Paranın satın almaya muktedir olduğu kimseler
Son yıllarda bildiğim, duyduğum tek örnek, Bozcaada’da bir Milli Emlak memuru.
İddiaya göre, Hazine’ye ait bir arazinin kira sözleşmesini beş yıl daha uzatmak karşılığında rüşvet istedi.
H.Ç. adlı vatandaş da memur İ.E.E.’nin bu ahlaksız teklifini, bağlı olduğu kaymakama şikayet etti.
Talep edilen rüşvetin meblağı 750 liraydı.
Ama helal olsun kaymakama da, hakkını yedirmeyen vatandaşa da...
Küçük büyük demeden üstüne gittiler. Seri numarası alınmış 750 lirayı buluşma noktasında teslim alırken bastılar rüşvetçi memuru. Suçüstü yakalandı ve çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Var mı 8 Ocak tarihli bu haberden başka, bir yakın zaman örneği daha?
Cumhurbaşkanı Erdoğan da benzer rüşvet baskınlarını görememekten yakınıyor olmalı.
Çünkü 9 Ocak günü, imar yolsuzluklarıyla mücadelede, açık emir yerine geçecek çok güçlü bir tepki verdi.
İllallah ederek, yaka silkercesine şu sözlerle dışa vurmadı mı isyanını:
“Denizlerimizin kenarını, orman alanlarını betona çevirme gayretinde olanlar var. Şu para var ya, nelere muktedir. Şu kapitalizm nelere muktedir. Doğa şöyle olmuş böyle olmuş, umurunda değil. Orman falan kesiyor, götürüyor. Dikey mimari yapayım, malı götüreyim...”
İki sene önce de sert çıkmıştı Cumhurbaşkanı. Müteahhitlerin acımasız bir şekilde imar yolsuzlukları yaparak şehre ihanet ettiklerini haykırmıştı.
Ama emir telakki edip gereğini yerine getirmesi gerekenler, ne iki yıl önce ne de bugün tınmadı bile, kulaklarının üstüne yattılar.
Devletin başı, kıyılarımızı, ormanlarımızı yağmalayan, şehirlerimizi talan eden imar yolsuzluklarının alıp yürüdüğünü söylüyorsa... Laf olsun diye söylüyor gibi dinlenmez herhalde.
Aç gözlü müteahhitler de bu acımasız imar yolsuzluklarını kendi kendilerine yapıyor olamazlar.
Para nelere muktedir derken, yağma imkanını satın almaya muktedir olmasından başka ne kastedilebilir? Kimden, kimlerden satın alınıyor peki?
Yolsuzluk; tek taraflı bir eylem değil. En az iki iştirakçi arasında cereyan eder. Ortaklaşılan suçtur. Rüşvet dönmeden gerçekleşmez...
Rüşvetinse bir alanı, bir de vereni yok mudur?
Yağmacılar haksız emsal artışı, izin ve tahsis kıyaklarını kendi kendilerine çekecek yetkiye sahip olmadıklarına göre... Bu yolsuzluğun bir de yetkili taraftan ortakları olmalı değil mi? Kamusal gücünü kötüye kullanan belediye ve Milli Emlak memurları gibi. Onlar nerede?
Milletin hakkından çalan paragözlere ve haksız kazanca ortak olan yetkili peşkeşçilerine göz yumulmaması için, daha ne demeli Cumhurbaşkanı?
Yolsuzluğun önünü alamıyoruz, rüşveti önleyemiyoruz serzenişleri, biz bize dertleşmek için olmasa gerek.
Polise emir, savcıya suç duyurusudur açıkça...
Ne güne duruyorlar! Harekete geçmemek görev ihmali, neyi bekliyorlar! Gözleri doyana kadar zenginleşmelerini, çatlayıncaya dek yemelerini mi!