Servet gelir ve yoksulluk siyaseti
Muhalif partiler, hükümetlerin ekonomi politikalarının başarısız olduğunu ispatlamak için toplumun en fakir %5’inin yaşadıkları zorlukları vurgulamaya meyillidirler.
Bu sayede hem yoksulların hem de vicdan sahiplerinin oylarını alabileceklerini umarlar fakat nadiren başarılı olurlar.
Niçin?
Şu anda Türkiye’nin “en büyük şirketler grubuyla en yüksek borçluları” neredeyse aynı kişilerdir çünkü iktisadi gelişmeyle krediler arasında doğrusal bir ilişki vardır.
Kredi, başarılı müteşebbislere yatırım harcaması yapma yani karlılığını yani servetini artırma fırsat ve imkanı sunar.
Kredi demek, siyasilerin ağzıyla söylersek “aş demek, iş demek” hükümetin ağzıyla söylersek “üretim, istihdam, ihracat ve büyüme” demek.
Acaba muhalif partiler, yoksulların yaşadığı zorluklara değil de “kredi şartlarına odaklansa” daha fazla ilgi görebilirler mi?
Türkiye’de şu anda 500 milyar dolar civarında bir kredi ve mevduat hacmi var; 500 Milyar dolar aşağıda görüleceği gibi düşük bir seviye.
Kredilerin, hiç olmazsa GSYH kadar olması beklenir. GSYH: Bir trilyon 330 milyar dolar.
Türkiye’nin kredi hacmi, bazı akran ülkelerle karşılaştırıldığında, mevcut seviyesinin üç katına kadar çıkabilir.
Acaba şirketler aldıkları kredileri üç katına çıkarmak isterler mi?
Acaba Bankalar, kredi hacmini bu kadar artırabilirler mi?
Bu iki sorunun da kısa cevabı evettir fakat bu yazıda “öncelikle” kredi verilecek firma ve sahiplerinin servetlerinin bu kredilere teminat olabilecek yeterlilikte olup olmadığını irdeleyeceğiz.
TCMB son enflasyon raporunun 48. sayfasında “Hanehalkı Varlıklarında Değerleme Etkisi” başlıklı bir çalışma yayınladı; bu yazımızda TCMB’nin çalışması, biraz daha detaylandırılacaktır.
GERÇEK VEYA TÜZEL KİŞİLERİN NE KADAR SERVETİ VAR
Hanehalkının Serveti, TCMB gibi, üç başlık altında irdelenebilir: Gayrimenkul, Finansal Varlıklar ve Yastıkaltı Altınlar.
Gayrimenkul derken konut, işyerleri ve tarım arazilerini; Finansal Varlıklar derken mevduat, hazine bono/tahvilini ve hisse senetlerini; Yastıkaltı Altınlar derken de banka hesaplarında olmayan fakat Türkiye’de olan altınları kastedeceğiz.
1)Gayrimenkul: Konut, işyeri ve tarım arazileri.
Konut: TÜİK istatistiklerine göre Türkiye’de 28 milyon hane var. TCMB istatistiklerine göre Türkiye’de konutların “ortalama” fiyatları, 100 metrekare için 102 bin altı yüz dolardır. (her türlü şerefiyeden arındırılmış, hedonik fiyatlar) Örnekler: İstanbul 5.573.600 TL, Ankara 4. 061.300 TL ve Kayseri 1.887.370 TL
Nüfus İdaresininden adedini ve TCMB verilerinden ortalama fiyatlarını bildiğimiz yaklaşık 28 milyon konutun değerinin 100 bin dolardan 2,8 Trilyon dolar ettiğini anlayabiliriz.
İşyerleri ve yazlıklar: Peki TCMB’nin hesaplara dahil etmediği ve gerçek kişilerin mülkiyetinde bulunan dükkan, ofis ve depolar ne kadar ediyor?
Mevcut 28 milyon konuttan başka, TCMB’nin hesaplara katmadığı, 4 milyon civarında genellikle yazlık veya ikinci ev olarak kullanılan başka konutlar da var.
Doğrusu elimizde bunları ölçecek objektif veriler yok. Konu üzerine sağda solda çıkmış verileri derleyip toparladım fakat yine de kesin değil.
Dört milyon konut, dükkanlar, depolar, ve ofislerin toplam değerini en düşük 360 ve en yüksek de 460 Milyar dolar olarak hesapladım; ortalaması 410 Milyar dolar. (Değer olarak 28 Milyon konutun %15’i kadar edebilir)
Tarım Arazileri: Türkiye’de kişi başına tarımsal üretimin yıllık cirosu en çok 800 dolar olabilir, yani 70 milyar dolar. Tarım arazilerinin fiyatını da yıllık cirolarının üç katı olarak belirledim: 210 Milyar dolar.
Gayrimenkullerin Toplam Değeri: 3 Trilyon 420 Milyar Dolar (Konut: 2.800 M $ + işyeri ve yazlık: 410 M $ + Tarım Toprağı: 210 M $) oluyor.
2) Yastıkaltı Altın: TCMB 30 Eylül 2024 itibarıyla hanelere ait yastıkaltı altınların 311 milyar dolar olarak hesaplamış. (30 Eylülde bir ons altın 2.658 dolardı) Yazının yazıldığı 17 Şubatta bir ons altın 2.904 dolardı ve bu fiyatla yastıkaltı altınlar 340 milyar dolar ediyor.
3) Finansal Varlıklar: Finansal varlıklar TL ve döviz mevduatı, hisse senetleri, bono ve tahvillerden oluşur. TCMB Eylül 2024 itibarıyla bu değerleri 505 milyar dolar olarak açıkladı.
TCMB’nin 505 milyar dolarlık Finansal Varlıklar kalemi içinde hisse senetlerinin payı veya değeri açıklanmamış.
TCMB’nin TÜİK’le beraber yaptığı Sektör Bilançoları toplulaştırma çalışmaları, her sektördeki bütün firmaların bilançoları toplulaştırılarak tek bir bilançoya dönüştürülüyor. Bütün sektörlerin bilançoları da toplulaştırılarak ve tek bir bilançoya dönüştürülüyor.
Toplulaştırılmış bu 2023 yılsonu bilançolarına göre, yaklaşık bir milyon 60 bin firmanın özkaynakları, borsacıların diliyle söylersek defter değerleri 360 milyar dolar ediyor. 2024 sonunda bu rakamın 440 milyar doları aşacağı kesin gibi duruyor.
TCMB, 505 milyar dolarlık Finansal Varlıklar kalemine, hisse senetleri için en çok 160 milyar dolar eklemiş olabilir.
Dolaysıyla servet hesaplarına eklenmemiş ve defter değeri 200 milyar dolar civarında olması muhtemel firmalar var.
Biz de bu çalışmada, hisse senetleri için 200 milyar dolar değil fakat 150 milyar dolar kadar bir tutarı servete eklemeyi uygun bulduk.
Öte yandan bilançoya tabi olmayan iki milyon civarında küçük esnaf ve mikro firmanın da (mevduat, gayrimenkul ve yastıkaltı altın hariç) bazı varlıkları olabilir; örnek: Otobüs, kamyon, minibüs, taksi motosiklet, iş makina ve teçhizatı, stoklanmış malzemeleri vs. fakat bu varlıkları dikkate almayacağız.
Tarihin gelmiş geçmiş üstün nitelikli en büyük dolandırıcılığı olan coin, altcoin gibi unsurları da servet hesaplarına dahil etmedik.
TOPLAM SERVET (Dolar):
3.420 Mia Gayrimenkul (+) 340 Mia Yastıkaltı Altın (+) 505 Mia Finansal Varlıklar + 150 Mia Ek Hisse Senetleri = 4 Trilyon 415 Milyar Dolar
Türkiye’deki servetlerin değeri son beş yılda ikiye katlandı çünkü TCMB kayıtlarına göre 100 metrekare bir konutun fiyatı, 2019 yılında, 51 bin beş yüz dolardı; 2024 yıl sonunda bu rakam 102 bin 600 dolara yükselmiş.
(NOT: Gayrimenkuldeki bu değer artışı Türkiye’ye özgü bir şey değil. FED’e göre Amerika’da da 2010 yılında 259.700 dolar olan ortalama konut fiyatları 2024 yıl sonunda 510.000 dolara yükselmiş.)
SERVET KREDİ ve SEÇİMLER
2024 yılında GSYH’nın Bir Trilyon 330 milyar dolara yükselmesi bekleniyor yani Türkiye’de servet güncel fiyatlarla GSYH’nın 3,3 katına yükselmiş.
Servetin çok arttığı fakat adaletli dağılmadığını da TÜİK verilerinden biliyoruz.
Yine de insanların %55’i kendi evinde oturuyor; %20’si kira ödemediği annesine, babasına, oğluna, kızına veya bir başka akrabasına ait evlerde oturuyor; bazıları da varolan evlerini kiraya verip kiraya çıkıyor.
Pek çok hanenin bir miktar yastıkaltı altını olduğu da biliniyor, vs.
Öte yandan GSYH’nın 1,330 Trilyon dolar olması demek, kişi başına GSYH’nın 15.500 dolar olması demektir. Kişi başına gelirin15.500 dolara yükselmesi, Türkiye’nin, artık, yüksek gelirli ülkeler grubuna girdiğini gösteriyor.
(NOT: Dünya Bankasına göre 2024 yılında kişi başına GSYH’sı 14.005 dolar ve üzerinde olan ülkeler yüksek gelirli ülke grubu olarak tanımlanıyor.)
Görüldüğü gibi toplum işlerini geliştirmek ve servetini artırmak için yererli sayıda ve nitelikte firmaya ve vadesi uzun, kirası düşük kredilere ulaşmak için de yeterli miktarda teminata sahiptir.
Aslında Türkiye’de finans sistemi oldukça gelişmiştir Hazine kefaletini içeren, Kredi Garanti Fonu gibi kamusal destekler teminata olan ihtiyacı azaltmaktadır.
Türk toplumunun en az %50’si her gün servetini artıracak ve borçlarını azaltacak yol ve yöntemler bulmak için düşünür ve gereği için çabalar.
Hal böyleyken, sadece toplumun en zor durumdaki %5’inin yaşadıkları geçinme zorlukları üzerinden siyaset yapmak ne kadar doğrudur?
Ak Parti hükümetleri, toplumu çok iyi tanıyor; bu köşede “Ak Parti kamu kaynaklarını seçmene yağmalatarak seçim kazanacak” mealinde pek çok köşe yazısı yazdım
İktidar olmak veya iktidarı belirlemek, kimlerin ülkeyi yöneteceğine ve kimlerin kamu kaynaklarını harcayacağına karar vermek demektir.
Halkın çoğunluğu, öncelikle servetini koruyacak sonra da artıracak iktidarları tercih eder.
Geçmiş seçimlerde gelirleri ve serveti artırabileceğine halkı ikna etmiş partilerin tercih edilmiş olmasının gerekçesi budur.
Velev ki gelir ve serveti eşit dağıtmak mümkün olmasın, farketmez; bazan eşit miktarda umutlanmak da tercih edilmek için yeterli olabilir.















Türkiye dürüst müteşebbislerin, hakkı hukuku gözeten, haram yemeyen insanların iş yapacağı bir ülke değil. Bunu bir servet kaybetmiş biri olarak söylüyorum.
Yanıtla (10) (0)‘Kredi, başarılı müteşebbislere yatırım harcaması yapma yani karlılığını yani servetini artırma fırsat ve imkanı sunar’.
Yanıtla (4) (0)Bu cümle Türkiye için ne kadar geçerli acaba? Kamu bankalarını dağıttığı kredilerin ne kadarı yatırıma harcandı acaba? Kaldı ki sizin az gelirli dediğiniz kesim %5 değil, nereden buldunuz bu rakamı açıklasanıza ?
Yani ülkemiz zengin,(ya da yüksek gelirli ülkeler arasında)ancak kişi başı 14.000 dolar(çoluk çocuk,genç yaşlı,çalışan çalışmayan,…)alabilen ülkemizde kaç kişi var;bunu hep görmezden geliyoruz.örnek:emekli öğretmen,tek başına yaşıyor ve geliri diğer emeklilere göre orta seviyede(aylık:25-30.000tl;yıllık ort.300-360 bin tl)olduğunu varsayarsak,bu guruptakilerin bile gsyh’dan alması gereken miktar14,5*36)yıllık 500 bin tlnin üzerinde bir miktar ediyor.Bunu aile olarak düşünürsek:4.500=2.000.000tl
Yanıtla (0) (0)Degerli bir bilgilendirme yazisi diyecegim ama diyemiyorum. Cunki; (1) Gunumuz Turkiyesinde rakamlara inanmak cok zor, sebebi malum! (2) Cok buyuk MUTEAHHITLER var, bunlar dunyada en buyuk ihaleleri aliyor, bunlarin serveti MİLLİ GELIRe dahil edilebilir mi? Zira bunlar LONDRA TAHKIM'LI! (3) Gocmenler ve Iktidarin YURT DISI (yardim!) harcamalari, bunlarin maaliyeti nedir? bilinmiyor...
Yanıtla (3) (1)2002 de sosyal yardım alanların sayısı 1 milyon iken, 2024 de 16 milyona yükselmiş. 2002 de 2 Cumhuriyet alınan, bir iphone alınan asgari ücretle şimdi 4 kişilik bir aile çay-simit bile yese geçinemiyor. Ülkede neredeyse orta sınıf kalmamış. Nereden mi biliyorum: kendimden ve çevremden!
Yanıtla (6) (1)Hastalıkların teşhisinde fiziksel muayeneye ilaveten kan tahli ,Röntgen Ultrasonografi, MR , Tomografi birer teşhis araçlardır.
Yanıtla (6) (0)Makalede anlatılan bilgiler toplumun ekonomik yapısının otopsisi.
Yazar diyor ki " yönetmek istediğiniz kitlelerin ekonomik yapısı böyle"..
Yönetmeye aday olanların eline " fener" veriyor.