Hakim ve savcının yanına kaldıkça
Darbe girişimi ve FETÖ üyeliğinden bir mahkemede ağırlaştırılmış müebbet hapis alana, bir başka mahkeme nasıl beraat ve tahliye verebiliyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da hayret ettiği, yargı adına üzüntü verici bulduğu durum bu.
Daha hayret verici olansa bir istinaf mahkemesinin beraat ve tahliye kararının, bir gün sonra bir başka istinaf mahkemesince kaldırılması.
Anında tahliye edilen eski Korgeneral Metin İyidil'in tekrar yakalanıp hapse konması, 'böyle' mümkün oldu.
'Böyle' derken 'usul esastan önce gelir' ilkesinden başlanarak hukukun canına okunmasından söz ediyorum.
Bir kaba yanlış, daha kaba bir başka yanlışla düzeltildi. Temyiz sürecinde Yargıtay baypas edilerek Yargıtay Başkanı Cirit de hayretlere düşürüldü.
Hayretlik yanlışlar zinciri burada bitse yine iyi.
Türkiye, İyidil'in beraatine hükmeden üç istinaf hakiminin FETÖ'cü olduğunu, yargılama sonunda bir mahkeme kararıyla değil Cumhurbaşkanı'nın bir iki gün içindeki açıklamasıyla öğrendi.
Yine hayretengizdir ki FETÖ'cü çıktıklarını söylediği hakimler, HSK müdahalesiyle derhal dağıtılıp üç ayrı şehre sürülürken Cumhurbaşkanı, hemen talimatları verdiğini ve sağ olsun Adalet Bakanlığı ile savcılığın da gereğini süratle yaptığını duyuruyordu.
Tek bir cümleye kaç hayretin sığdığını görmek, hayret uyandırmıyor mu sizde de!
Yani FETÖ'cülük adına görevi kötüye kullanmanın cezası sürgün mü sorusu, bir!
Başka mahkemelerde masum insanların hayatını karartmaya ya da suçluları aklayıp adaletin pençesinden kurtarmaya devam edebilecekler mi? İki!
Anayasa'nın telkin ve baskıyla yargıyı etkilemeye çalışma yasağına uyulduğu, mahkemelere emirle müdahale edilerek yargı bağımsızlığının çiğnenmediği, yol açılan aksi algıdan sonra nasıl izah edilecek? Etti mi üç!
En baştaki soruya doğru cevap verilse böyle ürkünç bir tutarsızlıklar silsilesi hiç yaşanır mıydı? Alın size dört!
Hani şu soru: Bir mahkemede ağırlaştırılmış müebbet alana, bir başka mahkeme nasıl beraat ve tahliye verebilir?
Haksız çıkan karar ve işlemleri, hakim ve savcıların yanına kalırsa olacağı budur. Ne bekliyordunuz ki!
Suçsuz yere insanları yıllarca içeride yatırmış bile olsa...Mağdurları, hakim ve savcıyla ödeşemiyor.
Balyoz ve Ergenekon davalarında haksız tutuklananlara tazminat ödenmesine hükmedildi mesela.
Mahkeme emriyle, başka bir mahkeme emrinin mağdurlarına yüzbinlerce liralık tazminatları ödemesi istenense Maliye hazinesi...
Açık bir kasıt unsuru bulunmadığı sürece, kararı Yargıtay’da bozulan ya da AYM'den, AİHM’den dönen hâkimlere zaten rücu ettirilmiyor ceza.
Dava Adalet Bakanlığına açılıyor, cezaya vatandaş çarptırılıyor. Bedeli size, bana ödettiriliyor.
Ceza, hâkim ve savcıya döndürülmedikçe adil bir ödeşmeden söz edebilir misiniz?
Bir mahsuplaşma olacaksa, takdir yetkisini kötüye kullanan ya da kararında haksız çıkan yargıçla mağdur arasında görülmeli değil mi bu hesaplaşma?
Kumpas davalarında ilk tazminat kararlarının çıktığı 2015'ten beri, kaç kez sordum.
Hâkim ve savcılar, mağdurlarına karşı bir sorumluluk taşımıyorsa onları keyfi ve yanlış tutuklamalardan ne alıkoyacak?
Devlet ısrarla 'tazminatını ben üstlenirim, sen yeter ki elini rahat tut' diyorsa hakim ve savcılara verdiği mesaj nedir? Ve görevi kötüye kullanmaktan caydıracak doğru mesaj bu mudur?
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesi, tazminat talebini düzenliyor.
Deniyor ki; suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, kanunsuz arama ve tutuklama gibi haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere...Hâkim ve savcıların karar veya işlemleri nedeniyle tazminat davaları ancak devlet aleyhine açılabilir.
Devlet de tazminatı ödeyip görevini kötüye kullanan hâkim ve savcılara bir yıl içinde rücu eder.
Kaçına edildi peki?
Hakim ve savcıların görevi kötüye kullanmasını bile devlete üstlendiren, 'hata yapmaktan korkmama'ları için verilen bu geniş güvence değiştirilmedikçe...Vatandaşı, şikayet konusu yargı hatalarından ne koruyacak?
Osman Sarıgün
Kılıçdaroğlu’na saldırıdan Kılıçdaroğlu da aklandı
İçişleri Bakanı Soylu, Kılıçdaroğlu’nun Çubuk'ta uğradığı saldırıya ilişkin bir soru önergesine cevap yazmış.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’den gelmiş önerge.
Soylu, linç girişimi sırasında görevli ve sonradan takviye edilen jandarma-polis kuvvetlerini sıraladıktan sonra şöyle diyor:
“Görüldüğü üzere; söz konusu olaya ilişkin gerekli güvenlik önlemleri alınmış olup, ilave tedbirler zamana bağlı kalmaksızın alınarak olayın daha da büyümesi önlenmiştir...İddia edildiği şekilde, örgütlü bir provokasyonun mümkün olmadığı değerlendirilmektedir."
Madem tedbirde eksik, noksan yoktu... Ne diye Kılıçdaroğlu, emniyetten habersiz gitmekle, tedbir alınması için vaktinde bilgi vermemekle suçlandı?
Taşkın kalabalığa karışmış, linci kışkırtan tiplerin ellerindeki demir çubuklar, organize değilse spontane mi hazırlanmıştı?
Yumruklu saldırgan Osman Sarıgün'e sahiplenen 'Osman Amca' kampanyası da mı kendiliğinden gelişti? Kahraman ilan edilmesi münferit tepki miydi? Elini öpme, sırtını sıvazlama kuyrukları örgütsüz ve plansız faaliyet kapsamında mı?
Linci yatıştırmaya çalışan Savunma Bakanı Akar ile dönemin Emniyet Genel Müdürü Uzunkaya, o sırada Kılıçdaroğlu'nu sağ çıkartmaktan başka bir şey düşünmediklerini açıklamışlardı.
Anamuhalefet lideri canını zor kurtarmış ama ortada ne örgütlü bir provokasyon, ne de tedbirsizlik mi var, halkın doğal ve haklı öfkesi miymiş yani?
Hrant Dink cinayetinin yıldönümünde, nasıl örtbas edilmek istendiği hala tartışılırken hiç ders almamış gibi mi davranmamız isteniyor?
Üstüne gidip saldırıyı aydınlatmak için illa Kılıçdaroğlu'nun orada ölmüş mü olması gerekirdi?
Nedir bu savunma ve kapatma çabası Allah aşkına!
Kendine saldırttığı ve dayağı hak ettiği için tek suçlusu, Kılıçdaroğlu kalmıştı. O da resmen aklandığına göre, hiç mi kusurlusu yok bu lincin?















HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ DEMEKLE MAHKEMENİN ÜSTÜNLÜĞÜ ANLAŞILIRSA CAN YAKICI SORUNLAR ÇIKIYOR, MAHKEME HUKUKUN ÜZERİNE ÇIKABİLİYOR. HALBUKİ HUKUK EN ÖNCE MAHKEME İÇİN VAZGEÇİLEMEZ KOŞUL. MAHKEME VARLIĞINI HUKUKA BORÇLUDUR. VE İNSANLAR HUKUK DİYE BİRŞEYİN OLDUĞUNU MAHKEME SAYESİNDE GÖREBİLİRLER. HUKUKSUZ MAHKEME OLMAZ ÇÜNKÜ BU KABA KUVVET OLUR. MAHKEME DE ( HUKUKA KARŞI SORUMLU OLARAK) HUKUKU GÖRÜLEBİLİR, BİLİNEBİLİR KILAR. MAHKEME KARARLARI HUKUK ZEMİNİNDE ÖNGÖRÜLEBİLİR OLMALIDIR. 'SÜRPRİZ MAHKEME KARARI 'ANLAŞILABİLİR BİR İFADE DEĞİLDİR. MAHKEMENİN KARARLARDA HUKUKEN SORUMLULUK YÜKLENMESİ GER
Yanıtla (0) (0)Eskiden güzel bir şarkı vardı : ' Kader böyle imiş ne söylesem boş ' ! Evet ,ne söylesek boş !!
Yanıtla (0) (0)FETÖ'nün siyasi ayagini sözde araniyor:Rabbim ,milletim affetsin (!)..
Yanıtla (0) (0)Şayet Yargı, birilerinin bir işareti ile karar veriyorsa; yandık ki ne yandık. Ne yazık ki uzun bir süredir işler böyle yürüyor. Kendi adıma, "vesayet yargısı" nı arar oldum.
Yanıtla (0) (0)@13:03: ama hükümete göre "yanlış karar veren" hakimler anında başka ilcelere sürgün edilebiliyorlar. Al sana "adalet"
Yanıtla (0) (0)Demokrasi tam olarak budur; bir bireyin diğer bireylere katlanma sanatıdır. Çünkü ağzı olan herkes konuşur. Öğrenmeden bilenler ders vermeye kalkar. Bu ülkede sol ve kemalist kesim çürümüş paradigmalarına rağmen kendilerini çağdaş ilerici diye tanımlar. Oysa oysa en gerici en totaliter dayatmalar onların döneminde olmuştur. O dönemlerde ezilen ak parti ile birlik yapanlar şimdi sadece makam bulamadıkları için eski cellatları ile flört etmektedir. Ve biz bunlarada katlanıyoruz. Demokrasi adına.
Yanıtla (0) (0)Demokrasi halkın kendi kendini idare edebilmesi sanatıdır. Lakin başkalarına zarar vermeden. Maalw
Yanıtla (0) (0)Sn.Karar Gazetesi; Daha önceki mailimi yayınlamadınız. Cenab-ı Allah buyuruyor ki; Öyle bir fitneden korkun ki, suçlu suçsuz herkese bulaşır. Zamanın da mazlumun hayatı servis edilirken karşı tarafların yaptıkları da aynı anda servis edilseydi. Tabiri caizse iki güne hakikat ortaya çıkardı. Ama devlet ne yaptı; Suçluda olsa birilerini kurtardı, mazlumda olsa birilerinin başını yaktı. Yani kumarı hiç acımadan en ağır bir şekilde oynadı. Şimdi de çamura saplandı. Acizane zannımca Türkiye bu kumarından vazgeçmeyecek tabii ki bu da sonunu getirecektir.Çünkü Zülm ile abad olanın ahiri berbat olur.
Yanıtla (0) (0)Sen demokrasiyi yanlis kavramışsın birader. Demokrasi bir kesimin başka bir kesimin yorumlarına katlanması ve buna müsamaha göstermesi değildir. Ama sanırım kendini devlet yerinde görüp başkalarına sabrederek demokrasinin var olabildiğine inanan bir kesim var.
Yanıtla (0) (0)Hayret uyandırıyor ama yapılanlar değil, maşallah sonraki öncekini aratmıyor. Fakat bunca olumsuzluğu görüp de ses çıkarmayan hatta savunma girişiminde bulunanlar hayret uyandırıyor. Sanki bunlar bu ülkede olmuyor da başka bir gezegende olmuş gibi davranıyorlar...
Yanıtla (0) (0)Temis’in o kadar çok ‘icabına bakılmıştır’ ki gördüğü şiddet ve travmadan ayağa kalkacak hali kalmamıştır. Tam da her gün haberlerde seyrettiğimiz, gazetelerde okuduğumuz, saldırıya tecavüze uğrayan bahtsız ve sahipsiz kadınların düştüğü hale düşürülmüştür. Az veya çok bunda payı olan herkes kendini bir daha sorgulasın da hiç olmazsa ‘ÖLMESİN!’
Yanıtla (0) (0)Akif bey siz yargıda olan tutarsızlıkları sıralıyorsunuz. Yargı konusunu nereden tutsanız elinizde kalıyor. Birileri yargıya talimat veriyor. Birileri de balıklama atlıyor. Kendine vazife çıkarıyor birinin ak dediğine diyer kara diyor. Mahkemenin biri bir mahküme yedi buçuk yıl ceza verip tahliye ediyor. Bir başka mahkeme de altıyıl üçay ceza alan mahkümün tutukluğunun devamına karar veriyor. Bunun adına adelet diyip insanları inandırıyorlar. Bu feto ile mücadele değil insanları sindirme, korkutma, kendine oy vermeyenleri cezalandırma olarak görüyorum.
Yanıtla (0) (0)Sosyal medyada bir video dolaşıyor. Suriye’den gelmiş babası 13 yıl önce ölmüş tarikat şeyhi olan 19 yaşındaki bir çocuğa iş adamları, siyasiler, yaşını başını almış alimler! el pence durup saygıda kusur etmiyorlar. Açılan tarikat/yol’ dan gitmeye can atıyorlar. Biraz daha beklersek sıra çocuk yaştaki şeyhlerin adaletine kaldığımız, elini eteğini öpeceğimiz günleri göreceğiz bu gidişle.
Yanıtla (0) (0)çok yerinde bir yazı türkiyenin çok çok öneli bir sorunu , bir numaralı adalet sorunu, bu kadar göz önünde olupta .bu kadar az dillendirilen bir sorun yok ,sizi tebrik ediyor. okunacak yazarlar listesine alıyorum
Yanıtla (0) (0)Yanlış verdiği karar nedeniyle vatandaşı mağdur eden hakim ve savcılar sorumlu tutulmadığı sürece adalete güven artmayacaktır Yazınıza tamamen katılıyorum
Yanıtla (0) (0)S.A Sayın Akif BEKİ Beyefendiye; Öncelikle şunu belirtmeliyim. Tahminince Ergenekon teşkilatı suçsuz değildir. Onları asıl suçu işleyen ve kurtaran Fetö ve devlettir. Ergenekonda da fetö de suçlu suçsuz herkesi karıştırıyorlar ve böylece davayı örtbas ediyorlar. Yetmedik vatandaşa da ağır faturalar ödettiriyorlar. İşin garibi herkese bu suçu bulaştırıyorlar ki gerçek suçlular aradan paçayı kurtarsın.Hiçbir şey olmamış ki gibi aynı devam etsin.
Yanıtla (0) (0)Bu arada suçsuz yere işten el çektirilip,geri iade edilenlere de ödenen,tazminat,ceza vb. de fakir halkdan toplanan vergilerle ödeniyor.Neden yargının yaptığı yanlışın faturası,fakir fukaraya yükleniyor?Kim sorumluysa,yanlış yaptıysa cebinden ödenmeli.Açığa alınan memur vb. yerine yenisi alınmış,geri dönen kişiye boi yer de yok ama kimin umurunda,bastır vergiyi fakire,ödesin yanlışların fautrasını,bu mu adalet,bu mu müslümanlık?
Yanıtla (0) (0)Adını Müslüman koyan yorumcu! Yanlış düşünüyorsunuz. Bir kere sizin Müslüman olduğunuz nereden belli? Oy verirken mührü AKP ye bastığınızı fotoğraflamadıysanız nasıl ispat edeceksiniz Müslümanlığınızı? Öte yanda, "Müslümanım diyenin Müslümanım diyene zulmü" demişsiniz. Nereden biliyorsunuz her ikisinin de Müslüman olduğunu? Ya birisi veya ikisi münafıksa!
Yanıtla (0) (0)Sorumluluk alınmayan her çalışma hedefe sağlıklı ulaşmaz. Çocuklarımıza bile surumluluğu yaşına, okuluna, işine göre vermezsek, yetiştirmezsek, problemleri büyütüp çözümsüzlük üretiriz. Düzeltme için bir yerden başlamak lazım.
Yanıtla (0) (0)2/2 - “Hocam ne olur ulkene don” diyen, o guruba karsi cikanin uzerine gurup olarak yuklenen AKP den kimse yargilanmazken,sucsuz olan bazi diger parti mensuplarinin, ve halktan bir cok kesimin hayatinin karartilmasi ne acidir. Sucsuz olana dahi hakimler korkudan beraat veremez duruma gelmistir. Verenide zaten tasfiye ediyorlar. Ordu yonetimi oldugu zaman bile Olacak Okadar her kesin taklidini yapabiliyordu. Var mi simdi bir baba yigit? Olamaz cunku ya FETO cu yada Terorist damgasi vurularak eleniyor. Nice goz yaslari dokuldu, nice gencin gelecegi karardi, nice aile ve akrabalar bolundu. Yazik.
Yanıtla (0) (0)1/2 - Partizan ve duygusal yaklasimi bir kenara birakip, objectif sekilde yaklasirsak, Hz.Omer’den ornekler veren AKP ve MHP hukumetinin ulkemizde adalet ve ozgurlugun sadece onlara taraf olanlar icin isledigini gorurler. Yillar once T.C. Baskani “Bi taraf olan, bertaraf olur” demisti. ABD vaktiyle “komunist” iddiasiyla hukumete karsi olan binlerce kisinin gelecegini karartmisti ve ABD tarihi o baskani su an lanetle aniyor. Evren, sagdan da, soldan da astik diyerek Turkiye tarihinde utanc listesinde yerini almistir.
Yanıtla (0) (0)şahsım cumhuryeti nin değerli vatandaşları bunlar şahsım nazarın da hiç önemli konular deildir şahsımın fetöcü dediği fetöcü vatan haini dediği vatan hainidir bunların hepsine şahsım karar verir ha işinize gelmiyomu şahsım cumhuryetini terkeder gidersiniz burası artık eski türkiye deil tapusuyla şahsıma ait hadi bakim :)
Yanıtla (0) (0)Kırmızı tıklayan yorumcuya; Sn.Kılıçdaroğlu etrafı gözü dönmüşlerle çevrili evde sığınmışken,Savunma bakanı ve emniyet Gn.Müdürünün olağan üstü gayreti ile evden çıkarıldı.Eğer zaten galeyana gelmiş kalabalık bu sese kulak verse idi olacakları düşünmek dahi istemiyorum. 60 Yıldır Sn.Menderes'in idam edilişinin travmasını bile üzerimizden atamamışken...Nasıl elin olumsuza gitti anlayamıyorum. Değil ana muhalefet lideri herhangi vatandaş bile kastedilen şekilde ölümü hak etmez.Yazık...
Yanıtla (0) (0)Siz kasetle gelip ülkesinden çok batının hizmetkarlığını yapan birine yapılan linç girişimi diye belirtiyorsunuz ben buna öfke patlaması diyorum. Milli konularda bile muhalif olabilen her güzel şeyi karalamayı ilke edinmiş birinden bahsediyoruz. Lakin yinede kaba kuvvet doğru değil. Bakın sizin bile yorumlarınıza dayana biliyoruz. Ak ile karayı karıştırma çabalarınızı görüyor ve demokrasi adına bunlara da katlanıyoruz. Çünkü olması gereken bu.
Yanıtla (0) (0)Yeridir.
Yanıtla (0) (0)Sonunu bi şekilde kendi aralarında hallederler de senin ve benim haberim olur mu bilmem.
Yanıtla (0) (0)Ehliyet ve liyakatın bir tarafa atılarak ‘Alnı secde gören hakimler ve savcılar olsun’ düşüncesiyle yapılanların sonucu. Dün genel kurmay başkanını terörist olarak yargıladılar, yargılayanlar kaçmak zorunda kaldılar; bugün de aldıkları işarete göre yargılama yapıp ceza veriyor alnı secde görenler. Millet secde edenden ürkmeye, korkmaya, kaçmaya başladı. Yeni kurulan partilere bile komplo, takiyye partisi gözüyle bakılıyor. Bu vicdansız secdeciler yüzünden din de devlet de itibar kaybediyor. Devletin itibar ve güven kaybı kan kaybıdır.
Yanıtla (0) (0)Müslümanım diyenin müslümanım diyene zulmü. Müslümanı müslümana kırdırmak. Kime yaradı? Hüküm Allahtan başkasının değildir ve Allahın rahmetinden ümit kesilmez.Allah sabredip güzel davrananların mükafatını verir, zalimleri de kurtuluşa erdirmez!
Yanıtla (0) (0)Yusuf 33; Yûsuf, "Rabbim! Zindan bana bunların benden istediklerinden daha iyidir. Eğer onların bana kurdukları tuzağı boşa çıkarmazsan, onlara meyleder ve cahillerden olurum!" dedi.52;Yûsuf dedi ki: "Bu, Aziz’in, yokluğunda ona hainlik etmediğimi ve Allah’ın, hainlerin hilesini başarıya ulaştırmayacağını bilmesi içindi.53;Yine de ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, rabbimin acıyıp koruması dışında, daima kötülüğü emreder; şüphesiz rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir."64;...En iyi koruyucu Allah’tır. O, acıyanların en merhametlisidir."....67;Hüküm Allah’tan başkasının değildir...
Yanıtla (0) (0)Bu ülkede adalet var diyenin adalete işi düşmemiştir. İşi düşenin memnuniyeti yandaşlığındandır...Milletin umudu er ya da geç ilahi adalet!
Yanıtla (0) (0)O hakimler gerçekten fetöcü olsa hemen açığa mı alınırdı yoksa tutuklanırlar mıydı? 4 yıldır yaşananlara bakınca hemen tutuklanırlardı derdim. Ama hiçbiri olmadı. Sadece yerleri değişti. Şimdi aklı başında bir kişi bu yaşananla ilgili gerçekte olup bitenle yansıtılmak istenen arasında bir tuhaflık olduğundan şüphe duyar mı?Duymaz! Ozaman kimin ne olduğu belli değil mi?Bakalım sonunu nasıl bağlayacaklar...
Yanıtla (0) (0)Adalet mi dediniz.bu ülkede o sadece bir sokak bir cadde bir kadın ve en büyük yapılmaları ile övünülen binaların girişindeki adlar. Adalet tanrıçasının iki gözü bağlıdır ama bu ülkede elleri kolları ayakları zincirlere bağlı. Adalet mülkün temelidir denmiş adalet yoksa mülkde yok.berekette yok. Bu dünya süleymanlara kalmadı bu günkü muktedirlerede kalmayacak. Hem Müslümanım diyorsunuz peki hesap gününe inanmıyormusunuz.
Yanıtla (0) (0)Mmmm Akif Bey, RTE'nin bütün bu olup bitene şaşırmasına sizin şaşırmanız kötü. Size sabah-öğle-akşam hem aç hem tok karnına yarım saat A Haber yazıyorum. 15 gün sonraki yazınıza bakıp kesin teşhisi ondan sonra koyacağım.
Yanıtla (0) (0)Sayın Bayım; Bu işin şöylesi- böylesi yok...Yok bu şaşırmıştı bu şöyle demişti.Bunlar zırva...Yargıya müdahele ne zamanki "ben bu davada savcıyım" dendi bundan sonra yargıya kimse dikiş tutturamadı.Hepsi bu.Ve İnan'ın bu millet aptal değil.Bu devlete gelince hiç unutkan değil...
Yanıtla (0) (0)EŞŞEĞİ DÖVEMEYEN PALANINI DÖVER! Türk Atasözü! Ne hoş yargı ama!Yargı hıyarerşisinde Recep Tayyip makamı. Veriyor talimatı, HYS,ADALET BAKANI, DİĞER MAHKEME VERİYOR KARARI! Bunu açıkça belirtiyor. Siz kalkmış Recep beyi değil başka şeyleri konuşuyorsunuz. Bir ALLAH'ın kulu Recep beyin talimatının yargı sürecinde ne işi var demiyor! Şunu tutun, bunu atın talimatı verecek adalet bakanı, yargıçlar yerine getirecek ne hoş yargı! Haşa Allah'ta bile böyle yetki yok. Huzurda yargılama, hesap, kitap,helalleşme VS var. Ama bizde öylemi!
Yanıtla (0) (0)Sadece Osman Sarıgün değil, zaten galeyana gelmiş ve bir evde rehin kalmış kalabalığa yakın diye bağıran kadın hakkında ne işlem yapıldı bir vatandaş olarak merak ediyorum.
Yanıtla (0) (0)Ergenekon ve Balyoz davaları görüldüğü sırada karşılaştığım bazı hakim ve savcılara sormuştum, bu özel yetkili mahkemelerin durumu ne kadar hukuka uygun, savcılar İstanbul’dan kalkıp gidip İzmir’de soruşturma yapar, olacak şey mi bu? ‘Başka türlüsü mümkün değil, kurumlar çürümüş’ demişlerdi. Hukukun o zaman tamamen çürüdüğünü hiç fark etmemişler demek ki. O sözleri söyleyenler de cezaevinde çürümüş bir süre. Çürüme başladı mı sonu gelmiyor. Devletin temeli adalet, kişilerin can ve mal güvenliğinin teminatı hukuktur. Bundan sonrası için daha iyisini dilemekten başka çıkar yol kalmadı.
Yanıtla (0) (0)O abdestli namazlı dediklerin müslüman degilki,münafığın önde gideni bunlar,araştır münafık nedir birde bunlarin davranıslarina bak,tıpa tip uyduğunu göreceksin.
Yanıtla (0) (0)Yep yeni nur topu gibi bir Turkiyem var artik. Ve benim gibi mallar yillarca bu turkiyeye uyanmak icin oy verdi. Bu yuzden kendimden bile utaniyorum
Yanıtla (0) (0)Bu ülkede adalet mi? Malesef bitti ve bunu bitiren abdestli namazlı dedigimiz insanlar oldu!!! Acıkı bu abdestli namazlı tiplerin devrinde hersey dahada kötuye gitti ahlakta edepte dindarlıkta :-(
Yanıtla (0) (0)Reis talimatı vermiş ve savcılar hemen harekete geçmiş. Yargıtay bak hizaya gel!
Yanıtla (0) (0)Yargı, yürütmenin ve çıkar çetelerinin oyuncağı haline geldi.
Yanıtla (0) (0)