Yeni Zelanda nere Türkiye nereymiş?

Christchurch'te iki camide cuma namazı kılan Müslümanlar, dünyayı sarsan hunhar bir katliama maruz kaldı.

Fakat bu melun terör saldırısı, daha ilk şoku atlatılmadan partizan tartışmalara konu olmasın mı bizde!

Hemen başladı kime yarar soruları, hemen kınından çekildi tarafgirlik kılıçları, hemen sökün etti seçimi etkilemek için nasıl kullanılacağı spekülasyonları...

Çünkü teröristler arkada kana bulanmış iki cami ve onlarca kurbanla birlikte bir de sayfalar dolusu manifesto ve YouTube kaydı bırakmış. Orada Türkiye, Erdoğan ve Osmanlı'nın da bahsi geçiyormuş. Ayasofya'nın minarelerini yıkma tehditleri de, İstanbul'u geri kurtarıp tekrar Konstantinopolis yapma hayalleri de...

Hadi Müslüman düşmanlığını, İslamofobiyi ve ırkçı nefreti anladık da... Dünyanın öbür ucundaki bu Osmanlı nefreti, bu Türkiye düşmanlığı, bu Erdoğan karşıtlığı nereden geliyormuş...

Bismillah daha kınar kınamaz, daha lanetler lanetlemez mevzunun siyasete ve seçimlere kayması ondan. Aradaki ilişkiyi açıklamak zormuş, teröristlerin nasıl bağ kurduğu anlaşılmaz bir sırmış gibi...

18 Mart'taki Çanakkale Zaferi kutlamalarına 3, her yıl 25 Nisan'daki Anzak Günü anmalarına ise 40 gün kala akla üşüşen sorulara bakar mısınız!

Osmanlı'yı hedef alan çokça ize ve sembole rastlanmış manifestolarında, tarihsel göndermelerle doluymuş.

Gelibolu Yarımadası'nda Anzak Koyu ve Anzak mezarlıkları ne arıyorsa o teröristlerin Osmanlı'yla alıp veremediği de o olmasın!

Erdoğan'la birlikte Merkel ve Sadık Han'ı da baş düşman ilan edip ölüm tehdidi savuruyorlar.

Erdoğan, ecdatlarını Çanakkale'de ağır kayıplarla hezimete uğratan Osmanlı'yı temsil ediyor, çünkü onun varisi Türkiye'nin lideri...

Merkel ise Müslüman göçmenlere kucak açarak tarihine ihanet eden Avrupalı Hristiyan lider. Fakat aynı zamanda 1915'te Osmanlı müttefiki olarak Anzakların karşısında yer alan, ikinci dünya savaşında da Nazilerine yenildikleri Almanya'nın mirasçısı...

Sadık Han'ın suçu da Müslüman köklerine bakmadan kalkıp Londra'ya belediye başkanı seçilmek, daha ne olsun...

Yani arkadaş, uzaklarda işlenen bu menfur vahşetin bizdeki seçimlerle uzaktan yakından bir alakası yok. Ama ırkçı nefretle, tarihsel travmalar, intikam ideolojileri ve rövanşist bilenmelerle çok alakası var.

Asıl şaşırtıcı olan, 'düşmanın şereflisi' övgülerine mazhar gördüğümüz, geçmişin acılarından sağlam bir dostluk çıkardığımıza inandığımız Anzaklardan böyle bir melanetin sadır olması.

Görece barışçıl ve şiddetten uzak bir toplumda bu nasıl olabildi?

Önceki gün bakanlarından biri olan Shaw, parlamento binasına yürürken yolda bir adam tarafından birkaç kez yumruklandı.

Bakanların korumasız gezebileceği kadar güvenli sokaklarında yumruklu saldırıyı duyunca şok geçirdiler.

Başbakan Ardern, "Yeni Zelanda'da politikacılara ulaşmak genelde çok kolay. Bu da bizim gurur duyacağımız bir şey. Ancak bugünkü olay, çok da doğal karşılayacağımız bir şey değil" demişti.

O saldırganın hakim karşısına çıkarılacağı gün böyle bir katliam haberiyle sarsılmayı kim beklerdi?

250 yıl önce gelip yerli Maori halkını keserek topraklarına çökmemişler, asıl yabancı ve istilacı kendileri değilmiş gibi... Kaptan Cook'un çocuklarında bu yabancı düşmanlığı, bu ırkçı fanatizm, bu çarpık bilinç, bu hastalıklı ve militan geçmişsevicilik nasıl yeşeriyor, neyle yetişiyor? Sorgulanması gereken budur.

YORUMLAR (75)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
75 Yorum