Dört büyükler, yine zarar zarar üstüne
Başta Dört Büyükler olmak üzere kulüplerimizin zararları artmaya, borçları da katlanmaya devam ediyor…
İşin enteresan tarafı, başarılı olan da zarar ediyor, başarısız olan da… Şampiyon olan da zararda, olamayan da…
Bu konuda kulüplerimiz istikrarlı bir şekilde borçlanmaya devam ediyor…
Hiç bir konuda hesapları tutmasa da batağa saplanma konusunda asla taviz vermiyorlar… Takdire değer tablolar yaşatıyorlar…
Muhtemelen de bununla gurur duyuyorlar…
*
Merhum İlhan Cavcav’lı yıllarda bütün kulüpler Gençlerbirliği’ne özenirdi… Rahmetli’nin kasası milyon dolarlarla doluydu… Gençlerbirliği hem başarıdan başarıya koşuyordu, hem de kasasını dolduruyordu…
2002-2003 sezonunda şampiyonluğa çok yaklaştığı halde gaza gelip asla popülizme kaçmıyordu…
Planladığı bütçenin dışında para harcamıyor, keşfettiği futbolcu haricinde oyuncu almıyordu…
*
Üstelik de her yıl bir veya bir kaç oyuncuyu büyük takımlara satarak bankalardaki hesaplarına yeni ilaveler yapıyordu… Bu kulüplerin arasında Real Madrid bile vardı…
Hiçbir hoca veya menajer, İlhan Başkan’ı, bildiğinden şaşırtamadı, yolundan saptıramadı…
*
Gerçi ondan sonra gelenler, başta oğlu Murat Cavcav olmak üzere, başkan-babasının 40 yılda biriktirdiği büyük kaynakları 2 yılda eritmeyi başardı…
Ondan sonra gelenler de bakiyeyi eksiye çevirmesini becerdi… O kadar ki, koca G.Birliği, futbolcu transfer edemiyor… Çünkü transfer yasağını aşamıyor…
Pek çok köklü kulübümüz bu kaosu ne yazık ki her yıl yaşamaya mahkum oluyor… Bu sezon öncesinde de pek çok takım var, transfer yapamayan…
BORÇ, KULÜPLERİN KAMÇISI MI?
Bir ülkede büyük addedilen kulüplerden hepsinin kar açıklamasını isterdik. Ne yazık ki hepsi de sezonu zararla kapattı.
Dört Büyükler’den KAP-Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na yapılan bildirimlere göre, en fazla zarar açıklayan kulüp, 716,8 milyon lirayla Beşiktaş oldu.
Kartal’ı, 377,5 milyon liralık zararla Galatasaray takip etti..
*
Geçtiğimiz yılın şampiyonu Trabzonspor, onca gelire rağmen 335,2 milyon liralık zarar açıkladı.
Bordo-Mavili kulüp, kasasına 929.9 milyon lira koyarken, gider toplamı ise 1 milyar 460 milyon lirayı buldu… Zarar da kaçınılmaz oldu..
Fenerbahçe ise Dört Büyükler’de, 295,4 milyon lira ile en az zarar açıklayan kulüp.
Fenerbahçe geçtiğimiz sezon 1 milyar 460 milyon lirayla en fazla gelire sahip olurken. 2 milyar 300 milyon lira harcadı.
*
Bağımsız denetçi raporlarına göre zarar toplam 3,16 milyar lira. Yani bir sezon bile tek başına ödenmesi güç bir borç… Kulüplerin yıllık faiz giderleri, başlıbaşına bir yekün tutuyor…
Bankalarla borçların yapılandırılması, belki günü kurtarıyor ama kulübün geleceğini ateşe atıyor.
Yönetimler, kendilerinden sonra gelecek idarecilere ödenmesi imkansız borçlar bırakıyor…
Eskiyi eleştirerek yeni gelen bir başkan ve ekip, aynı hataları yapıyor, borçları azaltacağına daha da çoğaltarak gelecek yönetime bırakıyor… Bu böyle tekrar edip gidiyor…
RIDVAN, EMİRHAN, AHMETCAN YILDIZINIZ HİÇ SÖNMESİN!
Kulüplerimizin borç batağına saplandıkça gelecek adına kara kara düşünenleri teselli eden gelişmeler de yaşanıyor…
Genç yıldızlarımızın Avrupa’nın dev kulüpleri tarafından kapışıldığını gördükçe içimiz ferahlıyor, yüreğimize su serpiliyor…
Tesadüfler olmasa, yabancı hayranı simsar yönetici-menajer-hoca üçgeni mecbur kalmasa yüzlerine bile bakmayacağı gençler fırsat bulunca, adeta ders veriyor, yeteneğini sergiliyor, rüştünü ispat ediyor ve yabancı kulüplerin dikkatlerini çekmeyi başarıyor…
*
Hem kulübünün kasasını dolduruyor, hem ülkemize döviz kazandırıyor, hem de Milli Takım’ımıza bol alternatif üretiyor.
Altınordu’nun yetiştirdiği ve Avrupa’ya pazarladığı gençlerle teselli bulan Türk futbolu, Çağlar Söyüncü, Merih Demiral, Cengiz Ünder, İstanbulspor’dan giden Zeki Çelik, Trabzonspor’lu Yusuf Yazıcı, G.Saray’lı Ozan Kabak gibi yıldızlarıyla gurur duyarken, bu yıl yeni isimler de aynı yolu izliyor…
Kayserisporlu Emre Demir’in Barcelona günlerini iple çekiyoruz…
*
Beşiktaş’ın iki genç ismi Rıdvan Yılmaz ile Emirhan İlkhan ve Trabzonspor’lu Ahmetcan Kaplan da Avrupa takımlarınca kapışılıyor…
Türkiye liglerinde hocalar, ısrarla görev vermekten kaçınır yaşlı yabancıları sahaya sürerken Avrupa’lı gelip yeteneklerimizi keşfediyor ve bizim yönetici-menacer-hocalarımıza adeta ders veriyor…
Yönetimleri yabancı teknik adam hayranı ilan eden yerli hocalarımız da adeta yerli oyuncuları ihmal edip yabancı futbolcu kompleksiyle genelde onlara forma şansı veriyor…
YÜREKLİ HOCALAR DA OLMASA
Zaten sayıları az olan gençlere forma şansı veren yerli teknik adamlarımızın çoğu kulüplerde çok şans bulamıyor…
Bulanlar da yerli gençlere forma verince ciddi baskı görüyorlar…
Transfer ettikleri yabancıları oynatmazlarsa taraftara mahçup olacaklar diye hocaları hedef adam yapıyor, nihayetinde de gönderiyorlar…
Bu yüzden de Anadolu’dan gelip aynı yollardan geçen idealist hocalar bile riske girmiyor, düzene uyuyor…
*
Kendisini kadrodaki 16 yabancıyı mecburiyetten mutlaka oynatmak zorunda hissediyor…
Yerli kotasından mecburen oynattığı isimler arasına da gençleri sokmak istemiyor…
Bu sebeple de fırsat bekleyen onlarca, yüzlerce, binlerce yıldız adayı gençlerimiz hiç forma şansı bulamıyor, ikinci, üçüncü ligin yolunu tutuyor, morali bozuluyor, hedef küçülüyor…
Sonra da körelip gidiyor…
*
Sağolsun bir avuç yürekli idealist hoca, fırsat buldukça, Demokles’in Kılıcı’na kafa uzatmayı da göze alarak gençlere forma veriyor ve Türk ve Avrupa futboluna kazandırıyor…
İşte o gençlerden üçü, son model oldu Türk futbolu, özellikle de kulüplerimiz için:
Rıdvan Yılmaz 6.5 milyon Euro’ya Rangers’a gitti. Emirhan İlkhan 4.5 milyon Euro’ya Torino’ya imza attı.
Trabzonsporlu Ahmetcan Kaplan da tam 10 milyon Euro’ya Ajax’a satılıyor. Ahmetcan, Hollanda deviyle 5 yıllık sözleşme imzalayacak.
Beşiktaş 2 genç futbolcunun vedasıyla 11 milyon Euro’yu kasasına koymayı garantiledi. Trabzonspor da Ahmetcan’ın da Ajax’a transfer olmasıyla birlikte 10 milyon Euro kazanacak.