Diyanet, Nahda’nın gerisine mi düşecekti?
Diyanet Reisi Erbaş Hoca, unutmuş görünüyor.
Demokrasi ve laiklik konusunda, güya Türkiye, İslam dünyasına örnekti. Rol modellik yapıyor, yol gösteriyordu.
2011’deydi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslüman Kardeşler’i iktidara taşıyan Arap Baharı turuna çıkmıştı. Mısır ve Tunus’ta yeni yönetimlere, laik anayasa öneriyordu. “Laiklikten korkmayın, din karşıtlığı değildir” diyordu.
2016’daydı...
Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis Başkanı Kahraman’ın laikliği Anayasa’dan çıkarma önerisini şöyle reddetmişti:
“Benim başından itibaren bu konudaki düşüncelerim bellidir. Hele hele Mısır’daki yaptığım konuşma, bu konuda çok çok önemli. Kurucusu olduğum partimin programında bu zaten çok açık, net yer almaktadır. Buradaki gerçek şudur yani devlet tüm inanç gruplarına, inançlarını yaşama hususunda eşit mesafededir. Laiklik budur.”
Ve 2021’deyiz...
Diyanet Reisi Erbaş Hoca, imam hatiplilere şu tarzda laikliği şikayet ediyor:
“İnanç işte insan ile Allah arasında olsun, evine yansımasın, ticaretine yansımasın, siyasetine yansımasın, adeletine, yargısına yansımasın, oralar inançtan ayıklansın istiyorlar... Görüyorsunuz ya ortalığı ayağa kaldırıyorlar...”
Kişilerin; inançlarını evlerine, işlerine, ticari ve siyasi ahlaklarına yansıtmalarına, kimsenin bir şey dediği yok oysa.
Dünyevi kanunların yanı sıra dinimin de emri diye kendi hayatında dürüst, adaletli ve vicdanlı yaşayana kim laf ediyor?
Ülkeyi yönetenler, inançlarının da gereği olarak adil ve hakkaniyetli davranmanın üstüne titrese kim rahatsızlık duyar?
Kanunların yanında Allah ve ahiret korkusu da yöneticileri haksızlıktan, kul hakkına girmekten, haksız kazanç sağlamaktan alıkoysa...Diyanet de bu yönde telkinde bulunsa, hak yiyenleri Allah’tan korkmaya, adil olmaya çağırsa... Kim bundan yakınır?
Benim gördüğüm, tersinden şikayet var.
İsteyen, inancını kendi hayatına yansıtsın, tutan yok.
Ama ortak hayatın düzenlenmesine gelince orada laiklik devreye girer. Dini kurallara göre düzenleyemezsiniz.
Anlaşılması o kadar zor mu?
Farklı inanç ve din yorumlarının hayat hakkı nasıl korunacak?
İslam tek ama aynı anda her yerde geçerli tek bir yorumu, peygamberden sonra görülmedi.
Bir yorumun, tarih boyunca yaşandığı gibi diğerlerine üstünlük kurup zulmetmemesinin güvencesi ise laiklik.
Erbaş’ın da tabi olduğu Hanefiliğin kurucusu İmam-ı Azam, niye zindanlarda ömür çürüttü? Emevi, Abbasi halifelerinin İslam’ı saltanatlarına dayanak yapmalarına destek vermediği, alet olmadığı için değil mi?
Dini, dünyevi iktidar mücadelesine alet etmemenin teminatıdır laiklik. Müslümanın Müslümandan, dindarın dindardan emin olmasının yani din özgürlüğünün teminatı...
Bakınız; Erdoğan’ın ‘dindarlık kisvesi altında dini istismar eden hokkabazlara, hurafe bezirganlarına izin vermeyeceğiz’ temalı konuşmaları...
Bir zamanlar laikliğin faziletlerini, İslam dünyasına AK Parti ve Erdoğan anlatırdı.
Şimdi o İslam dünyası, Erbaş’ın savunduğu görüşlerin ilerisinde.
Tunus Nahda Hareketi’nin lideri Gannuşi’nin şu nutkuna bakın, Erbaş’ın Diyanet’i ne kadar geriye götürdüğünü çıkarırsınız:
2016’da Middle East Eye sitesine verdiği röportajdan:
“Siyasi alan ne mukaddes, ne de değişmezdir.
İslami metinlerin yüzde 90’ından fazlası nüansa ve yoruma açıktır.
Siyasetle ilgili İslami metinler yoruma açık.
Siyasi kurumlarla dini kurumlar arasında ayrım yapmak zorundasınız. Örneğin, camiler, siyasi partilerin kapışma yeri değildir.
Din, toplumu bölmemeli, birleştirmeli. Camilerde en ufak bir siyasi propagandadan bile kaçınmamız gerekiyor.
Siyaset insanları güç ve zenginlik için yarışmaya iter ki, bu bizim dini karıştırmamak zorunda olduğumuz bir şey...”
Tunus ve Nahda, laikliği güç bela arayıp bulurken bizde kaybettirmek isteyenlerin çıkacağını kim söylerdi?
Siyasetin işi, ahiretimizi kurtarmak değil. Onu bize bıraksın, dünyamızı kurtarsın yeter. Haşa cennete muhtar, belediye başkanı filan seçmiyoruz.
Gannuşi’nin dini vaazla siyasi propagandayı, camiyle partiyi, ayetle sloganı ayırma öğütleri de Diyanet’e küpe olsun.















Laikliği din ve vicdan özgürlüğü diye ambalajlamayın sayın yazar. Farklı kavramlardır. Açın okuyun. Laiklik dinin bir kısmını reddetmektir. Senkretizmle güçlü örtüşür. İslam ise din ve vicdan özgürlüğüne dair kendi ilkelerini zaten içerir.
Yanıtla (0) (1)İslam'ın hayata yansıyan tezahürlerinden öyle korkuyoruz ki! İslam dışı (her çeşit günahla dolu) yaşayıştan vazgeçmeye içimizdeki şeytan izi vermiyor. Aaaah müslümanlık!
Yanıtla (1) (2)Akif kardeş diyorsun ki inanıcın güvencesi laikliktir.Peki bu laiklik, internet sitelerinde 24 saat Allaha peygambere küfredenlere de bu güvenceyi vermiş midir?Müslümanların bu ortamda onurlu ve huzurlu bir şekilde inançlarını yaşamaya hakları yok mu?Hem de Türkiyede uygulanan laikliğin bizantinist bir laiklik olduğunu biliyorsunuz.Bu laiklikle siz hiç bir zaman müslümanların hakkını koruyamazsınız.
Yanıtla (1) (8)Allahı korumak sana mı düştü. bu ne cüret.
Yanıtla (3) (0)Hırıstiyanlıgın güçlü oldugu orta çağda, Kilise devleti denetim altında tutardı. İslamda tam tersine devlet dini denetim altında tutar. batı bir şekilde bu durumu aştı. bizde durum hala din devletin denetiminde.DİB'da bundan şikayetçi değil. çünkü kilise gibi dışarıda kalsalar aç kalacaklarını biliyorlar.
Yanıtla (1) (0)Atatürk 'ün 1920 lerde,
Yanıtla (4) (1)düşünüp hayata geçirdiği din devlet vatandaş ayrımını ( lâiklik ile ),
2021'de silmeye çalışmak,
Tekrar biat kültürünü yeşertip, düşünen ve sorgulayan bireyler değil,
itaat eden topluma doğru gitmenin hayalini kurmak!
Ne diyelim, hayalleriniz suya düşsün emi!!!
Ne talihsiz bir yazı. İslam eksik laiklik ise kusursuz. Bu din hayatın her alanında yaşamak isteyen birisinin önünde en büyük engellerden birisi laikliktir. Ancak devlet laik olmalıdır. Müslüman laik olamaz. Diyanet de laik olamayacağı gibi laikliği de tebliğ edemez. Onun asli vazifesi iyiliği emredip kötülükten sakındırmaktır. Allah'ın Kitabını anlatmaktır. Laikliğin eşsizliğini (!) değil...
Yanıtla (6) (17)Diyaneti sen finanse et maaşları siz ödeyin camileri kendi topladığını paralar ile yapın elektriğini siz ödeyin suyu siz ödeyin aman laik olmayın haydi göreyim sizi Özay bey hadi
Yanıtla (9) (1)Laiklik bizim güzel bir örfümüz olmuştur. Yani şeker kardeşim, laiklik de emri bil maruf kapsamına girer bu bakış açısıyla.
Yanıtla (0) (0)DİYANET: Din. / Din kurallarına TAM BAĞLI OLMA durumu.
Yanıtla (9) (0)Sözlük anlamında İSLAM, HIRISTİYAN, MUSEVİ, PUTPEREST vs. ayırımı var mı? YOK!
Vatandaşlardan oluşan birden çok dini cemaatler (hatta farklı mezhepler) D.İ.Başkanlığında temsil ediliyor mu? HAYIR!
Finansmanı 84 milyonun vergisiyle yapılıyor mu? EVET!
Bu finansmanın içinde DİNCE haram sayılan paralar var mı? VAR!
BU haliyle HARAM PARALARA itiraz eden Diyanet mensubu var mı? YOK!
Akif bey mısır libya tunus ve Türkiye siyasal islami adaletsizlik torpil ekonomik buhran vs bitirdi.Yeni osmanlıcılık hayali ile de herkesle düşman oldu.Sinirlari açarak son osmanlı denemesini yaptı ama oda tutmadı.Herseyin çözümü halk oda maalesef olmus
Yanıtla (3) (0)Fesli Kadir ve Kılıçlı Ali bu ülkenin seviyesini göstermezler.
Yanıtla (1) (0)Ateistler Derneği Başkanı olan zatın sırıtarak, "Diyanet İşleri Başkanı bize çalışıyor; teşekkür ederiz" sözü ne kadar doğru; ve acı....
Yanıtla (5) (0)Bizantinizm denilen şey devletin dini ve dini kurumları kontrol altına alması ve kullanmasıdır. yoksa bir laik bir devlet din adamlarına neden maaş verip kontrolü altına alsın ki madem bizde devlet laiktir şu halde ecdadın din hizmetleri için bağışladığı vakıf mallarını diyanete geri versin devletten maaş almaya gerek kalmaz o zaman devlet ve din hizmetleri birbirinden ayrılır bu durumda ise devlet dini kontrol edemez. Aşağısı sakal yukarısı bıyık! Bu durum devletin işine gelir mi?
Yanıtla (0) (0)Aklınıza ve yüreğinize sağlık...inancımızın rehberi Kuran ve Hz peygamber.Devletimizin rehberi. M.Kemal Atatürk ve cumhuriyettir...55 islam ülkesine bakın ve birde küllerinden doğan T.C.ne ve Türk Milletine....İslamı en iyi yaşayan ve yaşatan milletiz..cumhuriyetle ve Atatürkle derdi olanların. Kesinlikle Türklükle derdi vardır.Cumhuriet şeyhlerle muritler...ağalarla. marabaları...kadınla erkeği kanun önünde eşitlemiştir..selamlar
Yanıtla (3) (2)Diyanet başkanının konuşmasından din ile inancın aynı şey olmadığı daha iyi anlaşılıyor. 'din Allahla kul arasında kalsın isteniyor' demiş. lafmı şimdi bu! elbette inanç Tanrı ile kul arasında olur. başka türlü nasıl olur. diyanet başkanının aracılıgı ile olan inancı ben kabul etmem, çünkü bana ait değildir. ben aracılardan oluşmayan inancı tercih ederim.
Yanıtla (7) (1)Camilerde özellikle kırsal kesimlerde hocalar alenen siyaset yapıyor ve muhalefeti kötülüyorlar Bu yaz izin kullandığım Artvin Arhavi merkez camiinde vakit namazı öncesi vaaz veren hoca iç düşmanlar hainler diye verip veriştirdi köy camimizde de başka bir ilden gelip vaaz veren bir hoca iktidar propagandası yaptı pahalılıktan yoksulluktan şikayet etmeyin eskiden daha fakirdik diye
Yanıtla (11) (1)Camiye siyaset girdiği vakit o ülke bitmiştir.
Yanıtla (6) (1)Bizim eksiğimiz imam-ı Azam gibi dik duruşlu İslam alimlerinin olmaması, çoğu sarayın fetvacısı olmuş diyanet başkanı dahil...
Yanıtla (2) (1)Gannuşinin nutku çok önemli ya. Bizde kimsenin aklına gelmeyen şeyler söylemiş. Onada sanalda aferin.
Yanıtla (2) (0)Duyanet isleri baskani kimden destek alip bu kadar konusuyor.konusan degil konusturana bakalim.!
Yanıtla (6) (0)Güzel bir yazı. Kaleminize sağlık. Şimdiki diyanet işleri başkanı, Ayasofya imamı gibiler beni dinimden soğutuyorlar. Dinimizi temsil etmek bunlara mı kaldı?
Yanıtla (8) (1)Güzel yazı, diyanet işleri başkanına Müslümanlığın aslında “ne olmadığını öğreten” bir yazı. Dinin insanı “düzelten” fonksiyonu kişiseldir ve ahlak olarak davranışlara yansır. Sarık, cübbe, saka (Arap örfü), hatta namaz, oruç ve diğer ritüellerle ilgili sorumluluk kişi ile yaratıcı arasındadır, başka kimseyi ilgilendirmez. Laiklik kişisel olan dini kurallarla devletin siyasi uygulamalarını ayıran bir uygulamadır ve hayat kurtarır. Batılı ülkelere müslüman mültecilerin akımının sebebi budur…
Yanıtla (7) (0)Laikliği din düşmanlığı olarak algıyanla - inanç özgürlüğünü kendi sınırları içine hapsetmek isteyen bilinç arasında ne fark var… milliyetçiliği diğer etnik grupları aşağılamak olarak görenle - kendi değer normlarını yok sayan bilinç düzeyindeki fark olmadığı gibi..kavram karmaşası ancak eğitim seviyesinin yükselmesi- bilime inanç - enternasyonel değerleri takip-önyargılardan kurtulma ve öğrenmeye açık toplumlarla olur.. aksi taktirde bir adım ileri iki adım geri..
Yanıtla (0) (0)İnsanlık hokkabazlardan çekiyor ne çekiyorsa. Kim bu hokkabazlar; bunlar doğruyu eğip büken işine geldiği gibi yorumlayan insanlar zümresi, insan altı yaratıklar. Bunlar bazen liberal kisve takınır, bazen laik kisve takınır, bazen şovenist kisve takınır, bazen ateist, deist kisve takınır bazen de dindar kisve takınır hepsinin ortak yönleri şişkin egoları ve onun peşinde koşan dünyevi ihtiraslarıdır.
Yanıtla (1) (0)Bence Laik olmak adam olmaktır. Mustafa Kemal Paşa çok doğru bir iş yapmış ben çok sonradan anladım. Nahda'ya filan gerek yok . hintli filozof Beyde bayı okursanız adaletin ne demek olduğunu anlarsınız. hiç Arabistan! a gitmenize gerek yok.
Yanıtla (36) (4)Laiklik sistemi Mustafa Kemal Atatürkun kendi başına aldığı karar değil, bizzat devlet yönetiminde arkadaşlarıyla doğru bir laiklik kararı almışlar, fakat yönetime gelen siyasiler ve bürokratlar uygulamada müslümanlara zulmetmişler
Yanıtla (6) (11)müslümanlara zülüm nasıl edilmitir birde bu açıklasanız. Örnek;kızlar okula gönderilmiş beş yıl mecburi kılınmış bu zülum mudur ? Din devlet işleri ayrılmış yargı için şeri olmayan özel bir hukuk getirilmiş bu zulüm mudur? Kızların miras hakkı erkek kardeşe eşit kılınmış bu zulum mudur ? Kadınlara seçme hakkı verilmiş bu zulum mudur ? Okuma yazma seferberliği başlamış ve ali okulları açılmış ,kız öğretmen okulları açılmış bu zulum mudur ?
Yanıtla (27) (1)Ya sol kesime yapılanlar, alevi toplumuna , kürt halkına yapılanlar, azınlıklara yapılanlar. Ne hikmetse bu zulmedilenler bırak 20 yılı 80 den sonra hep iktidar oldular , ( ANAP-Erbakan - AKP ) . Diğer zulmedilenler hala zulüm görüyorlar. Bırakın artık bize zulmettiler lafını yemiyor kimse.
Yanıtla (16) (1)Başörtülü olarak üniversiteye alınmamak zulümdür. Sırf başı örtülü diye bölüm birincisi yetim kıza rektörlük bursunu vermemek zulümdür. Yaşadık mı bunları? Evet bizzat yaşadık.
Yanıtla (4) (9)Adaletsizlikte zülümdür yaşıyormuyuz, evet yaşıyoruz.
Yanıtla (4) (0)1924ten beri yönetenler adam değil demek ki!
Yanıtla (1) (6)Çünkü laik değil laikçiydiler..
Demirel' e Allah rahmet etsin. Bunları çok net şekilde 1890lardan beri söyledi ve yazdı. Ama o bizim evin tosunuydu!
Yanıtla (11) (0)"Siyasi alan ne mukaddes, ne de değişmezdir.
İslami metinlerin yüzde 90’ından fazlası nüansa ve yoruma açıktır.
Siyasetle ilgili İslami metinler yoruma açık.
Siyasi kurumlarla dini kurumlar arasında ayrım yapmak zorundasınız. Örneğin, camiler,( okul kışla) siyasi partilerin kapışma yeri değildir.
Camilerimizde siyaset bitip, yalnızca ibadet yapılmaya başlayıncaya kadar camiye gitmeye ara verdim. Affet beni yarabbim.
Yanıtla (20) (0)"Marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta zayidir".....der Büyüklerimiz..
Yanıtla (0) (2)Ülkemizde İslamiyet konusunda kimin eli kimin cebinde belli değil. Aynı mezhepten olanlar bile bazı dini konularda anlaşamıyorlar. Birbirlerini küfür derecesinde eleştirmektedirler. Mezheplerini bilmediğim 2 kişi örneğini vereyim: Cübbeli Ahmet Hoca (Ahmet Mahmut Ünlü) ile Hayrettin Karaman Hoca'nın restleşmeleri, verdikleri fetvalarla birbirlerini tahkir etmeleri ibretlik bir vakadır. Durum böyle olunca neye inanacağımı şaşırıyorum. Din devlet yönetiminde yer almamalı.
Yanıtla (9) (0)Ali Erbaş a yakışmamış yaptığı konuşma bence cübbeyi bırakmalı gerçekten soyadı gibi Erbaş ise siyasete atılmalı o zaman konuştuğu anlamlı olur...
Yanıtla (14) (0)Güç zehirlenmesi bu olsa gerek. Diyanet işleri başkanı protokol sıralamasında öne çekiliyorsa, bütçesi en önemli bakanlıklardan fazla oluyorsa, siyasetçilerce yanı başlarından ayırmayıp, kendisine sürekli mikrofon emanet ediyorlar sa, ben olsam , bende ben neymişim be abi olurum. Liyakatın dipsiz kuyuya atıldığı, bir kişinin devletin tapusu bende, her şeye ben karar veririm dediği ve uyguladığı bu ülkede, laiklik rafa kaldırılmış sa, yukarıya bakıp, hesabı ondan sormak gerekmez mi SANDIK ta?
Yanıtla (9) (0)Diyanet işleri başkanı kendisini göreve getirenin aynası , neden kızıyorsunuz ki? Farklı mı davranacaktı? Diyanet ve ya başka bir kurumun başına getirilen kişinin, akp ideolojisi ve onu oraya atayanın şahsi görüşlerinin dışında hareket etmesini beklemek bence saflıktır. O kurumların başındakiler ideolojinin uygulayıcıları, tetikçileridir. Bağımsız yargı ve bağımsız diğer kurumlar kalmamıştır, sonuçları da ortadadır. Artık son söz sandıkta söylenecek ve ülkenin kaderi belirlenecektir.
Yanıtla (8) (0)Devletin ideolojik aygıtı olarak din kurumu
Yanıtla (3) (0)şeriatla yönetilmek isteyenlere bir soru:
Yanıtla (4) (0)"Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır." nisa sursi 135. ayt ali bulaç meali.
hanginizmiz ilk 2 satıra uyabiliyoruz-uyuyor
Erbaş o koltukta daha fazla oturmak için daha ne taklalar atacak ,hazırlıklı olun peşinen hatırlatayım yakında o da sayın cumhurbaşkanımızın talimatıyla diye cümleler kurarsa şaşırmayın...
Yanıtla (7) (1)Fakirler cennette yedi kat yüksekte şehitlerin olduğu yere yakın olacaklar diyor erbaş. Nedense şehitlik ve fakirliğe övgü dizenler şehit ve fakir olmamak için her türlü önlemi alıyor. Öyleki kenara koydukları paralar bin yıl yetecek kadar. Oysa zor olan zengin olmaktır fakir olmak için mal varlığını dağıtmak yeterli. Tolstoy tam da bunu yapmış ve tren istasyonunda can vermiş. Fakirliği övenlerden de aynısını bekliyoruz.
Yanıtla (8) (0)Allah kimseyi güçle sınamasın.
Yanıtla (7) (0)Diyanet'in kuruluş amacı dinde birliğin sağlanması, tarikatler ve cemaatlar yoluyla bölünmüş olan müslümanların dini anlamda bütünleşmesini sağlamak ,inanların ibadetlerini yerine getirmelerine yardımcı olmak , dinin devlet hayatına müdahelesini önlemekti. Geldiğimiz nokta müslümanlar yine tarikatler, cemaatlar vasıtası ile daha da bölünmüş, sırtını devlete dayamış Diyanet'in artık devlet işlerine iyice karışma cesaretini bulmuş . Kısaca artık işlevini yitirmiş ve lağvedilmesi gereken bir yapı.
Yanıtla (11) (0)cumhurbaşkanı nin laiklik ile ilgili sözleri siyasette sıkıntısıin olmadigi yıllara ait. Siyasette sıkıntıya düşünce laiklik unutuldu, Erbaş hoca öne çıkarıldı.
Yanıtla (4) (0)Meselenin PÜF noktası YAZIdaki şu sorular : "Dünyevi kanunların yanı sıra dinimin de emri diye kendi hayatında dürüst, adaletli ve vicdanlı yaşayana kim laf ediyor?
Yanıtla (17) (0)Ülkeyi yönetenler, inançlarının da gereği olarak adil ve hakkaniyetli davranmanın üstüne titrese kim rahatsızlık duyar?"
Camiye siyaseti sokmayın yeter. Dini kimin kirletmeye çalıştığı belli...
Yanıtla (14) (0)Türkiye ‘şahsımdan’ önce de laik bir ülke değidi ki…Zorla din ve ahlak dersi, ayrıca kimliklerde dini ‘İslam’ yazısı vardı. 30 yıl önce ayrılmam isabetli bir kararmış.
Yanıtla (6) (0)Camileri siyaset yapılan bir mekan haline getirdiler. Cuma namazı haricinde namazı evimde kılıyorum. Cuma namazına da vaiz efendiyi dinlememek için ezanın bitmesini bekliyorum. Hutbeyi de mecburen dinliyorum. Bu arada ben 28 Şubat dönemininde mesleğimden ayrılmak zorunda kalan bir kişiyim.
Yanıtla (10) (0)Son yazacagimi ilk yazayim. Eger biri, din Allah ile kul arasinda degil heryerdedir diyorsa bilin ki milleti bolmez, zulmetmek istiyordur, hemen gorevi biraktirilmalidir. Bu insanlarin yuzunden daha cok deistimiz, ateistimiz olur.
Yanıtla (15) (0)Ali erbaş'ı hiçbir zaman kendi kafasına göre konuşmuyor Ali erbaş'ı ve Diyanet İşleri Başkanlığının başındaki bu kişiyi konuşturan tamamıyla Erdoğan ve Saray Erdoğan Ali erbaş a Bunları bunları konuş ortamı ger muhalefete saldır diyor Ali erbaşta bu görevi yerine getiriyor.
Yanıtla (6) (0)TC Anayasası'nın 136. maddesinde belirtilmiş ve düzenlenmiş bir kurum.
Yanıtla (8) (0)"madde 136: genel idare içinde yer alan diyanet işleri başkanlığı, laiklik ilkesi dogrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanunda gösterilen görevleri yerine getirir.“
Bunlar kontrolsüz bir tarikat olmuş, derhal KAPATILSIN.
13 milyar lira bütçeyle enerji, kültür, ulaştırma ve içişleri bakanlıklarını geride bırakmış yanlış ezberler kurumu. Bunların içinde eli kılıçlı başkanın lanetlediği kesimin, alevilerin, sayıları az da olsa gayri müslümlerin parası da var. Devletin bilinçsiz propaganda projesinin parçası olmuş, yetinmemiş vergilerinden beslendiği toplumu ayrıştırmaya yönelmiş. Bu sistemde eşit mesafeyi daha çok bekleriz.
Yanıtla (16) (0)Anayasal bir kurumun başındaki Erbaş alenen anayasa suçu işlemiştir, o görevden derhal istifa etmeli ya da el çektirilmelidir.
Yanıtla (26) (0)Çok doğru da, zaten iktidara bu kadar yetkiyi verdikten sonra çok da umursamazlar. Devlet ve ülke felç olmuş durumda, yeni anayasa bu yetkilerin verildiği ortamda hazırlanırsa yine “yetmez ama evet” demek en hayırlısı!!
Yanıtla (3) (1)Geçmiş olsun! Atı alanı Üsküdar’dan aşıranlar şimdi mi görmeye başladı gerçekleri. Bu saaten sonra mahalleye dönmek en hayırlısı! Menfaat orada!
Yanıtla (4) (1)Diyanet başkanı hırsına, kibrine kapılmış durumda. Daha fazlasını istiyor. Hayatı, bütün kurumları, bütün yaşamı düzenlemek istiyor. Kendini herşeyi bilen noktasına konumlandırmış, istiyor ki herkes ona sorgusuz sualsiz uysun. Hakim olmak istiyor. Tehlikeli sularda yüzüyor. Talibanın sakallılarından neyim eksik diyor. Kendini şeyhülislam sayıyor. Bu bakış açısı ülkeyi yıkılışa götürür. Sayesinde camiler parti binasına dönüştü. Artık adımımızı bile atmıyoruz. İnşallah tez zamanda kendine gelir.
Yanıtla (15) (0)