Bırak inadı Merkez!
İki sene önce "Ne duruyorsun Merkez" başlıklı bir yazıyla Erdoğan'ın faiz-enflasyon teorisine niye bir şans vermediklerini sormuştum.
Uyarıları dinlemedi Çetinkaya ve hedefleri tutturamama gerekçesiyle görevden alındı.
Yerine atanan Uysal'ı, daha yolun başında tekrar düşünmeye çağırıyorum. Cumhurbaşkanı'nın teorisine kendini kanıtlama fırsatı tanısa Çetinkaya'nın sonu böyle mi olurdu?
Evet, belki yine hedefleri tutturamazdı. Ama hiç değilse başarısızlık ona yazılmazdı, sorumluluk üstüne kalmazdı.
Şimdi, yüzde 6.5'tan devraldığı enflasyonu yüzde 15.7'lere çıkaran başkan olarak tarihe geçti. Ardında kötü bir sicil bırakmakla eleştiriliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Görüşümü biliyorsunuz; faizin sebep, enflasyonun netice olduğu kanaatindeyim” demeye devam ediyor.
Zaten, Çetinkaya'nın sonunu getiren şeyin, bu konudaki görüş ayrılıklarını aşamamak olduğunu da saklamıyor.
Değdi mi peki onca ayak diremeye?
Yeri geldi 'faiz lobisi'ne çalışma ve ihanet gibi ağır suçlamalara katlanmak pahasına oranları sert düşürmeye yanaşmadı eski Başkan.
Davul siyasi otoritenin boynunda, ekonomik sorunların hesabı ondan soruluyor ama Merkez Bankası, bağımsızlık iddiasıyla tokmağı vermiyordu.
Üstelik siyasi otoritenin, faizleri indirtmeden, sözünü Merkez'e dinletmeden rahat etmeyeceği açıkken...
Yine de bu bıktıran faiz direnişi iyi mi oldu?
Oranları aşağı çekmiş olsa, şimdiye çoktan deneme-yanılma yoluyla bu teorinin aslı ortaya çıkmaz mıydı?
Hem Çetinkaya gitti, hem enflasyon uçtu, hem de bedelini öderken bu tecrübeden hiçbir ders öğrenemedik.
“Bir şeyi anlamıyorlar, anlamadıkları şu, faiz lobisine çalışıyorsunuz başka bir şey yok. Faiz lobisi bunu düşürür mü” diye az mı çıkıştı Erdoğan?
Bu zehir zemberek tepkilere göğüs germektense gereğini o zaman yapsa ne vardı, ne kaybederdi Çetinkaya?
Erdoğan, bütün sıkıştırmalarına rağmen Merkez'i yerinden kımıldatamadı da ne oldu? Daha parlak bir noktada mıyız?
Yatırımların azalması ve enflasyonun tırmanması başta, ekonomide kötü giden her şeyi, hala Merkez'in bir türlü kırılamayan faiz direncine bağlıyor iktidar.
Hala bastırıyor, hala aynı görüşü zorluyor Cumhurbaşkanı. "Böyle yürümez. Söylediklerinizin hiçbiri tutmuyor, yanlış yoldasınız. Merkez Bankalarının bağımsızlığı var, müdahale etmeyin deniyor. Tamam da, müdahale etmediğimiz için bu hale geliyor. Tablo ortada” diyeli iki yıl oldu.
İnat da bir murattır elbette. Fakat Murat Çetinkaya'nın başını yedi, yine de para politikalarında gerçeği bulmamıza yaramadı. Bari Murat Uysal aynı hataya düşmese, şeytanın bacağını kırsa...
Ekonomide kötüleşmelerin müsebbibi ve günah keçisi olmaya devam etmek istemiyorsa yeni Başkan, bugünden tezi yok. 'Deneyelim gitsin, Erdoğan ne yılar ne yorulur ne de doğru bildiğinden şaşar' moduna geçmeli.
Tamam, Merkez, baskıya sabır taşından bile dayanıklı olduğunu cümle aleme ispatladı. Bu tahammül gösterisini uzatmanın alemi ne artık...
İktidarın faiz ısrarı test edilmeden ‘nerede yanlış yaptığımız, sorunların ekonomi yönetiminden mi faiz lobisinden mi ya da dış müdahale ve oyunlardan mı kaynaklandığı’ nasıl netleşecek?
"Neyin direnişi, neyin sürtüşmesi, neyin mücadelesi bu, sana mı kaldı tasası" demiş ve eklemiştim: Bu siyasi şartlarda komploya dayalı mazeretlerden tek kurtuluş deneyip tüketmekten, sonuçlarını yaşayarak elemekten geçiyor...
Bugün değilse ne zaman, haydi Merkez davran!