Çıkarırsınız Binali Yıldırım'ın 'adayım ve ekranınıza çıkmak istiyorum, arz ederim' diye TRT 'ye yazdığı dilekçeyi. İspatlarsınız ıslak imzalı resmi yazıyla başvurusunu almadan hiçbir adayı çıkarmadığınızı. TRT'nin diğer adaylardan başvuru istemesini alaya alanların suratına çarparsınız tapu gibi evrakı. Kanıtlarsınız eşit davrandığınızı, çürütürsünüz ayrımcılık ve partizanlık suçlamalarını, size gülenleri susturmakla kalmaz gülünçleştirip yerin dibine de sokarsınız.

Başka oyun değiştirici hamle seçenekleri de var. Muhalefetin üste çıkmaya başlayan sesini ve hızını şöyle de kesebilirsiniz...

Formül basit; yok mudur gazetelerinden mahallelerine yaptıkları ahlaksızlık teklifleri? 'Onlar yalan doğru demeden, haklı haksız ayırmadan partilerinin en olmadık iftiralarını bile gözü kapalı savunuyor. Bizim nankörler hala vefayı ve sadakati ögrenemedi, hala ahlaktan ve doğruluktan bahsediyorlar' argümanlarıyla, sıktıkları palavraları millete savundurtmaya çırpınmıyorlar mıdır? Öcü masallarıyla korku salarak, hezeyanlarla paranoya kaşıyarak seçmen kızıştırmaya katılmayanlar var ya, işte onlara acil destek çağrıları basmıyorlar mıdır her gün? Pompaladıkları deli saçması yalanları, kaçıkça senaryoları inandırıcı bulmayan taraftarlarını davaya ihanetle suçlamıyorlar mıdır? Akla, mantığa, gerçekçiliğe davet edenleri satılmış diye karalamıyorlar mıdır? Hatta sahte gerçekleri pazarlamaya direnenleri, zırvacılığa karşı koyanları, aklını yitirmeyi reddedenleri ikna edecek fetva uydurmuyorlar mıdır? Hocalarına, karı-kocanın arasını yapmak için söylemesi caiz olan yalanların seçim kazanmak için de söylenebileceğini, dinin emri diye vaaz ettirmiyorlar mıdır? Yakalarsınız işte bir örneğini, teki bile yeter, edersiniz bunları rezil kepaze. Utanmaları varsa insan içine bile çıkamazlar, nerede kaldı sandıktan çıkmak!

Bırakın onu, dünyevi iktidar mücadelesine terörle mücadele ve Allah yolunda cihat süsü vererek dini siyasete nasıl alet ediyor muhalefet, her türlü duyarlılığı istismar için adaylarının adıyla soyadıyla bile nasıl oynuyorlar, seçimi o düşmanla bu gavurla savaşa benzeterek en basit göz boyama ve kandırmacalara bile ne biçim tenezzül ediyorlar, inanç hassasiyetlerini kullanarak hangi ucuz popülist şovlarla milleti allem kallem enayi yerine koyuyorlar...Gösterirsiniz seçmeni etkilemek için yapmayacakları şey olmadığını, iplikleri o dakika pazara çıkar, kapanır gider mevzu.

Daha kolayı da var; bulanık suda üç oy tavlayacaklar diye gizli kapaklı işler dönüyor algısıyla kafa karıştıracak güvenlik kamerası görüntüleri yayınlamak nasıl olurmuş, gününü gösterirsiniz kanun nizam tanımayan, İçişleri'nin genelgesini takmayan İmamoğlu takımına. Halep ordaysa arşın burda. Onlar havanda su döverek seçmen kafalayacaklarını, tedbiren yedekledikleri bahaneye sığınarak geçemedikleri dersin suçunu güya garezinden not kıran hocaya yıkabileceklerini düşünmeye devam etsin. Yüzlerine fener tutup anında nakavt eder, bir kroşeyle iki seksen uzatırsınız sandığa. Seçim yaklaştıkça iyiden iyiye kabaran siyasetin kirinden pasından da kendinizi sıyırmış olursunuz.

Fakat yok, Yıldırım'ın seçim hararetiyle söylenmiş maksadı aşan, yanlış ve kırıcı sözler diye özür dilediği propaganda diline daha ateşli bir şekilde geri sarılırsanız nasıl olacak?

31 Mart'ta denenmiş ve başarılı olmamış, ters tepmiş karalama stratejisinin dozunu artırırsanız, bu kez tutacağından, tekrarlanan seçimde farklı sonuç vereceğinden, İmamoğlu'nu çuvallatıp banko tuşa getireceğinden emin misiniz?