Bir başkadır benim memleketim
Kuşkusuz ülkemizin her tarafı güzeldir. Karadenizliler olarak bizim deniz saplantımız var…
Bu demek değildir ki, denizi olmayan bölgeleri sevmeyiz… Güzel yurdumun her bir köşesi cenneti andırıyor….
Ege-Akdeniz sahilleri kadar, Doğu-Güneydoğu ve Orta Anadolu’mun, her karesi ayrı bir görsel zevk sunuyor…
***
Hele de gelmiş geçmiş bütün medeniyetlerin beşiğinde yeralışın getirdiği tarihi zenginlik bambaşka bir farklılık…
O tarihe şahitlik eden kültürel değerlere ve zenginliğe paha biçilebilir mi?
Coğrafi güzellikler, her bir ilde ayrı tezahür ediyor…
Dolayısıyla da her memleket, yörenin insanlarına göre en güzeldir…
***
Dünyanın başkenti İstanbul’un çarpık kentleşme haricinde yeryüzünde eşi benzeri yok…
En batıdaki Bodrum-Marmaris, kuzeydeki Amasra’dan, güneydeki Alanya’ya, Silifke’ye…
Şehzadeler şehri Amasya’dan masalkent Hasankeyfe, Safranbolu’ya, Van’dan İzmir’e, Edirne’ye…
Erzurum’dan Konya’ya, Diyarbakır-Mardin-Adıyaman-Şanlıurfa ekseninden, ülkenin her tarafına…
Tabii ki de Karadeniz’in her tarafına…
***
Yaz mevsimi gelince bizim istikamet hemen memleket olur… Tatilin en güzeli, dünyanın en turistik yerlerinde değil, Karadeniz’de geçirdiğimiz süredir.
Trabzon, çok önemli bir medeniyete başkentlik etmiş, İstanbul’dan sonra 1461’de Fatih tarafından fethedilen kadim bir kültürdür…
İhracatçı Trabzonspor’dan ‘ithalatçı kafa”ya
Yerlinin de yerlisini arayan Trabzon ekolu, şehre getirtilen 220 yabancı futbolcudan bir kısmı hariç vazgeçilmez hiçbir adam isabetini tutturamamıştır…
***
10-15 yabancı için “iyi ki gelmiş” denmişse,200’ü için “bizim yeteneklerimizin önünün kapatıldığı, sıradan oyuncular” yorumu yapılmıştır…
Bunun sonucunda da çok daha fazla şampiyonluk yaşayacağı, futbolcu ihracatından giderlerinin tamamını karşılayabileceği, kasasını da dolduracağı bir imkan savurganlığının da adı oldu Bordo-Mavili kulüp…
***
Geçtiğimiz sezon yaşanan şampiyonluğu, yatırıma dönüştürmek ve kalıcı başarıların adımı olarak tesis etmek varken inanılmaz maymun iştahlı futbolcu transferleriyle işler iyice çıkmaza sokulmuştur…
Şimdi Trabzonspor, hem ekonomik açmazı aşmak, hem eldeki çürükleri ayıklamak, hem de kalite katacak yabancıları transfer etmek için çırpınıyor…
Korkarız ki, daha büyük yanlışlara zemin hazırlanıp daha beter duruma gelinmesin…
***
Bütün bunları yaparken elinde varolan cevherlere rağmen hala dışarda yaşlı yabancıların peşinde zaman tüketiyorlar…
Yıllarca ihmal edilen, şampiyonlukları elinden alınan bir şehir, geçen sezon yaşadığı büyük şöleni devamlılığa çevirebilmek için çok akıllı, bilimsel, planlı-programlı hareket etmek zorunda…
“Yerlinin de yerlisi” ekolü yok edildi
Cihan devleti Osmanlı’nın en büyük üç padişahının buluştuğu bir şehirdir…
“Fatih’in fethettiği, Yavuz’un yönettiği, Kanuni’nin doğduğu” bir gurur tablosudur…
***
Dağlık ve sarp kayalıkların yoğurduğu insan yapısı, denizdeki hamsi hareketliliğini yansıtır…
Horonu, kolbastısının verdiği çeviklik doğal sonuç olarak tam bir spor kentine dönüştürdü Trabzon’u…
Rio sahilleriyle yarışacak futbolcu potansiyeli, tam bir beşeri sermayedir Karadeniz için…
***
70’li yıllarda doğru teşhis ve tesbitle merhum Ahmet Suat-Özkan Sümer’le yatırıma dönüşüp Trabzonspor için en büyük kazanç kapısı olmuş, şampiyonluklarla da taçlanmıştır futbol…
İşte o Trabzonspor, yıllar içinde popülist yöneticiler elinde politika değişikliğine gitmiş, Trabzonspor’un en verimsiz yılları, kabus gibi bölgeye çökmüştür…
Nerede Trabzon’un ilçe takımları?
***
Trabzonspor’u besleyen ilçe takımlarından bazıları küme düştü… Süper Lig’den sonra yıldırım hızıyla amatör kümeye kadar düşen köklü kulüp Akçaabat Sebatspor, Cemil Ciğerim başkanlığında yeniden 3.Lig’e döndü. Bu da Trabzon’un tesellisi oldu…
Büyük hedeflerle her sezona şampiyonluk parolasıyla başlayan Celil Hekimoğlu yönetimindeki 1461 Hekimoğlu Trabzonspor ise bu hedefini sonuna kadar kovaladığı halde yine talihsiz bir şekilde ıskaladı…
***
Ancak 1461, pek çok futbolcu hediye edecek bir potansiyelle Trabzonspor yönetimince değerlendirmeyi bekliyor…
İslam Çupi’nin ‘Üç ihtiyarlar’ı
Karadeniz futbolu sadece Trabzonspor’dan ibaret değil.. Samsunspor’u, Rizespor’u, Giresunspor’u, Orduspor’u da var…
Yetmedi, Zonguldakspor’u, Boluspor’u da yıllarca Süper Lig’de fırtına gibi esmişti…
***
1978-79 sezonunda Trabzonspor liderken Orduspor ikinci, Rizespor üçüncüydü. İstanbul’un Üç Büyükleri ise sıradan takımı andırıyordu…
O zamanki pankartları hatırlıyoruz da Karadeniz için gurur vesikasıydı:
“Karadeniz kıyıları dalga dalga akar,
Futbol artık bundan sonra, Karadeniz’e bakar”…
Bir de:
“Ordu-Trabzon-Rize,
İstanbul’a yok vize”…
En anlamlı olanları da bunlardı…
Hatta filozof spor yazarı merhum İslam Çupi’nin, “Artık üç Büyükler yok, üç ihtiyarlar var, tek büyük var, o da Trabzonspor’dur” başlıklı yazısı, hala hafızalardadır…
Giresun üzdü, Samsun-Rize sevindirdi
Futbolumuza renk katan Giresunspor, iki sezon aradan sonra Süper Lig’den yeniden düştü… Bu, Karadeniz’in en büyük üzüntü kaynağı oldu…
En kısa sürede dönüşünü bekliyoruz…
Fakat, onun yerine 2 takım birden yeniden Süper Lig’e geri döndü… Bu da teselli edici oldu…
Özellikle Samsunspor’un dönüşü muhteşem oldu…
***
İnşallah 80-90’lı yıllara geri döner de hem lige renk katar, hem de futbolumuza kazandırdığı çok büyük isimler Tanju Çolak, Ertuğrul Sağlam, İlhan Mansız, Serkan Aykut gibi yıldızları yine vizyona koyar…
Keza ligin asansör takımı Rizespor’dan da artık kalıcı olmasını bekliyor ve tüketicilikten vageçip yeniden üretime dönmesini ve genç yetenekleri piyasaya sürmesini bekliyoruz…
Ordu şehri, iki ayrı Orduspor takımıyla yeniden küllerinden doğmak istiyor… Çorumspor da ciddi bir atak yaptı bu sezon… Onlara da başarılar…