Durdurun reformu inecek var
Daha iki haftası dolmadı, alayıvala ile 5 yıllık bir yargı reformu stratejisi açıklandı. Göz doldurmaz ama hiç yoktan iyidir diye gözlerimiz doldu. Nereden bilecektik, Saadet lideri Karamollaoğlu'nun ifşa ettiği pasaport skandalına böyle karşılık verileceğini.
Yazılı, sözlü açıklamalar yapıldı; özetle pasaportun var mı var, aldın mı aldın, istediğin yere uçuyor musun uçuyorsun, e daha ne konuşuyorsun, demek ki 'terörist' diye geri çevrildiğin yalan diyorlar.
İyi de 'pasaportum yok, hiç vermediler, bir yere uçamıyorum' demedi ki Karamollaoğlu, söyledikleri yalan olsun.
Bilakis; kısa sürede çözdüğünü, pasaportunu almayı başardığını belirterek buradan yalanlama yarışına girecekleri boşa çıkarmıştı baştan.
Hani muhalefetten yüzlerce belediye meclis adayının herhangi bir mahkeme kararı olmadan terörle irtibatını kurmak için kullanılan polis GBT'si vardı ya... Hukuken suç teşkil etmeyen ilişki ve bağlantıları ispatlı terör suçuymuş gibi gösteren istihbarat fişleri, hani pehlivan tefrikası gibi çarşaf çarşaf yayınlanmıştı ya... İşte ona benzer bir güvenlik soruşturması kaydında adının karşısına 'terör' notu düşüldüğü için, başvurusu önce reddedilmiş. Hukuki geçerliliği ve bağlayıclığı olmadığı halde... Ancak birtakım girişimlerden sonra o kayıt kaldırılarak ön açılmış da diplomatik pasaportunu yeniletebilmiş Karamollaoğlu. İddiası bu...
Neresi yalan, detayına inmiyorlar.
Öyle bir şey hiç olmamış, külliyen yalan ve kuru iftiraymış gibi toptan reddediyor ilgililer.
Ama dosyasına keyfi biçimde 'terör şüphelisi' notu düşülmüş müydü, sonradan kaldırıldı mı, buna dayanılarak önce refüze edildi mi, düzeltmek için aradığını söylediği yetkilikeri aradığı dogru mu, değil mi mevzularına nedense girmiyorlar.
Dört dörtlük bir skandal. Mayıs sonunda büyük umutlarla topluma sunulan reform paketi, tam da işte bu tür saçmalıkları düzeltmeyi ve tekrarlarını önlemeyi vaat ediyordu.
Geçen yıl, 24 Haziran seçimlerinden hemen önce yaşandığı için reform paketini elbette bağlamaz.
Fakat verilen tepkiler, paketteki vaatleri hayata geçirme niyet ve iradesinin iktidarda gerçekten var olup olmadığını pekala ortaya koyar. Reformun uygulanıp uygulanmayacağına inancı ve güveni de doğrudan etkiler.
Hepimizi heyecanlandırmıştı...
'Ağız birliği' diye terör propagandasına sokulmuş yazar çizerler örgütlü suçtan içerde, haydut ve eşkıya çeteleri dışarıda olmayacaktı.
Hatta, suçla mücadeledeki yanlışlık ve çarpıklıkları düzeltmeye hırsızların yanına bırakmamaktan başlanacak diye sevinmiştim. Darısı, sokak ortasında gazetecilerin kafasını gözünü kana bulayan ama cezasız kalan saldırganların başınaydı.
Fiili şiddet ve terör suçları cezasız kalmayacak, fakat eli kalem tutanla silah tutan da kanunda ayırt edilecek, birbirine karıştırılmayacaktı.
Terör propagandası suçu yeniden tanımlanacak, keyfi ve kötüye kullanılan muğlak sınırları netleştirilecekti.
Terörle mücadele diye demokratik muhalefetle mücadele edilmeyecek, yönetenleri eleştirenler ‘adeta ağız ve amaç birliği yapmak’ gibi gerekçelerle örgütlü suçtan yargılanamayacaktı.
Düşünce ve ifade özgürlüğü genişleyecek, ters düşen fikirlerinden dolayı kimsenin dünyası karartılmayacak, hayatı zehir edilmeyecekti.
Göstermelik düzenlemelerle kağıt üstünde bırakılmazsa umut vericiydi. Ne ki pasaport skandalına tepkiler, iç açıcı bir gösterge olmadı. Aksine umut kırıcı.
Bir göz adaletsizlikleri onaralım derken, öbür göz 'durdurun reformu inecek var' diyor sanki.
Başlamadan istop edilir, sabotaja uğratılırsa yazık olur, ölü doğar onca hazırlık.