Din reytingciliği mi John Coltrane ilahisi mi?
Yarın ramazanın ilk günü... Gönüllerimize göklerin kapısının açıldığı kutlu bir mevsime giriyoruz. Yunus’un söyleyişiyle:
/Açıldı gökler kapısı
Rahmetle doludu hepisi
Sekiz cennetin kapısı
Açar Allah deyü deyü/
Biliyorum, bir diriliş mevsiminin arefesinde ‘caz da nereden çıktı’ diyenler olacaktır. Eğer yüreğinizin sesini dinlerseniz, her müzikte, her şiirde bir hikmet vardır. Özellikle de zihinlerimizi bulandıran ramazan reytingcisi hocalardan ve “Peygamberi rüyaya getirten terlik” pazarlamacısı din tüccarlarından kendinizi korumak için birazcık olsun müziğin ve caz müzisyeni John Coltrane’nin ilahilerine uğramakta sayısız faydalar olabilir. Bu arada Hacı Bayram Veli’den ve Yunus’tan ilahiler dinleyebilirseniz yüreğinizin kapılarını çok daha coşkulu bir dünyaya açabilirsiniz.
Ve cazın büyük ustası John Coltrane...1960’lı yılların cazında ve sonra 70’li, 80’li yıllarda iki önemli isim vardır John Coltrane ve Ornette Coleman... John Coltrane cazın blues geleneğine sıkı sıkıya bağlı bir sanatçıdır. Kuşkusuz Coltrane için kentin rhythm-blues geleneğine bağlı demek sanırım daha doğru bir ifade olacaktır.
Değişim onun müziğinin değişmez özelliğiydi, adeta değişime programlanmış gibiydi. Doğal olarak plakları bu değişimin, taşkınlık halinin yansıması niteliğindeydi. Coltrane’in 50’li yıllarda Miles Davis ve Thelonious Monk’la yaptığı plaklar çok önemli bir büyüklüğü yansıtsa da, esas itibariyle kendine has gelişimi 1959’da başlamıştır.
Örneğin tüm zamanların en armonik ve zarif parçalarından birisi olan ve adeta bir hit eser haline gelen “My Favorite Things”i plak yaptı. Kuşkusuz büyük bir potansiyele sahipti ama aynı zamanda gelenekçi bir caz müzisyeniydi. Ve özellikle Atlantik sonrası dönemde tüm zamanların en etkileyici caz müzisyenlerinden biri olma yolunda hızla ilerledi.
1959’da Miles Davis’ten ayrıldıktan sonra “Bags and Trane” albümünü yaptı, albümün kayıtlarını Modern Jazz Quartet’in vibrafoncusu Milt Jackson’la birlikte yönetti. Repertuarında çoğunlukla blues parçalarının yanı sıra, Charlie Parker’in hızlı tempolu ve herkesi coşturan “Bebop”u da vardı. Bu o günlerde sisler içindeki bir caz çağının selamlanışı gibiydi adeta...
Bana göre John Coltrane’i çağdaşlarından ayıran en önemli özelliklerinden birisi, müziğindeki dinsel coşkunluk halidir. “Sanırım bir müzisyenin yapmak istediği şeylerin en önemlisi, dinleyiciye evrende tanıdığı ve hissettiği bir çok başka şeyden bir görüntü sunmaktır. Bize armağan edilmiş ve mükemmel bir dünyada yaşadığımızı ifade etmek için bir fırsattır” diyen Coltrane, 1964’te yaptığı “A love Supreme” adlı plağı ile yaratıcılığının doruğundadır... Joachim “E. Berendtile, “A Love Supreme”nin metni ile ilgili şunları söylüyor: “Metni Coltrane kaleme almıştı: “Tanrı bütün övgülere layık olandır... Oh Tanrım sana layık olmak için her şeyi yapmak istiyorum... Sana şükran doluyum, Tanrım... Sözler, tınılar, konuşmalar, insanlar, anılar, düşünceler, korku, duygular, zaman; hepsi senden gelir Tanrım... “ Duanın sonunda John Coltrane Quartet’in çaldığı müziği en iyi niteleyen üç sözcük yer alır: “Mutluluk, zarafet ve coşku.” (Caz Kitabı, s. 146)