Trump'ın Türk-Kürt anlatısına kim dur diyecek?
Belâ geliyorum, demezdi ama bu kez diyor, göstere göstere geliyor hem de.
Daha göreve başlamadan Trump; Kanada'ya, Panama'ya, Grönland'e, gözüne kestirdiği her yere sarkmaya başladı.
Baş yâveri Elon Musk da sosyal medyası X'i kullanarak Almanya'dan, İngiltere, İtalya ve Avusturya'ya; Avrupa'yı karıştırmaya, aşırı sağı kışkırtıp bu ülkelerin iç siyasetine müdahalelere girişti.
Trump'la Musk, Müslüman göçmen düşmanlığında da birbiriyle yarışıyor.
Hayra alâmet değil, daha dakika bir başlangıcı böyleyse sonunu siz düşünün.
İşte bu Trump, önceki gün Florida'daki malikânesinde kameraların karşısına geçip yine inciler saçtı.
2 bin yıllık dünya tarihi ve güç dengelerine müthiş hakimiyetiyle neler demedi...
Suriye sınırının iki tarafında ne kadar asker olduğuna dair rakamları kafasına göre sallayışından neyi, ne kadar salladığı anlaşılıyor zaten. İskembe-i kübrasının genişliği ortada.
Türkiye, 2 bin yıldır Suriye'nin peşindeymiş ve en sonunda Erdoğan, farklı isim ve şekillerde adamlarını göndererek Şam'ı ele geçirmiş.
Bu yüzden Erdoğan'ı çok akıllı buluyor ve birbirlerini sevip saydıklarını söylüyor.
Över gibi görünerek HTŞ'nin sorumluluğunu Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yıkıyor. Dışişleri Bakanı Fidan'la İletişim Başkanlığının daha önce reddettiği kurnazca övgüler bunlar.
Hinoğlu hine bakın, gurur okşayıcı övgülere iktidarın açlığını da biliyor, tatlı tatlı bize yamayacak.
Çatlak zurnanın zırt, dediği bir yer daha var.
Trump, Suriye'den asker çekip çekmeyeceğini açıklamıyor ve bunu Türkiye'nin tavrıyla ilişkilendiriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı daha önce bir ricayla Kürtlere karşı harekete geçmekten caydırmış güya, onu hatırlatıyor. Rica etmiş, lütfen yapma, demiş. O da dinlemiş ve yapmamış. Fakat Türklerle Kürtler, binlerce yıldır birbirlerinden nefret ediyorlarmış, bunun ne kadar süreceğini kestiremiyormuş o yüzden.
Yeni ABD Başkanı, böyle patavatsızlıkları ilk kez yapmıyor. Önceki döneminden alışığız. Lâfını bilmiyor, kırdığı potların haddi hesabı yok, densiz ve pervâsız.
Ama daha fenâsı, onu uyaracak ve düzeltecek kimsenin çıkmaması.
DÜZELTMEDİĞİNİZ TATLI ÖVGÜLERİN ACISI ÇIKAR ÂHESTE ÂHESTE
Erdoğan'ı arayarak Kürtleri haritadan silmesini önlediği hikâyesini Trump, Japonya'daki G-20 zirvesinde anlatmıştı ilk.
2019 yazında, Osaka'daki basın toplantısındaydı. Zevzeklik, denip geçilecek gibi değildi.
Şöyle konuşmuştu:
"İşin açıkçası herkesin bildiği gibi Erdoğan'ın Kürtlerle bir problemi var. Sınırda 65 bin kişilik bir ordusu vardı ve IŞİD'e karşı bize yardım eden Kürtleri haritadan silecekti. Onu aradım ve bunu yapmamasını rica ettim. Sanırım Kürtler onun veya Türkiye'nin doğal düşmanı. Ve o bunu yapmadı. Sınırda dizilmişlerdi ve bizimle birlikte IŞİD'i yenenleri haritadan sileceklerdi. Dedim ki 'bunu yapamazsın, bunu yapamazsın' ve o bunu yapmadı. O yüzden bir ilişkimiz var..."
Dışişleri'ni ve Cumhurbaşkanlığını kaç kere bunu düzeltmeye, kayıtlarda böyle bırakmamaya çağırdım.
Anlatım bozukluğunu da çizmeyi de aşan çarpıtmalardı.
Terörle mücadele değil 'Türk-Kürt düşmanlığı' diyor, Türkiye'nin sivil katliamına hazırlandığını ima ediyordu. Bir lâfıyla operasyonları durdurduğu iddiası da tüy dikiyor...
Bu ağır iftira ve ithamlar yalanlanmayacak mıydı? 'Lâfını bil' de mi denmeyecekti?
O zaman denmedi, düzeltilmedi. Trump da hikâyeyi hâlâ öyle anlatıyor. Hadi ayıklayın şimdi pirincin taşını.
BAHÇELİ AHMET TÜRK'ÜN GÖREVE İADESİNİ Mİ İSTİYOR?
Bahçeli'nin kefâletiyle cezaevinden çıkabilen Mümtaz'er Türköne, Ahmet Türk'ün İmralı heyetine Bahçeli'yi temsilen girdiğini yazdı.
7 Ocak'ta Medyascope'taki yazısı epey iddialıydı.
Gerçi Halk TV'deki yayında, ilk gün ben de böyle yorumlamıştım. Ama Türköne, daha ileri götürüyor.
Özetle dediği şu:
"Ahmet Türk, yerine kayyım atayanlara karşı Bahçeli'yi temsil ediyor. Erdoğan'la Bahçeli arasındaki görüş ayrılıklarını da temsil eden bir sembol.
Erdoğan’ın sürece tam olarak dahil olması ve onay vermesi için alın size en sağlam ölçü: Ahmet Türk’ün Mardin Belediye Başkanlığı koltuğuna iadesi.
Ahmet Türk’ü takip etmelisiniz. Meselâ Mardin’deki görevine dönmesi, çözüm sürecinin hangi istikamete evirildiğine dair çok önemli bir gösterge."