Rojava ile 66. Madde Kıskacında Umut…

Yaşanan süreçte ortak ruh halimiz genellikle “temkinli iyimserlik” olarak tanımlanıyor… Ben bu süreci destekliyorum ve coşkuyla iyimser olmak istiyorum.

İyimserlik tabii ki çok iyi bir şey ama şu soruyu da sormamız gerekiyor: Neden insanlar “temkinli”?

Galiba bu temkinlilik hem geçmişte kötü sonuçlanan tecrübelerimizden hem de henüz net cevap alamadığımız ortak ve popüler sorularımızdan kaynaklanıyor.

Herkesin sorduğu ilk soru, süreç Devlet Bahçeli’nin inisiyatifinde yürürken hem devlet başkanı hem de AKP Genel Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan neden sürece mesafeli yaklaşmaya devam ediyor? Bu çok merak ediliyor.

Kürt Sorunu gibi çok hassas, kronik hale gelmiş bir toplumsal sorunu radikal adımlar atarak bir noktaya getirmek için “en muhalif” olanın devreye girmesi elbette itirazı sınırlandırır. Ortamı yumuşatır, tansiyonu düşürür. Bu açıdan Devlet Bahçeli inisiyatifi mantıklı.

Ancak bu yanıtlar, Erdoğan’ın sürece bunca mesafeli durmasını açıklamak için yeterli değil.

Erdoğan'ın siyaseten daha evvel bu tecrübeyi yaşaması ve negatif bir sonuç alması, daha temkinli davranmasının bir nedeni olabilir. Muhtemelen sürecin artı ve eksilerini izleyip hesaplıyordur.

Terörsüz Türkiye” projesi sağlık, sıhhat kazandıkça, siyasal avantaj sağladığını gördükçe Erdoğan daha fazla sahiplenebilir.

Erdoğan’ın bu mesafeli duruşu “AKP ile MHP arasında bu konuda fazla ahenk yok” iddiasını da güçlendiriyor.

Bu iki partinin “ahenk” içinde olmadığını söyleyenler, örnek olarak Anayasanın vatandaşlık tanımını düzenleyen 66. maddenin değiştirilebileceğine yönelik AKP’nin ağır toplarından gelen açıklamalar sonrası, MHP’li Feti Yıldız’ın kendi gibi düşünen külliyedeki baş danışmanı andıran bir edayla “not ediyoruz” diye paylaşım yapmasını gösteriyor.

Akıl karıştıran ve umudu gölgeleyen kaotik bir durum değil mi?

Ayrıca, Öcalan’ın cezaevinden çıkmasını onaylayan iradenin denetimi altında yazdığı çağrı metninin kimi kapsadığı soruları da var.

Çağrı metni PKK’ya yönelik iken, şimdi “YPG/PYD’yi de kapsıyor” tartışması çıktı. Esas düğüm tam da burada. Kapsıyor mu? YPG ne diyor?

Böylelikle popüler sorulara son günlerde, Anayasa’nın 66. Maddesi yansıra YPG/PYD tartışmaları da eklendi. Bu iki konu mayınlı arazi gibi; çok dikkat ve özen istiyor.

Kısacası sürecin bilinmezleri pek de az değil.

Bilinmeyenler arttıkça tereddüt ve temkin de, iyimserlikle daha fazla yarışır olmaya başlıyor… At başı koşuyorlar.

Ama bütün bunların temelinde “demokratikleşme” konusu yatıyor.

AKP ile MHP’nin çözüme endeksli “evrensel hukuk ve demokrasi talepleri” var.

Bu da bir başka muamma…

Bugün yaşananların sorumlusu olan bu iki parti “evrensel hukuk ve demokrasi” derken ne demek istiyorlar? Böylesine hukuksuz bir ortamda bu talepleri ciddi mi yoksa siyaseten mi söylüyorlar?

Siyaset, yaşamın ve siyasetin temel zemini olarak kabul etmesi gereken “temel hak ve özgürlükleri” siyasal pazarlık konusu haline getirmiş. Sömürdükçe sömürüyor. İnsan olmaktan dolayı elde ettiğimiz haklarımız siyasetin çıkar, istismar ve rant ormanı gibi…

Bugün ülkede hukuk bulunmuyor, insan hakları yok sayılıyor, kimse kendini güvende hissetmiyor, herkes her an en saçma nedenlerle tutuklanabileceğini bilmenin tedirginliğini yaşıyor.

En temel haklarımız neredeyse arsızca çiğneniyor.

Siyasi iktidar, çeşitli talepler ileri sürüyor, her istediğini versek de hukuka döneceğinin bir garantisi yok.

Galiba tereddüt ve temkinin en temel nedeni de bu.

Buna karşılık “Terörsüz Türkiye” sürecinin ardından gelmesi beklenen “demokratikleşme”nin artık “şarta bağlı” olmayacağı ileri sürülüyor…

En büyük vaat bu elbette…

Ama tabii ki popüler soru da şu:

Bu gerçekleşir mi?”

Kendiliğinden doğal olarak yürümesi ve uygulanması gereken temel hak ve özgürlüklere, hukuk devletine, demokrasiye kavuşacak mıyız?

Bölgesel konjonktüre ve bu süreci devreye sokan iradeye bir arada bakarak mevcut tartışmalara rağmen umudun bayrağını biraz daha yukarı kaldırabiliriz.

Eskinin geride bırakılacağı, sahici adımlar atılacağını umut edebiliriz.

Dileriz süreç iyimserliği artıracak bir süratle ve hukuk devletini de yanına alarak hızla sonuçlanır.

Popüler sorular berrak bir şekilde cevaplanmış olur.

Temkin ve tereddüt kaybolur, iyimserlik coşku ve sevince dönüşür…

Normalleşir, rahatlar, özlediğimiz huzura kavuşuruz.

YORUMLAR (11)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
11 Yorum
  • M.Kamil Z / 07 Mart 2025 12:56

    "Eskinin geride bırakılacağı, sahici adımlar atılacağını umut edebiliriz."
    Herkes biliyor bunun olmayacağını. İktidarını sürdürmek için hiç bir kuralı ve kutsalı olmayan, seyyar giyotinleri ile muhalefete abidik gubidik gerekçelerle dava açan, her eleştiriyi kanunda yeri olmamasına rağmen keyfi olarak göz altı ile cezalandıran bir yapıdan pozitif davranış beklemek en basit ifadeyle naiflok. Ayinesi istir kişinin lafa bakılmaz, bunlardan da hiç bir iyilik neşet etmez.

    Yanıtla (2) (0)
  • Dr / 07 Mart 2025 11:10

    Hukuk olmadan çözüm de olmaz. Söz uçar havada kalır.

    Yanıtla (5) (0)
  • Hüdaverdi / 07 Mart 2025 09:15

    İyimserliğinizi ve temkinliliğinizi koruyun ama acele etmeyin. Abd ve İsrailin acelesi yoktur. Bizim de olmasın. Adımlarımızı sağlam ve doğru atarak hukuki ve idari zemini temel yaparak KESİN VE KALICI bir çözüme ulaşabiliriz.

    Yanıtla (5) (0)
  • ÇETİN / 07 Mart 2025 07:47

    Söyledikletinizde haklısınız. Hakikaten Bahçeli risk aldtak bütün gövdesini ortaya koydu ama baldıran zehiri içeceğini vaad edenler geride duruyor.Sanki pusuda gibi.

    Yanıtla (1) (0)
  • Okur / 07 Mart 2025 07:11

    Bunlara oy verenlerin maaş artışları ve tedavi imkanlarından başka istekleri yok.
    Yürüttükleri süreç köprüyü geçene kadar.
    Hukuk ve demokrasi inşası İmamoğlu nu bekliyor. Kürtlerden yeterli desteği bulamazlarsa İmamoğlu nu harcayıp sayın Yavaş a razı olacaklar!

    Yanıtla (1) (1)
  • Okur / 07 Mart 2025 00:56

    Tepedekinin bu işten haberinin olmaması mümkün değil. Çok kuvvetle muhtemel başından beri biliyor ve işin içinde, sadece bu işin aslında tekrar seçilmesi için tekrar ısıtıldığı anlaşılmasın/konuşulmasın diye konuya bilinçli bir şekilde mesafeli duruyor. Bu şekilde sanki ortaklar arasında görüş ayrıliğı var ve bu projenin asıl sahibi mhp'miş algısı oluşturmaya çalışıyorlar. Figen hanımın yazısı bunda başarılı olduklarını gösteriyor. Anayasa değişikliği sürecinde işin aslını hep beraber göreceğiz

    Yanıtla (9) (1)