Ahlak mı dediniz?
Cumhur İttifakı şu günlerde millet iradesinin önüne barikat kurmak için yoğun bir faaliyet içinde. Özellikle DEVA ve Gelecek Partisi’nin seçimlere katılmasını engellemek için, biz fanilerin anlamakta güçlük çekeceği garip matematiksel hesaplar üzerine bina ettiği bir siyasi partiler yasası hazırlığı yapıyor.
Malum koalisyonun küçük ortağı MHP’nin genel başkanı Devlet Bahçeli matematik oyunları konusunda uzmandır. Ne manaya geldiği pek anlaşılmasa da Bahçeli geçmişte şöyle bir iktidara gelme formülü üretmişti: “9 Şubat 1969, 9 Şubat 2009 MHP’nin 40. yılı. Bu sene siyasi partiler yasası gereği 9. büyük kurultayımızda 2009 yılında olacaktır. Demek ki 9 ışık 3 dalga 9’la iktidara doğru yürüyor demektir.”
Bahçeli’nin fantezilerini bir tarafa bırakalım... AK Parti-MHP koalisyonu şimdi içine biraz “ahlaki sos” da katarak, partiler arası vekil geçişini engelleyecek bir yasa için kolları sıvamış bulunuyor.
Evet hayatımızın bütün alanlarında olduğu gibi, siyasette de ahlaki ilkeler fevkalade önemlidir ve ahlak erdemli olmanın en temel şartıdır. Ancak hemen belirtmek gerekiyor ki, ahlaki olmakla ahlaki ilkeleri araçsallaştırmak aynı şey değildir. Maalesef genel olarak Türkiye’deki siyasi aktörler dini de, ahlaki değerleri de siyasette kullanmaktan pek çekinmezler.
Bu çerçevede, vekillerin parti değiştirmelerinin ahlaki olmadığı temelinden hareket eden Cumhur koalisyonunun yasa hazırlığı da yoruma açıktır. MHP’nin teklifine sıcak bakan AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı diyor ki: “Halkın tayin ettiği milletvekillerinin temsil ettiği siyasi iradenin çeşitli oyunlarla; ahlaka, demokrasiye aykırı şekilde değiştirilmesine, pazara çıkartılmasına imkan vermeyecek bir hukuki çalışmayı MHP ile birlikte yürütmekteyiz.”
İlkesel anlamda vekillerin yer değiştirmesine olumlu bakmak elbette mümkün değildir, ahlaki de değildir. Ancak 24 Haziran seçimlerinde açıkça görüldü ki, İYİ Parti’nin seçimlere katılmasının önüne antidemokratik engeller konuldu, bir bakıma demokrasiye pusu kuruldu. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu bu kumpası bozmak için İyi Parti’ye vekil desteği sağlayarak demokratik bir tavır ortaya koydu. Eğer demokrasiye pusu kuranları alkışlayıp, demokratik çözüm üretenleri itibarsızlaştırırsanız, kusura bakmayın ama bu ahlaki bir tavır olmaz.
İsterseniz bu bakış açısından hareketle yakın tarihimize kısa bir yolculuk yapalım ve kimin nasıl bir ahlak timsali olduğunu örneklerle görelim.
Çok gerilere gitmeye gerek yok, geçtiğimiz aylarda İyi Parti’den istifa eden iki milletvekili AK Parti’ye katılmıştı. Ve yine Şubat ayında ilk olarak üçü CHP, Saadet Partisi ve İYİ Parti’den, ikisi bağımsız beş belediye başkanı, AKP Meclis Grup Toplantısı’nda iktidar partisine katılmış, rozetleri de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından takılmıştı. Ayrıca AK Partili yetkililer tarafından 100 belediye başkanının daha katılacağı duyurulmuştu. Hatırlayalım o günlerde Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, muhalefet partili belediyelerden, AK Parti’ye katılım olacağını duyuran AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan’a, sert sözlerle tepki göstermiş ve bunu haysiyetsizlik olarak değerlendirmişti.
Yukarıdaki örneklerde de olduğu gibi, işte Cumhur İttifakı’na göre ahlaklı olmanın fazileti!
AK Parti grup başkanının da ifade ettiği gibi “Siyasi iradenin çeşitli oyunlarla; ahlaka, demokrasiye aykırı şekilde değiştirilmesi, pazara çıkartılması” böyle bir şey olsa gerek...
Yani AK Parti ve küçük ortağı demek istiyor ki, vekil ve belediye başkanı transferinde ahlaki ilkeleri biz koyarız. Ne diyelim kolay gelsin...