Yargıda yeni bir içtihat öne çıkıyor.

Kişilerin dini bilgisizliğinden yararlanarak dinin ve kanunun yasakladığı kimi fiilleri dinin gereği gibi göstermek... 'Bana itaat edersen merteben yükselir, manevi rütbe alırsın’ kandırmacalarıyla insanların ırzına göz dikmek, iffetine tasallut... Kendisine karşı gelenleri başlarına türlü bela ve musibetler gelmekle korkutmak, helak bile olacaklarını söyleyerek istediğini yaptırmak... Dinle iradelerini fesada uğratarak, kişiler üzerinde kanunen suç ve dinen haram sayılan ahlaksız emellerine ulaşmak... İslam’ı cinsel istismara, şahsi keyif ve heveslerine alet etmek...

Kilit kavram ‘iradelerini fesada uğratmak’...

Mahkeme kararlarının gerekçesine bu ifadelerle giren ağır cezalık bir suçtan söz ediyorum. Onlarca yıldan başlıyor...

Bu konuda bir mahkeme kararı vardı. Bursa’daki ‘badeci şeyh’ vakasında, mağdurların zorla tecavüze uğramak gibi şikayetleri olmamasına, rızalarıyla yaşandığını söylemelerine rağmen üstelik.

Düzenbaz bir şeyh, etrafına topladığı yetişkin müritlerin bilinçsizliklerini ve körü körüne inanmalarını kötüye kullanıyor...

Mağduriyetin tespitinde rıza faktörünü esas almadı. İradelerini fesada uğratmak suretiyle rızalarını sağlayarak, o sahtekarın cinsel saldırıdan ağır cezaya çarptırılmasına hükmetti Yargıtay.

İkinci kararsa Konya’daki ‘Faruki’ davasından geldi. Mahkemenin gerekçeli kararını İsmail Saymaz Hürriyet’te haberleştirdi.

Yine kendisini tarikat şeyhi olarak tanıtan bir hokkabaz, şeyhe bağlanma ve cezbe ritüeli süsü vererek müritlerini sapkın cinsel fantezilerine kurban ediyor.

Ve istismar, kurbanların rızalarıyla gerçekleşse bile iradeleri hileyle fesada uğratıldığı için sanığın saldırganlıktan cezalandırılmasına karar veriliyor.

Kime ne, çoğu koca adam, namuslarını bir ırz düşmanından koruyacak kadar akılları yok mu denmiyor.

Hani malum, şimdi oy avcılığı zamanı. Seçmeni kafalamak için her yola tevessül etmeye meyilli olur adaylar, dinle de imanla da tavlamaya kalkarlar, aman diyeyim!...

Mevzuları biraz kenardan seyrettikleri için son gelişmeleri kaçırabilirler, bilhassa CHP adaylarına sesleniyorum.

Yazın bu içtihadı baş ucunuza, ‘iradeyi fesada uğratmak’ diye bir gerekçe var. Karşılıklı rızaya dayalı eylemlerin bile başına getirildiğinde niteliğini değiştiriyor, suça dönüştürüyor.

Oyunu alayım da, nasıl alırsam alayım diyemezsiniz, yanar sonra başınız.

Hangi taktikle seçmen tavladığınıza azami dikkat edin.

“Kılıçdaroğlu’nun büyük yolsuzluklara rağmen Ataşehir’de vazgeçmediği Battal İlgezdi ismi, MYK’da kriz çıkardı” diye birinci sayfadan yazıyordu dün bir gazete.

Değil mi ki İstanbul’a ihanet eden imar yolsuzluklarının faili, yargı kararına dahi gerek kalmadan CHP’de bulundu...

Değil mi ki İçişleri’nin görevden uzaklaştırma tasarrufu yetiyor mahkumiyete; yolsuzluk suçlamasına dayanak oluşturan iddia ve şaibeler, idari kararla da kesinleşebiliyor...

Siz siz olun, başkalarına aldanıp CHP’ye oy vermeyi dinin gereği, İslam’ın emri gibi göstermeye sakın ha yeltenmeyin. Kurtaramazsınız, kabak sizin başınıza patlar, gözünüzün yaşına bakılmaz sonra.