekiyor
Haber daha yeni ulaştı
Ağlamak için 5 yılımız var
Haberci çocuk ağladı ve bize anlattı
Dedi ki: dünya gerçekten batıyor
Çok fazla ağladı ve yüzü ıslandı
Ve ben yalan söylemediğine inandım
Telefonu duydum, opera evini, favori melodileri
Çocuklar vardı, oyuncaklar, elektrikli ütüler ve tv’ler
Beynim incindi aynı esirgenecek odası olmayan ambar gibi
İçinde her şeyin bulunduğu stoğu buraya tıka basa doldurmak
zorundaydım
Ve tüm şişko-zayıf insanlar
Ve tüm uzun-kısa insanlar
Ve tüm sıradan insanlar
Ve tüm önemli insanlar
Hiç düşünmemiştim bir çok insana ihtiyacım olabileceğini./

YORUMLAR (25)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
25 Yorum