Türkiye Yüzyılı'nın KDV'si kime hoş?

Merkez Bankası, tarihi zarar açıklamış...

Bütçe açığı katlanarak büyüyor. 2022'nin yıllık açığını, daha ilk 4 ayda 3'e katlamışız...

Kara delik büyük, yama ise pek küçük, lokanta ve kafelerde KDV, yüksek tarifeden sıkı tutulacakmış.

Bizim bütçe açığımızla Merkez Bankası zararımızı eloğlu karşılayacak değil, başka ne bekliyordunuz!

Merkez Bankasına lâf dinletme ısrarının acısı, dönüp dolaşıp halkın vergilerinden çıkacaktı elbette. Bile bile sürüklendiğimiz yanlışların bedelini, Hans'la George mu ödeyecekti!

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, açıkları kapatmak için seçimden sonra vergi indirimlerini gözden geçireceklerini söylemişti. İlk sonucu görüldü, yiyeceklerle içeceklerimizin KDV oranına zam değil ama güncelleme gelmiş...

Şimşek; artış değil KDV istismarlarına önlem, diyor. İsterse fiyatlara enflasyon düzeltmesi olsun. Yerken, içerken ne hissedeceğiz; zam mı, güncelleme mi, ona bakmayacakmışız...

Bu yıl 7 buçuk trilyon liraya yakın vergi toplanacak. Her yıl olduğu gibi bunun yüzde 27'i kadarından da indirimdi, teşvikti, aftı, kolaylık ve avantaj sağlamaktı derken vazgeçecek hükümet. Neredeyse 2 trilyon lira ediyor.

İşte vergi aflarıyla indirimleri gözden geçirilirken müteahhitlerin teşvikleri mi kaldırılacaktı, halkın yararlandığı KDV teşvikleri mi?

Belli oldu. Vazgeçilecek 2 trilyonun ihale zenginlerinden toplanacağına dair bir şey duyulmadı henüz. Ama halkın yediği, içtiğinde vergi istismarına önlem alınacakmış...

Bu arada Dünya Bankasından alacağımız finansman desteği, 2 katına çıkarılmış. Bakan Şimşek, sevinçle müjdeledi. 17 milyar dolara 18 milyar daha eklenerek 35 milyar dolara bağlanmış. Ekonominin nefes alıp toparlanması için 5 yıllık bir işbirliği programı.

İmdadımıza yetişen Dünya Bankası ise IMF'yle aynı madalyonun öbür yüzü. IMF'nin kapısına gitmiş gibi görünmek istemediğinizde çaldığınız kapıymış, Dünya Bankası...

Dış güçlere karşı başlattığımız ekonomik bağımsızlık savaşını kazanmışız. Mücadele, zaferle sonuçlanmış. Kuru ekmekle soğana talimleriniz boşa gitmemiş...

Istakoz yiyenlerle Maldivler'e gidenleri uzaktan iç geçirerek izlerken diş sıkıp sabretmelerinize değmiş anlayacağınız. Hans'la George perişan, artık dünyada büyük, güçlü ve lider Türkiye'nin borusu ötüyormuş...

Türkiye Yüzyılı böyle başladıysa arkasının nasıl geleceğini kestirebilirsiniz.


HALKIN GELİRİ DE SINIF ATLAYACAK MI?

Türkiye Yüzyılı'nın neler getireceğini kestiremeyenler, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'a kulak versin. Kabine toplantısından sonra kutlu haberi verdi. Türkiye, yüksek gelirli ülkeler ligine geçişin eşiğindeymiş.

Sevinin, başlar yüksekte. Hem neden olmasın!

Rusların kendilerine yapıp işlettiği Akkuyu santraliyle milli nükleer güç olup süper güçler arasına katılabiliyoruz, Güney Afrika'nın açtığı soykırım davası ve İran'ın attığı füzelerle İsrail'i biz cezalandırabiliyoruz, elin aracı ve üssüyle yine elin istasyonuna 2 haftalığına astronot göndererek eli korkudan panikletip uzayı fethedebiliyoruz, dış güçlerin parasıyla onların da içinde yaşadığı Türkiye Yüzyılı'nı biz başlatabiliyoruz da bu bütçe açığı, KDV oranları ve Merkez Bankası zararıyla yüksek gelirli ülkeler ligine mi geçemeyeceğiz!

Yalnız iktidar, sıçramalara ve ekonomik şahlanışlara hep önden, tek başına gidiyor. Halk, Türkiye Yüzyılı'na hâlâ geçemedi. Bari bu sefer halk da yüksek gelirli ülkeler ligine geçebilecek mi?


YENİ SİSTEM BİZE YARADI MI Kİ KUTLAYALIM?

Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin kabul yıl dönümüymüş, kutlayanlar çıkmasa arada kaynayacaktı.

7 yıl önce, 16 Nisan 2017'deki Anayasa referandumuyla hükümet sistemimiz değişti. Başbakanlık kalktı, bakanlar kurulu kalktı, Meclis içinden seçilmişlerle hükümet kurma devri kapandı. Bütün hükümet yetkileri bir kişiye verildi, Cumhurbaşkanı'nın tekelinde toplandı.

Buna karşı bir yazımda, AK Partililere şöyle seslenmiştim: Ya bir gün bir CHP liderinin eline geçerse, Cumhurbaşkanı seçilir de bu yetkileri kullanırsa! İster miydiniz, yine de verir miydiniz?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2018’de yeni sistemde göreve başlarken artık mazerete yer kalmadığını, ne yetki istedilerse milletin verdiğini, başarmaktan başka seçeneklerinin olmadığını ilan etmişti.

Dolarla, faizle, enflasyonla nasıl baş edileceğini de görecektik.

Zaman kaybettiren o çok başlı koalisyon dönemlerini bitirip, hızlı karar alma ve tek başlılık için bu sisteme geçirilmiştik.

Hızını depremde, etkisini faizle dolar ve enflasyonda, başarısını başarısızlık mazeretlerinde, tek başlılığını da seçim ittifaklarına mahkumiyette gördük, yaşıyoruz.

7. yaşını kutlayanlar, kendilerine şunu sorsun: Sistem, ana vaatlerinin hangisini gerçekleştirdi? Var mı bir tane tutan? Nesini kutluyoruz?

YORUMLAR (47)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
47 Yorum