Yine bir ‘düşman’ tokatlama seçimi
İktidar, biberle patlıcanla çekişiyor; canımızı yakan, ülkemize kasteden ekonomik tetikçilere hak ettikleri okkalı cevabı sandıkta vermeye hazırlıyor seçmeni.
Muhalefet hala belediye başkanlıkları için yerel seçime gittiğimizi anlatmaya dil döksün...
Genel seçim havasına sokup sokmama tartışması, artık geride kalmıştır.
Erdoğan’ın çektiği mindere gelecek, yine ona bakarak gündemlerini ve söylemlerini belirleyeceklerse, Cumhurbaşkanı’nın benimsediği strateji ortada.
Kimin daha iyi yöneteceğine karar verilecek bir cumhurbaşkanlığı seçimi atmosferi dahi değil oluşturduğu. Direkt kurtuluş savaşı oylaması gibi gösteriyor.
Muhalefetin 31 Mart’ta kendi iktidarına değil, doğrudan millete ders vermek için gün saydığını, yerel seçimi bir hesaplaşma fırsatı olarak gördüğünü haykırıyor meydanlarda.
Gezi’de sokak kalkışmasıyla, 17-25 Aralık’ta yargı-polis darbesiyle, 15 Temmuz’da tankla, topla yapamadıklarını, şimdi patlıcan, biber saldırılarıyla sandıkta denemek istiyorlar diye sunuyor. Ve bu ekonomik tetikçilere, seçim günü sağlam bir Osmanlı tokadı vurmaya çağırıyor.
Geçmiş seçimlerden tanıdığımız o ‘tokat atar gibi oy atmaya, George’la Hans’ın kalleş suratında patlatırcasına sandıkları destek oylarıyla patlatmaya’ seçmeni kurma, doldurma yöntemi.
Kutuplaştırma da deniyor adına; bir tarafı öcüleştirerek kimlikleri çatıştırma siyaseti.
Tarafı kaybederse şeytanların geleceğinden ve her şeyini elinden alacağından korkan taraftar, varsa memnuniyetsizlikleri kapıdaki tehlikeyi savuşturuncaya dek erteliyor ve sıkı sıkıya kenetleniyor.
İnadına oy kullandırma, damarına basarak sandıkta zıtlaştırma kamçısı daha önce çalıştı, seçmene bu yolla hırs yaptırmayı başardı Erdoğan.
Siyasi çekişme, meşru taraflar ve adaylar arasında geçmiyor bu senaryoda.
Sandığa, YSK’nın ‘bunlardan istediğinizi seçebilirsiniz’ diye pusulaya basıp seçmenin önüne koyduğu demokratik seçenekler arasında bir tercih yapmak için gidilmiyor.
Düşmanla vuruşmak, rövanşistlerle hesaplaşmak, bekamızı kurtarmak, dışarıda yedi düvele ve içeride işbirlikçi hainlere gününü göstermek üzere oy kullanmaya motive ediliyor seçmen.
Erdoğan’ın dağıttığı rolü oynayıp oynamamak muhalefete kalmış tabii.
Seçmeni, yerel seçimleri fırsat bilip düzeni bozmadan, değiştirmeden iktidarı cezalandırmaya, tepki oyu kullanmaya bile yönlendirse, hesaplaşma peşinde koşmuş, kendisine biçilen kamuflaja girmiş oluyor.
Hayat pahalılığı, mutfaktaki yangın üzerinden yürümeye kalksa, biberi patlıcanı silah gibi millete doğrultan saldırgan durumuna düşüyor, yine denilene geliyor.
Muhalefet partilerinin bütün yolları kesilmiş, çıkışları tutulmuş gibi. Kapana kıstırılmamak için başvurabilecekleri karşı propaganda imkanı sınırlı.
Seçimi, siyasi aktörler arasında bir mücadele değil muharebe, ölüm kalım savaşı görünümüne sokan bir kampanya kurgusundan nasıl kaçınacaklar?
İktidar, doğrudan darbeci biber ve patlıcanla sandıkta yarışmaya başladı. Tanzim satışlarıyla oyunları boza boza ilerliyor. Son saldırıyı, büyük taarruzla 31 Mart’ta püskürterek zafere ulaşmayı vaat ediyor.
İki seçeneği oylatıyor yani; millet tercihini, oyunbaz biber ve hilekar patlıcanla onlara karşı savaşan iktidar arasında yapacak.
Bu karşılaşmada kendini gösterip topa girebilmesi bile canına minnet rakip adayların.
Muhalefet oynasa, önüne çıkarılan hakeme karşı oynamış; çalım atsa hakeme atmış sayılıyor. Hakemde bitecek iş.